Meclis’te İçtüzük Teklifi görüşmeleri sırasında ‘kıskanma’ polemiği yaşandı. Saadet Partisi Milletvekili Nazır Cihangir İslam’ın iktidarı eleştiren konuşması sırasında AKP Trabzon Milletvekili Salih Cora “Kıskanma, çalış, senin de olur” sözleriyle Cihangir İslam’a sataştı.
SP'li İslam “İnanın kıskanmıyoruz. Ne yediğiniz ıstakozlarda ne içtiğiniz ejderha sularında gözümüz yok!” sözleriyle cevap verdi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, İzmir Milletvekili Binali Yıldırım'ın “Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi” Meclis’te görüşüldü. Görüşmeler sırasında konuşan Saadet Partisi Milletvekili Nazır Cihangir İslam, teklifin yalnız TBMM Başkanı Binali Yıldırım imzasıyla verilmesini eleştirdi.
Cihangir İslam’ın Meclis tutanaklarına yansıyan konuşması şöyle,
“Şimdi, on altı yıl geçti değerli arkadaşlar, bu İç Tüzük’e hemen hemen hiç el atmadınız. Tabii, sivil bir Anayasa da olmadığı için ve sizin yaptığınız son değişiklikte yine OHAL döneminde olduğu için oldukça büyük sıkıntılar var. Bu sorunun farkındayız ama on altı yıl boş durmanız bu konuda bence bir mazeretle açıklanabilecek bir şey değil. Burada şu anda 9 siyasi parti temsil ediliyor ama 5 tanesi konuşuyor.
Neden? Çünkü diğerlerinin grubu yok, grubu olmayan siyasi parti milletvekili olmak bu Mecliste hemen hemen hiç konuşamamak anlamına geliyor. 9 partinin temsil edilmesi gerçekten iyi bir şey. Burada siyasi bir çoğulculuk var ama sözel bir çoğulculuk yok yani bizlerin ifade özgürlüğü açıkça kısıtlanmaktadır bu İç Tüzük nedeniyle. Bizim gibi milletvekilleri yani grubu olmayan siyasi partiye ait milletvekilleri bir defa komisyonlara üye olamıyor, değişiklik önergesi veremiyoruz, sözse istisnai durumlarda yani ya özel günlerde ya tesadüflere bağlı birtakım gelişmelerde ya da teşekkür ediyorum Sayın CHP Grubu’na onların yaptığı birtakım siyasi jestlerde… (CHP sıralarından alkışlar)
“YAKIN BİR GELECEKTE SAADET PARTİSİ BURAYA OTURACAK”
Bakın, biz söz almak için ne yapıyoruz hiç haberiniz var mı bundan? Önce şu sıra sayısının bir çıkmasını bekliyoruz, ondan sonra hemen gidip bunu okuyoruz, çalışıyoruz, dilekçemizi yazıp -üç kişiyiz- bir bayrak yarışı gibi, o köşeden bu köşeye birisi, ona teslim ve gidip dilekçeyi veriyoruz ama bunu bir iki dakika içinde yapmanız lazım. Ha, bunu yaptığınız zaman zaten 60 AK PARTİ’li dilekçe orada hazır vaziyette bekliyor.
Onlara malum oluyor ve onlar dilekçelerini hazırlıyor, bizden önce veriyor. Hani şu kumar yasası vardı ya çıkarttığınız, eğer bir bahis oynansa “Bir Saadet milletvekiliyle bir AK PARTİ’li milletvekilinin dilekçesinde hangisi söz hakkı alır?” denilse inanın bütün bahisçiler 1’e 60 size oynar. (CHP sıralarından alkışlar)
Çünkü böyle adaletsiz bir İç Tüzük var. Neden? Bu, ortak sorunumuz değerli arkadaşlar. Komisyonda da sağ olsun hukukçular dile getirdi, bu, 70’lerin ruhunu, 80’lerin ruhunu taşıyan bir şey; çoğunlukçu, çatışmaya dayalı, adaletsiz, manipüle edilebilir ama hem Anayasa hem İç Tüzük problemli olduğu için inanın bana bunu ele almak da oldukça zor. Sorunlar daha fazla, bakın, konuşma hakları, komisyon üyelikleri, oturma düzeni; ya, atmışsınız bizi en arkaya, kısa bir dönem sonra, yakın bir gelecekte Saadet Partisi buraya oturacak, siz oraya arkalara birkaç milletvekili olarak gideceksiniz. O yüzden yapacağınız İç Tüzük değişikliklerini buna göre dizayn edin yani empati yapın ve buna da hazırlıklı olun.
“MİLLETVEKİLİ SÖZ ALABİLİR DEĞİL, BAŞKAN SÖZ VEREBİLİR, BUNU DÜZELTİN”
Şimdi, Komisyonda bir tartışma geçti “Milletvekili söz alabilir mi, alamaz mı?” diye. Diyor ki kısaca: “Milletvekili söz alabilir.” Sayın Bozdağ burada mı bilmiyorum ama komisyonda bir milletvekili mikrofonu önüne çekip söz almıyor ki arkadaşlar, bir başkan ona komisyonda söz veriyor. Neden bunu tersinden söylüyorsunuz? O zaman “Milletvekili söz alabilir.” diyeceğinize “Başkan söz verebilir.” diyeceksiniz. Ha, başkan söz verebilirse, söz vermeyebilir de. Yani şunu demek istiyorum: Burada bir kesinlik yok, bir hukuk dili yok. Deyin ki Başkan söz verir bir milletvekiline, bu kadar.
Suistimal… Geçmişte suistimal edildi. Bunu siyasi tarihi takip eden herkes yakinen biliyor ama istisnalar üzerine kural ihdas edemeyiz, bunu da biliyoruz. Yani bu gibi suistimaller durumunda özel maddeler koyarız, hatta ne bileyim, bu tip suistimallerle tıkandığı durumlarda Meclis Başkanlık Divanı hakem tutulur, buna göre birtakım değişiklikler yaparız ve bu tüzüğü değiştirebiliriz. Meclis soruşturmasına…
Yedi saniyem var. Uzatmak mümkün olacak mı biraz?”
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Olur, olur.
NAZIR CİHANGİR İSLAM (Devamla) – Zaten çok az konuşuyorum.
Meclis soruşturması açılırsa Sayın Cumhurbaşkanı hakkında, ben buna giremeyeceğim, Komisyon üyeleri girecek, siz de giremeyeceksiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NAZIR CİHANGİR İSLAM (Devamla) – Yani kapalı oturuma gireceğiz, burada savaş ilanında -Allah korusun- el kaldırıp indireceğiz ama Cumhurbaşkanlığı…
BAŞKAN – Sayın İslam, bir saniye… Mikrofonunuzu açacağım, mikrofonsuz konuşuyorsunuz.
“BENİ EN ÇOK ŞAŞIRTAN BU OLDU”
NAZIR CİHANGİR İSLAM (Devamla) – Baştan alayım o zaman. Yani Sayın Cumhurbaşkanını buraya Komisyon kurup soruşturmaya davet ettiğimizde herhangi bir milletvekili buraya giremeyecek. Böyle bir şey olur mu? Bunun kapalı oturum hükmüne alınması ve her milletvekilinin bu soruşturmalara dâhil edilmesi gerekiyor.
Beni en çok şaşırtan bu teklifteki imza oldu: Binali Yıldırım, İzmir. Bu kadar yazmışlar. Neden 600 milletvekili değil? Neden Başkanlık Divanı değil? Yahu neden AK PARTİ Grubu değil? Ağırınıza gitmiyor mu arkadaş? (CHP sıralarından alkışlar)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) – Meclisi temsil ediyor ya, öyle şey olur mu ya?
NAZIR CİHANGİR İSLAM (Devamla) – Tek kişi anlayışı maalesef bu Meclise de sokulmak isteniyor ama biz buna sonuna kadar direneceğiz çünkü tek kişi yerine ortak akıl, saray ve tebaa ilişkisi yerine eşit ve özgür bir ilişki biçimi istiyoruz. Çünkü saraya karşıyız arkadaşlar. Demin burada tartışması geçti. Niçin karşıyız? Çünkü saray bir zihnin dışa vurumudur. Saray geldi mi sadece taş yapısıyla, heyula taş yapısıyla gelmez.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NAZIR CİHANGİR İSLAM (Devamla) – Nedimeleriyle gelir, köleleriyle gelir.
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) – Milleti yiyorsunuz. Millete mi karşısınız?
BAŞKAN – Selamlamak için tekrar söz veriyorum, buyurun.
“NE YEDİĞİNİZ ISTAKOZLARDA NE İÇTİĞİNİZ EJDERHA SULARINDA GÖZÜMÜZ YOK”
NAZIR CİHANGİR İSLAM (Devamla) – Saray geldi mi sadece taş yapısıyla gelmez arkadaşlar. Saray geldi mi üçüncü havalimanı işçileri gibi köleleriyle gelir, KHK’liler gibi sivil ölüleriyle gelir, makam kapmak için birbirini ezen nedimeleriyle gelir, yardakçılarıyla gelir, dalkavuklarıyla gelir. İşte bu yüzden saraya ve tek kişi yönetimine karşıyız.
İnanın kıskanmıyoruz. Ne yediğiniz ıstakozlarda ne içtiğiniz ejderha sularında gözümüz yok, yok! (CHP sıralarından alkışlar) Bindiğiniz arabalarda da gözümüz yok ama bu hayatı sürdürmek için Allah’ın arzında kendinize bir cennet kurmak istiyorsunuz.
SALİH CORA (Trabzon) – Kıskanma, çalış, senin de olur.
NAZIR CİHANGİR İSLAM (Devamla) – Bu cenneti idame ettirmek için de bu dünyayı bize cehenneme çeviriyorsunuz. İşte bu zulmünüze karşıyız. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)
Bu Haber 419851 Defa Okunmuştur