GÖKTÜRK TUNÇTÜRK yazdı
Değerli okuyucular..
Yazımın ana konusuna geçmeden önce Sağlık sisteminde Hasta Randevu alma konusunda çok önem arz eden bazı ince noktaları size aktaracağım..
Ben de internetten randevu alıp, 2 gün önce hastaneye yine sesiz sedasız gittim.. Çünkü birçok vatandaş fenomen hatunlar gibi hastaneye gittiği anları ve hangi hastanede olduğunu sosyal medyadan paylaşıyor..
Diyeceksiniz ki “bunu ne zararı var?” Her konuda çok, çok zararları var.. Bunu Sağlık kuruluşlarının yetkilileri de söylüyor..
2 gün cihaza bağlanarak, kalp yetmezliği nedeniyle ciğerlerde tonlanan suyu boşalttık..
Şimdi ben hastaneye giderken sosyal medyadan paylaşmış olsaydım ve hangi hastanede olduğumu belirtmiş olsaydım ne oldurdu?
Her hastanın iyi- kötü yakını ve dostları var.. Gerek cep teflonları ile gerekse hastane santralini arayıp bilgi edinmek veya ziyaret etmek istiyorlar..
Hastane santralleri meşgul ediliyor ve gerek hasta, gerekse hasta yakınlarının o anki zamanları çalınıyor..
Ayrıca birçok cihaz telefon konuşmalarından dolayı zarar görüyor..
Yapmayın bunu.. Tabi ki ailenize bildireceksiniz.. Ama kamuoyuna ilana gerek yok..
Ha hastaneden çıktıktan sonra sosyal medyadan duyur arkadaşlarına…
Gelelim Randevu cehaletine.. Cehaletine diyorum, çünkü herkes oturduğu yerden, bilmeden ahkam kesiyor..
Şimdi Sağlık Bakanlığı; gerek internetten, gerekse telefonla randevu saati alıp ta gitmeyen hastalara yaptırım uyguluyor..
Diyor ki; “Randevu alıp ta gelmeyen hasta, 15 gün hiçbir sağlık kuruluşuna gidemeyecek”..
Bu ceza az bile..
Arkadaş, teknoloji çağında yaşıyoruz.. Gitmeyeceksen, yine internetten veya telefonla randevunu iptal edeceksin..
Şimdi bazı aklı evveller diyor ki ; “Ya ben gitmezsem, benim sırama, sonraki hastayı alsınlar”..
İşte böyle değil .. Randevu alıyorsunuz ama nasıl randevu aldığınızın farkında bile değilsiniz..
Sistemde; her saate işleme göre belirli hasta sayısı sığdırılıyor.. Örneğin randevu saat 10.40’a alınmış ise, sen de aldığın randevu saatine gitmiyorsan, 10 ile 11 saati arasında en az 2 hastanın daha tedavi olmasını engelliyorsun..
Randevu almak isteyen hastaların hiç biri, alınan Saat 10.40’a randevu alamıyor, sistemde kapalı gözüküyor..
Yani… Böyle keyfi ve hatta vurdumduymaz hasta tavırları ile bir hastanede veya sağlık merkezinde; günde en az 100 hastanın daha tedavi olmasını engellemiş oluyorsunuz..
Gözlerimle de tanık oldum ve bu konuda ki hassasiyeti de sizlere aktarmayı insanlık görevi olarak gördüm..
MANSUR YAVAŞ, ANKAPARK İHANETİNİN VE KAMU MALINI BİLEREK, KASTEN AĞIR ŞEKİLDE ZARARLA SOKTUĞU İÇİN HESABINI YARGIDA VERECEK.. MELİH GÖKÇEK, MANSUR YAVAŞ HAKKINDA SAVCILIĞA SUÇ DUYURU DİLEKÇESİNİ VERİYOR
Değerli okuyucular..
Gelelim yazımızın ana konusuna.. Yani; Mansur Yavaş’ın siyasi kinle meydana getirdiği rezalete..
Ankapark ihaneti ve rezaleti.. Tabi ki kamyonlar dolusu yalanlar…
Mansur Yavaş.. 5 yılda tek bir kalıcı eseri olamayan, 345 milyarlık belediye bütçesini nerelere harcadığı bilinmeyen, bunun yanı sıra Sayın Melih Gökçek döneminde yapılan sosyal yardımlar sayısını yarı yarıya düşüren, Belediyenin bütün şirketlerini iflas ettiren, vergi borçlarını dahi ödeyemez hale getiren, beceriksizliği nedeniyle ilk kez Başkent’te yağmur sularından oluşan sellerde 7 vatandaşımızın boğulup, hayatını kaybetmesine sebep olan bir Belediye Başkanı..
Hani şimdi havalara girip nara atıyor ya; “Ben bunlara Mansur Yavaş belediyeciliğini öğreteceğim”..
Yahu senin belediyeciliğinin kısaca karnesi bu Mansur başkan..
Bırak ona buna Belediyeciliği öğretmeyi senin acilen belediyecilik hizmetleri konusunda eğitime ihtiyacın var..
Sonra birileri seni eleştirip, “Çapsız, Vizyonsuz” deyince gidip mahkemeye veriyorsun..
Değerli okuyucular..
Şimdi dikkat edin.. Mansur Yavaş’ın “Sosyal belediyecilik” olarak bildiği, anladığı ne?
Sosyal Yardımlar yapımında “Sosyal” ifadesi var ya… İşte bunu Sosyal belediyecilik olarak biliyor, algılıyor..
Tabi ki Sosyal yardımlarda; Sosyal belediyeciliğin içinde..
Ama asıl Sosyal Belediyecilik; bölgesine eser kazandırmak, bölgesinde ki insanların günlük yaşamını kolaylaştırmak, onlara sosyal faaliyetlerini yaşayacağı alanlar kazandırmak.. V..S..
Düşünün… Ankaralı vatandaş 15 liraya Belediye otobüsüne biniyor..
Ankara’da var olan yeşil alanlar kurtuldu..
Ve Ankaralının en kapsamlı şekilde sosyal yaşamını sürdüreceği Ankapark’ı; bilerek, yani; siyasi kin ile kasten çalıştırmayıp, harabeye dönüştürdü, hırsızların park içinde cirit atmalarına göz yumuldu..
Değerli okuyucular..
Şimdi bundan sonra ki yazdıklarıma vicdanen dikkat edin..
Sayın Melih Gökçek, dünyanın en büyük ve en işlevli, hatta en ucuza mal edilen Ankapark’ı; her şeyi çalışır ve düzgün vaziyette Mustafa Tuna ve Mansur Yavaş’a teslim etti mi?
Etti.. Mansur Yavaş, bu büyük hizmet karşısında Melih Gökçek vizyonu altına ezildiği için başladı Ankapark’ı kötülemeye, Sayın Gökçek’e çamurlar serpmeye..
Sürekli kamuoyuna yalanlar sıktı, sıktırdı..
Ne dedi? “Ankapark’a 16 milyar.. Yani; 850 milyon dolar harcadılar.. Çöp proje.. Çöp oldu”..
Mansur başkan, bak aynı zamanda Hukukçusun..
Sayın Melih Gökçek; Ankapark’ı, Mustafa Tuna’ya ve size teslim ettiğinde Ankapark; 1 Milyar 700 milyona mal olmuştu..
Haa size göre yolsuzluk mu var? Gidersiniz Hukuku mercilere şikayetinizi bildirisiniz..
Ama siz ne yaptınız sürekli iftiralar pompaladınız..
Parkı işletmeciye verdiniz, işletmeciyi zora sokmak ve işletemez hale getirtmek için elinizden gelen her türlü engeli sergilediniz..
Örneğin.. Elektrik üretim sistemi Ankapark’a ait olan bir sistemdi.. Niye işletmeciye vermediniz de gelirini belediyeye aktardınız?
Zaten işletmecinin kapatmasına en büyük sebepte elektrik paraları oldu..
Değerli okuyucular..
İşletmeci tabi zora girince parkı hizmete kapattı..
Şimdi gelelim bundan sorası Mansur Yavaş sinsi planlı ihanetine ve yalanlarına..
Belediye güya; Parkı işletmeciden almak için mahkemeye verdi ve 3 yıl zaman kaybı içine girdi..
Bu süreçte ne oldu?
Belediyenin hazırladığı kitapta yazıyor.. Tam 87 hırsızlık vakası oldu..
Bunlardan sadece 20’si emniyete ve mahkemeye intikal ettirilmiş..
Peki ya diğer 67 hırsızlık vakası ne oldu? Kimler neleri çalıp götürdü?
Niye bu hırsızlıkları saklama ihtiyacı duydunuz?
Değerli okuyucular..
Bakın.. Ankapark’ta yapılan hırsızlıklarda, büyük oyuncaklar, kablolar, makinalar, mobilya eşyaları çalınıp, götürülmüş..
Bunlar öyle hırsınız eline alıp, sırtına vurup götüreceği cinsten hafif aletler, eşyalar değil.. Kamyonla, kamyonetle götürülecek eşyalar..
Şimdi haliyle soracaksınız… “Ee peki kardeşim, parkın güvenlik görevlileri yok mu? Bu hırsızlık malları nasıl dışarı çıkartılmış?”.
Evet.. Yerden göğe kadar haklısınız ve zaten bu soruya net cevap verildiğinde de; hırsızlıkları kimin, kimlerin yaptığını, kimin kasten bu hırsızlıklara göz yumduğu ortaya çıkıyor..
Mansur Yavaş ne yalanlara sığınıp bahaneler uydurdu?
Dedi ki “Ya ben işletmeciyi çıkarmak için 3 yıl mahkemeye ile uğraştım, parkın içine adımımı bile atamıyordum”.
Külliyen yalan ..
Değerli okuyucular..
Ankapark’ın; 4 giriş- çıkış kapsı var… Belediyenin hazırladığı kitapta da yazıyor.. Bütün kapılarda ve park içerisinde Belediyeye ait ANFA Güvenlik şirketi elemanları 24 saat bekliyor..
Hırsız çaldığı aletleri, oyuncakları, kabloları dışarı çıkartırken ANFA güvenlik elemanlarının görmemesi mümkün değil..
Emniyete ve mahkemeye intikal ettirmedikleri diğer 67 hırsızlık vakası da kasten bildirilmemiş..
Çalanlar tanıdık, hatta belediyenin personelleri olduğu ileri sürülüyor.. Kimler olurlarsa olsunlar bu 67 hırsızlık vakasını emniyete, savcılığa bildirmemek suçtur…
Peki, bu 67 hırsızlık vakasının azmettirici suç ortağı kim?
Olaylara kasten göz yuman, parkın harbeye dönüşmesi ihanetini sağlayan Mansur Yavaş..
Peki, gerçekten Belediyenin işletmeye verdiği parka belediye görevlileri veya Mansur Yavaş, bu süreçte parka hukuken adımlarını atamadılar mı?
Değerli okuyucular..
Dedik ya.. Hukukçu başkan Mansur Yavaş alenen yalan söylüyor..
Parkın kiracı işletmecisi ile Ankara Büyükşehir Belediyesi arasında yapılan kira sözleşmesin de ki 12. Maddenin, 4 fıkrasında özetle şöyle diyor;
“Ankara Büyükşehir Belediyesi; oluşturacağı 5 kişilik denetim heyeti ile istediği zaman, parkı denetleyip, işletmecinin kurallara uyup- uymadığını sürekli denetleyebilir..
Eğer işletmecinin sözleşmeye aykırı hareket ettiği tespit edilir ise, tutanak ile Belediyenin yetkili birimine bildirebilir”..
Bu sözleşme maddesinin fotoğrafını da yazımın sonunda ekliyorum.. Takdir sizlerin..
Yani, Ankara Büyükşehir Belediyesinin; istediği saatte, istediği anlarda istediği kısımları denetleme yetkisi var..
Peki, Mansur Yavaş Belediyenin bu yetkisini niye kullanmadı ve koskoca parkın iççidekiler çalındı, kırıldı, harabeye dönüştürüldü?
Eğer Ankapark düzgün çalıştırılsaydı, hiçbir eseri olmayan Mansur Yavaş, komplekslere girip, Melih Gökçek vizyonu altında ezim, ezim ezilecekti..
Tek sinsi emel bu..
Ama şu bilinsin ki; Ankarpark’ta çalınan her eşyanın tek sorumlusu Mansur Yavaş’tır.. Hukuk bunu söylüyor..
Ey Hukukçu Mansur Yavaş başkan.. Senin parkın içine girip, denetleme yapman için Mahkeme kararına gerek yok ki?
Elinde kapı gibi sözleşmen var.. Bu sözleşme ile işletmeciyi tedbiri icra kararı ile anında çıkartabilirsin..
Şimdi.. Ankapark’ta ne kadar zarar- ziyan varsa, ne kadar hırsızlık olmuş ise, tek sorumlusu sensin..
Artık bunların da; yargıya hesabını verme zamanı geldi..
Değerli okuyucular..
Evet.. Sayın Melih Gökçek, aslında yerel seçim öncesine Mansur Yavaş’ı; kamu malını kasten harabeye dönüştürmek ve kamuyu yine kasten ağır şekilde zarara sokmak suçu ile Savcılığa verecekti ama Mansur Yavaş’a mağdur şarkıları söyletmemek için seçim sonrasını bekledi, şimdi 2 gün içinde Mansur Yavaş hakkında Savcılığa suç duyurularında bulunacak..
Değerli okuyucular..
Sayın Melih Gökçek başkan dün akşam Twitter hesabından bir video ile Mansur Yavaş’a kendisini Savcılığa vereceğini belirterek, özetle şu çağrılarda bulundu;
“Ben sana sağlam ve her alan çalışır şekilde, ağaçlar yeşil şekillerde teslim mettim..
Niye parkın yeşilliğini korumak için 10 tane eleman atamadın..
“Parkın ot temizliği, 1-2 ay sürer” diyorsun..
Yahu ben 35 günde büyük köprüler yaptım.. Sen park temizleyemiyorsun..
‘Açacağız, açacağız.. Ankaralılara soracağız’ diye aylardır Ankaralıları oyalıyorsun..
Sen hasetinden ötürü bu parkı hizmete açmıyorsun..
Mansur Yavaş, ya Ankapark’ı derhal halkın hizmetine aç, ya da parkın asıl sahibi olan Atatürk Orman Çiftliğine, yani; Tarım Bakanlığına ver, onlar gereğini yapar.
Sevgili Ankaralılar..
Deniliyor ki; Parkın tahrifattan kurtulması için 3 milyar lira gerekli....
Oysa ben Ankapark’ı 1 milyar 700 milyona yaptım.. Yani Ankaparkın tahrifat yapım meblağını, Ankapark’ın yapımının 2 katı..
87 ayrı hırsızlık vakasının, 20’si mahkemeye intikal ettirilmiş. Peki; 67 hırsızlık vakası nerede?
Bu hırsızlık vakaları niye bildirilmedi? Çünkü bu hırsızlıkları yapanlar orada çalışanlar…
Biliyorum.. Park hizmete girdiğinde Melih Gökçek vizyonu altında ezileceksin ama başka çaren yok..
Şimdi de; Dijital hayvanat parkı yapmanla övünüyorsun.. 160 milyon liraya mal etmişsin.. Oysa bu parkın en alası 37 milyon lira. 123 milyon lira nerde Mansur?
Ankapark’ı hizmete açsan da, açmasan da kamu malına ihanettin ve zararının hesabını vermekten kurtulamayacaksın..
Seni birkaç gün içinde Savcılığa veriyorum, hazır ol Mansur”..
Bu Haber 61577 Defa Okunmuştur