GÖKTÜRK TUNÇTÜRK yazdı
Değerli okuyucular..
Yıllardır Anketler yapılıyor , vatandaşa “Hukuk ve Adalete güven derecesi” soruluyor..
Ve her yapılan Anketin sonuçlarındaİ; Adalete, Hukuka güven oranı diplerde..
Yani; Türkiye’de yaşayanların yüzde 75’i Adalete ve Hukuk düzenine güvenmiyor, Adaletin olmadığına ve siyasallaştırıldığına vurgu yapıyor..
Peki, bu tehlikeli gösterge nasıl oluştu?
Siyasi iktidarın ve ortağının Hukuk süreci devam eden dava dosyalarına üzerinde “görüş belirtiyor” görüntüsü ile sinyallerle müdahale etmesi ile Savcı ve Yargıçları tesir altında bırakmasından kaynaklandı..
Ve biliyorsunuz, ortaya ayrı bir Adalet mekanizması çıktı..
“Sosyal medya adaleti”.. Bırak, 1 saat sonra tutukla..
Hatta hakkında hiç soruşturma açılmayan ve davası olmayan kişiler hakkında ekranlardan çeşitli işaretler verilerek, aynı gün veya ertesi gün Savcıların haklarında soruşturma başlattıklarına tanık olduk..
Oysa ki gelişmiş ve medeni ülkeler “Evrensel Hukuk” ilkelerini yerine getirmektedir..
Türkiye’miz de gelişmiş, medeni ülkeler arasında olduğunu iddia ediyor ise; Evrensel Hukuk kriterlerini mutlaka uygulamalıdır… Eğer uygulamıyor ise, gün gelir Ekonomi de, demokrasi de çıkmaza girer, hatta çöker..
Yani; Hukuk sistemimizde darbeci de olsa, terörist te olsa, Evrensel Hukuk ilkelerine göre yargılanmalıdır ve adalet te buna göre tecelli etmelidir..
Zaten; Türk’ün töresinde ve Adalet anlayışında da bu vardır.. Adaletin olmadığı yerde ot bile bitmez..
Ayrıca, eğer Anayasa ve kanunları ile yönetildiğimize inanıyor isek, herhangi bir şekilde Yargıya müdahale etmek ve Yargıyı, Yargıçları, Savcıları tesir altına sokmak, suçtur..
Bırakın Siyasi iktidar mensuplarının Yargıya müdahale etmesi sonucu haklarında soruşturma istenmesini, siyasi iktidarın hoşuna gitmeyen kararlar çıktığında, o kararı veren Hakim ve Savcıların başına ne geldiğini ve nelerle suçlandığına da hepimiz tanık olduk..
Hal böyle iken, şimdi Hangi Savcı çıkıp ta İktidar mensupları hakkında “Anayasa’nın 138. Maddesi gereğince soruşturma başlatılmasını” isteyebilir? Hiçbirisi…
Çünkü, Hakim ve Savcıların görev teminatları tehlikeye düşürülmüş, hatta yok edilmiştir..
Ve gün geldi… Hukuk ve Adalet sistemi tıkandı, çöktü.. Bunu gören uluslararası yatırımcılar Türkiye’yi yatırım yapmakta sıkıntılı görüp, çekildiler..
Yani; Hukuk sistemi ile birlikte ekonomi sistemi de kilitlendi..
Ve geçte olsa şükür, Siyasi iktidar bu tehlikeli sonun farkına varıp, “Hukuk ve Ekonomi Reformları” başlatacağını ilan etti..
Ve bu Reform ilanları aslında; “Hukuku yok ettik, Ekonomiyi de çıkmaza soktuk” itirafıdır..
Yalnız 15 gündür bu Reform paketleri dillendiriliyor ama veresiye bir Reform dağıtılıyor..
Çünkü, hiç kimse bu Reformların neler olacağı konusuna en ufak bilgiye sahip değil..
İşte Hukukta Reformlar dile getirilirken, çok acayip Hukuksuzluklar sergileniyor ..
Anayasa Mahkemesi kararları olmasına rağmen, İfade özgürlüğü, hak isteme özgürlükleri tamamen yok sayılıyor..
Hele, hele mecliste ki liderlerin, milletvekillerin “Kürsü serbestlik” hakları suça dönüştürülüyor..
Muhalefet, Yargı baskısı ve tehditleri ile susturulmaya çalışılıyor ve Cezaevi yolu gösteriliyor..
Yani; Hukukta Reformlar yapıp, özgürlükleri genişleteceğini ilan eden siyasi iktidar, harakiri yapıyor..
Ve tabi ki millette; bu Reform vaatlerini ciddiye almıyor..
Biliyor musunuz? MHP’de, Kılıçdaroğlu hakkında suç dosyaları düzenlemek için, bir “Kılıçdaroğlu Komisyonu” kurulmuş..
Ve MHP milletvekilleri topladıkları bazı konuşma metinlerini gidip Savcılığa vererek, Kılıçdaroğlu hakkında suç duyurusunda bulunuyorlar..
Suç isnatları ise; “Suçu ve suçluyu övüyor”.. Yani; HDP’li Selahattin Demirtaş’ın ve Gezi eylemleri sanığı Osman Kavala’nın tutukluluğunu eleştirip, destek veriyor..
İki de siyasetçinin de söylemlerini tanık olarak gösteriyorlar..
Kim bunlar?.. İki siyasi kıvırdak.. CHP’den ihraç edilince Kılıçdaroğlu’na düşmanca tavırlarla saldıran Yılmaz Ateş ile Öztürk Yılmaz..
Delilere bakın..
Ve Savcılarda; Kılıçdaroğlu’nun Mecliste bir lider olduğunu, kürsü serbestliği hakkının bulunduğunu hiç düşünmeden, derhal hakkında soruşturma başlatılması için Meclise fezleke gönderip, Kılıçdaroğlu’nun dokunulmazlığını istedi..
İşte bundan sonra tehlikeli sinyaller verilmeye başlanıldı..
Bahçeli geçen grup toplantısında yine Kılıçdaroğlu ve CHP’ye söylemediğini bırakmayıp, bu dokunulmazlığın kaldırılması konusunun, Mecliste acilen halledilmesi gerektiği işaretini verdi..
Kılıçdaroğlu’da aynı gün meydan okuyarak, “dokunulmazlığımı kaldırmazsanız namertsiniz” diyerek resti çekti..
Yani, dedi ki, “Tutuklasanız bile gider aslanlar gibi yatarım”..
Ve ertesi gün Cumhurbaşkanı Erdoğan aynı konuyu ele alıp, Savcılara; Kılıçdaroğlu hakkında soruşturma başlatılması konusunda çağrısı yaparak şöyle dedi;
“Anayasa’nın 138. Maddesi ortada.. Nasıl, benim Yargıya müdahale etme hakkım yoksa, o zaman Kılıçdaroğlu’nun da yargıya müdahale etme hakkı yoktur.. Buradan Savcıları gereğini yapmaları için uyarıyorum”
Evveeet.. Sayın Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun yargıya müdahale ettiği suçunu işlediğini vurgulayıp, Savcılara soruşturma için çağrı yaparken, kendisi de aynı suçu işlemiş oldu..
Ne yaptı.. Savcıları uyardı.. Şimdi hangi Savcı bu uyarıyı dikkate almama ve Kılıçdaroğlu hakkında karar Anayasa’ya aykırı hareket etmediğini kanısına varma cesareti gösterebilecek?
Mümkün değil.. Sayın Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olarak, Savcılara böyle bir uyarı yapması da Anayasa 138. Maddesine aykırı..
Ne diyor Anayasa’nın 138. Maddesi?
“Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler.
Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.
Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz.
Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez”..
Ne diyor? Hiç kimse tavsiye bile edemez..
Zaten geçen günlerde Anayasa mahkemesi Başkanı da bu tehlikeli gidişatları arttığını görerek, “aman makam sahibi hiç kimse yargıya müdahale etmesin, tavsiye de bile bulunmasınlar.. Masumiyet karinesi yok ediliyor” demedi mi?
Bazı örnekler verirsek.. Bahçeli FETÖ’cü Mümtazer Türköne davasında tavsiyeler verip, istemde bulunmadı mı?
Sayın Erdoğan, bütün siyasi davalarda yargılanan kişilerle ilgili suçlayıcı yorumlar yapıp, Savcı ve Yargıçları etki altında bırakmadı mı?
Bazı yerel mahkemeler anayasa Mahkemesi Kararlarını yok saymadılar mı?
Ayrıca; eğer bu madde suçu yargılanması uygulanacaksa, çok taze örnek ile “alenen Terörü, teröristleri övmek, onların Cezaevlerinden çıkmasını istemek” suçunu Bülent Arınç işlemedi mi?
Ve bu suçu işlediği içinde Cumhurbaşkanlığı YİK üyeliğinden istifa etmesi istenilmedi mi?
İstenildi.. Eee her şey ayan-beyan orta iken Savcılar neden bu Bülent Arınç’ı ve işlediği suçu görmüyor da, Kürsü serbestliği hakkı bulunan ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu görüyor?
Evet.. Bülent Arınç, Anayasa’nın 138. Maddesine aykırı tavır sergileyerek, Anayasa’yı ihlal suçu işlemiştir..
Evet… Sayın Erdoğan, görülüyor ki “138”’e tekme atmayan kalmamış..
Zaten Anayasa Mahkemesi Kararlarının tanınmadığı bir ortamda sadece bir maddesinin işlerliğini istemek ne kadar Hukuki olur?
Şimdi Kılıçdaroğlu hakkında bu acil çağrılarla yoksa “Terörü, teröristi övmek ve çeşitli yollarla destek vermek, Anayasayı ihlal etmek” suç isnatları ile soruşturma başlatılıp, dokunulmazlığı kaldırılıp, tutuklanıp, Cezaevi’ne mi gönderilecek?
Eğer bu sağlanır ise, Demokrasi ve Hukuk adına bir facia olacağı gibi, ortaya attığınız Reform vaatlerinizin üzerinde patlayacak bir bomba olur..
Bırakın Kılıçdaroğlu’nun tutuklanmasını, bu yönde ki söylemler bile Reformların inandırılıcığına en ağır darbeyi vurduğu muhakkaktır..
Ayrıca bende, bu yüce millet te hala anlamış değiliz.. Terörist ve düşman ilan ettiğiniz HDP ve mensupları neden hala meclisteler ve devletin hazinesinden hala maaşlar aldıkları gibi, 50 milyon lira para yardımı veriliyor?
Evet Sayın Erdoğan.. Siz benden daha iyi bilirsiniz… Cami de en sağlıklı namaz, İmama uyularak kılınır..
Bu Haber 1118937 Defa Okunmuştur