GÖKTÜRK TUNÇTÜRK
(Cafer Uğurlu) yazdı
Değerli okuyucular..
Ankara Mimarlar Odası Başkanı Tezcan Karakuş Candan..
Kendisine sorsanız; bir numaralı halkçı, emekçi, Atatürkçü.
Fakat bu Karakuş Tezcan, yıllarca Çankaya Belediyesinde memur olarak gözüktü ve göreve gitmeden, gidip halkın belediye ki paralarını bankamatiklerden çekip, cebine indirdi.
PKK’nın sözde muhabirine “Gazeteci” diye başarı ödülüb verdi..
Haa bu sahte halkçı ve Atatürkçü kadında; Melih Gökçek ve Sinan Aygün düşmanlığı tavan yapmış durumda..
Bu yüzden, TOGO Kulelerini yıkılmasını törenle kutlayacağını yazacak kadar kinler kustu.
Çankaya Belediyesinin kasasını yıllarca tırtıklayıp, soyan bu sahte halkçı Karakuş Tezcan, Sinan Aygün’ün şikayeti üzerine; belediyeyi yıllarca dolandırdığı ve halkın parasını göreve gitmeden, haksız şekilde cebine indirdiği tespit edilince memuriyetten atıldı..
Tabi bende bu süreçlerde ki, soygunu ve sergilenen siyasi ahlaksızlıkları yazıp, kamuoyuna aktardım..
Değerli okuyucular..
657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu tartışmasız bir şekilde ortada..
Bir Devlet memuru, ikinci bir resmi işte çalışmaz ve 3 gün görevine gelmediği takdirde müstafi sayılır..
Ve yine bir devlet memuru gerçekten hasta olsa bile 8 aya kadar rapor alırsa yine müstafi sayılır..
Yani, görevine son verilir..
İşte bu yasa bu kadar açıkken, bu sözde halkçı Mimar başkan 7 yılda sadece 60 gün görevine geldiği resmiyette gözüküyor..
Gerisi hep rapor ve sözde izin…
Ha bu soyguna izin verip, göz yumanda yine sözde halkçı ve emekçi Belediye Başkanı Alper Taşdelen..
Fakat gelin görün ki, Bankamatik başkan Karakuş Tezcan’ın Avukatı olan Turgut Kazan, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu bilmiyor..
“Bu maaşlar, Tezcan’ın hakkıdır da, hakkıdır” diye savunmalar yapıyor..
Memuriyetten atılmasına itiraz etti, şimdi yargıda..
Tabi işi o kadar sulandırdılar ki, Sinan Aygün ve Melih Gökçek’in baskıları ile güya kendisi hakkında siyasi karar verilmiş ve memuriyetten atılmış..
Vah, vah… Bu kadar yüzsüzlük olmaz arkadaş..
Yahu yıllarca göreve gitmeden Belediyede halkın parasını Bankamatiklerden çekip, cebine indirdin, bre utanmaz başkan..
Şimdi de utanmadan kendine “Mustafa Kemal’in memuru” diye isim uydurmuşsun..
Ne yapıyor? Utanmamdan soygununa Atatürk’ü de alet ediyor..
Şimdi bu uyanık Tezcan, Twitter hesabından şu mesajı paylaşıyor;
“Birkaç gündür üst üste gelen telefonlardan anladım ki, devlet memuriyetine döndüğüme dair bir rivayet ortada dolanıyormuş.
@cankayabelediye 'sinden 30 Eylül’de ihraç edildim. İşe iade davamız devam ediyor. 24 Nisan’da duruşmalı olarak ilk mahkemesi görülecek. İlgilenenlere duyururum”
Yani kurnazca; “duruşmama gelin, benim soygunuma siyasi destek verin” çağrısı..
Tabi defalarca bu numarayı sergiledi, yönetiminde ki arkadaşlarını dışında kimseler gidip destek vermedi..
Şimdi ben bu yüzsüzlükleri, soygunu yazınca Karakuş Tezcan, Mahkemeye değil de, kendisine ideolojik yandaşlık duyduğu Basın Konseyine koşup şikayet etti..
Basın Konseyi sanki mahkeme kurmuş gibi, benim hakkımda ki şikayetin görüşülmesi sırasında Avukat Turgut Kazan’ı da dinleyip, uyarı cezası verdiler..
Karakul Tezcan yine birkaç yazımı birleştirip, Basın Konseyine koşup, şikayet etmiş..
Şikayetinde; yazılarımda kendisine hakaret ettiğimi, Basın ahlak ilkelerini ihlal ettiğimi ileri sürüp, yine cezalandırmamı istemiş..
Haa bir de; “Uzlaşma teklifi” öneriyorlar..
Ben diyeceğim ki, “yahu kusura bakmayın, özür dilerim, eşleştirişlerimde fazla kaçırmışım, özür dilerim Tezcan hanım, yazılarımı da yayından kaldırıyorum, sende şikâyetini geri çek”
Çok beklersiniz..
Yahu kimsiniz siz? Ben darbe mahkemelerin idamlar karşısında zerre kadar boyun eğmedim, sizler gibi kıvırmadım..
Sizin gibi çapulculardan, soygunculardan ve ideolojik robotlardan mı özür dileyeceğim?
Yahu, mademki yazılarımda sizlere iftira atıp, hakaret etmişsem, niye mahkemeye gitmiyorsunuz da, Basın Konseyine şikâyete gidiyorsunuz?
Değerli okuyucular…
Şimdi bu Basın Konseyinin Twtter hesabına girip, bakın..
Kendisine ideolojik yakınlığı bulunan birçok yayın organına cezalar veren RTÜK’e saydırıyor da, saydırıyor..
Diyor ki; “Gazetecilerin, yazarların ifade özgürlüğünü kısıtlayıp, ceza veremezsin”..
Bak, bak…
Eee madem ki ifade özgürlüğünü savunuyorsunuz.. Ben yazılarım da Karakuş Tezcan’a ne demişim?
*Halkın belediyede ki parasını göreve gidip gelmeden bankamatiklerden çekip, çaldığı için “utanmaz”, “sahte halkçı” dedim..
Yine de diyorum..
Ne dedim?
Soygununa, hırsızlığına “Atatürk” adını alet ettiği için “utanmaz” dedim.
Yine de diyorum …
Basın Konseyi.. Sen de bu tutumunla Karakuş Tezcan’ın halkın parasını haksızca cebine indirmesine alet oldun, oluyorsun..
Benim; Milliyetçi ve Ülkücü bir yazar olduğumu bildiğiniz için, orada ki yetkilerinizi kullanıp, ifade özgürlüğümü cezalarla engellemeye çalışıyorsunuz..
Benden savunma istiyorsunuz..
Yahu ben sizi artık tanımıyorum ki, savunma göndereyim..
Verdiğiniz ve vereceğiniz cezalar da benim için yok hükmündedir..
Siz ne mesleği biliyorsunuz, ne de ifade özgürlüğünü savunuyorsunuz..
Tavrınız, ideolojik robotlar tavrıdır..
Değerli okuyucular
Geçen hafta, Ankara’da ki bazı CHP’li arkadaşlar beni yemeğe çağırdılar. Gittim.
Merhabalaştıktan sonra bana ilk espri ifadeleri şu oldu;
“Yahu, Sinan Aygün, Melih Gökçek ve sen bir olup kadını cezaevine attırdınız ve milletvekilliğini engellediniz”
İnanın şaşırdım ve kimden, hangi kadından bahsettiklerini ilk anda anlayamadım..
Çünkü, cezaevinden bahsediyorlardı..
Böyle hiçbir hukuki olayımız olmadı.
“Kim bu kadın ya” dedim..
“Tezcan Karakuş.. Kadın cezaevine girdi-çıktı işlemi yaptı, memuriyetten attılar… CHP’den kontenjandan Milletvekili adayı olacaktı, engellediniz”..
Birkaç sohbetten sonra anladım ki, bu Karakuş Tezcan, etrafına kendisini mağdur göstermek için bu masalları anlatıyormuş..
Kendi, kendime; “Yahu acaba ben mi atladım, yanıldım mı, Karakuş Tezcan’ın; cezaevine girdi- çıktı işlemini kaçırdım mı?” düşündüm ve Sayın Sinan Aygün’ü aradım,
“Başkan böyle bir işlem oldu mu?” diye sordum..
“Yok, kesinlikle olmadı” dedi..
Yahu Karakuş Tezcan, bırak bu ideolojik masalları ve rivayetleri..
Gerçeklere bak, gerçeklere..
Masken düştü…
Bu Haber 75625 Defa Okunmuştur