Av. ERDOĞAN KILIÇ yazdı
HUKUK VE HUKUKÇU
Bir ülkenin gelişmişlik düzeyinin yegâne ölçüsü; Adalet kurumlarında "hile", ya da "muvazaa" lı işlemlerin hiç olmamasıdır.
Hukuk düzeni saat gibi işlemezse, saf ve berrak olmazsa , "suç ve cezalar " herkese aynı şekilde uygulanmazsa o ülkede hiçbir kurum, kuruluş ve anlayış asla güvenilir kabul edilemez.
Onun içindir ki "Adalet Tanrıça" sının gözleri kapalıdır.
Oğul yargıç, şüpheli babasını yargılarken mevzuatın dışına çıkmayacak, devleti soyan, yoksula kıyan kurtarıcı bir dayı aramayacaktır..
Kimse nitelikleri dışında yükselmeyecek, başka bir el hukuk sisteminin içlerine ulaşmayacaktır.
Ne zaman ki hukuk düzeninin zırhları birer, birer delinir, o halde o delinen yerlerden içeriye yeni hukuk metotları ve ilkeleri girmez, yürütmenin hırs ve ihtirasları hücum ederler.
Hukuk bir kere yara almaya görsün, o yara asla iyileşmez ve kangren olur.
Hasta hukuk düzeni için herkes kendi işe bitinceye dek yaraya pansuman yapmaktan öte köklü bir iyileştirici çaba sergilemez.
Hukukçunun camiasına sahip çıkması, hukukun üstünlüğü için ilkeli duruş sergilemesi gerekir.
Yürütmenin istediği adam olmak, hukukun sırtına yük olmak demektir.
Yasama, yürütme ve yargı erkinin birbirlerinden bağımsız fakat birbirleri ile uyumlu olduğu ülkeler, demokrasi, adalet, özgürlük ve her türlü hakların gelişiminde önde iken, yargının yürütmenin etkisi altında olduğu ülkeler sancılı ve demokrasiden uzak bir görünüm arz ederler..
Yürütme denetlenmeyi hiç sevmez. Bu amaçla da denetim mekanizmalarına hücum ederek etkisizleştirmeye ve sembolik kurumlara haline dönüşmelerine çabalar.
İktidarlar yargısal kurumları kapatmaz aksine, kendisi için açık tutacak iç düzenlemeler için uğraşır.
Bu halde de şeklen kurumlar vardır ancak kuruluş amaçlarının çok uzağında faaliyetler icra ederler.
Düşününüz ki yargısal kurumlar kuruluş felsefelerine uygun davranış içerisinde olsalardı, Anayasa Mahkemesi kararlarına uymama lüksü olabilir miydi?
Keza bir yargı mensubu seçildiği bir kuruma uğramadan başka bir hukuk kurumuna jet hızıyla gidebilir miydi?
O kişiyle aynı çatı altında çalışmayan birilerinin en çok oyu tanımadıkları kişiye vermeleri olağan karşılanabilir miydi?
Yani demem o ki, bana yarasın diye sistemini değiştirdiğim bir kurum, yarın bir başkasına da değişiklik hakkı verecektir.
Yürütmenin istediği hukukçu olmak yerine, herkes için adaleti sahiplenen hukukçular oldukça, bir ülke asla mutsuz insanlar ülkesine dönüşmeyecektir....
Bu Haber 124101 Defa Okunmuştur