GÖKTÜRK TUNÇTÜRK yazdı
Değerli okuyucular..
Yeri- göğü yardan yüce Allah’a hamd olsun ki; yüreği temiz, merhameti yüce dağlar gibi yüksek, bırakın yoksul insanları, tabiatta ki tüm canlıları çocuğu ve kendisi gibi düşünen, sarsılmaz bir Müslüman’ım..
İbadet mi? Yine, beni yardan yüce Allah biliyor.. Şuan ki Diyanet İşleri başkanından ve yönetiminden daha çok yürekten ibadet ediyor ve “merhametimi” koruyorum..
Yüreğinde “merhamet” olmayan ne Müslüman’dır, ne de insan..
Hani bazen birileri şarlatanlık yapıp, uluorta bağırıyor ya; “Din elden gidiyor” diye..
Oysa ki; Din ellerde değil, yüreklerdedir.. Bu yüzden kişilerin Din anlayışları ve inanışları yüreklerindedir, görünmez..
İslam’ın; toplum anlayışı iyi yönleri ile dünya ya nam salmıştır..
Bakın; insanları inançlarından, ırklarından ayrı etmeden ne diyoruz;
“Komşusu aç iken, kendisi tok yatan bizden değildir”..
Yani; “Müslüman ahlakına mensup olmayan bizden olamaz” vurgusu yapılıyor..
Ve yine ne diyor; “Biri bakar, bir yer.. Kıyamet kopar”..
Yani diyor ki; ekmeğini, yiyeceklerini; olmayan birisi ile paylaşacaksın.. Paylaşmıyorsan, kıyamet kopmuş gibidir..
HELE BAKIN BİZİM ŞU DİYANETİMİZE ….!
Değerli okuyucular..
Malum şuan Türkiye’mizde çok, çok ağır ekonomik krizler var..
Ve hatta krizleri fırsat bilen paragöz imansız esnaflarımız var..
Ben her gün görüyorum.. Yoksul vatandaş artık ekmeğini bile kredi kartı ile alıyor..
İnanmayanlar çıkıp, büyük fırınlardan sorsunlar.. Zaten, askıda ekmeği bile aylar öncesinden kaldırdılar..
Günde binlerce ekmek satan ekmek fabrikaları, maalesef yoksula ücret siz ekmeği bile vermek istemiyor..
Anne ve babası ile marketlere gelen çocuklar, almak istediklerini işaret ediyor ama anne, baba alamıyor, bunalımlara giriyor..
Ben… Sokak büfelerinden gofret, çikolata, bisküvi çalan çocukları gördüm.. Daha doğrusu, çalmak zorunda bırakılan çocuklar..
Makete gelip, 10 liralık zeytin isteyen yaşlı kimsesizleri gördüm ve halen görüyorum..
Gel de yanma, gel de ağlama?
Kırmızı et, sucuk, bal, salam bunları zaten artık orta halli aileler bile alamıyor veya 15 günde bir azar, azar alabiliyor..
“Tarım da birinci ülkeyiz” diyoruz ama tarım ürünlerinin çıkma mevsiminde olmamıza rağmen hepsinin fiyatları uçuşlarda.. Denetim asla yok.. Geliş, satış fişlerine bakıp, inceleyenleri göremezsiniz..
Vatandaş; kabağı, patlıcanı tek, tek.. Domatesi, sopanı 2 şer, üçer alabiliyor..
Ülkeyi yöneten siyasi iktidar da bunu inkar etmediği için özellikle kamunun her alanında tasarruf yapılması için tedbir genelgeleri yayınladı..
Bu tasarruf genelgesine uyanlar var, uymayanlar var..
Fakat beni isyan ettiren bir kurumumuz var.. Çünkü, tasarruf tedbirlerine en başta uyması ve artık bundan böyle yiyeceklerine, içeceklerine, harcamalarına özenle dikkat etmesi gereken kurum..
Diyanet İşleri Başkanlığı..
Değerli okuyucular..
Diyanet İşleri başkanlığının görevi; gerek ülkemizde, gerek ise dünyada İslam’ın ahlakını, insan hakları anlayışını anlatıp, başka dinlerde ki insanları imrendirip İslam hanesine kazandırmaktır..
Tabi Diyanet İşleri öneri ile anlattığı kriterleri önce kendisi yaşayıp, uygulayacak..
İnsanlara önerdiği kriterleri kendisi yaşamıyorsa, inandırıcılığı yok hükmündedir ve Dine de zarar vermektedir..
Maalesef Diyanet İşleri kumumuz; kamuoyunda yıllardır lüks harcamaları ve yüksek bütçe miktarları ile anılıyor..
Siyasetten uzak durması gerekirken, boğazına kadar siyasete bulaşmış, artık yöneticiler makamlarını korumak adına siyasi yalakalıklar yapar hale gelmiştir..
İsraf mı? Tasarruf mu? Genelge mi? Yemek yiyemeyen yoksullar mı? O da ne?
Bunlar, Diyanet İşlerinin alanında değil..
Değerli okuyucular..
Ülkemizin ve yoksul insanlarımızın acı çilesini anlattım..
Ülkemiz, insanlarımız bu üzücü durumu yaşarken, Diyanet İşleri Başkanlığı; yaşam ayıplarına ve skandallarına devam ediyor..
Diyanet İşleri Trabzon’da ki Hafız Ali Haydar Özak Dini İhtisas Merkezi için gıda malzemesi alımı ihalesi yaptı..
Burada görev yapan 51 personelin 6 aylık yiyecekleri için 8 milyon lira verdi..
Şimdi bakın.. Neler istedi, kırmızı etlerde nasıl birinci kaliteler istedi ve bir de sıkılmadan diyor ki; “Etler İslami usulle kesilmiş olacak”..
Evet… Ülkemizde emekli, orta halli ve yoksul ne kırmızı et yüzü, ne baklava, ne köfte yüzü görmezken, bakın diyanet İşleri Valilik izni ile yaptığı yemek malzemelerinde neler istedi, nasıl kaliteler istedi..
6 Mayıs 2024 tarihinde ki Kamu İhale Bülteninde yer alan bilgilere baktığımızda,
3 bin 250 kilogram yağsız günlük et, bin 750 kilogram haşlamalık et, 800 kilogram hazır köfte, bin 500 kilo kıymanın da aralarında olduğu 87 kalem gıda malzemesi alındı.
800 kilo baklava, 750 kilo helva, bin kilo Kemalpaşa tatlısı da ürünler arasında yer aldı.
Baklavalarda cevizin, fındığın ve Antep fıstığın taze ve 1. sınıf kalitede olması şartı koşuldu. Tüm etlerin İslami şartlara uygun kesilmiş ve damgalanmış olması istendi.
Şartnamede “Etlerin renginin pembe kırmızı arası, kıvamı sert, kendine has görünüşünde ve kokusunda, gövdenin dış kısımları kısmen bir yağ tabakası ile örtülü olacaktır diyor..
Etler; yüzde 10’dan fazla yağ içermeyecektir. Etler erkek hayvan eti olacaktır. Dişi hayvan eti kabul edilmeyecektir. Dana tranç için Butun iç tarafında leğen kemiği ile diz eklemi arasında uzanan kemiksiz adale grubundan olmalıdır. Ette kemik parçacıkları ve kıkırdak parçaları olmayacaktır” denildi.
Evet Değerli okuyucular..
87 kalem yemek ihalesi gıda malzemeleri listesi şartnamesinde, istenen etin türleri görüldüğü gibi özenle tek, tek yazılmış..
Eyyy Diyanet İşleri yöneticileri.. Ülkede ki bu yoksulluk ve kriz ortamında sizlerin bu pervasızca vurdumduymazlığınız Allah’a reva mı?
Diyanetin Başkanı sonra da sık, sık çıkıp ahkam kesip diyor ki;
“Yahu bu ne haldır.. Gençlerimizde üzülerek görüyorum ki bir Deizm hayranlığı almış başını gitmiş..”
Eee Diyanet Başkanı ve yöneticileri.. Sizlerin; gerçek İslam ve ahlakına uymayan bu tür tavır ve yaşamlarınız yüzünden özellikler gençler ‘İslam bu mu?’ diyerek Dinlerini terk ediyor, sizlerde seyredip, edebiyatlar yapıyorsunuz.. Tek sorumlusu siz sizsiniz..
Evet Diyanet… “Vatandaşı; et, baklava, köfte, tatlılar yiyemezken, kendisi bu yiyecek türlerinin içinde tokça yaşam süren Diyanet bizden değildir, bilesin..
Allah sizlere merhamet, vicdan versin daha ne diyeyim Din ağaları…
Bu Haber 93858 Defa Okunmuştur