GÖKTÜRK TUNÇTÜRK yazdı
Değerli okuyucular..
Milli Gazete.. Saadet Partisi’nin yayın organı.. Saadet Partililer bile gazete bayilerinden alıp okumaz. Yıllardan beri hep söylerim, parti yayın organlarında görev yapanlar asla gazeteciliği öğrenemezler.. Sahipleri, bunları Pilli robot gibi kullanırlar..
Şimdi İnternet Medyası da çıkınca bunlar, siyasi tacirliğe başladılar..
Özellikle CHP bazı belediyelerin sadece başkanlığını kazandıktan sonra, bu gazetede yayın organlığını yaptığı Saadet Partisini unutup, bunları yıkayıp, yağlamaya başladı..
Yani; 20 haber yapmışlarsa, bunun 1 veya 2’si Saadet Partisine ait, gerisi CHP ve İYİ Partiye ve özellikle Mansur Yavaş ve Eko İmamoğlu güzellemesine ait.
Şimdi bu robotlar diyecek ki; “Yahu biz Saadet Parti’sinin asla yayın organı olmadık, destek verdik, bizi öyle gördüler, şimdi de normal yayın organı gibi faaliyet gösterdiğimiz için CHP’yi de, İYİ Parti’yi de, hatta ve hatta geçmişte bize ağır hakaretler yağdıran kıvırdak Cemal’e destek veriyoruz”..
Değerli okuyucular…
12 Eylül askeri darbesinden beri sık, sık söylediğim bir ifade vardır…
“Vefayı, ideolojisini, davasını ve din kardeşini, dava arkadaşını menfaat karşılığı satanlar, dünyanın en karaktersiz yaratıklarıdır.. Bu tiplerden her türlü kalleşlik bekleyebilirsiniz”…
Bu yorumu neden sık, sık dile getirme ihtiyacı hissettim?
Çünkü, çok, çok vefa satıcıları, kalleşler gördüm, en yakın bildiklerimiz tarafından sırtımızdan kurşunlandık..
Sebeplerini araştırdığımızda, gördük ki bu şerefsizliklerin arkasında menfaatler var..
Evet… Şimdi Milli Gazete de şimdilerde böyle bir karaktersiz duruşlar sergiliyor..
Birde sıkılmadan gazetecilikten bahsediyorlar.. Ulan gazetecilik kim, sizler kim?
Siz, devlet dairelerinde ki matbu evrakları; o gün ki işleme göre dolduran memurlar gibi, size CHP’den, İYİ Parti’den, Mansur’dan, Eko’dan ve hatta Cemal’den gelen metinleri, kopyalayıp, yapıştırarak, millete haber diye yutturmaya çalışan gazeteci müsveddelerisiniz..
Soruyorum ulan size;
Bu güne kadar, size Ankara Büyükşehir belediyesi veya Mansur algı merkezlerinden; Melih Gökçek hakkında gelen uydurma iddialar karşısında, hangi gün Melih Gökçek’i arayıp ta, “ABB veya şu siyasi sizin şu hizmetiniz hakkında, şu iddiaları ileri sürüyor, ne diyorsunuz?” diye hiç sordunuz mu?
Sormadınız…
Ulan, size gönderilen matbu metinlerin başlıklarını bile değiştirmeyip, aynen basıp, yüzlerce kez “Melih Gökçek haberlerinde” pişti olduğunuzu biliyorum..
Ulan düzenbazlar… Mansur başkanınız ve etrafında ki tilkilerin Melih Gökçek ile ilgili Savcılığa vermiş oldukları ve sizlerin de; sanki doğruymuş gibi yalakalık, yapıp yazdığınız; “FETÖ’ye destek verdi, rant sağladı, FETÖ’cü” gibi onlarca iddiaların hepsi hakkında Ankara Savcılığınca verilen;
“Delilsiz, ispatsız iddialar.. Kovuşturmaya gerek görülmedi” gerekçeli takipsizlik kararlarını niye haber yapmadınız?
Yapamazsınız?
Şimdiler de; kurumuş, taş kesilmiş olan “parsel, parsel” çamuruna sarılıp, reklamını yaptığınız kitap ve yazarı hakkında; “iftira ve hakaret” suçlarından dolayı geçen hafta açılan ceza davasını niye haber yapmıyorsunuz?
Yapamazsınız…
Evet… Değerli okuyucular..
Geçen günleri, Sayın Melih Gökçek; Saadet Partisi’nden çok, CHP’yi ve CHP’li belediye başkanlarının reklamını yapan Milli Gazetenin, yüzündeki maskeyi; bir resmi belge ile düşürdü..
Belge şu idi…
Milli gazetenin matbaası; İstanbul Büyükşehir belediyesinden 12 Milyon liralık baskı ihalesi almış ve parasını da ceplerine indirmişler..
Tabi Sayın Melih Gökçek’te bu resmi belgeyi Twitter hesabından yayınlayarak, şu belgenin üzerine şu ifadeleri ekledi..
“Uzun süredir, Milli Gazetenin bana neden asılsız iddialarla saldırdığı ve yıpratmaya çalıştığı belli oldu”..
Eee… Haklı ..
Peki, maskesi düşürülen Milli Gazete ne dedi?
İnkâr edemediler… “İhaleyi aldık” diyorlar..
Milli Gazetenin haddini bilmez Yayın Yönetmeni Mustafa Kurdaş var..
Bugün ki yazdığı köşe yazısında ciyaklamalarla kendilerini savunmaya kalkıştığı gibi, Melih Gökçek’i de yazdığı bazı ifadelerle itibarsızlaştırmaya çalışıyor..
Hakaret ediyor… Ve utanmadan, sıkılmadan Eko ve Mansur başkanına, CHP’li belediyelere selam çakıp, “bize baskı işi verin ama bize iş verdikten sonra, bizden yıkama, yağlama haberleri beklemeyin”..
Yahu gel de gülme…
Mustafa Kurdaş … Önce haddini bileceksin ve yavşaklığı bırakacaksın
Yazdığın yazıda bir zavallı tarifi ve görünümü var ise; o da sizlersiniz..
Utanmadan bir de kendinizi mübarek cami duvarına benzetiyorsunuz… Bit yavrusu kadar küçüldüğünüzden haberiniz yok..
Ve siz dini, imanı maske olarak kullanarak, her ipte oynayıp, menfaatler sağlıyorsunuz..
Ulan Mansur Yavaş algı merkezinden gelen yüzlerce yalan haberi sanki “olmuş, gerçekmiş” gibi yazıp, kamuoyunda aktarıp, algı yaratan siz değil misiniz?
Hadi “yok” de…
Hadi, Mansur ve EKO başkanınızın aleyhine de bırakın, bunları eleştiren tek bir haberinizi gösterin..
Var mı? Yok..
Ve dediğim gibi, tek bir gün dahi Melih Gökçek lehine gelişen bir haberiniz var mı?
Yok…
Yalanları, iftiraları atanların haberlerini sanki gerçekmiş gibi kamuoyuna aktarmak, “yıkama, yağlama işi” değil de nedir Kurdaş?
Siz kim, gazetecilik kim ulan?
Değerli okuyucular..
Mansur ve Eko başkanına ve CHP’li belediyelere “bize baskı verin” mesajı ile bu yazısında çağrı yapan bu hadsiz Mustafa Kurdaş, bakın yazısının sonunda; CHP’li belediye başkanlarına nasıl bir yalakalık mesajı veriyor?
Diyor ki;
“Bütün okuyucularımdan özür diliyorum. Sizi Melih Gökçek şahsıyla muhatap ettiğim, meşgul ettiğim ve zamanınızı aldığım için. Değmezdi belki ama biz üzerimize sıçratılmış çamurla bile sokakta gezemeyenlerdeniz… Temizlik, imandandır!..”
Hasssstttiiiirrr ulan sen kimsin?
Boş yere ciyaklayıp durma… Suçüstü yakalandınız… Çamur ve iftira banyosu ile kendinizi temizlemeye alışıyorsunuz..
Hadi Mustafa Kurdaş.. Şimdi git beni mahkemeye ver?
Bu Haber 189109 Defa Okunmuştur