GÖKTÜRK TUNÇTÜRK yazdı

www.haber2000.com

Değerli okuyucular..

Bilenlere, bilmeyenlere önce bir hatırlatma yapalım..

3 Kasım 1996 günü akşam Saat 19.25’te, Balıkesir’in Susurluk ilçesi Çatalceviz mevkiinde tahlisiz ve üzücü bir trafik kazası yaşandı..

Hasan Gökçe adında ki bir kamyon şoförü, benzin istasyonundan aniden çıkarak, içerisinde; Ülkücü Hareketin sembol isimlerinden olan Abdullah Çatlı, İzmirli Goca Us, İstanbul Emniyet Müdür yardımcısı olan Sivaslı Hüseyin Kocadağ ve DYP Şanlıurfa Milletvekili Sedat Bucak’ın bulunduğu Mersedes otomobile sert bir şekilde çarptı..

Sedat Bucak’a ait olan Mersedes otomobili; Emniyet Müdür Yardımcısı Hüseyin Kocadağ kullanıyordu.. Bucak aşiretinin önde gelen isimi Milletvekili Sedat bucak ise ön kısımda oturmakta idi..

Kaza sonucu… Emniyet Müdürü Hüseyin Kocadağ, Abdullah Çatlı le Gonca Us rahmetli olmuş, milletvekili Sedat Bucak ise ağır yaralı olarak kurtulmuştu..

Tabi rahmetli Abdullah Çatlı'nın; 12 Eylül 12980 Askeri Darbe mahkemelerince de aranması vardı.. O sırada Mehmet Özbay kimliği kullanmakta idi..

Kaza sonrası … Baykuşlar ötmeye başladı…

“Devlet- polis- mafya ilişkileri ortaya çıktı” falan..

Sonraları da akşamları sözde aydınlık günler adına; 1 dakikalık lambaları söndürüp- yakma eylemleri başlattılar..

Ve bu baykuş sürüleri hala bu kazanın iftirasını, çamurunu atıp, kahpece iftiralar üretiyorlar..

Yeter ulan… Şerefsizler…

“Mafya” diyorlar.. Kimmiş mafya dedikleri? Mafya düzeni ile zerre kadar alakası olmayan Abdullah Çatlı..

Bu ağır iftirada ki gerekçeleri ne?

PKK’nın uyuşturucu trafiğini kontrol eden, PKK ile karanlık işler çeviren kumarhaneler kralı olarak ta anılan Ömer Lütfü Topal’ın öldürülmesi..

Ve işin ilginç tarafı… Bu baykuş sürüsü ne propaganda yapıyor?

“Kürt işadamları; Behçet Cantürk, Savaş Buldan’dan sonra bir Kürt işadamı daha öldürüldü.. Kumarhaneler kralı Ömer Lütfü Topal..”

Bak… Bak… İşadamlarına bakın… Adamlar uyuşturucunun her türlüsünü pazarlıyorlar, ömürleri yok ediyorlar, kumar oynatıp, ocaklar söndürüyorlar… Ve bu şeref yoksunu adamları “Kürt işadamı” olarak ilan ediyorlar..

Amaçları ne? “Devlet; işbirliği yaptığı Ülkücüler ile Kürt işadamlarına karşı savaş açıp, katlediyor…” algısını yaratmak…

Otomobilde bulunan siyasetçi dedikleri kim?

PKK eşkıyasının ağır saldırılarına rağmen; Siverek’i, bu hainlere karşı savunarak koruyan, milliyetçilikleri ile bilinen Bucak aşiretinin Milletvekili isimi Sedat Bucak..

Yahu birisi çıksın desin… Sedat Bucak, Abdullah Çatlı bizim boğazımıza çöktüler, evimizi, arsamızı, paramızı gasp edip aldılar… Falan..

Yok… Diyemezler.. Çünkü, bu isimlerin bu gibi pis işleri hiç olmadı..

İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Hüseyin Kocadağ..

Kendisi Sivaslıdır ve bizim Ülkücü teşkilatlarla hiçbir bağı olmadığı gibi sol görüşlü bir isimdir.

Hüseyin Kocadağ, Siverek ilçesinde Emniyet müdürlüğü yaptığı sırada Bucak aşiretinin; bölücü örgüt PKK’ya karşı verdiği mücadeleden dolayı hayranlık duymuş ve Sedat Bucak ile de dost olmuştur..

Gün gelmiş… Balıkesir- Bursa yolunda seyir eden otomobilde buluşmuşlar..

Hatta emniyet müdürü Hüseyin Kocadağ, arabada ki kişinin Abdullah Çatlı olduğunu bilmediği gibi, Sedat Bucak’ın dostu Mehmet Özbay olduğunu biliyor..

Mafya-Siyasetçi- Emniyet işbirliğine bakın…

Halen bu çamuru atıyorlar.. Ama birisi çıkıp ta bu isimlerin yaptıkları tek bir gayrimeşru işten bahsedemiyorlar..

Neymiş.. “Susurluk raporu böylem imiş”.. Siz; Susurluk raporunun düzmecelerine değil de, rapor düzmecesini kimin, kime hazırlattığına bakın…

Değerli okuyucular..

Ben rahmetli Abdullah Çatlı ile 12 Eylül 1980 Askeri darbesi öncesinde; Ankara Ocağında birlikte mücadele verdim…

12 Eylül darbesinde; Mamak Cezaevinden çıktıktan sonra da Kızılay Güvenpark’ta karşılaştık…

Karşılaştığımızın ertesi günü yine Güvenpark’ta buluştuk ve 15 dakika görüştükten sonra ayrıldık… Daha da görüşemedik..

Ben o sırada cezaevinden kardeşlerimle birlikte çıkmış, ayağımda ki yırtık ayakkabı ile Ankara’da iş arıyordum.. Tabi bize işveren yok.. Yargılanıyorsun…

Üzerinde; yapıştırılmış yüzlerce suç var.. Rahmetli bana o sırada çok önemli bir destekte bulundu ve dedi ki;

“Karslı… Ben yarın İsviçre’ye gidiyorum.. Ne zaman görüşürüz bilmem.. Hakkınızı helal edin.. Arkadaşların hepsine sevgilerimi ilet”..

Ve Sonra Bursa’da bir akşamüzeri çayevinde otururken kara haberi aldık… Tabi, “Mehmet Özbay” adı kazada zikredilince rahmetli olanın Çatlı olduğuna iyice kanaat getirdik..

SOYTARI AYŞENUR VE KIBRIS TMT

Değerli okuyucular..

Ülkemizde beyni ve bilgi dağarcığı boş, yüzlerce sözde gazeteciler var.. Bunlar ceplerinde ki ve birilerinin hainlikleri karşılığında hesaplarına yatırdıkları paralar ile kendilerini bir halt sanıp, çıkıp ekranlarda ötüyorlar..

Ve hala birilerine uşaklık ediyorlar…

Geçen günü Kuzey Kıbrıs’ta; Halil Falyalı denilen, her türlü karanlık pis işlerin sahibi olduğu herkesçe malum kişi suikast sonucu öldürüldü…

Öldürülen bu kişi; yine Kıbrıs’ta kumarhaneler çalıştırdığı gibi birçok gayrimeşru olayların sahibi..

Adam parayı uyuşturucu ve kumar ticaretinden kazanmış..

Ve bizim baykuşlar yine hemen atladı… “Susurluk çetesi yeniden mi?” falan..

Ve öldürülen bu Falyalı’ya “işadamı” muamelesi çekiyorlar..

Şimdi bu kahpe baykuşlar, Susurluk kazasında vatansever milliyetçilere çamurlar attılar ya, işte Kıbrıs’ta ki bu karanlık suikasta da; yine milli mücadelesi ile bilinen ve Kıbrıs’ın Kuvayı Millîyesi olarak anılan, Bozkurt amblemli olan “Türk Mukavemet Teşkilatı”nın (TMT) adını karıştırıp, suikastı yapan olarak ilan ettiler..

TMT adını bu pis suikasta bulaştıran kim?

Halk Tv’de saçmalıkları ile bilinen, beyni sulanmış yaşlı bir kadın gazeteci.. Ayşenur Arslan..

Sen kimsin be soytarı?

Sen Televizyoncu isen, gazeteci isen git Kuzey Kıbrıs’a TMT’yi sor, araştır.. Kuzey Kıbrıs halkının; TMT’ye övgülerini öğren..

Bu beyni sulanmış kadının; TMT’ye çamurlaar atarken, uyuşturucu baronu, kumarhaneler kralı olan Halil Falyalı’ya da yine “işadamı”  güzellemesi yapması dikkat çekici..

Ne diyor?

“İllegal teşkilat olan TMT bu suikastı yapmış olabilir”..

Kendisini; halkçı, Atatürkçü olarak tanıtan Halk Tv ne yapıyor?

Bu ahlaksızlığa seyirci kalıyor..

Kadın sonrada çıkmış özür falan diliyor…. Ama bunlarda numara…