NAMIK KEMAL ZEYBEK yazdı
Türkiye Cumhuriyeti iki temel kurum üzerinde yükseldi,
1.TBMM Türkiye Büyük Millet Meclisi.
2. Ordu... Türk Silahlı Kuvvetleri.
15 Temmuz karanlığında Ordu içine sızmış birileri TBMM'ni bombaladı.
Bunlar Türk Ordusunun ruhundan zerrece nasibini alamamış casuslardır.
Basında yer alan itirafları doğruysa Türk Ordusu'nun Genel Kurmay Başkanının en yakınında çalışmak onuruna erişmiş bir yarbay, komutanlarının odasına dinleme aygıtı koyup "abi"lerine veriyormuş. Abilerinin de kime verdiği besbelli. Peki, bu kişi gerçekten Türk subayı olabilir mi?
Bu ve bunun gibiler apaçık bir biçimde casusturlar, gerekçeleri ne olursa olsun…
Ya polisin ve halkın üzerine ateş açılması emrini verenler?
Kaide, Taliban gibi din temelli örgütler "Aşırı İslam" adına cemaat denilen örgüt ise "Ilımlı İslam" diye nitelendiriliyordu.
Şimdi şu sözü söylemenin tam çağındayız; ‘Bunların ılımlısı buysa?..’
Cemaat denilen örgütün sızmadığı yer kalmamış. Ama sızanların en keskin zararı Ordu içinde ortaya çıktı diye Ordu'yu hedefe koymak tam da bu işleri planlayanların amaçlarına hizmet olur.
Basın-Yayın dünyamızdaki tuhaf konuşmalar evlere şenlik. Uzman geçinen birisi: "Kuvvet Komutanları sivillerden olursa darbe olmaz" diyordu. Bu kalkışmanın Genel Kurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarınım katılmaması sayesinde bastırıldığını unutuyordu.
İmam Hatip Okullarını bitirenlerin Harp Okullarına alınmasını isteyenler var. Çok sevdiklerini söyledikleri Osmanlı Padişahları bunları duysa?.. "Asker içine imam karışmış" diye...
Artık anlaşılmalıdır ki askerlik başka bir ruh hali ister, imam hatiplik başka... Söz gelimi-Hak saklasın- bir Müslüman ülke ile savaş zorunda kalırsak imam-subay "ateş!" komutu vermekte tereddüde ve temerrüt’e düşmez mi?
Bu sıralarda bir KHK ile TSK içinde yer alan ve kır polisi görevi yapan Jandarmanın İçişleri Bakanlığına bağlanması gerçekleşti
İşlem bu haliyle uygun değil. Uygun olan Ordunun iç güvenlik işlerinde kullanılmasından-zorunlu durumlar dışında- vazgeçilmesidir.
Dolayısıyla Jandarma Genel Komutanlığı ortadan kaldırılmalı idi, subayları Ordunun diğer bölümlerine nakledilmeli idi.
İçişleri Bakanlığına bağlı Kır Polisi Kurumu kurulmalı kırlık yerlerde asayiş ve emniyeti bu kurum sağlamalıdır.
On yıl Mülki İdare Amirliği yapmış bir kişi olarak bu konuyu yıllardan beri savunurum. Elbette bu önerim uzmanlarca iyice tartışılmalıdır.
Ordu içinde var olan bir kurumu Jandarma Genel Komutanlığını İçişlerine bağlamanın uygulamada hiçbir anlamının olmayacağı da iyi anlaşılmış olmalıdır.
Bu işleri yapacak olan iktidarın Ordu içine hiçbir biçimde dini cemaatlere tarikatlara bağnaz ideolojik örgütlere kökü dışarıdaki oluşumlara bağımlı olanların alınmaması ve var olanların ayıklanması konusunda artık uyanmış olacaklarını ummak istiyorum.
Bir Ordu mensubunun piri Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Şeyhi de Genel Kurmay Başkanıdır.
Bütün bunları konuşalım ve tartışalım. Ama ORDU'nun onuruna itibarına maneviyatına zarar verecek konuşmalardan ve işlemlerden de kaçınalım.
Bilelim ve unutmayalım, bu Vatan'da bağımsız ve özgür yaşamamızın güvencesi TÜRK ORDUSU'dur.
"Reis izin ver Moskova'yı basalım" şaklabanlığına ve sarhoşluğuna kapılmak kimsenin aklının ucundan bile geçmemeli.
Bu Haber 1035598 Defa Okunmuştur