GÖKTÜRK TUNÇTÜRK (Cafer Uğurlu) yazdı
Mamak cezaevi çıkışımdan sonra, tüm davalardan beraat etmeme rağmen, yüce devletimiz beni 1985 yılında İzmir’e 5 yıllık sürgüne gönderdi ve 5 yıl sonra Başkent’e döndüm.
Rahmetli Başbuğ Türkeş, Askeri Mevki Hastanesinde tutuklu yatarken, ziyaretine gidip- gelenler vasıtası ile haberler alırdık.
Bunlardan birisi de rahmetli Av. Hüseyin Üzmez di..
Bir gün MHP’nin 12 Eylül yöneticilerinden birisi ile karşılaştık, ‘Seni arıyordum, gel sana önemli bilgiler aktaracağım’ diyerek bir yere oturduk.
Bana; “Başbuğ, hastanede yattığı sırada Muharrem abiye mektup göndermiş, Bahçeli ile ilgili birçok bilgiler yazmış, gerisi sana ait” dedi
O sırlarda da Tuğrul Türkeş, ATP’yi kurmuş, yani “Alparslan Türkeş Partisi”..
MHP başkanlığını kaptırdığı Bahçeli ve ekibine ver-yansın ediyor ve “Her gün babamın kemiklerini satıp, saltanat sürüyorlar” diyordu.
Ben mektubun peşine düşmüştüm.
Hareketin gazisi Muharrem Şemşek’in, Fevzi Çakmak sokakta ki bürosuna gittim..
Günlük sohbetten sonra, ben Türkeş’in gönderdiği mektuptan bahsettim ve mektubun aslının kendisinde olduğunu söyleyince, “Mektup olayını bende duydum ama bana göndermedi, beni karıştırma” diyerek işin içinden sıyrıldı.
Yalnız Türkeş mektubunda rahmetli Ali Güngör ve Türkeş’in ‘oğlum’ dediği, bizimde ‘Kadir hoca’ dediğimiz, Av. Abdulkadir Erdil’den bahsederek, güvenilir oldukları mesajını vermişti.
Ben aylarca bu noktalardan mektubun peşinden koşarken, Bahçeli’yi ağır şekilde suçlayan Tuğrul Türkeş, MHP’ye geçerek milletvekili olmuştu.
Rahmetli Muhsin başkana gidip sordum, “doğru kardeş, ama mektubun kimde olduğu sır” dedi.
Ve kısa zaman sonra el yazmalı mektuba ulaştık.
Tabi, fotokopi şeklinde..
Hatta bu mektubun aslının Tuğrul Türkeş’te olduğu belirtiliyordu.
Ben, “TÜRKEŞ’in BAHÇELİ İLE İLGİLİ SIR MEKTUBU” başlığı ile haberi salladım. Hemen, hemen bütün basın alıp, kullandı.
Haberin ikinci aşamasında ki en önemli kişi Tuğrul Türkeş’ti. Mektupta ki el yazsının rahmetli banasına ait olup, olmadığını soracağım birinci adresti.
Ama nerede.. Defalarca mecliste ki makamını aradım, konuyu ilettim ama ne görüştü, ne de cevap gönderdi.
Hatta bir gün sekreterine; “Tuğrul beye söyleyin, ya gidip beni mahkemeye versin, ‘bu yazı babama ait değil’ diye ya da benimle 1 dakika telefonla konuşsun..
Mümkün değil tabi..
Çıkıp ne diyecek ti..
Türkeş’in yakın çalışma arkadaşları yazının ve imzanın Başbuğa ait olduğunu söylediler.
Gerçi bir süre sonra Başbuğun doktoru Binbaşı Selim Kaptanoğlu'da bu mektubun var olduğunu ve yazının başbuğa ait olduğunu açıkladı
Sonra bu mektupla ilgili sık sık haberler yapıldı ama Tuğrul Türkeş’ten yazı ile ilgili net açıklama gelmedi.
Şimdi Babasının partisini Bahçeli’yi suçlayarak terk edip, AK Parti’ye gidip, vekil seçildi.
1 Kasım seçimlerinde MHP’yi kamuoyunda alay konusu haline getiren Bahçeli ise kendisini eleştirenleri ve rakiplerini AKP ajanı olarak ilan ediyor.
Gerçi şimdi bu yazıdan sonra malum zatların, “Bu asılsız iddiayı kasten ısıtıp, ısıtıp ortaya atıyorsunuz. MİT’ten Bu iddiayı çürüten yazı da aldık” diyecekleri muhakkak.
Şimdi bu düğümü kolay bir şekilde çözecek ve tarihi sırrı bilen Tuğrul Türkeş’e, bu davanın gerçek sahiplerinden olan bir ülkücü olarak çağrıda bulunuyorum.
Yiğitsen çık, “Bahçeli MİT’ten dir, güvenmeyin, oraya-buraya bilgiler veriyor” uyarısı yapılan Mektupta ki el yazısı ve imza rahmetli başbuğumuza mı, yani babanıza mı ait? Yazı babanıza ait değilse neden bu zamana kadar şifaen veya hukuki olarak müdahale etmediniz, konuyu sır haline soktunuz?
Babanın partisini terk edip gittin, bari çık tarihi gerçekleri açıkla…
Bu Haber 4166865 Defa Okunmuştur