"Var olduğumuz günden beri bayraktarlığını yaptığımız kavramların, meydanların dili olduğunu görmek elbette sevindirici. Ancak senelerdir içeriği sıfırlanan milli, dini ve insani kavramlar Türk Milleti öncülüğünde tekrar kültürel karşılıklarına oturtulmalı, Cumhuriyetimizin kuruluş ideolojisi olan Türk Milliyetçiliğinin; yarının da koruyucu ideolojisi olduğu unutulmamalıdır" uyarısında bulunan;
MHP Genel Başkan Adayı ve MHP Eskişehir eski Milletvekili Süleyman Servet Sazak; hain darbe girşimini ve Kurultay sürecinde ki MHP içinde ki sıkıntıları şöyle değerlendirdi;
"Bugün minarelerden yapılan ‘demokrasiyi koruma çağrısı’ göstermiştir ki; Cumhuriyetin kuruluş değerlerini, demokrasiyi ve Cumhuriyetin kazanımlarını içselleştirmek kimseyi dinden çıkarmaz.
15 Temmuz’da milletimiz ve devletimiz; din pazarlayarak zenginleşmiş, din pazarlayarak kadrolaşmış, din pazarlayarak mevzi kazanmış satılık bir din baronu bağlılarınca ateş altına alınmak istenmiştir. Tesellimiz odur ki; bu hain tezgâh, Ordumuzun ve Emniyet Teşkilatımızın milli damarlarının cesareti, vatanperver duruşu ve milletimizin tavizsiz tutumuyla bertaraf edilmiştir.
Orduya sızmış bu bir avuç süzme hain bahane edilerek ordu ile milletimiz arasına bir avuç siyasal endişe boca edilmemeli ve bu hainlerin mümin maskesi takmış olmaları dini kavramlara olan güveni zedelememelidir.
Bugün siyasi irade teşvikiyle meydanlara toplanan kalabalıklar akıldan çıkarmamalıdır ki; tek adamı savunmakla demokrasiyi savunmak, tek adamı savunmakla vatanı savunmak aynı şeyler değildir. Vatanı, milleti ve geleceğimizi tek adama indirgemek yalnızca siyasal fanatizmi besler. Ülkenin ve demokrasinin geleceğini kurtarmaya yetmez.
Ülkemiz, geleceğimiz, demokrasimiz ve üniter yapımız tehlikedeyken bile milletimizi yüzdeli rakamlarla ifade etmek, yaşadığımız fecaatin büyüklüğü dikkate alınırsa; ya aymazlık yahut tarihin akışını Türkçe okuyamamaktır.
İnsanlık tarihi; “yendik” vehmiyle hareket eden kalabalıkların, travma tik bir güç zehirlenmesi ile ne tür vahşetlerin tetikleyicisi olduğunun örnekleriyle doludur. Unutulmasın ki kalabalıklar vahşetin şehvetine hazır, kırılgan yığınlardır.
Türk Milleti, hezeyanlarıyla hareket edecek kadar tarihsel hafızasını yitirmemiştir. Bizim geçmişimiz itidalin, aklın ve imanın şiiridir. Kimse umutsuzluğa kapılmasın ki; dünden bugüne varoluşumuzun kültürel kodlarına bayraktarlık yapan Ülkücü Hareket, bu değerleri YARINA taşımanın da garantisi ve gönüllüsüdür.
Bu manada Türk Milliyetçiliğinin kurumsal organizasyonu olan ve mensubu olmaktan onur duyduğumuz Milliyetçi Hareket Partisi ile Ülkücü yapının üzerindeki mesuliyet Türkiye kadar büyümüştür.
Mahkemelik kurultay süreciyle tetiklenen ayrıştırıcı, dışlayıcı üslup, mutlaka terk edilmeli ve kendi aramızda istişare yoluyla çözebileceğimiz meseleler sisteminin çarklarına kurban edilmemelidir.
Yönetme üslubuna katılmasak da, kadrolarının entelektüel birikimini yetersiz bulsak da, siyaset arenasındaki yerini yadırgasak da, Ülkücüye karşı kullandığı siyaset dilini onaylamasak da; Türkiye’nin ve içinde bulunduğu coğrafyanın bizi mecbur kıldığı misyonu bilerek, bugün, ideallerimizin bayraktarlığını yapan KURUMSAL YAPIMIZIN (MHP) kurumsal onuru etrafında kenetlenme günüdür. Türkiye için insanlık için…
Bu ülke için, bu ülkenin insanı için, bu ülkenin değerleri için en ağır bedeli ödemiş olan Ülkücü Hareket; bu ülkenin yarınının da bedelini ödemeye hazırdır. Alparslan Atamızın dediği gibi; bizler, Türk olduğumuzu unutmamış, ilelebet unutmayacak bidat bilmez Müslümanlarız. Korkumuz yok, pervamız yoktur.
Yıllar önce söylemiştik, bugün bir kere daha haykırıyoruz ki;
BİZ BU ÜLKEYİ KARŞILIKSIZ SEVDİK.
GÜN IŞIMAK ÜZERE…"
Bu Haber 1075985 Defa Okunmuştur