GÖKTÜRK TUNÇTÜRK yazdı
(YAZI METNİ UZUN AMA İÇERİĞİNDE ÖNEMLİ DİPNOTLAR VAR.. YAZIYI SONUNA KADAR OKUMANIZ TAVSİYESİYLE)
Evet .. Yazının başlığına “tarihi çağrı” yazdım..
Hem de MHP’ye; içeriğini “Milli sır” olarak tutuğu hayati desteği veren bir isimden..
Tabi bu “sır” desteği; Devlet Bahçeli ve yardımcıları biliyormuş..
Evet, bu isim gerçekten Türkiye’miz de önemli bir isim..
Kim bu isim? Av. Yusuf Erikel …
Yusuf Erikel; sadece sade bir Avukat değil..
Çok yakınen tanırım.. Hatta uzun yıllardır yol arkadaşlığı ettiğimiz, ekmeğimizi, suyumuzu bölüştüğümüz bir isim..
Yozgatlı Yusuf Erikel; aynı zamanda Kuran’ı-kerim’i 2 rekatta ezbere okuyacak kadar güçlü bir hafız..
Biliyorsunuz; iblis Fetullah ve uşakları, birçok Atatürkçü, vatansever, milliyetçi, Ülkücü insana ve en önemlisi Türk ordusuna kumpaslar kurup, ele geçirdiği Yargı ve emniyet mensupları vasıtası ile hayatları kararttılar..
Yusuf Erikel o sıralarda Milli Demokrat Halkın Partisi’ni (MDHP) kurmuştu..
Ben de Parti Genel Merkezinin Basın danışmanlığını yürütüyordum.. Çok önemli mesafeler kat etmiştik ki;
İblisin uşakları, ajanları yaptıklarını yaptı..
Ordu içinde ki Atatürkçü, milliyetçi Subaylara kumpaslar kurup, cezaevlerine koydular..
İstanbul’da “Erikel Hukuk Bürosu” nun sahibi olan Av. Yusuf Erikel, hemen kumpas kurbanı Subayların gönüllü Avukatlığını üstlendi..
Meğerse o sıralarda iblisler; Yusuf Erikel’in de, benim de telefonlarımızı aylarca dinleyip, tapeler hazırlıyorlarmış..
Ve uydurma gizli tanıkların ifadeleri ile Yusuf Erikel’i de, “Ergenekon’un Başbakanı” suçlaması ile gözaltına alıp, Silivri cezaevine gönderdiler..
Ergenekon davasının ikinci iddianamesi hazırlandı..
Tabi bana bir şey olmadı ama Yusuf Erikel, cezaevinde kahrından Kansere yakalandı..
Ülkücü yapıya sahip Türk milliyetçisi olduğum için de beni de içeri atmaya uğraştılar ama beceremediler..
Yusuf Erikel’i, 1,5 yıl sonra hastalığından dolayı, daha doğrusu cezevinde ölmesin diye tahliye ettiler..
Halen tedavi görüyor..
Yusuf Erikel çok sağlam bir Türkçü, Atatürkçü..
MHP ve Bahçeli ile yakın geçmişte Allah’ın rızası adına yakınen ilgilenmiş..
Av. Yusuf Erikel; Facebook hesabı sayfasında Devlet Bahçeli’ye tarihi bir çağrı yapmış ve çağrı da özellikle bir kardeşi olarak bu çağrıyı yaptığını vurguluyor..
Ben ilk kez böyle bir tirazlı çağrıyı okudum.. Daha doğrusu kimseler böyle bir itirazlı çağrıyı yazmaya cesaret edemezdi..
Yusuf beyin bu yazısını okuyunca geçmişten iki önemli anının karaleri gelip, geçti aklımdan..
Çünkü; Yusuf beyin yazısın içeriği; 12 Eylül askeri darbe döneminde ki ve sonrasında ki MHP ve Ülkücü kuruluşlar içinde ki yaşanmış olayları yansıtıyordu
Birincisi; Mamak cezaevi D-1 koğuşunda Sayın Kültür eski Bakanımız, Başbuğ Alparslan Türkeş’in en gözde yol arkadaşlarından Namık Kemal Zeybek, bizim Ankara- Bahçelievler ekibini ranzanın etrafında toplamış, nasihatlar sohbetinde demişti ki;
“Başbuğumuz da bir fani.. O’nu tabulaştırmayalım, tabulaştırısak dava hareketinin geleceğinde sıkıntılara sebebiyet veririz.. Allah geçinden versin, Başbuğ rahmetli olduktan sonra yerine bir lider bulmakta bocalarız, hatta birbirimize düşeriz”
Ve ölye de oldu ..
İiknic kare ise; Cezaevinden çıkmışız.. Ben, Ankara Necatibey caddesinde ki ANAP Genel Merkezinde Basın danışmanı olarak çalışıyorum..
Muhsin Başkan da (Muhsin Yazıcıoğlu) aynı cadde de bize yakın bir binada Vakıf Kurmuştu..
Cezaevinde ki Ülkücülere buradan para gönderip, aileleri ile ilgileniyorduk..
Tabi o sıralarda MÇP’yi kuran Başbuğ Türkeş’te çok rahatsızlıklar yaşıyordu.. Sağılığı zaten uzun tutukluluğunda bozulmuştu..
Daha doğrusu Turgut Özal kafasında; Türkeş’in cezaevinde ölmesini planlıyordu ama planlarını bozduk..
Yani; modern idam… Tutuklu iken, hastalığı yüzünden ölmüş olacaktı..
Neyse; aynen şuan ki Devlet Bahçeli’nin hastalığı pozisyonda, Başbuğun hastalık yaşadığı bir ortamda Yükseliş Koleji salonunda bir birlik şöleni tetiplendi..
Muhsin başkan 3 gün önce bana dedi ki; “Kardeş, bu işin basın organizasyonu sana bırakıyorum.. Başbuğdan fırça yemeyelim”…
O zaman Yükseliş Kolejinin Genel Müdürü de bizim hareketin çok önemli ismi, (Komando Ayvaz) lakaplı Ayvaz Gökdemir’di.. Mekanı cennet olsun ..
Neyse, akşam şölen saati geldi.. Salon tıklım, tıklım..
TRT ve bütün gazeteler var..
Sahnenin önünde ki protokol sırasına Başbuğ gelmeden kimse oturmuyor.. Ve rahmetli geldi..
Yanında; Muhsin başkan, gazimiz Muharrem Şemsek, Rıza Müftüoğlu, Agah Oktay Güner, Mehmet Doğan, Necati Gültekin paşa sıralanıp oturdular..
Muhsin başkan, Başbuğun hemen sağında oturuyordu..
Derken konuşmalar başladı.. Çok kısa bir zaman sonra baktım Başbuğ oturduğu yerde uyuyor..
Rahmetli hastalığından ve yorgunluklarından dolayı iyice harap olmuştu..
Ve bu halde iken ani bir şekilde rahmetli oldu..
Sonra herkes başladı “Genel Başkan ben olacağım” diye
İşte; Yusuf Erikel yazısında bu gibi sıkıntıların da doğabileceğini vurguladığı için bu önemli anlıları anlattım..
Evet.. Ülkücülere; Hz. Hamza benzetmesi yapan Av. Yusuf Erkel’in, bu itirazlı çağrısı gerçekten MHP ve Ülkücü Hareketin geleceğine ışıklar tutacak bir çağrı yazısı..
HERKES OKUMALI ..
Ergenkon Avukatı Yusuf Erikel’in sosyal medya hesabında, Devlet Bahçeli ve etrafındakilere yaptığı “Allah için yazdım” başlıklı çağrı yazısına hiç dokunmadan aynen aktarıyorum…
“Allah için yazdım....
...
Dostlar..
Bir insanın Eşi ve çocuğu olmazsa...
Ya da;
Yakın Olduğunu İddia edenler biraz Şuursuz olursa,
Olay Sayın Devlet Bahçeli olayında ortaya çıkan durum gibi olur...
Önce Şunu ifade edeyim...
Ben MHP, siyaset, şu bu bilmem...
Ama....
MHP’ye kimsenin bilmediği Genel Başkan ve Yardımcısının bildiği bir hayati desteği verdim Allah için....
Onlar bilir ki bu destek Allah için, Bu hareketin varlığı için çok önemli idi....
Doğru bildik ve yaptık....
Niye?
Elbette Allah için...
Bu ayrı....
Ancak bugün olanlar ve yaşananlar noktasında artık bir yazı yazayım istedim....
Devlet Bahçeli ile ilgili...
Önce;
Bana göre bu ülkede gençlerin bir kısmı,
Hz.Ömer noktasında; şuur ve altyapı sahibi.... Bu gençlerin ekseriyeti SOL tarafında siyaset için çırpınıyor...
Gayret ediyor....
Arıyor idealini ...
Bir kısmı da;
Hz. Hamza gibi cesur, atak duygulu bir tavır ortaya koyuyor....
Orada çırpınıyor....
Ben Ülkücü kesimi böyle tanımlıyorum....
Bana göre onlar Hz. Hamza nesli....
Diğer gençlik ise...
Biraz Hz. Osman Biraz Hz. Ali....
Biraz da Hz. Talha uslubu ile değişik sağ siyasi çizgide çırpınıp koşturuyor....
Belki ifade edilmiyor ama ben gençliği böyle görüyorum....
HEPSİ ASIMIN NESLİ......
Her Halde....
İman ve namusu çiğnetmedi ve çiğnetmeyecek nesil......
Onun İçin de;
Asıl konu bağlamında ÜLKÜCÜ GENÇLİĞİN ahlak ve duruş çizgisindeki eğitimi ve sebatını,
Ve kontrolünü çok önemli görüyorum...
Çünkü Ülkücü gençlik;
İş bir noktaya gelince Ebu cehillerin ana korkusudur....
Zira durum,
Hz.Muhammed’i savunma olunca.....
OKU DA, YAYI DA EBU CEHİL’İN KAFASINDA PATLATACAK HAMZA RUHU....
Özellikle Ülkücü gençlikte görülmektedir...
O sebeple;
MHP ve Genel Başkanı ve siyaset ayrı....
Bu Ülkücü gençlik üstündeki konumu ile de çok önemlidir....
Ondan Sayın Bahçeli ile ilgili yazayım dedim...
Yukarda yazdım....
Evli değil, eşi çocuğu yok.... Ama ben kardeşi olarak bu yazıyı yazayım dedim....
Yazının ana amacı itiraz....
İtirazım şu;
Yaşı bu olmuş...
Saçı, sakalı yün olmuş.... Ve halinden ciddi hasta olduğu görülen bir insanın....
Koştur koştur MHP Genel Merkezinde olmasını ballandıra, ballandıra ifade neyin nesi acaba?
Kim bu insanı zorluyor?
Ya da demiyor;
“LÜTFEN İSTİRAHAT EDİN” diye....
İnsaf ya....
Vallahi oğlu, kızı olsa yollamazdı “dinlen” diye....
Hayret....
Etraftaki insanların hiç mi insafı yok?
O zaman ben;
O’nun bir Müslüman kardeşi olarak rica ediyorum..
“Ey Sayın Bahçeli lütfen istirahat edin....”
Çünkü;
Ben, kanser hastası olarak hastalık nedir bilirim.....
Dinlenin Sayın başkan, dinlenin....
Hayatın ve sağlığın şakası olmaz....
Boş verin onu, bunu....
Dinlenin....
Boşverin Sayın Başkan ...
Sağlık tam olunca gidin yine...
Genel Merkez kaçmıyor ya...
Sonra;
Bilgisayar var, kamera var, telefon var, teknoloji var....
Niye evde dinlenmiyor da, gidip yoruluyorsunuz?
Bu arada hayretim de var....
HAYRET....
Niye bu insanın kalbini huzura koyacak biri yok bunca Hamza ruhlu Ülkücü içinde...
Niye biri demiyor,
“İstirahat edin başkanım...”
Ben varım burda... Bu siz varsınız demektir diye.....
Hoş...
Aynısı AKP için de....
Baksana,
Diyar, diyar geziyor Sayın Başkan...
Tamam da kardeşim o da insan....
Yazık, günah....
CHP’de ise;
Hasta bile olamaz Genel Başkan....
İşin şakası...
Hemen Kurultay süreci başlar...
Neyse..
Yazının amacı;
Sayın Bahçeli ve MHP ve Ülkücü Hareket demiştim ....
Malum,
Aynısı Rahmetli Alparslan Türkeş için de oldu.... O yaşlı halinde diyar, diyar gezdi ve yoruldu....
Sonra vefat etti...
Belki koşarken öldü ama yaşaması iyi olmaz mıydı?
İstifade edilirdi....
Bu bağlamda;
Sayın Bahçeli aktif olarak MHP Başkanlığını resmi değil ama Fiili olarak şu an için bıraksa,
İstirahat etse,
Tam sağlığına kavuşsa.....
Yerine yani yapacağı işleri, aynı kendi gibi bir güvendiği Hamza Ruhlu biri geçse de yapsa....
Kendi de uzun yıllar O’na gönül veren insanlara rehber olsa,
Lider olsa,
Yine Genel Başkan olarak kalsa da yorulmasa.....
Kaldı ki;
Genel Başkan olmak değil önemli olan Liderlik....
Ve sağlık....
İşte ben bu duygu ile Sayın Bahçeliyi...
Yün olmuş sakalı içinde pırıl, pırıl parlayan gözünde....
Ve....
Sempatik ve bir dedemi seyreder duygusu ile görünce,
İstedim ki bir kardeşi olarak itiraz edeyim....
Lütfen yapmayın....
“Mutlaka istirahat edin” dedim....
Olmaz...
Kimse artık bu insanı,
O öyle der, bu böyle der diye yormasın....
Önce istirahat etsin,
Sağlığına kavuşsun...
Sonra da;
Allah uzun ömür versin de O’na gönül verenleri İrşad etsin...
Ona kızanlar darılmış varsa,
Gönül alsın....
Ama yorulmasın....
Ve...
Kim varsa yanında hepsi,
“BİZ, SEN SAYILIRIZ” hissini ona versin de,
O’nu yormasın....
Dostlar,
Sayın Bahçeli’ye bakınca anladım ki,
Dünya fani...
Hayat hızla geçiyor....
Ömür bitiyor....
Hiç konuşmasa dahi onu sanki bir DEDE KORKUT gibi içten hali ile tüm siyaseti geride koyuyor ve
“Aslolan İnsan” diyor....
Gibi algıladım....
Bilmiyorum da,
Ben artık;
Bu ülkede herkesin ölünce, tabuta sarılmadan önce;
Biribirine sarılmasını istiyorum....
Keşke MHP ve Devlet Bahçeli bazı kriterler koyarak dese ki;
“Ben, CHP ile de ittifak yaparım....”
Keşke Meral Hanım dese ki;
“Ben MHP İle bir araya geliyorum...”
Keşke Sayın Cumhurbaşkanı dese ki;
“Sayın Kılıçdaroğlu lütfen buyur,
Gel Cumhurbaşkanı yardımcısı ol ve varsa ehil olan CHP’li onları bakan yapalım....”
Öyle ya;
Madem bu ülkede beka sorunu var...
O zaman niye nefsimizi heba ederek, kucaklaşmıyoruz?
Aslında...
Biraz yakından baksak...
Aslında tüm siyasiler liderler,
Tüm milletimiz Sayın Bahçeli gibi pırıl, pırıl nurlu ve içten,
Sevgi dolu....
Bir dede aslında....
Eli öpülesi bir dede hepsi ....
Tek sorun onlara güven verip,
“Biz; seniz” diyemeyen.....
Ve gelecek için onlara endişe veren, veya endişeyi gidemeyen etrafları ....
İnşallah...
Bu etrafda oluşur,
Tüm liderler için....
Bilmiyorum da;
Bir bayram hayal ediyorum ki,
Tüm hepsi aynı safta omuz, omuza....
Sonra bir köy odasında beraber kahvaltı yapıyorlar....
Ve...
Her partiden insanlar hepsinin elini öpüyor....
Olur inşallah....
Son olarak,
Bize bu hedefi çağrışım yaptıran Sayın Bahçeli inşallah en kısa zamanda sağlığına kavuşur da,
Bu ülkenin Hz. Hamza namzeti Ülkücü gençliği ondan istifade eder....
Ve...
Ebu Cehillerin kafasında kıracak oku, yayı hep hazır eder....
Ve...
Bu ülkenin Ömer, Ali, Osman, Talha Ruhuna sahip gençliği el, ele verir de;
TÜRKİYE DARUL ERKAM GİBİ,
BIR PEYGAMBER OCAĞI OLUR.....
Bu arada Ey Liderler....
Hz Muhammed bir noktada Ebu Bekire; “Namazı sen kıldır” diyerek bir ışık verdi sonrası için....
Sizde bir yaş ve bir noktada bu veya benzeri davranış ile sonrasına ışık tutun.....
Yoksa;
Sonrası cenaze ortada iken, iş; sen, ben kavgasına döner....
Salam ve Dua İle Sevgiler.....
Bu Haber 1117669 Defa Okunmuştur