Ünlü Hukukçu- Yazar Taha akyol, KARAR Gazetesi'nde ki bu gün ki köşe yazısında, "Kıızgın demir" in neden soğutulmadığını ve YSK'nın yerleşik içtihatlarını ele alarak; YSK'nın ne yapması gerektiğini yazdı..
"Kızgın demirin, İstanbul seçimleri,ne hazırlık için soğutulmadığına işaret eden Taha Akyol, İstanbul Büyükşehir seçimine ışık tutacak olan; "YSK NE YAPAR?" başlıklı yazısında şunları vurguladı;
"İktidar bloku hızla İstanbul’da yeni seçimlere hazırlanıyor. Bunun en büyük kanıtı seçimlerden sonra soğutulması istenen “kızgın demir”in daha da ısıtılmasıdır.
Ak Parti’nin Kızılcahamam kampında bir defa bile “Türkiye ittifakı”ndan bahsedilmemesinin bir sebebi Bahçeli’nin karşı çıkması ise, diğer sebebi İstanbul seçimlerine hazırlık olsa gerek.
31 Mart seçimlerinden sonra iktidarın hızla ekonomiye odaklanarak “reformlar”ı açıklaması yönünde bir beklenti vardı; TÜSİAD bunu açıklamıştı. Fakat iktidarın gündemindeki birinci madde ekonomi değil, menfur bir saldırıya uğrayan Kılıçdaroğlu’nun saldırıya uğradı diye suçlanması...
Bunlar seçim işareti değil mi?
Yoksa İstanbul’u ‘kazandık ama elimizden alındı’ diye bir ‘mağduriyet’ motivasyonu yaratmak için mi böyle yapılıyor?
Siyasette taktikler bitmez, önemli olan YSK’nın neye karar vereceğidir.
Sandık kurulları
AK Parti’nin “tam kanunsuzluk” sayarak seçimlerin iptalini istediği en önemli gerekçe, İstanbul’daki 31 bin sandıktan 13 bininde kamu görevlisi olmayan sandık kurulu başkanlarının bulunmasıdır. Memur olması gerekirken sivil olan 19 bin üyeden de bahsediyorlar.
Seçim Kanunu’na göre, sandık kurulları için yeterli sayıda kamu görevlisi bulunmazsa, İlçe Seçim Kurulu başkanı olan yargıç, “o çevrede bulunan ve sandık kurulunda görev verilmesinde sakınca olmayan kimseleri” görevlendirir. (Md.23/7)
Her seçimde ve referandumda aynen böyle olmuş, kimse itiraz etmemiş, YSK da onaylamıştı.
İşte son YSK kararı: Bursa’da bazı sandık kurullarında başkan ve üye olarak sivillerin görevlendirilmesini İYİ Parti “tam kanunsuzluk” sayarak seçimlerin yenilenmesini istemişti; YSK’nın on gün önce verdiği karar şöyledir.
“Sandık Kurullarının teşkiline dair itirazlar 2 Mart tarihinde kesin olarak karara bağlanmış olması nedeniyle tam kanunsuzluk iddiasına ilişkin talebin reddine…”(Karar No: 3469)
YSK’nın böyle birçok kararı var. Sandık kurullarının oluşum tarzı gerekçe gösterilerek seçimlerin iptal edilmeyeceği hükmü bağlayıcı bir “yerleşik içtihat”tır.
Kısıtlı, hükümlü, ölü seçmenler
Ak Partililer İstanbul’da “kısıtlı, hükümlü ve ölü” seçmenlerin oy kullandığını, bu yüzden “şüpheli oy sayısının 300 binden fazla” olduğu şeklinde soyut bir genelleme ileri sürüyorlar.
Kanunda kimlerin oy kullanamayacağı teker teker sayılmıştır; silah altındaki er ve erbaşlar, askeri öğrenciler… Hükümlülük veya akıl hastalığı gibi sebeplerle “kesinleşmiş mahkeme kararı ile kısıtlanmış” olanlar…
YSK’nın da bu konularda içtihadî nitelikte kararı var, özetle: “Kasten işlenmiş bir suçtan hükümlü ve kısıtlı olanlar sadece ceza evinde bulundukları sırada oy kullanamazlar, tahliye edilmişlerse oy kullanırlar.” (Karar no. 1133)
Demek ki, Adalet Bakanlığı’nın adli sicil kayıtlarında “hükümlü ve kısıtlı”gözükenler, 31 Mart’a kadar mahkemece tahliye edilmişlerse, yazılı oldukları yerde oy kullanırlar.
YSK’nın yine yerleşik içtihadına göre, bu tür itirazların seçmen kütükleri askıya çıkığında yapılması lazımdır; kütükler kesinleştikten sonra “tam kanunsuzluk”iddiasıyla itiraz yapılamaz. (Kararı, No: 3119)
“Engelli” olmak asla seçmen olmaya ve oy kullanmaya ‘engel’ değildir, hatta bunların oy kullanmasını kolaylaştırmak için devlet tedbir almak zorundadır. (Md. 74).
Sadece bir akıl hastalığı sebebiyle mahkeme kararıyla kısıtlanıp kendisine “vasî”atanmış olanlar oy kullanamaz. İstanbul’da 17 bin engelli seçmenden sadece 3’ü bu anlamda mahkeme kararıyla “kısıtlı”dır ve kendilerine “vasî” tayin edilmiştir.
Ölüler adına oy kullanıldığı konusunda önemli bir iddia yok.
Önceki seçimler?
En önemlisi, geçen bütün seçimlerde ve referandumda da seçmen kütüklerinin ve sandık kurullarının böyle olmasıdır. AK Parti’nin itiraz etmediği ilçe belediye seçimlerinde de seçmen kütükleri ve sandık kurulları 31 Mart’takinin aynısıydı.
YSK eğer İBB seçimlerini bu sebeplerden iptal ederse, geçmiş bütün seçimlere de gölge düşürmüş olmaz mı?!
Burada saydığım sebepler ve YSK kararları dışında, çok önemli ve delillendirilmiş başka sebepler var mıdır acaba?
Ya da YSK, sürpriz bir iptal kararı verir mi, öyle bir karara nasıl gerekçe yazarlar?
Bakıp göreceğiz, şu birkaç günde belli olacak.
Bu Haber 519690 Defa Okunmuştur