GÖKTÜRK TUNÇTÜRK yazdı
Değerli okuyucular..
Geçen günü yazdığım “Siyasi Travestilerin alayına çağrım var” başlıklı yazım; bazı kesimlerin zoruna gitmiş..
Deniliyormuş ki; “Siyasi Travesti olarak” bizi tarif ediyor..
Yahu, ben yazıda; Siyasi Travesti olarak tanımladığım tiplerden bahsederken isim zikretmediğim halde niye üstünüze alınıp, gocunuyorsunuz?
Yaranız mı var?
Ben kimlerin siyasi dönme ve yalaka olduğunu zaten açıkça tarif ettim.. Eğer üstünüze alınıyorsanız, demek ki sizi tarif etmişim…
Yalan mı? Yalan yazan şerefsizdir..
Değerli okuyucular..
Bu gün yine CHP Genel Merkezinin “sözde” Basın Danışmanı Ömer Topsakal ile CHP içinde “maskeli” görevlileri detaylıca yazamadım ama kısaca konu hakkında vurgular yapacağım..
Çünkü, bu gün dün gelen bazı sitemli telefonlar konuşmalar arasında geçen birçok çok önemli tarihi olaylar var.. Onlardan bahsedeceğim.. daha doğrusu bağlantılı glişmeler..
Değerli okuyucular..
Daha önceleri CHP’yi, RTÜK’te temsil eden Faruk Bildirici var idi.. RTÜK, Faruk Bildirici’yi kurumdan açıkça attı..
Atma gerekçesi ne idi? RTÜK üyesi iken, CHP’ye sık, sık gitmesi ve bazı görevleri üstlenmesi idi..
Bildirici’nin yerine kim seçildi? CHP’nin İletişim Danışmanı Okan Konuralp..
Şimdi.. Okan Konuralp seçilmeden önce ben yazdığım bazı yazılarda Sayın Kılıçdaroğlu’na özetle şu uyarılarda bulunmuştum;
“Sağında ki, solunda ki ve üst katlarında ki akreplere dikkat et.. Seni sokabilirler”..
Evet.. CHP’ye iletişim danışmanı olarak başlatılan Okan Konuralp, o zaman Hürriyet Gazetesinde iken Kılıçdaroğlu’na yapmadığı ağır eleştiri kalmadığı gibi, “Git artık yeter, koltuğu Muharrem’e bırak” diye tweet atabilmişti..
İşte bu zat, her ne hikmetse birden bire CHP’ye Basın danışmanı oldu..
Rasim Bölücek var.. Halen CHP Genel Merkezinde İletişim Koordinatörü..
Bu isim de şuan Kılıçdarolu’nun özel kalem müdireliğini yapan D.G. gibi birçok yerden kovulmuştu..
Ve dikkat çeken diğer konu ise; FETÖ’nün istihbarat görevlisi Enver Altaylı ile bir ayda 1.662 kez telefon görüşmesi yapması idi..
Kendisi halen ABD’de ikamet sahibi olarak görülüyor.. Tıp doktoru unvanı var ama aynı zamanda Mansur başkanın himayesinde ki Ankara Büyükşehir Belediyesinin Beton şirketi yönetiminde görev yapıyor… Yani ikinci maaşı alıyor..
Kendisine sorarsanız… miras kalmış, zengin birisi.. Yahu arkadaş mademki zenginsin de niye halkçı partide görev yapan birisi olarak başka bir yerden haksız şekilde ikinci maaşı alıyorsun?
Yine her ne hikmetse iletişim koordinatörlüğü katına da; kapıdan “kart okutularak” girilebiliyor..
Yahu Cumhurbaşkanlığı iletişim Başkanlığı katına bile kart okutularak girilmiyor, bu ne gizemli şey arkadaş?
Şimdi bu gizemli işlemler devam ederken, Basın Danışmanı Okan Konuralp RTÜK üyesi seçildikten sonra yerine yargı muhabirliği yapan ve toplam 12 yıl gazeteciliği bulunan genç ve tecrübesiz bir olan Ömer Topsakal, CHP’ye Basın danışmanı olarak başladığı ilan edildi..
Geçmişte de yazmıştım.. Sayın Kılıçaroğlu ve Atatürk’ün partisi bu yeni yetme gazeteci danışmana, ne danışacaklardı?
Çok geçmeden sırlar ortaya çıkmaya başladı.. Genç gazeteci Ömer, Basın danışmanı olarak gözüküyordu ama RTÜK üyesi seçilmesine rağmen, gerçekte; hala Basın Danışmanı rollerinde olan Okan Konuralp’in yardımcı elemanı olarak iş yapıyordu..
Hatta Genel Merkez personelinin dillendirdiklerine göre Bu Basın Danışmanı kardeşimiz, Okan Konuralp genel merkeze geldiğinde odasına kendi eliyle kahvaltı ve yemek servisi bile yapıyormuş..
Ve… Ve .. Sayın Kılıçdaroğlu’nun gerek Genel Merkezde gerekse TV’lerde yaptığı toplantıları, sohbet programlarını ayarlayan, koordine eden kim?
Ömer Topsakal’mı yoksa RTÜK üyesi Okan Konuralp’ mi?
Hepsinde başrolde tabi ki Konuralp var…
Şimdi basın danışmanı rolünde ki bu genç arkadaş geçen günü, CHP’ye açık destek veren Sözcü gazetesinin yazarı Deniz Zeyrek’e; “Sen kendini ne sanıyorsun, geri zekalı” diye hakaret edip, bir koruma ile üzerine yürüdü..
Ortalık karıştı… Kirli ilişkiler ortaya döküldü..
Çünkü Deniz Zeyrek ve İstanbul’da ki meclis üyesi kardeşi açıkça İmamoğlu’nu parlatıp; ya cumhurbaşkanı adayı yapmak veya partinin başına geçirmek için çaba sarf ediyorlar..
Evet.. görüyorsunuz düşen maskelerin altında hep akçeli işler var.. Maaşlar var..
Öte yandan… Geçen Büyük kurultayda delegeler tarafından karizması çizilip, darmadağın edilen Tuncay Özkan..
Parti yönetimine seçilemeyince “Basından Sorumlu Genel başkan Yardımcılığı” makamı da elinden uçtu gitti..
Amma .. O’da ne? Bir bakıyoruz… Koskoca ana muhalefet Partisi CHP’de birden bire “Basından Sorumlu Genel başkan Yardımcısı” koltuğu kaldırılıyor..
Niye kaldırılıyor? Eee kaldırılmasa, birisi Basından Sorumlu Genel Başkan yardımcısı olarak atanacak…
Peki, o zaman Tuncay ne olacak? Kapılarda, köşelerde kalacak..
Evet.. Şimdi bu makam yok olarak gözüküyor ama bu makamın tüm görevlerini fiilen yine Tuncay Özkan yürütüyor..
Deniz Baykal döneminden kalma ve kullanılmayan bir yan makam görüşme odası vardı..
Birden bire bu oda temizlendi ve Kılıçdaroğlu’nun hizmetine sunuldu.. Tabi kendisinin bilgisi dışında gelişti..
Ben o zamanlar yine aynı gün Sayın Kılıçdaroğlu’nu “böceklere dikkat et” diye uyardım..
Peki, bu rolleri üstlenenler Kılıçdaroğlu’nun dostları mı? Asla..
Şimdilik sadece imkanları ve makamları kullanıyorlar..
Bu uyarı yazılarımdan sonra benim de Sayın Kılıçdaroğlu ile ortaklaşa tanıdığımız bir partili grup, Genel Başkanı Genel Merkezde ziyarete gittiler..
Haa şu hakkını da teslim edelim.. Sayın Kılıçdaroğlu’nu sert şekilde uyarsan da, eleştirsen de, mahkemelere koşmaz ve hatta kendisini düşünceye sevk eder..
İşte böyle bir ruh hali ile kendisini ziyaret eden gruptan birisine sorar;
Der ki; “Yahu Göktürk bey bizim makamlarda, katlarımızda ki bazı gelişen olayları yazıyor, uyarıyor.. Göktürk bey bu bilgileri, istihbaratları kimden alıyor acaba?”..
Kendisine soru iletilen o kişi başlıyor yalakalığa..
Ve Sayın Kılıçdaroğlu’na çok yakın birisinin adını vererek, diyor ki;
“Sayın Genel başkanım, haklısınız.. Bu net bilgileri falan kişi Göktürk (Cafer) beye ulaştırıyor, Göktürk bey de para karşılığı yazıyor”…
Sayın Kılıçdaroğlu’da “tamam” deyip bunları gönderiyor..
Ben bu kalleşliği, alçaklığı erketesi günü öğrendim..
Gel de isyan etme.. Anladığım kadarı ile yalakalık yapan bu kişiyi de, Sayın Kılıçdaroğlu’na “bu isimlere, bu işlemlere dikkat et” diye uyardığım bazı isimler kurgulamış..
Allah’a şükür… Paralar vurup, malı götürmedik.. Kimselerin açığını şantajlar yaparak, karşılığında paralar almadık.. Pazarlık yapıp, “şunun aleyhinde, şu haberi yazarım ama şu kadar para alırım” diye tek bir anımız olmadı..
Evet.. Vefalı dostlarımızdan kardeşlik duygusu ile destekler aldık ama asla para karşılığı yazı ve haber yapma alçaklığında, şerefsizliğinde bulunmadık..
Aslında benim Sayın Kılçdaroğlu’nu uyarmamda ki gerekçeleri bu olayla ispat edilmişti..
Fakat zoruma gitmişti.. Ve Sayın Kılıçdaroğlu’na bu konuda bir mesaj gönderdim.. Detaylarını yazdım..
Ve Allah var.. Kendisi bir akşamüzeri çok samimi duygularla beni arayıp, söylentilere hiçbir şekilde kafamı takmamamı, dostlukların devam edeceğini vurguladı..
VE “BEN NERDE YANLIŞ YAPTIM?”
Değerli okuyucular..
Anlattığım bu gibi onlarca olaylar var.. Sayın Kılıçdarolu’nu sinsice zora sokmak adına yapılan onlarca işlem ve icraatlar, servisler var..
Peki, Sayın Kılıçdaroğlu bunların farkında değil mi?
Çok, çok iyi ve net bir şekilde her şeyin farkında ama seçimleri atlatıncaya kadar sabır ediyor..
Ve bu anlatımlarımın son düğümleri..
Biliyorsunuz… Mansur Yavaş’ta, Ekrem İmamoğlu’da bir ilçe belediye başkanı idiler..
Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlıklarına aday gösterilmelerini ise hiç kimseler beklemiyordu..
Ama birden bire, hatta son dakikalarda diyelim.. Aday gösterildiler..
Lakin seçimlerin akabinde Sayın Kılıçdaroğlu’nu hayal kırıklığına uğratmışlardı..
Başkanlık koltukları kazanılmıştı ama Meclis üyeleri listesi çoğunluğunu elde edememişlerdi..
Yani; harbiden topal ördek pozisyonuna kalmışlardı..
Bu isimlerin, sadece algı propagandalarla aday oldukları ortaya çıkmıştı ama sabır gerekirdi..
Sayın Kılçdaroğlu sabır küpü oldu ama gün geldi aday gösterdiği Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu, kamuoyunda kendisine karşı “Cumhurbaşkanı adayları” havası ile vefasızlıklar sergilediler..
Sözde Anketlerin, Genel Başkanlarını ezmelerine açıkça göz yumup, kendi isim algıları adına susmayı tercih ettiler..
Ve sonunda Sayın Kılıçdaroğlu’nun sabır küpünü çatlattılar..
Açık mesaj verdi.. “Bekleyeceksiniz kardeşim, adaylık yok size, görevinize, işinize bakın” demek zorunda bırakıldı..
Evet… Değerli okuyucular kim olsa bu vefasızlık karşında sinirleri bozulur..
Ve aldığım bilgiler … Sayın Klıçdaroğlu bazı dost meclislerinde, hani bir şarkı var ya;
“Allah’ım neydi bu? Ben nerde yanlış yaptım” misali, Genel Başkan seçildikten sonra kendisine karşı yaptığı üç özeleştirisi var..
Birincisi; Ekmeleddin İhsanoğlu’nun, cumhurbaşkanı adayı olarak gösterilmesine “olur” demesi..
İkinci ve üçüncüsü ise; Mansur Yavaş ile Ekrem İmamoğlu’nu; Ankara ve İstanbul’a Büyükşehir Belediye Başkanı adayı gösterip, seçtirmesi..
Şimdilik “ya sabır” çekiyor…
Gelin iddiaya giren varsa girelim…
Sayın Kılıçdaroğlu’da; Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’nun algı balonlarının nasıl patladığına çok net bir şekilde tanık oldu..
İşte diyorum ki; bu iki isim bundan sonra, hiçbir şekilde CHP’de hiçbir şekilde yer kapamayacaklar..
Bu Haber 138357 Defa Okunmuştur