http://www.haber2000.com
» VAY GAZETECİ KILIKLI PUŞT VAY..GEL DE BUNA "HASSSTTİİİRRR" DEME.. YANDAŞ YAZARIN YEDİĞİ NANEYE BAKIN.. GÜYA ŞARKICI SILA DAYAK YEMEMİŞ, MİZANSENMİŞ, AZILI ERDOĞAN VE AKP MUHALİFİ OLDUĞU İÇİN GÜNDEME KONSERLER ALMAK İÇİN GETİRİLİYORMUŞ

VAY GAZETECİ KILIKLI PUŞT VAY..GEL DE BUNA "HASSSTTİİİRRR" DEME.. YANDAŞ YAZARIN YEDİĞİ NANEYE BAKIN.. GÜYA ŞARKICI SILA DAYAK YEMEMİŞ, MİZANSENMİŞ, AZILI ERDOĞAN VE AKP MUHALİFİ OLDUĞU İÇİN GÜNDEME KONSERLER ALMAK İÇİN GETİRİLİYORMUŞ

Öncelikle ifade etmeliyim ki;Sıla’yı gündemin birinci maddesi haline getiren neden, dayaktan ziyade onun azılı bir Ak Parti ve Erdoğan muhalif oluşu.Bu muhalif kimlik,  Sıla’yı Türkiye’de şiddete maruz kalan diğer kadınlardan ayırıyor.
Paylas
VAY GAZETECİ KILIKLI PUŞT VAY..GEL DE BUNA
Güncel - 04 Kasım 2018, Pazar 15:08:51
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Hükumet yandaşı Akit yazarı Zekeriya Say, Sıla'nın Ahmet Kural tarafından darp edilmesini köşesine taşıdı. Konuyla ilgili ilginç yorumlarda bulunan Say, olayın Sıla'nın muhalif olması yüzünden gündemde geldiğini, darp edilmesinin de mizansen olduğunu iddia etti.
 

Hükümete yakın Yeni Akit gazetesi yazarı Zekeriya Say, Ahmet Kural tarafından darp edilen şarkıcı Sıla Gençoğlu’nun Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’a muhalif birisi olduğunu öne sürerek,

 

“Sıla’yı gündemin birinci maddesi haline getiren neden, dayaktan ziyade onun azılı bir Ak Parti ve Erdoğan muhalif oluşu” iddiasında bulundu.

 

Yazar Say, Sıla’nın darp edilmesinin mizasen olduğunu iddia ederken ‘yaşanan her şeyin konser için olduğunu’nu ileri sürdü.

 

Say’ın Akit’te “Dayağın altından konser çıkmasın?!..” başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle,

 

Soyadı “Gençoğlu” olan şarkıcı Sıla, 38 yaşında.

 

Kadınlarda “Orta Yaş Sendromu”nun 35 yaşında başladığını göz önünde bulundurursak,“olgun” sayılacak bir yaşta olan ve çoktan evlenmiş olması gereken Sıla,  bir küsüp bir barıştığı sevgilisinden dayak yediği için bir anda Türkiye’nin gündemine oturdu.

 

Değil Sıla Gençoğlu, hangi kadının başına gelirse gelsin, şiddeti tasvip etmek kesinlikle mümkün değildir.

Öte yandan;

“Andımız” ve “Türklük” tartışmalarının yaşandığı şu günlerde, şarkıcı Sıla’nın dayak yemesi, bana trajikomik bir hadiseyi hatırlattı.

 

Bundan 7 yıl önce,

 

Türk vatandaşlığına geçerek ismini Sema Nur Döndü olarak değiştiren Alman asıllı Andre Groch, sevgilisi tarafından darp edildiği gerekçesiyle şikâyetçi olmak için avukatıyla birlikte geldiği Ankara Adliyesi'nde, gazetecilere; "Ben şimdi tam Türk oldum"  demişti.

 

Sıla’nın Türklüğünün derecesini bilmem ama bu yürek yakan espriden de anlaşıldığı üzere, maalesef Türk erkeklerinin “kadına şiddet uygulamak” gibi kötü bir şöhretleri var.

 

Hâlbuki yapılan araştırmalar, tüm dünyada kadınların şiddete maruz kaldıklarını ortaya koyuyor. Fakat ne hikmetse Türk erkeklerinin adı çıkmış.

 

Eee!..

Atalarımız boşuna; “Adın çıkacağına canın çıksın” dememişler.

*

Bu yazıda maksadım;

“Kadınlara yönelik şiddetin, eğitim, şöhret dinlemediği…Yapılan araştırmalarda dünyada her iki kadından birinin şiddet gördüğünü” filan anlatmak değil..

Bu tür istatistikî verileri merak edenler, bu konu hakkındaki bilgilere internetten kolaylıkla ulaşabilirler.

 

Ben, daha önce;

Ece Erken, Bade İşçil, Deniz Akkaya ve Harika Avcı gibi ünlü isimlerin de sevgili veya koca şiddetine maruz kalmalarına rağmen neden şarkıcı Sıla kadar gündem olamadıkları hususunda kafa yormak istiyorum.

 

Acaba herkes;

“Büyük elleri, acayip duruşu ve garip bakışıyla” diğer ünlülerden farklı gözüken Sıla’nın normalde sevgilisi Ahmet Kural’ı dayak manyağı etmesini bekliyordu da, aksi oldu diye mi bütün bu haberler?

 

Ya da,

Cemal Kaşıkçı’nın hunharca katledilmesinden milletçe etkilendik de, bu yüzden mi Sıla’nın uğradığı şiddete böyle büyük reaksiyon gösterdik?

*

Öncelikle ifade etmeliyim ki;

Sıla’yı gündemin birinci maddesi haline getiren neden, dayaktan ziyade onun azılı bir Ak Parti ve Erdoğan muhalif oluşu.

Bu muhalif kimlik,  Sıla’yı Türkiye’de şiddete maruz kalan diğer kadınlardan ayırıyor.

Eğer Sıla muhalif olmasaydı, o da tıpkı Ece Erken, Bade İşçil veya Harika Avcı gibi şiddete maruz kalan diğer ünlüler gibi bir iki günde unutulup gidecekti.

 

Fakat Sıla meselesi bir türlü kapanmıyor.

Kolay kolay da kapanmayacağa benziyor.

*

Öte yandan, Ahmet Kural da olağanüstü bir lince maruz kalmış durumda.

 

 Kural özür dilemesine rağmen hem hakarete uğruyor, hem de yaptığı anlaşmalar bir bir feshediliyor. Sıla’ya gösterilen merhamet ne kadar çoksa, Ahmet Kural’ın maruz kaldığı linç o kadar şiddetli.

*

Peki, Sıla;

7’den 70’e tüm Türkiye’nin kucaklayacağı bir isim mi?

Bence değil..

Gerekçelerim ise şöyle:

Sıla, “sivil bir darbe” girişimi olan “Gezi kalkışması”na destek verip, “müthiş bir şahitlikti” dedi.

*

Gezi’den yalnızca üç yıl sonra, ülkemizin bütünlüğünü ve bağımsızlığını hedef alan 15 Temmuz “fetö alçak darbe girişimi”ni bertaraf eden tüm siyasi, etnik ve inanç gruplarının bir araya gelerek düzenlediği 7 Ağustos 2016’daki; “Yenikapı Demokrasi ve Şehitler Mitingi”ne ise “şov” dedi.

 

Tepkiler yükselince de, “yanlış anlaşıldım” diyerek tornistan yaptı.

Hâlbuki yanlış anlaşılmayacak kadar, nerede ne konuşması gerektiğini bilecek kadar donanımlı ve politik biridir, Sıla.

 

Mesela;

Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla, “Hak verilmez, alınır hak” diye başlayan uzunca bir metne imza atan yine kendisiydi.

*

“Hak” demişken!..

2015 yılında, çözüm sürecinin sona ermesiyle başlayan PKK saldırılarıyla gencecik vatan evlatlarını şehit verdiğimiz o meş’um günlerde, değil Türkiye’de, Kıbrıs’ta dahi tüm konserler iptal edilirken, hanımefendi konserlerini bir bir icra ediyordu.

 

Böylece;

“Hak(!) ettiği paralarla, ceplerini dolduruyordu.

*

Ak Partili belediyeler, bu umursamaz tavrından dolayı Sıla’nın birkaç konserini iptal edince, devreye Kırklareli Belediye Başkanı Mehmet Kesimoğlu gibi bazı CHP’liler girip, zararının tanzimi için Sıla’ya yeni konserler teklif ediyorlardı.

*

Tabii, artan servetiyle paralel olarak, Sıla yakın çevresiyle de ilişkisini kesiyordu. Eskiden hal-hatır sorduğu insanların artık yüzlerine dahi bakmıyordu.

 

Aykut Işıklar onu, bu bencil tavırları nedeniyle;

“Merdivenleri çıkarken karşılaştığı kişiler, inerken de karşısına çıkacak. Öyle bir tekme atarlar ki aşağıya uçarak iner.” sözleriyle uyarıyordu.

 

Bir takım yalakalar ise;

“Şöhret onu hiç bozmamış” diyerek Sıla’yı savunuyordu..

Fakat “şöhret” Sıla’yı bozmuştu.

Oluk oluk akan para onu asık suratlı sevimsiz biri yapmıştı.

Her ne kadar;

“Ben sadece sanatımla konuşulmak istiyorum ”diyor olsa da, sanatçı(!) yanı hep ikinci planda kalıyordu.

 

Mesela;

Alkol zehirlenmesinden hayatını kaybeden İngiliz şarkıcı Amy Winehouse'un ölümünü dahi fırsat biliyor, mütedeyyin insanlara;

“Size sıra gelince Sırat'ta dengeniz kaçmasın sakın! Aman diyeyim” sözleriyle, sataşıyordu.

*

Bu egoist ve vurdumduymaz tavrı onun özel hayatına da yansımıştı.

 

Örneğin, evlerine rahatlıkla girip çıktığı, hatta düğünlerine dahi katıldığı ünlü davulcu Murat Yeter ile Elif Pehlivanlı çiftinin, 5 yıllık evliliklerini Sıla yüzünden bitirdikleri iddia edilmişti.

 

Üstelik Elif Pehlivanlı, doğum yaptıktan kısa bir süre sonra kaptırmıştı kocasını Sıla’ya.

*

İsmi “yuva yıkan kadın”a çıkan Sıla;

Murat Yeter’den sonra Özgür Mumcu dâhil, kısa sürede birkaç kişiyi gönül defterine yazıp, silmişti. Oyuncu Ahmet Kural ise o deftere ismini yazdıran son kişiydi.

*

Sıla’nın bizi ilgilendirmeyen özel hayatından ne diye uzun uzun bahsettiğimi merak ettiniz değil mi?

Şöyle ki;

Basında çıkan haberlerden anladığımız kadarıyla, Sıla bu isimlerle ilgili özel anılarını Ahmet Kural’a anlattığı için şiddete maruz kalmış.

Güya Ahmet Kural’ın midesi bu özel sırları duymaya dayanamamış ve Sıla’ya sumsuğu basmış.

Bir Akit mensubunun bile internetten kolayca bulduğu bu bilgileri, Ahmet Kural’ın bilmemesine imkân mı var?

*

Magazine ara verip sadede geliyorum ve en son söyleyeceğim şeyi şimdi söylüyorum:

Sıla’nın Ahmet Kural tarafından darp(!) edildiği iddiası kesinlikle mizansen!..

Ayrıntılara geçmeden önce, Boşnaklara hakaret ettiği için ortadan kaybolan Rasim Ozan Kütahyalı’nın, 27 Ekim 2013 tarihli Sabah Gazetesi’nin Pazar Eki’ndeki Sıla tarifine bakmakta fayda var.

 

“(…) şarkıcı Sıla da bu hükümetten nefret ettiğini, CHP'yi desteklediğini ifade eden biri. Mesela bu politik tutumuna paralel olarak AK Parti'li belediyelerden veya hükümet kurumlarından gelen konser tekliflerini bile reddediyormuş. Hükümeti destekleyen TV kanallarına da asla çıkmıyormuş.”

 

Demek ki neymiş?

Sıla’nın Ak Parti’ye olan nefreti 5 yıl önce biliniyordu.

 

Fakat zamanla parayı öncelemeye başlayan Sıla, sonraları bu katı politik tavrından taviz verip Ak Partili belediyelerin konser tekliflerini kabul etmeye başladı.

 

Öyle ki;

“Yenikapı Demokrasi ve Şehitler Mitingi”ne “şov” dediğinde, Sıla’nın, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Bursa Büyükşehir Belediyesi ile konser anlaşması vardı.

 

Yenikapı Demokrasi ve Şehitler Mitingi’ne “şov” dedikten sonra, Sıla bir daha Ak Partili belediyelerden konser teklifi alamadı.

 

Bu da, para uğruna şehit cenazelerini bile umursamayan Sıla’nın çok büyük maddi kayıplar yaşaması anlamına geliyordu.

 

“Hak-hukuk” meraklısı Sıla için ise, her şey para demekti.

Öyle olmasaydı, işler iyi giderken, 1 Mart 2014’te Cengiz Semercioğlu ile yaptığı mülakatta;

 “Rahat olabilmek için yurtdışında olmayı seviyorum” diyen Sıla…

Ahmet Kural’dan söylendiği gibi bir ton dayak yedikten sonra bir dakika bile Türkiye’de durmazdı.

Bunca dayağa rağmen Türkiye’yi terk etmek yerine, hala adliye koridorlarında koşuşturuyorsa bunun tek nedeni var, o da;

Türk halkına kendisini “mağdur” olarak yutturmak…

Böylece, Ak Partili belediyelerin kendisine 2016 yılından beri uyguladığı konser ambargosunun önü açılabilir..

*

Ezcümle;

Sıla gerçek manada şiddet mağduru olmuşsa, kendisine samimi manada geçmiş olsun dileklerimi yinelemek isterim.

 

Öte yandan;

31 Mart 2019 Yerel Seçimleri sath-ı mailine girdiğimiz şu günlerde, herhangi bir Ak Partili belediye, Sıla’ya konser teklifinde bulunursa, söz konusu dayak haberlerinin mağduriyet oluşturmak maksatlı bir “kurgu” olduğu yönündeki iddiam kesinlik kazanır.

 

Bu arada, Sıla’ya konser teklif etme gafletinde bulunacak muhtemel bir Ak Partili Belediye Başkanı da öfkemden payını alır.

Benden söylemesi!..


Bu Haber 595310 Defa Okunmuştur

OKUYUCU YORUMLARI

UYARI:Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.(Yorum Yapanın Taahütü)Yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
Ad Soyad
E-Posta
Yorum

Haber Arşivi

ÇOK OKUNANLAR

Hava Durumu



İçerik Yükleniyor...
Ankara’ya 5 yıldır tek bir kalıcı eser yapamayan, “Çapsız” Mansur Yavaş; dünyanın en büyük tema parkı olan ANKAPARK’ı, siyasi kin ve ağır kıskançlık psikolojisi ile açıkça harabeye çevirtti. Parkta yapılan 83 hırsızlıklara göz yumduğu gibi şimdi de yerel seçimler arifesinde; parkta ki dinozor ve diğer oyuncakları kaldırıp, atacağını ve bu alanı yeşil alan yapacağını duyuruyor, güya Ankaralıların da görüşlerini aldığı anketi aktarıyor.. İşine geldiği zaman da; yıllardan beri “bu park 14- 16 milyar liraya yapıldı, parayı oyuncaklara gömdüler” gibi ciyaklayıp, siyasi itibar suikastları yaptı, yaptırdı.. Parkı harabeye çevirmesinin tek gerekçesi ise; Ağır siyasi kin.. Melih Gökçek yaptırdı diye.. Şimdi, halkı ücretsiz, otobüslerle parka getiriyor. Niye; Parkın kırılan oyuncakları, harabe görüntüsünü görmeleri için.. Zeka özürlüler, Ankaralı sormayacak mı, “Bu parkı kim bu hale getirdi?” diye Sayın İçişleri Bakanı, Sayın Ankara Valisi.. Bu parkı Melih Gökçek Belediyeye süper görüntülerle teslim etti mi? Etti? Park kimin denetimde idi? Ankara Büyükşehir Belediyesinin.. Başkanlar kimdi? Mustafa Tuna ve Mansur Yavaş.. Peki, 5 yılda bu büyük devasa parkı kim bu hale getirdi? Kim harabe olmasına göz yumdu? Mansur Yavaş.. Şimdi bu parkı tamamen kaldırıyor.. Bu park 14 milyara yapılmış ise, sen kimsin ki devletin bu parasını keyfine, kinine göre çöpe atıyorsun? Evet, Sayın İçişleri Bakanı ve Ankara Valisi. Lütfen, derhal parka görevlileri gönderip, zarar- ziyan tespitleri yapılmasını ve parkın şuan ki halinin tespitini ve gerekli soruşturma işlemlerinin yapılmasını Ankaralılar adına sizlerden rica ediyorum...
SAYIN, İÇİŞLERİ BAKANLIĞINA ve ANKARA VALİSİNE “MANSUR YAVAŞ” ÇAĞRIMDIR.. “KAMUYA AĞIR ZARAR VERDİ, YAPILAN MEGA HİZMETİ; SİYASİ KİN İLE HARBEYE ÇEVİRDİ, ŞİMDİ DE ORTADAN KALDIRIYOR”

SON EKLENENLER

FaceBook

Haber Ara

Copyright ©2010 - Tüm hakları saklıdır.
PHP Haber Sitesi Türkiye Tasarım
Haber 2000- Tüm Hakları Saklıdır. İzinsiz Ve kaynak gösterilmeden Alıntı Yapılamaz. Yayınlanan Tüm Haber Ve Açıklamalar İlk Kaynaktan Ulaştırılan Açıklamalardır. Sitemiz Bu Açıklamalara Ekleme Veya Müdahelede Bulunmadan Yayınlar. Yorum,Makale, Sizden Gelenler Bölümündeki Yazılardan Yazanlar Sorumludur. Harici Bilgiler Ayrı Bir Sayfada Açılır. Haber 2000 Bu Linkler Ve İçeriklerinden Sorumlu Değildir.Her Türlü Haber Ve İletişim İçin millitaraf@hotmail.com Adresini kullanabilirsiniz. Sitemizden Daha İyi Yararlanabilmek için Gizlilik İlekeleri Ve Yayın Prensiplerimzi Okuyunuz. Ekonomik Veriler Bilgilendirme Amaclidir.Kullanimindan Dogacak Sorunlardan Sitemiz Sorumlu Degildir. En İyi İnt Exp 8+ 1024x768 Görüntülenir