GÖKTÜRK TUNÇTÜRK yazdı
Rusya’dan sonra Cezaevlerinde en çok nüfusa sahip olan ülkeyiz..
Denetimli Serbestlik siteminde de yüzbinlerce işlem var..
2 yıla kadar olan cezalarda Denetimli serbestlik ve kararın geriye bırakılması işlemleri uygulanmasına rağmen, Cezaevlerinde ki tutuklu ve hükümlü sayısı 300 bine dayandı..
EYY YÖNETİCİLER, VİCADANINIZI VE MERHAMET ANLAYIŞINIZI LÜTFEN SORGULAYIN
Vatandaş tutuklu veya hükümlü olarak cezaevinde yatıyor.. Hem de insan haklarının en ağır şekilde ihlal edildiği şekillerde, kurallarda..
Af veya Ceza indirimi çıkacağı sözünü ortaya atmak çok, çok hassas bir konudur..
Bütün medeni ve gelişmiş ülkelerde bu hassasiyet halen korunmaktadır..
Böyle bir söz kamuoyuna atıldığı andan en geç 10 içinde bu işlem yerine getirilir..
Fakat gelin görün ki bizim Türkiye’miz de bu hassasiyeti bırakın, vicdansızlığın ve merhametsizliğin tavan yaptığı bir anlayış sergilenmiş durumda..
Düşünün bir devlet adamı 20 ay önce; ceza indirimi ile 5 yıllık koşullu salıverme, yani; şartlı kısmi Af sözü veriyor..
Hele, hele bu sözü veren de İktidarın her yasa çıkarmasında koşulsuz destek verdiği bir Siyasi Partinin lideri ise, bu vaade, söze herkes itibar gösterip, inanır ve heyecanlı bir bekleyiş içerisine girer..
Sözünü ettiğimiz lider, benim ve yakınlarımın davası uğruna işkenceler gördüğümüz, zindanlarda çile çektiğimiz MHP’nin Genel Başkanı Devlet Bahçeli..
Söz verilmesinin arasından 2 seçim geçti.. 20 Ay oldu.. Vaat gerçekleştirilmediği gibi, verilen yasa teklifi geri çekilip, askıya alındı..
Bakın beyler ve ülkeyi yönetenler…
Elbette ki cezaevinde ki insanlarımızı kimse camide namaz kılarken alıp götürüp, tutuklamadı..
Ama siz cezaevlerinde yatan tüm mahkûmlara, ikinci en ağır cezayı verdiniz.. Hem de psikolojik işkenceler çekmeleriyle..
Mahkumlarda, aileleri de “ha bugün, ha yarın yasa çıkacak heyecanı ile bekleyiş içerisine” girdiler ve bu bekleyiş maalesef insanlık dışı en ağır işkenceye dönüştürüldü..
Mahkumların da, eşinin de, anasının da, babasının da, çocuğunun da ruh hallerinin ağır şekilde bozulmasına sebep oldu.. Daha doğrusu sebep oldunuz..
Sonra çıkıp diyorsunuz ki; “Ne yapayım ben söz verdim ama 49 milletvekilim var, iktidar destek vermiyor, çıkarma gücüm yok”..
İşte insanların aklı ile alay etme de bir yöntem daha ortaya koydunuz.. Poşet yasası dahil, çıkan bütün yasalara destek veren MHP, senin toplum yararına olacak bir yasa teklifine AKP iktidarı destek vermiyor ise, seni rencide edecek, itibarını yerlerde süründürecek hale getiriyorsa, sen de artık destekler vermeyeceksin..
İktidar ortağına güvenmiyordun da niye böyle bir tehlikeli vaatte bulundun?
Ayrıca size sitem eden Mahkumlara, ailelerine hakaretlerle cevaplar veriyorsunuz..
Bir tek bahane uyduruldu.. Yok Alaattin Çakıcı’yı çıkarma affıymış ..
Ne yapmış arkadaş Alaattin Çakıcı? Terör örgütü yöneticisi mi? Vatana ihanet suçu mu işlemiş? Hayır..
Ani bir hatasından dolayı şahsi bir suç işlemiş ve cezasını da bir çok kumpaslara rağmen medeni bir şekilde çekmiş..
“Dava arkadaşımız” diyorsunuz ama bu bahaneler karşısında duruş sergileyemediniz Ey Bahçeli ve MHP milletvekilleri?
Diğer taraftan aylardır iktidarın AKP kanadı Yargıda Reform paketleri altında bir şeyler hazırlıyorlar..
Bakıyorsunuz, birinci yargı paketinde işkencelerle bekleyiş içinde olan mahkumlara ve ailelerine verilen sözler yerine getirilmesi gerekirken, insanların çektiği bunalımları görmezden gelinerek, Hakim ve Savcılar ile ilgili sınavlar ve bazı idari işlerle ilgili düzenlemeler getiriliyor..
Yani; “önce insan” paketi yok..
Sonra aylardır 2. Yargı paketi çıktı, çıkacak beklentisine soktular gariban insanları..
Ve adına da “Yargıda reform paketi” diyorlar..
Paketin içeriği yansıdı .. Reform değil gerilere gitme ve cezaevlerini hızlı bir şekilde doldurma paketi ..
Evet… Başta Sayın Adalet Bakanımız ve insanları beklenti içine sokan Devlet Bahçeli ile Sayın Kılıçdaroğlu ve Sayın Meral Akşener hanım …
Hazırlanan bu 2. Yargı paketi; asla reform falan değil..
Paket hazırlanırken sadece ve sadece “en ufak suç işleyen kişiyi bile nasıl ceza cezalandırırız” mantığı sergilenmiş..
200 yeni cezaevi açmakla ne mahkum yığılmalarını, ne de Adliyede ki dosyalar dağını önleyemezsiniz aksine hızlı bir şekilde 5 ay gibi kısa bir zamanda Cezaevlerinin nüfusunu 1 milyona çıkartırsınız..
Nasıl mı?
Bakın, 2 yıllık denetimli serbestlik ve geriye bırakılma sistemini ilk ceza verilme esansında tamamen kaldırıyorsunuz..
Yani daha önce ki infaz sistemi gibi 2 yıl ve altı cezalar geriye bırakılmıyor, denetimli serbestlik uygulamıyor..
Diyorsunuz ki; bir olaydan 2 ay bile ceza mahkumiyeti alanlar da Cezaevi’nde yatacak..
Gerekçe ne? Toplumda cezasızlık bakışını ortadan kaldırmak, yargının kaybolan güvenini yeniden sağlamak..
Böylelikle siz denetimli serbestlik indirimini vatandaş cezaevine girdikten sonra işleme sokuyor ve uyguluyorsunuz..
Tek bir mantık var… Cezalandırma ….
Devletin ve yargının görevi sadece cezalandırma mı?
Asla …
Nerde topluma kazandırma ilkesi?
Zerresi yok ..
“10 günde olsa cezaevinde yatacaksın arkadaş” diyorsunuz..
İnsanları; sadece cezalandırma ve cezaevine atma mantığının adı reform olmaz..
Elbette ki tüm olayların mağdurları da var..
Kararın geriye bırakılması ve denetimli serbestlik, koşullu Salıverme de cezadır..
İhlali halinde tüm özgürlük haklarını kaybediyor..
Ayrıca devlet kendisine iğneyi hiç batırmıyor, direk insanlara çuvaldızı batırıyor..
Uzun yıllardır toplum gerildi, insanların psikolojileri büyük oranlarda bozuldu, bunalımlar had safhada ..İntiharların sayısı her geçen gün arttı..
Devlet, yani; Devleti yönetenler, siyasiler bu ortamlara neden gelindiğini ve bu safhalara gelinmesinde kendi payının olduğunu hiç düşünüp, kendini yargılamıyor?
Savcı ve Hakim kılıklı FETÖ’cülere terörist ve hain diyorsunuz ama onların yüzbinlerce karara attığı imzaları hala geçerli kılıyorsunuz ..
Şimdi bir de yargıda hızlı işlemi başlattınız… Güzel de bu hızlı yargılama sistemiyle örtüşen medeni infaz sisteminiz yok ki ..
Adam komşusu ile sinirlenip, kavga edecek… Savcı hızlıca kararını verecek ve adam hakaretten diyelim ki 6 ay hapis cezası aldı..
Ne olacak? 2 yıllık Denetimli serbestlik ve Kararın geriye bırakılma işlemini tamamen kaldırdığınız ve yerine cezasının yarsını çekme sistemi getirdiğiniz için, adam gidip 3 ay da olsa cezaevinde yatacak..
Kırtasiye işlemine bile değmez..
Evet.. Getirilen cezasını çekerken denetimli serbestlikten 40-50 bin mahkum dışarı çıkacak ama diğer taraftan hızlı yargılama ve cezaevine gönderme sistemi ile yüzbinleri cezaevine göndereceksiniz..
Yani size göre açık cezaevi, cezaevi değil mi?
Ve 5-6 gibi kısa bir zaman içerisinde cezaevi nüfusu şimdiki nüfusunun 3 katına çıkacak..
Düşünün 2 yıllık ceza Kararının geriye bırakılma veya denetimli serbestlik uygulaması, kararın ilk aşamasında cezaevine girmeden uygulandığı halde cezaevi nüfusu 300 bin oluyorsa, bu indirimlerin ilk uygulamaları kalkması ile cezaevinde ki insan sayısı ne olur? Bir hesaplayın..
Çünkü Adliyeye yolu düşen ve 1 ay dahi ceza alan kişi cezaevine gidecek, 15 gün yatacak
Sonra kelime oyunları yaparak “Bu bir Af değildir” gibilerinden toplumu kandırmanıza gerek yok.. Devletin Af çıkarması da ayıp bir şey değil..
Devlet sadece topluma kazandırma mantığı ile şartlı şekilde af edecek.. Ne var bunda?
Kendi ifadelerinizle; yüzde 38’lere düşen Yargıya güveni bu cezalandırma mantığı ile mi, Yargı sisteminin itibarını yükseltmeyi mi düşünüyorsunuz?
Bakın gelişmiş, medeni ülkelerde ki infaz sistemlerine…
Evet.. Gelin hep birlikte bu yasayı önce “insan paketi” haline getirip, sonra adına reform deyin..
Yoksa bu paketle ne kırtasiye işlemlerini azaltırsınız, ne de Cezaevleri nüfusunu .. 1 ay ceza alan insanımızı cezaevine atarsanız işi, gücü sarsılacak, topluma, devlete kin besleyecek…
Terör, uyuşturucu, cinsel taciz suçları elbette ki dikkate alınacak…
Eğer 11 yaşında ki çocuk uyuşturucu kullanmaya başlamışsa, devlet başta kendisini kısmen de olsa suçlu görecek ve kendini de yargılayacak…
Tuzağa düşürülmüş bu çocukları; neden tedavi edilme şartı ile affetmiyorsunuz, koşullu olarak salıvermeye yanaşmıyorsunuz? Kurtulurlar, topluma karışırlar…
Vicdan ve merhamet gözlüğünüzü takarak, bu işi biran önce sonlandırmanız elzem haline geldi..
Unutmayın… Suç işleyenlerde bizim insanlarımız… Onlara insan haklarını sunmakta devletin görevidir…
Bu Haber 1855697 Defa Okunmuştur