AYTEN SOYSAL yazı
Kızım lise son sınıfta idi ve üniversite sınavına girecekti. Tüm anne ve babaların önemini bildiği o kritik yıldı.
Nevşehir’de Kardelen Koleji Fen Lisesi bölümünde 17 kişilik özel ve başarılı öğrencilerden oluşan bir sınıfta idi.
Denemeler iyi, sınıf olarak başarı grafikleri iyi finali yapmaya hazırdık ki sınava 4 ay kala sınıf öğrencilerinde bir kopma, bir dikkat dağılma başladı.
Kızım her gün okuldan eve geldiğinde, anne mezuniyet için arkadaşım böyle dedi, şöyle mi giyinsek, yok saçları mızı böyle mi yapsak?
Şu arkadaşım Kayseri’ye terziye gidip kıyafet diktirecekmiş. Falanca şu mağazalardan bakıp beğenemiyormuş gibi evde gündem okul mezuniyeti olmuştu.
Artık, sınav konusu yoktu iyi yanından bakınca stres az hissedecektik, lakin diğer yandan ilgi ve motivede kaybı olmaya başlamıştı.
Birkaç gün durumu izleyip, çalışma grafiğinin aşağı indiğini görünce dayanamadım.
Okul müdiresi ve rehberlik hocası ile kızımdan habersiz bir görüşme yaptım.
Bu gözlemlerimi anlattım ve sınava 4 ay kala sınıfta yaşanan bu mezuniyet telaşının tüm öğrencilerin dersleri ve sınav başarısı üzerindeki olumsuz etkisi olacağı endişemi iletip, yardım rica ettim.
Sağ olsunlar, onlarda durumu anlayıp, endişemi haklı gördüler. Çocuklarımıza karşı tepki yaratmadan konu sınıfa konuşularak önlem alındı ve 11 yıllık emeklerini son birkaç ay kala yılsonu balosu gündem konusu ile heba olmamasını sağladık.
Bunu şunun için paylaşmak istedim; biz de günlük olaylar ile sürekli polemikler, tartışmaları gerçeğe faydası, sorunu çözüm olmayan bir acayip durumlar ile iç içeyiz.
Son yıllarda ülkemize baktığımızda, bitmeyen ya da bitirilmeyen bir gündem zinciri var. Adeta özel olarak bu gündem ile uğraşan bir kesim var.
Keşke okuldaki yapabildiğimiz gibi görevinin ciddi yapan ve sorumluluk bilincinde olan bir müdür ve bir rehberlik hocası bulsak da ortak hareket edebilsek.
Ülkemiz için üzülerek şunu söylüyorum;
Vallahi yorulduk, billahi yorulduk kul hakkı oluyor inanın.
Ne güzel demiş Mevlâna;
“Ya hayır söyle, ya sus”
Aslında siz de yoruldunuz kabul edin. Bu da bir erdemdir. Daha nereye kadarmış gibi muş gibi yapacaksınız ki.
Çok etkili ve çok basit bir önerim var. Hatta reçete diyorum.
Gündem de olup da konuşulanların %20 sini çözün. Etkisi %80 olacaktır. İnanın hem de size yazsın.
Evet önerim PARETO PRENSİBİ (80/20 Kuralı) ‘dır. Nedir bu kural?
Pareto Analizi, bir sorunun önemli sebeplerini, daha önemsiz sebeplerden ayırmak için kullanılan bir çubuk diyagramıdır.
İtalyan ekonomist Vilfredo Pareto’nun 1906 yılında, ülkesindeki gelir dağılımının eşitsizliğini göstermek için oluşturduğu bir matematiksel formüle dayanarak, kendi adı ile anılan ilkeyi tanımlamıştır.
Örneğin, Sorunların %80’i, sebeplerin %20’sinden kaynaklanır.
Bir şirketin gelirlerinin %80’inin kaynağı, müşterilerinin %20’sidir.
Bir şirkete gelen şikayetlerin %80’i, müşterilerinin %20’sinden gelir.-
Ve bu bulguyu hemen hemen bütün alanlarda bu oranı bulmak mümkün.
Birçok hizmet sektöründeki birçok kurum kuruluş ve süreç yönetiminde çok kullanmaktadır.
Mesela iktidara önerim;
-Ülkemizde gerçek sayısının bilinmediği Afganistanlı, Suriyeli vs. göçmenlerin bari %20’sini gönderin,
-Devletteki bürokrat atamalarının bari %20 sini liyakat sistemine göre yapın,
-Enflasyon ve işsizliği bari %20 azaltın
Ben sadece örnek verdim. Siz çoğaltabilirsiniz tabi, bu küçük dilim ile başlayıp %20 kısmına dokunun ve etkili sonuçları alkışlayalım.
Bu yapılan %20’lik küçük dokunuşların oluşturacağı %80’lik olumlu etkiye umut, güven ve huzura milletçe çok ihtiyacımız var.
Umutlarımızın gerçekleştiği ve güven ortamının yüksek olduğu bir ülkede yaşamak dileğiyle, sağlıklı nice güzel bayramlarınız olsun.
Bu Haber 185251 Defa Okunmuştur