GÖKTÜRK TUNÇTÜRK yazdı
Dün, aynı zamanda hemşerim olan, bizlerden sonra Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı yapan ve Genel Başkan Yardımcısı iken “Bahçeli’nin fırıldak gibi dönüşüne” ‘Hayır’ diyerek görevinden istifa eden MHP İstanbul milletvekili Atila Kaya’dan bir açıklama geldi..
Kaya’nın açıklama metninde dikkatimi çeken en vurgulu kısım ise “15 Temmuz darbesi” çıkışı idi..
Ve güzel bir vurgu yapmış; “15 Temmuz hain başkaldırıya zemin hazırlayanlar, Af dilemekten başka bedel ödemediler”..
Ve devam ediyor; “Şimdi de diyorlar ki; yollar, köprüler, tüneller yaptık, geçmişteki hatalarımızın yerine sayın, bize tek adamlık verin”..
Vallahi de bu, billahi de bu..
Şimdi gelelim, ülke yönetiminin ne kadar cıvıklaştırıldığına..
Sokaktaki her hangi bir vatandaş değil, hükümetin herhangi bir görevli bakanı değil, herhangi bir milletvekili değil, Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı; iddia ediyor demeyeceğim, kesin bir dille, net şekilde kamuoyuna duyuruyor..
Meydanlarda sürekli Kemal Kılçdaroğlu’na; “15 Temmuz darbe akşamı neredeydin, niye tankların üzerine çıkmadın, niye kaçtın?” sorularını ileten, T.C.’nin Cumhurbaşkanı şimdi diyor ki; “Havaalanında ki görüntüleri çıkarttırdım, Havaalanına inen Kılıçdaroğlu, darbecilerle konuşuyor, işbirliği yapıyor ve gelen bir ışıldaklı araba Kılıçdaroğlu’nu alıp götürüyor.. Bilseydim Yenikapı ruhu mitingine de çağırmazdım”..
Bu suç isnadının hukuken ana özeti şu oluyor;
“15 Temmuz’da ki hain başkaldırının siyasi ayağının başı; CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu”..
Çok, çok büyük bir suç ve suçlama..
Darbenin siyasi yöneticisi oluyor..
Kılçdaroğlu’da bu suçlamaya karşı diyor ki; “Sayın Cumhurbaşkanı bunu ispat eder ise vallahi teşekkür edeceğim, yoksa müfteri durumuna düşecek”..
Peki; devletin başı böyle bir büyük suç unsurunu tespit etmiş veya ettirmiş ise, bu suç kamuoyuna açıklanıyor ise; niye Kılıçdaroğlu’nu “darbe yöneticisi olarak” hemen tutuklamıyorlar?
Medya heberlerini suç duyurusu kabul eden, bir ‘namuslu’ savcı niye ortaya çıkıp, bu ifadeleri suç duyurusu saymıyor?
Öyle ya; iblis FETOŞ’un bankası Bankasya’ya çocuğunun okul taksitini, 17/25 Aralık’tan sonra yatıranlar tutuklanıp, mal varlıklarına el konluyor ise darbe yöneticisi neden hemen tutuklanmıyor?
Niye es geçiliyor?
Yoksa Kılçdaroğlu; Referandum sürecinde tutuklanır ise ‘Evet’ oylarında düşüş olacağından mı korkuluyor?
Terör, terördür.. Terörist, teröristtir..
“Hele bir Referandum geçsin” mi deniliyor?
Bu bekleyiş mantığının da anlamı ve özeti de şu;
Eğer 16 Nisan’da ‘Evet’ çıkar ise bu büyük suçlamaya göre bir Savcı çıkıp, bu söylemlere istinaden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakında suç duyurusu başlatıp, tedbiren de tutuklayacak.. Hatta mal varlığına el konulacak..
Kimse buna “olmaz” diyemez..
Suç ne; “Darbenin siyasi ayağının başı olmak”..
Şimdi sormak lazım; Madem ki Havalanında böyle bir işbirliği görüntüleri vardı, ülkeyi yönetenler, ilgili kuruluşlar; bu işbirliği görüntülerini neden bu güne kadar kamuoyuna açıklamadılar da, tam da Referandum oylamasına 5-6 gün kala ortaya attılar?
Yine ayrı bir soru; Ya böyle bir ağır suç isdanı yok ise?
Tek kelime ile skandal olur..
Öyle ya, devletin cumhurbaşkanı Kılıçdaroğlu’nun bu ağır suçu işlediğini kesin bir dil ile söylüyor..
Yahu sahi; Kılıçdaroğlu’nu bir tarafa çekelim de; iblis FETOŞ’un hain çetesinin başkaldırısı sırasında; AK Partili Bakan, Genel Başkan Yardımcısı veya milletvekillerinden Tankların üzerine çıkanlar oldu mu?
Tankların üzerine çıkan oldu da, kim çıktı?
Gariban halk ve evlatları..
Son dip not .. Kılçdaroğlu yıllardır ‘namuslu bir savcı’ aradığı çağrısı yapıyordu ya; öyle görünüyor ki, ‘Evet’ çıktığının ertesi günü bir ‘namuslu’ savcı çıkıp Kılçdaroğlu hakkında soruşturma başlatacak..
Bu Haber 904399 Defa Okunmuştur