Av. ORHAN YILDIZ yazdı
(AK Parti, Artvin eski Milletvekili)
ALTIN YATAKLARI KORUMA ALTINA ALINMALI
Son günlerde altın madenleri ile ilgili çevresel tartışmalar sürekli gündemde...
Ben bu konuya girmeyeceğim. Çünkü çevre ile ilgili tartışmaların doğru zeminde yapıldığını düşünmüyorum.
Benim asıl anlatmak istediğim konu altının stratejik değeridir.
Altın değerli bir maden, süs eşyası, değişim ölçüsü ve ekonomik ve siyasi istikrarın olmadığı dönemlerde güvenli bir limandır. Ama Altın bunların dışında en önemli iletkendir.
Çünkü Altın bakır ve gümüş gibi diğer metallerle tepkimeye girmez.
Bu nedenle en çok elektrik ve elektronik sanayilerinde bağlantıların, baskı devrelerinin, terminallerin, transistörlerin ve yarı iletken sistemlerin kaplamasında kullanılır.
Önümüzdeki yıllarda yapay zeka ve robotik teknolojinin her alanı işgal edeceği düşünüldüğünde altın madenine ne kadar ihtiyaç olacağını varın siz düşünün.
Altının 100 yıllık grafiğini incelediğimiz zaman adeta dünyada ki değişimlerin, gelişmelerin, ekonomik ve siyasi krizlerin bir fotoğrafını görürüz.
Kapitalizmin 1970'li yıllarda yaşadığı 3. Büyük krizde onsu 1800 dolarlara kadar çıkan altının krizin Kapitalist ve Sosyalist Blokun anlaşması ve küreselleşme denilen yeni düzenin kurulması ile hızla düşüşe geçtiği görülüyor.
Bunun nedeni küreselleşme denilen yeni düzenin kurucularının oluşturdukları göstermelik piyasalarda bütün dünyadaki maden ve diğer doğal kaynakların fiyatlarını kendilerinin belirlemeleridir.
Bu şekilde kendi tükenebilir kaynaklarını kullanmayarak az gelişmiş ülkelerden ihtiyacı olan petrol, doğal gaz gibi enerji kaynaklarını çok ucuza temin etmişlerdir.
Aynı şekilde altın ve gümüş gibi madenlerin fiyatlarını düşük tutarak bu kaynaklara sahip ülkelerin kendi kaynaklarını kendilerinin işletmesine engel olmuşlardır.
Öyle ki 1970 yılında onsu 1800 dolar olan altının fiyatı 1980'lı yılların sonunda 300 dolarlara kadar inmiştir. Yani küresel piyasalarda altının piyasa fiyatı ile üretim maliyeti hemen hemen aynı noktaya getirilmiştir.
Bu şekilde küreselleşme denilen düzenin kurucularına yada onların işbirlikçilerine ait olan ve çoğunluğu Kanada orijinli çok uluslu şirketler bütün dünyada altın çıkarma işini tekellerine almışlardır.
Bugün geçmişte yaşanan gelişmelere baktığımızda küresel patronların daha o yıllarda bugünün planlamasını yaptıklarını ve sürekli altın stokunu artırdıklarını görüyoruz.
Kapitalizmin 4. Büyük krizinin başladığı 2007 yılından sonra ise altının fiyatının birden artmaya başladığını görüyoruz. Örneğin 2006 yılında onsu 400 dolar iken 2012 yılında 1800 dolara yükseldiği görülüyor.
İşin ilginç yanı bu dönemde çok uluslu şirketlerin ve onlarla ortak olan firmaların Ülkemizde altın arama ve işletme çalışmalarının hızlandırdığını görüyoruz.
Özetle ; daha öncede birkaç kez yazdım. Altın bu gün ve önümüzdeki süreçte en önemli stratejik madendir. Üç beş yıl için 300-500 kişiye istihdam temin edilecek diye çok uluslu şirketlerin bugünkü fiyatlardan altın üretmesine izin vermemeliyiz.
Altın kaynaklarımız bugün için muhafaza edilmeli ve bilahare Devlet tarafından işletilmelidir. Aynı zamanda Merkez Bankasının altın stoku sürekli artırılmalıdır. Ülkemizin altın rezervi çok yüksektir.
Şu an tesbit edilen rezerv 10.000.- ton olup yeni alanların bulunması ile daha da yükseleceği söyleniyor. Sadece bu potansiyel ile dahi Ülkemiz Dünyada 2. Büyük rezerve sahip ülke durumundadır.
Sürekli söylediğimiz gibi emperyalist ülkelerin ve onları yöneten para baronlarının Ülkemize karşı sürekli her türlü hain planları yapmasının bir nedeni de Ülkemizin sahip olduğu bu ve benzeri kaynaklardır.
Bu Haber 577112 Defa Okunmuştur