GÖKTÜRK TUNÇTÜRK yazdı
Değerli okuyucular..
Biliyorsunuz Sedat Peker çok uzun süredir, AKP içinde ki ve AKP ile ilintili olan bazı kişilerle ilgili bir sürü şeyler söyledi, videolar attı, geçmişte cereyan eden birçok olaylarla ilgili birçok şeyler söyledi, birililerini suçladı.
Ben; Sedat Peker’i; AKP’nin ve iktidarın “Kozmik Odası” olarak yorumluyorum..
Tabi gerek basın, gerekse siyaset camiası beni de Ülkücü ve Milliyetçi Hareketin bir neferi olarak bildikleri için sık, sık bana; “Abi sen Sedat Peker olaylarını neden hiç yazıp, yorumlamıyorsun?” diye sorular iletmekteydiler.
Niye yazıp, yorumlayayım arkadaş?
Niye aile içi kavgaya karışıp, müdahil olayım?
Bozkurt işaretinin yanında, diğer eliyle Rabia işareti yapan Sedat Peker değil mi idi?
İşte orada benim; Sedat Peker’in; Milliyetçilik, Ülkücülük anlayışı ile hiç işim olmaz..
Ha AKP’yi özgür iradenle desteklersin, oy veririsin, oy toplarsın.. O ayrı..
AKP adına illerde toplantılar yaparak, birçok kesimleri tehdit edip, AKP’ye oy isteyen Sedat değil mi idi?
Bazı AKP’li vekil ve yöneticilerin arabalarında 10 binlerce doları çanta ile koydurtan Sedat değil mi idi?
Şimdi ben; Bahçeli’nin başını çektiği MHP’ye oy vermesem de, ben hala organik Ülkücü yapıya sahip Türk Milliyetçiyim ve öz be öz de MHP’liyim..
Sedat’ın; AKP ile olan aile içi tartışmasında, kavgasında niye taraf olayım?
Peki, bu yazıyı niye yazma ihtiyacı hissettim?
“Ülkücü” olarak bildiğim Sedat Peker, geçmişte iktidar gazının havasına girerek birçok hatalar yapmıştır.
Ve bu hataları, şimdi kendine ağır faturalar olarak geri dönüyor.. Gurbet elde ailesi ile bu hallere düşmesine ben harbiden üzülüyorum.
Peki, Sedat şimdi “Ülkücü” değil mi? Ülkücülüğünden zerre kadar şüphem yok..
Rahmetli Muhsin başkan gibi; siyaseti; dernekçilik zannettiler..
Siyasette; dansözlerin, fahişelerin, adam satanların olduğunu düşünmediler..
Ve geçen günü bir baktım, tescilli bir siyasi puşt, Sedat’a “FETÖ’cü” çamuru attığı gibi, geçmişlerde çok, çok büyük iftiralar atıp, hedef gösterdiği Mehmet Ağar için acayip güzellemeler döktürüyor..
Ve Sedat’ı kastederek diyor ki; ; “Mehmet Ağar’ı hedef alanlar; sicili bozuk adamlar, ben Ağar’ı savunuyorum ve ona kefilim. Hep başarılı sicili olan bir devlet adamıdır"
Vat kıvırdak fahişe vay..
İşte bu puşt; Milliyetçilerin, Ülkücülerin aile içi tartışma ve kavgalarında şimdi kurnazca ortaya çıkıp, aralarında alevler yakıyor..
Yoksa bu fahişenin ne Mehmet Ağar’ı, ne de Sedat’ı sevdiği falan yok.. Amacı; biri birlerine daha da çok düşürmek…
Mehmet Ağar’da Milliyetçidir, Sedat Peker’de Milliyetçidir..
Dedim ya; saçma sapan aile içi bir kavgaya tutuşmuşlar..
Ee milliyetçilerin bu aile kavgasını Mao’cu Komünist Doğu Perinçek kaçırır mı?
Adamın işi bu..
Değerli okuyucular..
Ne diyor bu siyasi puşt? “Mehmet Ağar’ı hedef alanlar; sicili bozuk adamlardır”..
Bakın; kesintisiz Milliyetçi- Ülkücü düşmanı olan bu siyasi puşt, geçmişte Mehmet Ağar ve ekibi için neler diyordu?
“Faili meçhul cinayetlerin tek sorumlularıdır. Uyuşturucu kaçakçılığı, gasp ve harç işleri bu ekipte var. Telefonlarımızı bu ekip dinliyor” falan- filan..
Yani Emniyet içinde ki Milliyetçi ve Ülkücü isimlere atmadığı çamur ve iftira kalmamıştı..
Ee Mao’cu Perinçek, o zaman şöyle demen lazım; “Ben dahil, Mehmet Ağar’ı hedef alan kim var ise sicili bozuk adamlarız”.
Niye demiyorsun ulan yavşak?
Bu memlekete sicili bozuk tek siyasi fahişe varsa; O’da sensin Mao’cu Doğu Perinçek..
Bir de utanmadan Mehmet Ağar’ı, Mao’cu partisine katılmaya davet ediyor..
Katılmaz da, eğer Mehmet Ağar’da Ethem
Sancak gibi gaflete düşüp, bu kıvırdağın partisine katılır ise inanın Elazığ’a giremez, tüm Milliyetçiler defterden tamamen silip, atarlar..
Değerli okuyucular..
Bakın ben; her kalıba giren bu siyasi siyasi fahişe Perinçek’in ve gazetesi Aydınlık gazetesinin yazdıkları iftiralar yüzenden günlerce anadan üryan işkenceler gördüm, kardeşlerim ve Ankara- Bahçelievler’de ki Ülkücü arkadaşlarınla birlikte tutuklanıp, Mamak Askeri Cezaevine gönderildik..
Nereden mi biliyorum, bu puştun yazdıklarından dolayı cezaevine gittiğimi?
Bağlı olan ellerim ve ayaklarıma takılan elektrik kabloları çalıştırılmadan önce, gözlerim bağlı olsa da anlıyordum.. Beni sorgulayan ekip, Aydınlık gazetesinin sayfalarını çevirip, çevirip okuyarak, orada yazılanları bana soruyordu.
Ve yüce Allah’ın hikmeti..
12 Eylül Askeri darbesinde Mamak Cezaevinde aynı koğuşa düştük..
Bu puşt ile yanında getirdiği sözde itirafçı Ömer Tanlak, Bahçelievler ekibinin D-1 koğuşuna girdiğimizi görünce olağanüstü şekilde tedirgin olmaya başladılar..
Kim bu Ömer Tanlak?
O zaman Etlik semtinde oturan ve Hukukta okuyan eski bir Ülkücü idi..
Bu Doğu Perinçek’in işi; zayıf karakterli isimleri avlamak ve sözde itirafçı yaparak, günlerce manşetler atıp, birçok Ülkücü isimi hedef göstermekti.
İşte bu Ömer Tanlak denen karaktersizi de avlamış ve birçok hayali bombalamaları, kurşunlamaları, baskınları hep Muhsin Yazıcıoğlu’nun talimatı ile yaptıklarını Aydınlık gazetesine, yani; Doğu Perineçek’e anlatmıştı…
Ne oldu bu Ömer Tanlak’a? Cezaevinden çıktıktan sonra güya bunalıma girmiş, kendisini yakıp, intihar etmiş..
Doğu Perinçek .. Ülkü Ocakları Genel Merkezi Hukuk masası başkanı Abdurrahman Yurtaslan’ı hatırlıyor musun?
Ben hiç unutmadım.. Bu karakteri zayıf adama paralar verip, sözde dizi itirafnameler hazırlayıp, yayından önce yurtdışına gönderdikten sonra; onlarca Ülkücüye iftiralar atıp, hedef gösterdiğin manşetleri unutmadık..
Değerli okuyucular..
Mamak askeri Cezaevi koğuşunda Doğu Perinçek tayfasında kimler vardı?
Oral Çalışlar, Gün Zileli, Mustafa Kemal Çamkıran ve Ömer Tanlak…
Koğuşta bizim hareketten kimler vardı?
Namık Kemal Zeybek, filmci Berker İnanoğlu, yazar Taha Akyol, Mehmet Naci Bostancı, Yaşar Okuyan ve rahmetli Elazığlı Avni Çarsancaklı vardı..
Bu sözde itirafçı Ömer Tanlak, tam benim karşımda ki ranzada yatıyor.. Puşt korkudan geceleri uyuyamıyordu, gündüzleri birilerinin gözlemi ile uyuyabiliyordu..
Ve benim bunlara mutlaka bir hareket yapacağımı çok iyi bildikleri için, bir baktım Cezaevi müdürü yüzbaşı beni çağırdı..
Dedi ki; “Karslı, bak adamı tehdit ediyormuşsun, senin yüzünden bunlar rahat uyuyamıyorlarmış” falan…
Ve dikkat edin.. Bir baktık ertesi günü Cumhuriyet gazetesi haber yazmış.. “Perinçek ve ekibi cezaevinde Ülkücülerin tehditleri altında” falan..
Can güvenlikleri yok algısı yaratıyorlar.. Niye? Alparslan Türkeş’in yattığı Askeri Dilokulu cezaevine gitmek için ve orada ajanlıklarını sürdürmek için…
Koğuşta 205 kişi kalıyoruz… Bir sabah bir baktık; DEV-SOL ve DEV-YOL’un askeri kandı olarak yargılanalar, bu Doğu Perinçek’i evire- çevire dövüyorlar.
Ne diyorlar buna? “İspiyoncu, işbirlikçi ajan aksak Timur”
Tabi “aksak Timur (Timurlenk) in tırnağı olamaz da bu puştu, işte sol örgütler bunu böyle tanımlıyorlar.. Timur ile benzerlikleri sadece ayağı sakat..
Ve tabi biz koştuk, sol örgütlerin elinden bu Perinçek’i aldık..
Sonra da bizimle birlikte yemek yiyip, bulaşıklar yıkamaya başladılar..
Akşamları ise; Taha abi ile siyasi tartışma sohbetleri yapıyorlardı.. İşte o sıralarda birazda olsa Ülkücülere geçmişte puştluklar yapmanın pişmanlığını biraz da olsa yaşadığını hissettim.
Ve ben kardeşlerimle birlikte tahliye olunca bu puşt şok olup, inanamadı..
“Oo seni tahliye ettiler ise bizi haydi, haydi bırakılar” diyordu..
Neden diyordu? Çünkü bana ve Bahçelievler ekibine attığı çamurları, iftiraları biliyordu…
Ve benim gibi binlerce Ülkücüyü, bu işbirlikçi Perinçek, gazetesinde hedef göstermiş, onlarca Ülkücü saldırıya maruz kalıp, şehit olmuşlardı..
Değerli okuyucular..
Sadece bir kesit aktaracağım sizlere..
MİT’in efsane yöneticisi vardı. Adı; Hiram Abbas .. Hiram abiyi bir sabah İstanbul’da çapraz ateşe tutup, katlettiler..
Sizce bu katliamda Doğu Perinçek’in parmağı var mıdır?
Şimdi ben yazmıyorum, kendisi bir Tv’de MİT Daire başkanı Mehmet Eymür ile Hiram abinin şehit edilmesi olayını tartışıyorlar..
Karşılıklı konuşmalar aynen şöyle;
Mehmet Eymür : “Yaptığınız yayınlarla Hiram Abas’ı hedef göstertiniz öldürttünüz. Hiram Abas’ı öldürten sizsiniz.”
Doğu Perinçek : “Sizi hedef gösterdiğimiz doğru. Yani şöyle; Bakın yaşıyorsunuz. Ama sizlerin ama bu ülkenin başına 12 Mart, 12 Eylül çoraplarını Amerika ile Gladyo ile birlikte ördüğünüzü. Orada Amerika’ya memurluk yaptığınızı. Biz yayın organlarımızda gümbür, gümbür ortaya koyduk ve vazifemizi yaptık.”
Mehmet Eymür : “Siz Hiram Abas’ı öldürttünüz diyorum. Savcılarda dinlesin programı. Adresini gösterdiniz, telefonlarını verdiniz, resimlerini çektiniz.”
Doğu Perinçek : “Evet çektik.”
Mehmet Eymür : “Arabasının plakasını verdiniz. Bunu o çok sevdiğiniz Amerika’da yapsanız. Ömür boyu hapiste kalırdınız, biliyor musunuz?”
Evet değerli okuyucular..
Şimdi bu kıvırdak zat, çıkıp; geçmişte vatan ve millet düşmanları ile ekibi ile birlikte çarpışmış olan ve ağır iftiralar attığı Mehmet Ağar’a da güzellemeler yapıp, partisine davet ediyor..
Beyni sulanmış bu zat, zannediyor ki yaptıkları alçaklıkları, puştlukları Milliyetçiler, Ülkücüler unuttu.
Evet.. Şimdi bu tartışmalarda taraf olmasının amacı “mikserlik” yapıp, aile içi kavgayı kızıştırmak, aileyi birebirlerine daha çok düşürmek…
Ha bizimkilerde bu tuzağa düşüyorlar mı? Düşüyorlar…
Ve geçmişte Sedat’ın yaptığı konuşmaları nefretlerle yazıp, çizen bazı yazarlarda şimdi Sedat’a acayip gaz veriyorlar…
Bu ne kirlilik arkadaş?
Bu Haber 209247 Defa Okunmuştur