Kırıkkale-Keskin Kapalı Cezaevi’nden gönderdiği mektubunun başında; “15 Temmuz’daki şehitlerimize Vatan sathında terörle mücadele eden yurtiçi ve sınır ötesinde tüm şehitlerimize Rabbimden rahmet diler, gazilerimizi de kalben kutlarım. Selam olsun Allah yolunda Vatan için Şehitlik ve Gaziliği talip olanlara” diyen Alaattin Çakıcı, 15 Temmuz akşamı Türkiye’ye en büyük Haçlı seferinin düzenlediğini vurguladı.
Ülkeyi yönetenleri ve milletimizi de mektubunda uyaran Çakıcı; “Su uyur, küresel şeytanlar uyumaz. İnsan görünümünde ki bu iblislere dikkat etmezsek, daha çok 15 Temmuzlar görürüz. Aman dikkat” mesajını verdi.
Alaattin Çakıcı, gönderdiği mektubunda 15 Temmuz yorumlarını şöyle sürdürdü;
ZULÜM YAPTIKLARI TARİHTEDİR
“Okyanus ötesinin ve Avrupa birliğinin başlatmış olduğu haçlı zihniyetinin devletimiz ve topraklarımız üzerinde ki şerefsizce yapılan 15 Temmuzun seneyi devriyesine girmiş bulunmaktayız 1050’de başlayan ilk haçlı seferleri Vatikan emriyle Latinler kendi dinine mensup olan Bizans’ı 50 yıl işgal ettikten sonra bu yağmacı, çapulcu takımından o günkü batılı devletlerin daha iyi organize eden Vatikan 1492’de başlayıp Selçuklularla devam eden bu savaştan çoğunu kaybetmişlerdir. Şövalye baylon ile birlikteki haçlı ordularını Kudüs’e düşürüp Müslüman ve Hıristiyanları katlederek Kudüs krallığının kurulmasını ve doğu Akdeniz’e bağlı, bazı kara toprakları üzerinde büyük paralel kurmak kaydı ile Müslümanlara büyük zulüm yaptıkları tarih arşivlerinde bellidir.
BAZI ZİHNİYETİNİN İTTİFAKI
Suriye arıbeyliği döneminde Selahattin Eyyubi’nin Kudüs’ü fetih edip Hıristiyanların kalanlarına müshik giderlerine dokunmadığını yine arşivlerde mevcuttur. İslam’ın bayraktarlığını yapan bir cihan imparatorluğu olan Osmanlı İslami üç kıtada daha ileriye taşıdığı dünya arşivlerinde yerini almıştır. Vatikan’ın içini boşaltan illüminati ve tapınak şövalyeleri Hıristiyanlığı tamamen yozlaştırdığı o günden bugüne kadar Osmanlının her girdiği savaşta yukarıda bahsettiğim papa 10. Urban ile başlayan Osmanlının bağırma süreci olan Mondros mütarekesine kadar, Osmanlı tarih sahnesinin içerisinde batı ve Ruslarla yapılan savaşların hepsi haclı ve batı zihniyetinin ittifakıdır. Milletiyle et Tırnak olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları, Aziz milletimiz Haçlı zihniyeti ve batı emperyalizmini Anadolu’da hüsrana uğratarak cumhuriyetimizin istiklalini hür dünya dedikleri dünyada yerini aldığı, Lozanla tescil edilmiştir.
TÜRK YURTLARI LOZANIN KAYBIDIR
Lozan, cumhuriyetimiz için bir tapudur. On yıl Osmanlı coğrafyasının her bölgesinde savaşan, mücadele eden, maliyesi dibe vuran, batının karşısında kazandığı ulusal savaşımız lozanda hem muvaffakıyettir. Aynı zamanda lozan elimizin güçlü olmaması sebebiyle vahşi batının dayatmasıyla Misak-ı millinin içinde olup ta Halep’le başlayıp, Musul, Kerkük’e kadar imzalanan batılı emperyalistler tarafından bu Türk yurtları lozanın kaybıdır. İşte lozanın kayıp ve kazanç tarafları sömürgeci zihniyetin sonunda Ortadoğu, İngiliz ve Fransız sömürgesi altında kalarak masonların dünyada iyi organize olması neticesinde İngilizlerin Fransızların, ABD’nin de baskısıyla filistinde İsrail devletinin temellerini atmakla Ortadoğu’ya yerleşen fitne ve veba gibi mikrop üreten İsrail’in temellerini atmışlardır.
SOSYOLOJİK ÇALIŞMALAR
“Sembolik kurallar koymak kaydıyla Ortadoğu’da kendine bağlı batılı sömürgeciler küçük devletler oluşturarak kırılgan fay hatları oluşturmak kaydıyla İslam’ın bahçesinden beslenen, Müslümanları şii Sünni diye suni bir düşmanlık yaratan be birbirine kırdıran, batılı küresel bu üst akıl, Sovyetler’in dağılma sürecinden sonra medeniyetler çatışması adı altında sivil toplum örgütleri ile birlikte hareket eden, İslami kendilerine düşman seçmek kaydıyla kuzey Afrika da Fas’ta başlayıp Afganistan’a kadar 22 İslam ülkesinin haritalarında değişiklik yapıp küçük devletlere bölerek, barış ve sevgi dini olan İslami kötü göstererek İslam dünyasında batı kaynaklı terör örgütleri kurdurmak kaydıyla, başına da İslam cümlesini eklettirerek İslam coğrafyasını birbirine kırdıran bu zihniyetin, en büyük ideali İslam dünyasının en güçlü, 2 bin 500 yıllık devlet deneyimi olan Türkiye’nin üzerinde sosyolojik çalışmalar yaparak 40 yıl içerisinde kendini batı ve Vatikan kaynaklı dünya imamı ilan ettiren Fethullah Gülen denen, dili Allah kelamı eden, beyni Vatikan’ın içindeki illüminati tarikatının ve küresel güçlerin denetiminde olan bu iblis, 40 yıldır ve son 10 yılda Türkiye’nin tüm yasal kadrolarının içerisine bir veba gibi sızarak devletimizi birleşik devletler ve Vatikan ve dünya Siyonizm teşkilatlarıyla ortak hareket ederek 15 Temmuz’da ülkemizi parçalayıp kobani üzerinden PKK-PYD ve batılı askeri uzmanlar da o gece hazırlık içerisindeydiler Ülkeyi bölebilmek adına, tarih süreci içerisindeki Haçlı seferlerine baktığınız zaman insan, kılıç, hayvan gücü, zırhın dışında hiçbir teknolojik güçleri yoktu. Teknoloji, şu günlerde insan beyninin anlayamayacağı düzeyde bulunmaktadır.
BİR MİLAT
“15 Temmuz gecesi Aziz vatanımız üzerinde en büyük Haçlı seferi uygulanmak istendi. Elbiselerin en şereflisini giymiş, Brüksel ve NATO’nun emrine girmiş FETÖ’nün köpekleri yine elbiselerin en şereflisini giymiş fetöcü polisler PKK-PYD tüm Avrupa birliği kendisine Mesih gibi taptıkları bu gavur imamı olan Fethullah Gülen birleşik devletlerin emriyle öz vatanlarında Haçlılara köpeklik yapmak kaydıyla ülkemizi kan gölüne çevirerek Aziz milletimizin vatansever subaylarımızın, devletine bağlı polislerimizin bu haince saldırıyı ortaklaşa olarak durdurmuşlar ve dünyada bir ilki gerçekleştirmişlerdir. İnsan beyni bazı şeyleri çabuk unutur. Yarın seneyi devriyesine gireceğimiz 15 Temmuz’un 29 Ekim 1923 gibi bir milat olduğunu unutmayın”
DOĞRU OLAN DEVLETİN
MİLLETİN YANANDA OLMAK
“Topraklarımızda ve Ortadoğu’da hala batının, küresel üst aklın, Vatikan’ın Haçlı seferlerinin devam ettiğini bu aziz millet aklından çıkarmamalıdır. Hangi siyasi görüşten olursa olsun – FETÖ ve HDP hariç- Türkiye’de Alevi’si, Sünnisi, Kürt’ü Lazı Çerkez’i, Türkmen’i Avşar’ı çepnisi, Arnavut’u Boşnağı aralarında ufak tefek ayrılıklar olsa bile doğru olan millet olarak devletin yanında olmak vatanseverliğin bir göstergesidir.
Siyasi idareyi ister sevsinler ister sevmesinler, eğer Aziz vatanımızı ve devletimizi seviyorlar ise kibri bir tarafa bırakarak kenetlenerek Müslüman Türkiye cumhuriyeti devletinin gerçek vatandaşı ise Onur ve Şerefi kadar devletine sahip çıkmak, bu zaruri süreçte devletinin yanında olmak Şereflerin en yücesidir. Aziz Türk milletine ve Türkiye cumhuriyetine gönülden bağlı tüm Türk vatandaşlarına saygılarımla arz ederim.
15 Temmuzdaki şehitlerimize Vatan saptında terörle mücadele eden yurtiçi ve sınır ötesinde tüm şehitlerimize Rabbimden rahmet diler, gazilerimize de kalbi kutlarım. Selam olsun Allah yolunda Vatan için Şehitlik ve Gaziliği talip olanlara”
Bu Haber 2473337 Defa Okunmuştur