GÖKTÜRK TUNÇTÜRK yazdı
Evet… Ankara biran da “25 milyon lira rüşvet” iddiaları ve verilen karşı cevaplar ile karıştı.. Tabiri caizse siyasi deprem oldu..
Bu depremin ana üssü tabi ki CHP alanı idi..
CHP eski milletvekili ve Ankara Ticaret Odasının eski Başkanı Sinan Aygün birden bire ortaya çıkıp, Büyükşehir Belediye Başkan adayı olması için; Kemal Kılıçdaroğlu’na önerdiği Mansur Yavaş ve bazı CHP’li Meclis üyeleri ile ilgili şok eden “Benden rüşvet istediler” iddiasını kamuoyuna açıkladı ve bu iddiasını da “delillerim var” diyerek Savcılığa da bildirdi..
Diyeceksiniz ki; CHP Merkezinin, Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun ve Ankara İl örgütünün o saatlere kadar neden haberi olmadı?
Sinan Aygün, Savcılığa şikayet dilekçesini vermeden önce iki gün üst üste Kılıçdaroğlu’na gidip, durumu anlattı ve sitemlerini dile getirdi, Savcılığa dilekçe vereceğini bildirdi..
Kılıçdaroğlu’da birinci görüşmede, Sinan Aygün’e; “Sakin ol, işin çözümüne gidelim.. Şimdi Bülent Kuşoğlu’nu arayıp, görevlendiriyorum, Mansur beye gidip, konuyu halletsinler” dedi..
Aygün, Kılıçdaroğlu’nu dinleyip gitti ve bekledi..
Ama Bülent Kuşoğlu Ankara dışında imiş, Kılıçdaroğlu bir başka ismi görevlendiriyor…
Aygün sonuç alamıyor… Ve tabi Savcılığa şikayet dilekçesini de Kılıçdaroğlu’nun hatırı için veremiyor.. Bekliyor..
Fakat bir bakıyor, Belediye gidip Kulelerin inşaatını mühürlüyor..
Sinan Aygün, “Çok sevdiğim insan, beni hapse girmekten kurtardı” dediği Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na tekrar gidiyor ve inşaatı mühürlediklerini bildiriyor..
Anlaşılan o ki, Mansur yavaş ve ekibi; Sinan Aygün’ün Kılıçdaroğlu ile görüşmelerinden haberdar olmuş ve baskın çıkmak ve hatta; Sinan Aygün’ü; “İnşaatını mühürlediğimiz için Savcılığa bizi şikayet etti” pozisyonuna düşürmek için son dakikalarda inşaatı mühürlüyor..
Kılıçdaroğlu’da sonuç alamadığı için, Sinan Aygün çaresiz şekilde götürüp savcılığa şikayet dilekçesini ve belgelerini veriyor..
“BANA DEFALARCA, ‘ABİ SEN NE VERECEKSİN’ DİYE SORDULAR”
Peki, o saate kadar neler oldu?
İmar Komisyonu Başkanı Meclis üyesi Coşkun Torun ve birkaç meclis üyesi, Sinan Aygün’ün meclis üyesi olan kız kardeşi ile Coşkun Torun’un odasında konu ile görüşme yapıyorlar..
Sinan Aygün diyor ki; “Bana sık, sık ‘abi sen ne vereceksin’ soruları yönelttiler.. Şaşırdım, oralarda zaten kayıtlar oluyor.. Bende dedim ki; ‘ne vereceğim, kime vereceğim kardeşim.. Ben yasadışı işler yapmıyorum”..
Aygün sonra kızıp gidiyor.. Sonra Mansur Yavaş’a mesaj atıp, “Başkanım kısada olsa görüşmemiz lazım.. Sizden cevap bekliyorum”..
Ve bir müddet sonra Mansur Yavaş’tan, Sinan Aygün’ün telefonuna mesaj geliyor;
Aynen şöyle yazıyor; “Ne o Sinan bey.. Simdi de şantajlara mı başvuruyorsun.. Şantajların bize işlemez, Kanun ne diyorsa o olacak”…
Sinan Aygün tabi mesaj karşısında şok oluyor.. Diyor ki; “Ben kimseyi şantajla tehdit falan etmedim, bunlar ne?”..
Anlaşılan o ki Mansur Yavaş’a, Sinan Aygün görüşmesinden çok değişik bilgiler aktarılıyor..
İşin garip tarafı, aynı ekip ertesi günü Sinan Aygün’ü kız kardeşi aracılığı ile tekrar aynı odada görüşmek için davet ediyorlar..
Bu oda da Mansur Yavaş’ın alt katında .. Aygün gidiyor, odada oturuyor ve bir süre sonra aynı ekip geliyor, diyorlar ki;
“Abi, şimdi Mansur başkanla konuştuk ve bizi görevlendirdi.. Şimdi net konuşalım sen ne vereceksin?”..
Aygün yine şüpheleniyor ve şok oluyor..
Yine kızıp oradan uzaklaşıyor..
Tabi dilekçe verilmiş Savcılığa… Buna rağmen ertesi günü yine Sinan Aygün’ün meclis üyesi hanım kardeşi arıyor;
“Abi 2 meclis üyesi arkadaş gelip son kez seninle görüşmek istiyorlar, getireyim mi?”
Aygün’de diyor ki; “Gelsinler bacım”..
Ve Sinan Aygün’ün kuleler inşaatında bulunan ofisine geliyorlar…
Aygün diyor ki; “bu görüşmemizde okul falan bahsi hiç geçmedi”..
Meclis üyeleri Aygün’e diyor ki; “Abi son kez soruyoruz, sen ne vermeyi düşünüyorsun.. bunu halledelim”..
Sinan Aygün tabi kızıyor ve “Ben haraç vermedim, vermem de ama bir hastane falan yan taraflara yapayım” diyor..
Sonra 25 milyon liradan bahsediliyor ve Aygün kızarak bunları kovuyor..
15 dakika sonra bu Meclis üyeleri telefonla son kez ikaz ediyorlar, ret cevap alınca da “Abi tamam, herkes yoluna, bu iş burada biter” cevabı veriyorlar..
Eee şimdi sormak lazım bu zatlara..
Mademki kanundan başka bir şey tanımıyorsunuz, kanun ne derse o olacak, Sinan Aygün’e defalarca neden “ne vereceksin abi” sorularını iletip, işi gizemli ve akçeli şekilde çözmeye çalışıyorsunuz?
Ayrıca siz Meclis üyelerisiniz, sizin Sinan Aygün’ün bürosunda ne işiniz var kardeşim?
Savunacak hiçbir tarafınız, noktanız yok… İyi niyetiniz asla olamaz… Göreviniz dışında hareket ediyorsunuz..
Ve bu Meclis üyeleri, Sinan Aygün’ün meclis üyesi kız kardeşi ile birlikte Büyükşehir belediyesine gidiyorlar..
Bir süre sonra bu meclis üyeleri ile Mansur Yavaş toplantı yapıyorlar.. Sinan Aygün’ün kardeşi de toplantıya girmeye çalışınca kızcağızı toplantıya almıyorlar..
Diyorlar ki; “Sen giremezsin, abinle ilgili kararlar alacağız, olmaz”
Bak, bak .. Oldu olası kızcağızı orada CHP’den de ihraç etseydiniz, toplantıya sokmama gerekçeniz olurdu..
Siz o saate kadar kızcağızı arabulucu olarak devreye sokun, sonra onuru ile oynayıp, toplantıya almayın..
VE UĞUR DÜNDAR TİYATROSU… BELEDİYENİN AVUKATI MEHMET ALİ ALAN, GERÖÇEKTEN PLANLARIN İPTALİ MAHKEME KARARINI BELEDİYEDEN GİZLEDİ Mİ?
Ve Mansur Yavaş ipler koptuktan sonra Uğur Dündar’ın “şov” programına çıktı..
Sinan Aygün’ün de CHP’li olduğunu unutup, salladı da, salladı.. Hatta Aygün’ü, FETÖ ile işbirliği ile resmen suçladı..
İşe bakın… Halkın Belediye Başkanı telefonunu çıkararak, Uğur Dündar’a;
“İşte Sinan Aygün bana mesaj atıp, görüşmek istedi, ben de görüşmedim ve mesajla ‘Kanun ne diyorsa o olacak’ diye cevap verdim.. Başıma ne geleceğini bildiğim için görüşmedim”..
Hoppala.. Yahu Mansur başkan… Siz artık sadece CHP’lilerin değil, bütün Ankara halkının başkanısınız.. Her vatandaşla görüşmek zorundasınız..
Sinan Aygün’ün bırakın sade bir vatandaş olmasını eski CHP Ankara Milletvekili, ATO Başkanı.. Siz nasıl; çok, çok küçümseyerek veya size çirkin şeyler teklifler edecek izlenimi vererek görüşmeme havasına girebilirsiniz?
Ayrıca başınıza ne gelecek? Sinan Aygün sizi Makamınız da veya telefonda öldürecek mi?
Bu ne siyasi rezalettir?
Bakın; Mansur Yavaş’ın tek sığındığı savunma, diyor ki;
“Belediyenin Avukatı, yani aynı zamanda Melih Gökçek’in avukatı olan Mehmet Ali Alan, istinaf Mahkemesinin planların iptali kararını bizden gizleyip, haber vermemiş, son 3 hafta içinde haberimiz oldu.. Amaçları da inşaat devam etsin, belirli bir noktaya geldikten sonra da yıkımlar olmama hakkını elde etsinler.. Ama inanıyorum ki Çevre Bakanlığı çatır, çatır yıkacaktır.. 695 Milyon haksız kazanç var, Ankaralının parasını kimseye yedirtmeyeceğiz” falan, filan naraları ile o saate kadar gelişen olayların üstünü kapatmaya çalıştı..
Peki, olayın gerçeği bu mu idi?
Avukat Mehmet Ali Alan planların iptali Mahkeme kararını mahkemeden gizledi mi? Belediyenin karardan hiç mi haberi olmadı?
Av. Mehmet Ali Alan’ı aradım ve bu “karar gizleme” iddiasını sordum..
Belediye 17 Temmuz 2019 tarihinde Mimarlar Odasının, Akara 17. İdare mahkemesinin verdiği “Planların iptali” kararından çok detaylı bir şekilde haberdar.. Yani 6 ay öncesinden her şeyden detaylı bir şekilde haberdar..
Mahkeme kararın bir suretini Avukata gönderdiği gibi Belediyeye de gönderiyor…
Bunu da geçin.. Mimarlar Odası Belediyeye müracaat ediyor, diyor ki, “Aha iptal kararı, inşaatı durdurun, ruhsatı da iptal edin”…
Belediye İmar başkanı da Mimarlar Odasına diyor ki;
“Mühürleyemeyiz, yıkamayız.. Çünkü; inşaat yüzde 80 seviye gelmiş, müktesep hakları doğmuş, geri dönemeyiz”..
Buyurun işe…..
Hadi bunu da geçin…
15.09.2019 günü Belediyenin yetkili Avukatı, davaya giren ve kararı Danıştay’a itiraza götüren Av. Mehmet Alan’ı arayarak, davalar süreci konusunda net bilgiler alıyor..
Mimarlar Odası bir kez daha Belediyeye müracaat ediyor; Diyor ki; “Karar var, daha neyi bekliyorsunuz? Şimdi de Danıştay’a götürmüşler”
Belediyeden yine aynı cevap; “İnşaatın seviyesi yükselmiş, Müktesep hak doğmuştur, geri dönemeyiz”..
Buyurun.. Nasıl haberiniz yok? Katmer, katmer haberiniz var..
Şimdi gel de düşünme?
Bu müktesep hak doğma hakkını saklayıp, Sinan Aygün ile pazarlık kolpası mı yapıldı?
Öyle ya.. Madem ki Sinan Aygün’ün inşaatında müktesep hakkı oluşmuş, niye kendisine hukuki hakkını bildirip, gereğini hukuken yapmıyor, meclis üyeleri ile pazarlıklara oturuyorsunuz?
Tabi bütün bunlar olurken, CHP Ankara İl Başkanı, Sinan Aygün’ün, Meclis üyesi olan kız kardeşini, konuyu görüşmek için İl binasına çağırıyor..
Kızcağız da abisi Sinan Aygün’ü arayıp; “Abi il başkanı çağıyor, gideyim mi?”…
Aygün’de tabi ki; “git kardeşim, bizim partimizin il başkanı.. Bak ne diyor” diye izin veriyor..
Kızcağız gidiyor… İl Başkanı diyor ki; “yahu kardeşim bir sürü şeyler oluyor, bizim haberimiz olmuyor.. Haberimiz olsa bir orta yol bulurduk”..
Eee Sayın İl başkanı … Tabi ki sizin haberiniz olmaz, haber de vermezler.. Çünkü; adamlar sizi atanmış bir memur gibi görüyorlar, hesap verecekleri merci olarak görmüyorlar..
İşin diğer bir garip savunma tarafına bakın..
Mansur Yavaş, Uğur Dündar kardeşine sığınarak diyor ki;
“Sinan Aygün’ün şikayet dilekçesini okuduk.. Dilekçede rüşvet ifadesinden bahsetmiyor.. ‘Benden para istediler’ diyor.. Arkadaşlarıma güveniyorum ben.. İsteseler, isteseler Okulun parasını istemişlerdir”..
Bunu diyen bir Büyükşehir belediye Başkanı ve Hukukçu..
Hadi Mansur başkan.. Diyelim ki Sinan Aygün’de bunaldı ve çıkarıp, 25 milyon lira okul parası verdi..
Peki; bu parayı kim ve kimin adına o an alıp, tahsil edecek?
Meclis üyelerinin görevi mi bu?
Sonra Belediye böyle bir tahsilatı hangi kanuna göre yapacak?
Sık, sık “belediyenin menfaati ne?” diye sordun yayında..
“Her şey kanunsuz, haksız kazanç… Yedirtmem” diyorsun…
Deme ki menfaati kolayca alsaydınız, her türlü kanunsuzluğa göz mü yumacaktınız?
Neyse … Biz kamuoyunu meşgul eden ve gizemli bir şekle sokulan olayın hakkını, gerçeğini yazdık..
Daha detayı mı?
Vallahi şunu söyleyeyim… Esas kıyamet yarın kopacak..
Yani; 23 Aralık 2019 Pazartesi günü..
Ne mi olacak?
Sinan Aygün tüm belgelerle Basın toplantısı yapacak..
Ve diyor ki; “Mansur Yavaş’ı bir daha milletin huzuruna çıkamayacak şekilde rezil edip, maskesini düşüreceğim”..
Ayrıca Mansur Yavaş’ın; “Kararı Belediyeden gizledi” diye suçladığı Av. Mehmet Ali Alan’da tüm belgelerini hazırlamış, O’da yarın Mansur Yavaş hakkında Savcılığa şikayette bulunacak..
Yarın bakalım daha neler duyacağız..
BİR ÖNEMLİ DİP NOT : CHP Mansur Yavaş’ı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday göstermek işitiyor.. Mansur Yavaş’ta o sıralar Bahçeli ile limoni halde..
Sinan Aygün, Kılıçdaroğlu’na diyor ki; “Efendim, Mansur beyle ben görüşeyim, başkanlık teklifini yapayım”..
Kılıçdaroğlu’da; “Olur, tam yetkilisin” diyor
Mansur Yavaş ve Sinan Aygün buluşuyorlar.. Aygün diyor ki;
“Mansur bey, CHP sizi Büyükşehir adayı göstermek istiyor, bende yetkili olarak size teklif ediyorum.. Ne diyorsunuz?”..
Ne mi oluyor?
Mansur Yavaş ayağa fırlayıp; “Bu bana yapılmış en ağır hakarettir.. Ben dava adamıyım, bunlarla yıllarca mücadele verdim, şimdi bunların partisinden Aday mı olacağım.. asla”..
Peki, sonra nasıl aday oldu?
Gerisini yarın Sinan Aygün’den dinlersiniz..
Bu Haber 646161 Defa Okunmuştur