Prof. Dr. ERHAN ARIKLI yazdı (Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti)
YDH nin 1 Ağustosa kadar partileşme konusunda somut adım atacak olması, bazı kesimlerde endişe, bazı kesimlerde heyecan, bazı kesimlerde ise korku yarattı.
Korku ve endişe duyanlar, YDH yi kuran ve destek veren kesimleri "ayrımcılık ve bölücülük" yapmakla suçlarken, böyle bir hareketin birlik ve beraberligimizi zedeleyecegini söylüyor ve parti kurmaktan vaz geçilmesini istiyorlar. Ama ne gariptir ki ayni cevreler,Türkiye kökenli vatandaşların yaşadığı problemler konusunda tek bir laf etmiyor ve her türlü uygulamayı normalmiş gibi görüyorlar.
Başka bir deyişle, bu düzenin aynen devam etmesini istiyorlar. Onlara göre; toplumun % 30 luk bir kesiminin Meclis'te bir veya iki milletvekili ile temsil edilmesinin hiç bir anormalligi yok. Devlet dairelerinde vatandaşların doğum yerlerine göre muamele yapılmasının veya atamalarda liyakatten ziyade kökenlere itibar edilmesinin, bazı makamlara ise Türkiye kökenli vatandaşların atanmasının adeta yasak olmasının hiç bir mahsuru yok. Bu düzen şimdiye kadar nasıl geldi ise, bundan böyle de aynen devam etsin.
"Çarşaf liste getiriyoruz" diye ucube bir seçim yasası ile Türkiye kökenli vatandaşların hiç bir milletvekili çıkaramayacak olması da problem değil onlar için. Mevcut milletvekilleri onları da temsil ediyorlar çünkü.
1973 seçimleri yaklaşırken Türkiye'de Nurcular, Demirel'e giderek artık ülke yönetiminde söz sahibi olmak istediklerini ve seçimlerde kendilerine de kontenjan verilmesini istemişlerdi. Nurculara kontenjan vermek istemeyen Demirel, gelen cemaat liderlerine; "Beyler ne kontenjanı istiyorsunuz. Sizi parlamentoda ben temsil ediyorum. Yetmez mi?" demiş ve adamların hem gururunu okşamış, hem de ellerini boş göndermişti.
Yurtdışına çıkmadan önce Kıbrıs'ta sevgili Kartal Harman 'ın "Ayak Üstü" programına konuk olmuştum.
Kartal Harman'ın bana sorduğu iki soru, kamuoyunda da en çok merak edilen sorular arasında idi. Çünkü hemen her gittiğimiz yerde bana ve arkadaşlarıma benzer sorular soruluyordu.
Sorulardan ilki;"Arkanızda Türkiye'nin desteği var mı?...
İkincisi ise;" Siz, ayrımcı - bölücü bir hareket misiniz? "
Harman'in sorduğu birinci soruya şu cevabı verdim; "Ben geçen yıl YDH' yi kurduğumuzda Türkiye'de bir çok yeri ziyaret ettim. Onlara dedim ki, 'size kendimizi anlatmaya geldim. Biliyorum ki biz kendimizi size anlatmazsak, başkaları değişik şekilde anlatacaklar...'
Onlara YDH nin kurulus sebebini anlattiktan sonra özetle şunları söyledim; "Biz sizden ne maddi ne de manevi destek istemiyoruz. Bizi sadece yakından tanıyasınız diye burdayım. Sizden destek istemiyoruz. Çünkü bizler, prensip olarak Kıbrıs'a dışardan yapılan her türlü politik müdahaleye karşıyız. Ayrıca sizin desteğinizi alan siyasi partiler ve kişiler, Kıbrıs'ta kaybediyor. ÖRP'yi desteklediniz, kaybetti. Talat'ı desteklediniz, kaybetti. Irsen Küçük'ü desteklediniz, kaybetti. Eroğlu'nu desteklediniz, kaybetti...
Çünkü halk, sadece seçim dönemlerinde Türkiyeli yetkililerin kendilerini hatırlamasindan ve kendilerine ne yapmaları gerektiğini söylemesinden bıktı. Bu tür telkinlere ters tepki veriyor.
Ayrıca şunları da ilave ettim; "Türkiye Devleti ve bu devleti yönetenler bilmelidir ki, Kıbrıs'ta hangi parti veya kişi iktidara gelirse gelsin, Türkiye ile birlikte ve uyumlu çalışmaya mecburdur. Hal böyle iken Türkiye'deki etkili ve yetkili makamların, Kıbrıs'taki siyasi partilerden birini, hatta bir siyasi parti içerisinde birilerini desteklemesi son derece yanlıştır. Bu, Kıbrıs Türkünün bir bölümünü destekleyip başka bir bölümünü ötekileştirmek demektir. Türkiye, Kıbrıs Türkünün bütününü kucaklamalı, onun milli iradesine saygılı olmalı ve herkese eşit mesafede durmalıdır..."
Dolayısı ile YDH, Türkiye'nin desteklediği bir hareket olmadığı gibi, partileşmesi halinde bile böyle bir destek arayışında olmayacaktır. Çünkü Türkiye'nin desteği ile kurulan bir parti , Türkiye'nin isteği ile de yıkılır. YDP olayı bunun basit örneğidir.
Ayrımcılık konusunda ise şunları soyledim; "Ayrımcılık ve bölücülük iddiasını şiddetle red ediyoruz. 40 yıllık süre içerisinde iki toplum arasında şimdiye kadar 10.000 den fazla evlilik olmuştur. Bu evliliklerden doğan çocuk sayısı 30 Bin'den fazladır. Kimi kimden ayıracaksınız. Toplum arasında Türkiyeli-Kıbrıslı ayrımı yok. Problem bizi yönetenlerde. Ayrımcılığı ve vatandaşlara farklı muameleyi onlar yapıyorlar...."
"YDH, Anavatan'a bağlı, KKTC ye inanan insanların kurduğu bir harekettir. Kurucuları arasında Kıbrıs kökenli arkadaşlar da vardır. KKTC ye inanmayan, bu Devleti bölücü bir eylem olarak gören, yüzde yüz Kıbrıs kökenli insanların kurduğu partiler var. Onlara niçin "Bölücü ve "Ayrımcı" sıfatı yakıştırılmıyor da , Türkiye kökenli vatandaşların dominant olabileceği bir parti bölücü olarak kabul ediliyor. Bu düşünce bile bölücülüğün ve ayrımcılığın kendisidir. Yani bu memlekette parti kurmak ve ülke yönetimine talip olmak, sadece toplumun bir kesimine mi mahsustur?"
Bu sebeple özellikle iktidardan YDH yi suçlamak yerine, bu hareketi partilesmeye götürecek şartları ortadan kaldırmaya çağırıyoruz.
Aloo... Orda mısınız?
Bu Haber 1147302 Defa Okunmuştur