GÖKTÜRK TUNÇTÜRK yazdı
Ülkücü ve Milliyetçi Hareketin Başbuğu Türkeş’in rahmetli olmasından sonra ki olağanüstü kongrede birçok nahoş olaylar yaşanmıştı..
Parti tabanı; o zamanlar adaylar arsında Bahçeli’yi tercih etmişti. Az da olsa bizler de destek vermiştik..
Fakat, iki dönem sonra Bahçeli’ye destek verenlerin büyük bir bölümü, bu tercihinden dolayı hüsrana uğradı..
Şimdilerde ise hareketin tabanında çok büyük bir oran hayal kırıklığı ve şaşkınlıklar yaşamakta..
Bahçeli ve ekibini eleştirenler insafsızca ve ülkücü ahlaka ve kardeşlik Hukukuna tamamen aykırı bir şekilde partiden dışlanıp, kağıt üzerindeki kararlarla partiden atıyorlar..
Peki, MHP ve Ülkücü Hareket te niye bunlar yaşanıyor?
Hareket mensuplarının hatası ne?
Kendimize öz eleştiriler getiremiyor muyuz?
Bakın; sizlere tarihi bir anı aktaracağım ve o anlarda verilen bir öğüdün, Başbuğun rahmetli olmasından sonra ve şimdilerde ne kadar geçerli bir anlam taşıdığına tanık olacağız..
12 Eylül 1980 Askeri darbesinde hep birlikte cezaevlerine götürüldük..
Biz de Ankara-Bahçelievler Ülkücü Gençlik ekibi olarak Mamak Askeri Cezaevi D1 Koğuşunda idik..
Tabii zindana atılan kesimin yüzde 85’ini gençlik kesimi oluşturuyordu.. Yani genelde 20 ila 30 yaş arası yoğunluktaydı ve hayatlarında ilk kez bir darbe ile karşılamış, ağır işkenceler görmüşlerdi, psikolojileri tamamen allak-bullak olmuştu..
Gün geçtikçe sinirler geriliyordu.. Hele maddi yoksulluğumuz had safhada idi.. Ben bile tartıştığım küçük kardeşime tokat atmıştım o kara anlarda.. En samimi arkadaşlar, cürümler; en ufak bir sözden alınıp, kavga ediyorlardı..
Koğuşumuz da bizimle birlikte; Namık Kemal Zeybek, Taha Akyol, Yaşar Okuyan, Mehmet Naci Bostancı (şimdiki AKP Grup Başkan vekili), rahmetli Avni Çarsancaklı, değerli hocamız, şairimiz Dr. Ahmet Teyfik Ozan, sinemamızın büyük üstadı, ağabeyimiz Berker İnanoğlu gibi büyüklerimiz vardı..
Bir gün baktım, bizim Bahçelievler ekibinden bazı arkadaşlar sert bir şekilde Yaşar Okuyan hakkında sözler sarf ediyorlar.. Hatta Okuyan’a saldırma kararı bile almışlardı..
Ranzadan inip, ne olduğunu sordum; aldığım cevap çok ilginçti..
Yaşar Okuyan Başbuğ Türkeş’i eleştiren sözler söylemiş, bunlarda “Vay sen Başbuğa nasıl laf söylersin” gibilerinden çıkışlar yapmışlar..
Konuyu, ranzada yatan Namık Kemal Zeybek’e ilettik..
Zeybek, hepimizi etrafında oturtarak şunları söyledi;
“Bakın arkadaşlar burası hepimizin imtihan yeri.. Sizler daha çok genç siziniz. Evet, Yaşar beyin sizin gibi siyasetle, darbe ile yeni tanışan arkadaşlarımıza, hele burada Başbuğu eleştiren sözler sarf etmesi asla uygun değildir.. Yaşar beyde iyi niyetli eleştiriler getirmiştir.
Ama bundan dolayı biri birinize tavır takınmanız doğru değildir..
Bakın, Başbuğumuz Türkeş bu hareketin efsane lideridir ama unutmayın ki O’da bir fanidir…
Zamanı geldiğinde O’da hakkın rahmetine kavuşacaktır..
Bizler Başbuğu elbette ki seveceğiz ama tabulaştırdığımız zaman, Başbuğ rahmetli olduktan sonra hareketin başına lider seçmekte bocalarız.. ‘Ondan başka hareketi sürdürecek birisinin veya birilerinin olmadığını düşünürüz’ Yani, Başbuğ rahmetli oldu, hareket ve mücadele bitti paniklerine kapılırız.. Lider seçmekte zorlanırız”
Ve maalesef Zeybek’in dediği gibi oldu.. Başbuğ rahmetli olduktan sonra ki olağanüstü kongreye gidişte büyük kavgalar çıktı, kürsüler devrildi, MHP’nin başına lider seçmekte oldukça zorlandık..
Eğer Başbuğ rahmetli olmadan önce bir isim işaret etse idi, tabi ki o tatsız olaylar ve düşünce kargaşaları yaşanmazdı..
Bu da bizim kaderimiz…
Şimdi maalesef aynı ortamı yaşıyor ülkücüler..
20 yıldır partinin başında olan Bahçeli’nin, görülüyor ki sağlığı yerinde değil.. Allah uzun ömür versin.. Bizim kendisine düşmanlığız yok sadece hareketin daha da ileriye gitmesi açısından eleştirilerimiz vardır..
Bu da davanın gerçek sahipleri olarak bizim hakkımız..
Bahçeli geçenlerde Külliyede organize edilen Cumhuriyet balosuna iki kişinin desteği ile yürüyerek geldi..
Bu günde grup toplantısını dikkatle izledim ve tavırlarını analiz ettim..(1 Kasım 2016-Salı)
Bahçeli, grup toplantılarında ki konuşmalarında özellikle son aylarda sık, sık derin şekilde öksürüyordu..
Fakat bugün ki toplantı da oldukça sık ve derin öksürmeler yaşadığını gözlemledim..
Tabi ki Allah sağlık ve ömür versin.. Şimdi de etrafında ki yalakaları çıkıp, “Genel Başkanın hastalığından medet umuyorsunuz” şekilde saçmalıklarda bulunabilirler ve mutlaka bulunacaklar da..
Artık kendimize öz eleştiri getirmeliyiz ve doğru yolu seçmeliyiz..
Kimse inkar etmesin; Ülkücü ve Milliyetçi Hareket ailesi çok kötü ve düzensiz günler yaşıyor.. Dahası 3-5 parçaya bölündük…
Sebebi, birbirimize getirdiğimiz eleştirilere tahammülsüzlüğümüz ve en önemlisi bütün olumsuz gelişmelere rağmen, Bahçeli ekibinin, buna Ülkü Ocakları yönetimi de dahil olmak üzere; “Bahçeli’yi uzun zamandan beri tabulaştırmalarıdır”..
Bu inat hem harekete hem de ailemize büyük zararlar getirdi ve getirmeye de devam ediyor..
Birileri de bizlerin bu iç çatışmasından istediği gibi yararlanma yolunu seçiyor..
Peki, acilen ne yapmalıyız, nasıl kendimize gelip, toparlanmalıyız?
Sayın Bahçeli’ye; bu davanın çilesini ailesi ile birlikte acı günlerle çekmiş bir ülkücü olarak, büyük dava adına çağrıda bulunuyorum;
Harekette ve partide parçanmış lığı acilen önlemek adına, Genel Başkanlıktan ayrılın ve yerinize harekette tarafsız, herkesi kucaklayan bir isimi Genel Başkan olarak atayın, kısa zamanda da birlik Kurultayına gidilmesi kararı alın.
Yerinize atanacak Genel Başkan ise çıkaracağı bir af ile parti içinde birliği, büyüklüğü yeniden tesis etsin..
Parti içinde “Muhalif” ifadesi artık kaldırılsın, Genel Başkan adayları sadece ‘Bayrak yarışında ki Bozkurtlar, Asenalar’ olarak tanımlansın..
Yerinize atayacağınız isim ne kavgaya, kargaşaya son versin bu birlikle partiyi Kurultaya götürsün..
Salonda Bozkurtlar, Asenalar tek yürek olsun..
Kazanan ve kaybedenler Elele mücadeleyi birlikte götürsünler..
Yerinize atayabileceğiniz bir isim örneği vereyim size Sayın Bahçeli;
Öncü şehidimiz Gün Sazak’ın oğlu ve eski milletvekilimiz, eski Genel Başkan Yardımcımız Süleyman Servet Sazak..
Olağanüstü Kongre kavgaları ve kargaşaları süresince ne sizin ekibinizin ne de diğer Genel Başkan Adaylarının izledikleri yoları tasvip etmedi, MHP’nin mahkeme salonlarına düşürülmesine karşı çıktı.. MHP’nin, tüzel kişiliğine zarar getirilmemesi adına sert üsluplardan kaçındı..
Sazak ismi şuan parti içinde birliği sağlayacak ve partiyi bayrak yarışı Kurultayına götürecek en etkili isim..
Tabi ki kendisi de büyük Kurultayda Genel Başkan adayı olabilecektir..
Yeni ufukları yakalamak istiyorsanız, buyurun..
Bu Haber 2914732 Defa Okunmuştur