NAMIK KEMAL ZEYBEK yazdı
(Kültür eski Bakanı)
İMAM HATİP OKULLARI
İmam Hatip Okulları iyi niyetle başlayan bir girişimdir. Camilerde İmam Hatip ihtiyacını müspet bilimleri de bilen; mektepli din adamı yetiştirmekle karşılanacaktı.
Yani İmam Hatip Okulları, meslek okulları olarak kurulmuştu. Ancak bir süre sonra bu okullar, bu amacının dışına çıktı ve Cumhuriyetin eğitim anlayışına paralel eğitim kurumlarına dönüştü. Halkın, tertemiz din duyguları bu kurumlardan memnunluk ortaya koydu.
Siyasetçiler de bu durumu kullandı ve İmam Hatiplerin sayısı arttıkça arttı. İmam Hatip mezunları okullarını bitirip halkın arasına yayıldıkça İmam Hatip okulları açma istekleri de çoğaldı ve sonunda bugünkü iktidarın Başkanı RTE’nin ifadesiyle İmam Hatiplerde eğitim alan öğrenci sayısı on beş kattan fazla arttı.
2003 öğretim yılında Türkiye’de toplam 440 İmam Hatip Lisesinde 64.500 öğrenci okuyordu. Şimdi bu rakam İmam Hatip Okulu sayısı olarak 2.638’e ve öğrenci sayısı da 983.000’ne çıktı.
İmam Hatip Okulu başlangıcında sayılarının az olması ve siyaset dışı öğretmenlerin nitelikli olması sayesinde iyi eğitim veren kurumlar olarak parladı. Ama sonrasında İslam’ı siyasileştiren partilerin arka bahçesi haline dönüştürüldü ve nitelik düştükçe düştü.
Mütevelli Heyet Başkanı olduğum, Hoca Ahmet Yesevi Uluslar arası Türk-Kazak Üniversitesine öğrenci almak üzere yaptığım mülakatta yıllar boyunca yüzlerce İmam Hatip mezununa da sorular sordum.
Kur’an’ın ilk Suresinin hangi Sure olduğu, Fatiha kelimesinin anlamı, Elhamdülillah sözünün ne manaya geldiği gibi basit sorularımın karşılığını verebilenlerin sayısı çok azdı.
İçlerinden bir öğrencinin bu duruma sinirlenen bir öğretmen arkadaşımıza verdiği karşılık ilginçtir: “Hocam bize niye kızıyorsunuz? 10 üzerinden 5 alıp sınıfı geçiyoruz, diplomayı alıyoruz, sonra da unutuyoruz”
Halkımızın ilginç sözlerinden birisini hatırlamanın tam yeridir: “Yarım doktor candan eder, yarım imam dinden eder.” Bu yarım imamlar camilerde görev aldıklarında okuyarak bilgilerini geliştirebilirler ama birçokları da fahri imamlar olarak toplumun içindedirler.
İşin en acı gerçeği İmam Hatiplerde ne yazık ki, toplumda yaygın olan “uydurulmuş din” öğretilir. Ve bu durum Gerçek İslam’ın önünde en büyük engeldir. Bir Sayın Bakan’ın dediği gibi “Bu Müslümanlardan Mucit çıkmaz”
Elbette başlangıçta ki İmam Hatiplerde okuyanlardan çok bilgili ve değerli insanlar çıkmıştır. Sonrakilerden de kişiliğinin gücüyle ve doğru yönlenmelerle “imalat hatası” diyebileceğimiz birçok değerler mezun olmuştur. Onlar özlerindeki cevher itibariyle nerede okurlarsa aynı başarıyı yakalayacak olanlardır. İmam Hatip okulunda okuduklarından değil, okudukları okulun ortamına rağmen doğru bir çizgide durabilmeleri tebrike ve takdire şayandır.
İmam Hatip Okullarının bir başka yanlışı, Türkiye’de var olan Sünnilik dışı yurttaşların din görevlisi ihtiyacının yok sayılmasıdır. Bunun da demokrasiyle ve akılla vicdanla bağdaşır yanı yoktur.
Türkiye de bir gün yeniden çağdaş ve milli bir devlet yönetimi oluşursa ilk yapması gereken işlerden birisi din konusunu devletin dışına çıkarmak ve Diyanete ya da yeniden oluşacak Diyanetlere yani Diyanet kurumlarına özerklik vermek ve mabetlerin yönetimini o mabetlerin müdavimlerine bırakmak olmalıdır.
Din kurumlarının kendilerine gerekli olan din görevlisi yetiştirmek hakları ve görevleri olmalıdır. Çağdaş bir devletin Milli Eğitim düzeninde din adamı yetiştirecek okulların varlığı akıl alır iş değildir ve Türkiye’den başka hiçbir ülkede de yoktur.
Bu konuyu daha önce de yazdım. Yine söylüyorum, Sünnilerin ya da Sünniliğin çeşitli akımlarının, Alevilerin ya da Aleviliğin çeşitli akımlarının, Caferilerin ya da yeniden oluşabilecek dinlerin ve dini akımların kendi mabetlerini kurmaları ve burada görevli olacak olanları eğitmeleri Türkiye’nin gerçek anlamda demokratikleşmesinin vazgeçilmez şartıdır.
Devlet, kamu düzeni açısından her yeri olduğu gibi bu kurumları ve okullarını da denetler. Gerektiğinde adalet ve eşitlikten sapmamak kaydıyla yardımlar da yapılabilir.
Ama devlet okullarında akıl ve bilim çizgisinden sapmaya sebep olacak eğitim vermek ve bu eğitimi yaygınlaştırmak milli bir cinayettir.
Bu Haber 853418 Defa Okunmuştur