http://www.haber2000.com
» BUGÜN; BİLİM ALANINDA BAŞARILI OLAN, ENDÜSTRİ VE TEKNOLOJİSİYLE EKONOMİSİ GELİŞMİŞ TEK BİR İSLAM ÜLKESİ YOK.. HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ ZATEN HİÇ YOK. PEKİ, SUÇ İSLAM’da mı?

BUGÜN; BİLİM ALANINDA BAŞARILI OLAN, ENDÜSTRİ VE TEKNOLOJİSİYLE EKONOMİSİ GELİŞMİŞ TEK BİR İSLAM ÜLKESİ YOK.. HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ ZATEN HİÇ YOK. PEKİ, SUÇ İSLAM’da mı?

“Bilimler alanında başarılı tek İslam ülkesi yok. Verimlilikle, endüstri ve teknolojisiyle ekonomisi gelişmiş tek İslam ülkesi de yok… Türkçülük akımında yer alan Ahmet Ağaoğlu, Miladi takvimle 26 Şubat 1914 günlü İslam Mecmuası’nda bütün Müslümanların geriliğine dikkat çekiyordu. Hıristiyanlarda gelişmiş ve az gelişmiş ülkeler vardı. Uzak Doğu’da öyleydi ama gelişmiş tek Müslüman ülke yoktu. Sebep İslam mıydı? Bugün Milliyetçiler ve İslamcılar arasında particiliğin “dava” sanılması yaygındır. Bu yüzden; ‘Fikir’ siyasetin sıradan bir aleti durumuna düşüyor. Siyasi güç yine sorgusuz sualsiz itaat istiyor
Paylas
BUGÜN; BİLİM ALANINDA BAŞARILI OLAN, ENDÜSTRİ VE TEKNOLOJİSİYLE EKONOMİSİ GELİŞMİŞ TEK BİR İSLAM ÜLKESİ YOK.. HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ ZATEN HİÇ YOK. PEKİ, SUÇ İSLAM’da mı?
Siyaset - 03 Mayıs 2022, Salı 00:00:00
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

GÖKTÜRK TUNÇTÜRK

(Cafer Uğurlu) yazdı

www.haber2000.com

 

Değerli okuyucular…

 

Bu gün 3 Mayıs..

 

Bazıları için sadece normal bir günün tarihi olabilir..

 

Fakat… 3 Mayıs 1944 yılında Türkçülük akımını başlatan Hüseyin Nihal Atsız, o günün başbakanı Şükrü Saraçoğlu’na; ORKUN Dergisinde açık bir mektup yazar ve Türk devletinin Türklükten, Türkçülükten uzak bırakılmaya çalışıldığını ve bu konularda gerekli girişimlerle önlem alınmasını ister..

 

İşte bu yazıyı “Irkçılık” olarak gören ve Başbakan Saraçoğlu’na yakın olan Sabahattin Ali, Hüseyin Nihal Atsız’ı şikayet eder ve “Irkçılık ve Turancılık” gerekçesi ile dava açılır..

 

Fakat… Çok, çok enteresan bir olay cereyan eder..   

 

Mahkemenin ilk duruşma gününde; mahkeme salonunu ve adliyenin etrafını Milliyetçi gençler hınca, hınç doldururlar..

 

Mahkeme heyeti, işin vahametini anlar ve bu davanın duruşmasını 3 Mayıs 1944 gününe erteler..

 

Bu geri adım, Türklük ve Türkçülük adına önemli zafer kapısını açmıştır.. Türk Milliyetçileri sevinçlidir..

 

İşte bu hukuk zaferini ; 3 Mayıs 1945 tarihinde Tophane Askerî hapishanesinde yatan; Nihal Atsız, Zeki Velidi Togan, Nejdet Sançar ve Reha Oğuz Türkkan ile 10 mahkûm tarafından ilk olarak kutlamışlardır..

 

Ve bu 3 Mayıs tarihine; Türkçülük günü adı verilmiştir..

 

Türkiye Cumhuriyeti devletini çok zor şartlar altında kurmayı başaran, Başbuğların Başbuğu gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, Türklük ve Türkçülük için çok önemli bir sözü vardır;

 

“Taş kırılır, tunç erir ama Türklük ebedidir”

 

Evet.. 3 Mayıs Türkçülük günü; gönülden “ben Türk’üm” diyebilen herkesse kutlu olsun..

 

Değerli okuyucular..

 

Yazımın başlığını; benim çok, çok değer verdiğim ağabeyim Taha Akyol’un, Karar Gazetesinde ki bugün ki yazısından harmanladım..

 

21. yüzyıla geldik, Elhamdülillah Müslümanız.. Dinimiz de; İslam’dır.. Rehberimiz de; Kur’an dır..

 

Taha abinin bu yazısı aynı zamanda 3 Mayıs gününde ve şuan da Türkiye siyasetinde; “İstibdat” ifadesinin tartışıldığı günlerde yazılması da ayrı bir önem arz etmektedir..

 

Evet.. Çağlar hızla bilim ve teknoloji çağı olarak değişiyor ama gelin görün ki bu alanlarda gelişme sağlayan tek bir İslam ülkesi yok..

 

Bu çok üzücüdür..

 

Ve gelişmeyi önleyen bu İslam ülkelerinde ise Hukuk ve Adalet kapıları kapatılmıştır.. Evrensel hukuk depolara atılmış, Hukuk; kişilerin üstünlüğüne göre dizayn edilmiştir..

 

Oysaki yüz yıllar geçmesine rağmen hala mahkeme salonlarında “Ben Hz. Ömer adaleti istiyorum” diye haykıran yüz milyonlarca insan var..

 

Demek ki; eskiden Hz. Ömer’in dünyada örnek olan eşsiz bir adalet sistemini biz İslam ülkeleri kullanmıyoruz ama gelişen ülkeler kullanıyor..

 

Bu ayıp tüm İslam ülkelerine yeter..

 

Değerli okuyucular.. Bu konuda daha önce yine çok değer verdiğim ağabeyimiz, Kültür eski Bakanı Namık kemal Zeybek’te yazmıştı…

 

Taha Akyol ve Namık Kemal Zeybek ile aynı zamanda; 12 Eylül 1980 askeri darbesinde, MHP ve Ülkücü kuruluşlar davasından, Mamak askeri cezaevi D-1 koğuşunda birlikte yattık ve çileli günlerimizi paylaştık..

 

Namık Kemal Zeybek; MHP ve Ülkü Ocaklarının baş mindercisi idi, Taha Akyol’da; MHP genel idare kurulu üyesi olduğu gibi, o zamanlarda MHP ve Ülkücülere hizmet eden Hergün gazetesinin de yazarı idi..

 

Kimler ne derlerse desinler… Benim için; Namık Kemal Zeybek ve Taha Akyol, Milliyetçi ve muhafazakar dünyasının yaşayan bilge insanlarıdır..    

 

Ayrıca… Taha abi evrensel Hukuk sistemini çok iyi bilen ve benimseyen bir Hukukçudur..

 

Değerli okuyucular..

 

Gelelim Taha Akyol’un Karar gazetesinde ki köşesinde yazdığı bugün ki, çok, çok önemli yazısına..

 

Bu yazıyı ilim, İslam ve hukuk adına herkes mutlaka okumalıdır..

 

Yazının tamamı şöyle…

 

“Müslümanlar olarak asırlardan beri bunu diliyoruz. Ama bugün bilimler alanında başarılı tek İslam ülkesi yok. Verimlilikle, endüstri ve teknolojisiyle ekonomisi gelişmiş tek İslam ülkesi de yok

 

Hukukun üstünlüğü zaten söz konusu değil!

 

AK Parti ilk on yılında yarattığı umutları, ikinci on yılında kendi eliyle tahrip etti.

 

Müslümanların, asırların içinden gelen istibdat ve itaat geleneğini sorgulamadan bir gelişme yolu bulamayacakları apaçık ortada…

 

FİKİR ÖNCÜLERİ

 

Uzun istibdat asırları çekingen, durgun, edilgen zihinler ve insanlar yaratmış, gelişme, ilerleme mümkün olmamıştı.

 

Türkçülük akımında yer alan Ahmet Ağaoğlu, Miladi takvimle 26 Şubat 1914 günlü İslam Mecmuası’nda bütün Müslümanların geriliğine dikkat çekiyordu. Hıristiyanlarda gelişmiş ve az gelişmiş ülkeler vardı. Uzak Doğu’da öyleydi ama gelişmiş tek Müslüman ülke yoktu. Sebep İslam mıydı?

 

İslam’ın ilk dört asrında bilim ve felsefe alanındaki gelişmeleri hatırlatan Ağaoğlu, sebebin din olarak İslam değil, “hakim sınıfların istibdadı” olduğunu yazıyordu; Umera, ulema ve kalemiyenin istibdadı…

 

Osmanlı milliyetçisi Namık Kemal’i, Türkçü Ziya Gökalp, Yusuf Akçura gibi isimleri hatırlatmama gerek bile yok.

 

İslamcılık akımının öncülerinden Said Nursi, 1911’de Hutbe-i Şamiye’de Müslümanların geri kalmasının 6 sebebini sayıyor, bu arada, “çeşit çeşit bulaşıcı hastalıklar gibi yayılan istibdat”ı zikrediyordu.

 

İslamcı aydınlardan Filibeli Ahmet Hilmi Bey, 1910 yılında Hikmet dergisinde, Emevilerle başlayan istibdat asırlarını hatırlatarak şöyle yazıyordu:

 

“Bu uzun istibdat devirleridir ki bütün Müslümanlara fena alışkanlıklar vermiştir. Fakirlik ve miskinliği yüceltme, riya, boyun eğen bir itaat vesaire gibi.”

 

SİYASET VE ‘DAVA

 

Bugün milliyetçiler ve İslamcılar arasında particiliğin “dava” sanılması yaygındır. Bu yüzden

 

“Fikir” siyasetin sıradan bir aleti durumuna düşüyor. Siyasi güç yine sorgusuz sualsiz itaat istiyor.

 

Hal bu ki; bu iki büyük fikir akımının büyük öncüleri, yukarıda örneklerini gördüğümüz gibi “inhitat” dedikleri çöküşümüzün sebeplerini araştırırlar ve “istibdad”a dikkat çekerlerdi.

 

Günümüzde Prof. Hayrettin Karaman’ın tavrı önemli bir veridir. Prof. Karaman, ilk baskısı 1993’te çıkan “Ana Hatlarıyla İslam Hukuku” adlı eserinde, Peygamberimizden otuz sene sonra “saltanat ve istibdadın” hakim olduğunu, “fikir hürriyetine meydan vermediğini” ve bu yüzden fıkıhta kamu hukuku konularının gelişmediğini yazar. (cilt I, s. 165-166)

 

Kamu hukuku gelişmemiş olan fıkıh sistemine dayalı bir devlet çağımızda mümkün mü?! Siyasal İslamcı hareketlerin başarısızlığının birçok sebeplerinden biri budur.

 

Bunu sorgulayan ve AK Parti iktidarının kamu hukuku alanındaki ihlallerini eleştiren, CB sisteminin yol açtığı sorunları tahlil eden bir ‘İslamcı’ görüyor muyuz?

 

Aksine, Sayın Prof. Karaman’ın muhalefete fırsat vermemek için iktidarın eleştirilmemesini istemesi, siyasi tarafgirliğin, particiliğin İslami düşünceyi de nasıl kısırlaştırdığına dair hazin bir örnektir.

 

İSTİBDAT VE HÜRRİYET

 

Muhafazakârlar hemen meseleyi “Ulu Hakan”a bağlıyorlar. Şüphesiz büyük bir diplomat ve modern eğitimci olan Abdülhamit yine şüphesiz bir istibdat rejimi kurmuş, İslamcı yayınlara bile izin vermemiş, hatta Mecelle Cemiyeti’ni dağıtarak Mecelle’nin eksik kalmasına sebep olmuştur.

 

Tunuslu Hayrettin Paşa’nın önerdiği kurumlaşma reformlarını da reddetmiştir.

 

Mehmet Akif’in dergisi Sırat-ı Müstakim ancak Ağustos 1908’de, Safahat’ın ilk kitabı da 1911’de yayınlanabilecekti.

 

Tarihe “Ulu Hakan” ve “Ulu Önder” gözlükleriyle bakmak, laboratuvar gibi bakmamızı engelliyor. Devirlerin sorunlarını ve imkanlarını, gelecek nesillere ne gibi sorunlar ve imkanlar devrettiklerini düşünmüyor, araştırmıyoruz.

 

Zaten amaç da düşünmeden taraftarlar yaratmaktır.

 

Çok uluslu imparatorluğun devamı mümkün değildi.

 

Meşrutiyet hiç olmazsa sonraki nesillere kamu hukukunda milli hakimiyet, milli irade, meclis, seçim, kuvvetler ayrılığı kavramlarını, fikir hayatında da bugünkü seviyemizin çok üstünde zengin bir fikir mirasını bıraktı.

 

Meral Akşener’in “kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet” diye konuşması iyi oldu, umarım bu iki kavram üzerinde bilgi sahibi olmamıza ve düşünmemize yol açar.

 

NOT : (İSTİBDAT) NEDİR? : “Uyruklarına herhangi bir hak ve özgürlüğü tanımayan sınırsız monarşi, Despotluk, Despotizm, zorbalıkla yönetilen bir sistem şekli”

Bir 1 kişi ve şunu diyen bir yazı 'Bugün milliyetçiler ve İslaır arasında particiliğin "dava" sanılması yaygındır. Bu yüzden "Fikir" siyasetin sıradan bir aleti durumuna düşüyor. Siyasi güç yine sorgusuz sualsiz itaat istiyor. TAHA AKYOL' görseli olabilir


Bu Haber 127734 Defa Okunmuştur

OKUYUCU YORUMLARI

UYARI:Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.(Yorum Yapanın Taahütü)Yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
Ad Soyad
E-Posta
Yorum
SİZCE, 2024 YILININ EN İYİLERİ?
Liderler- KEMAL Kılıçdaroğlu
2781
ÖZGÜR ÖZEL
1425
DEVLET BAHÇELİ
528
D. MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
1035
NAMIK KEMAL ZEYBEK
947
TEOMAN MUTLU
171
YAVUZ AĞIRALİOĞLU
363
ÜMİT ÖZDAĞ
499
FATİH ERBAKAN
627
Partiler- AK PARTİ
871
CHP
2038
MHP
315
İYİ PARTİ
1156
ATA PARTİ
998
YERLİ ve MİLLİ PARTİ
151
ANAHTAR PARTİ
161
ZAFER PARTİSİ
469
Vekiller- OSMAN GÖKÇEK
3287
AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ
1527
OĞUZ KAAN SALICI
378
M.SALİH UZUN
107
ASU KAYA
511
ORHAN SARIBAL
58
KORAY AYDIN
335
Bld. Bşk.-MANSUR YAVAŞ
2117
EKREM İMAMOĞLU
2286
BURCU KÖKSAL
2963
VELİ GÜNDÜZ ŞAHİN
328
TANJU ÖZCAN
387
VEYSEL TİRYAKİ
215
ERDAL BEŞKİÇİOĞLU
42
Sanatçılar- HAKKI BULUT
1321
HÜLYA EVRENSEL
874
ÜNAL SARIKAYA
1064
MÜNEVVER ÖZDEMİR
85
MARAL
96
DİCLE DİLGE
57
DAMLA ARICAN
25
STK-Em.Ast.Der. TEMAD
594
CHP İKTİDAR HAREKETİ
1236
BAROLAR BİRLİĞİ
523
HAYVAN Hakları Ferds.
683
ANKARA TİCARET ODASI
201

Toplam Oy:35835

Haber Arşivi

ÇOK OKUNANLAR

Hava Durumu



İçerik Yükleniyor...
Ankara’ya 5 yıldır tek bir kalıcı eser yapamayan, “Çapsız” Mansur Yavaş; dünyanın en büyük tema parkı olan ANKAPARK’ı, siyasi kin ve ağır kıskançlık psikolojisi ile açıkça harabeye çevirtti. Parkta yapılan 83 hırsızlıklara göz yumduğu gibi şimdi de yerel seçimler arifesinde; parkta ki dinozor ve diğer oyuncakları kaldırıp, atacağını ve bu alanı yeşil alan yapacağını duyuruyor, güya Ankaralıların da görüşlerini aldığı anketi aktarıyor.. İşine geldiği zaman da; yıllardan beri “bu park 14- 16 milyar liraya yapıldı, parayı oyuncaklara gömdüler” gibi ciyaklayıp, siyasi itibar suikastları yaptı, yaptırdı.. Parkı harabeye çevirmesinin tek gerekçesi ise; Ağır siyasi kin.. Melih Gökçek yaptırdı diye.. Şimdi, halkı ücretsiz, otobüslerle parka getiriyor. Niye; Parkın kırılan oyuncakları, harabe görüntüsünü görmeleri için.. Zeka özürlüler, Ankaralı sormayacak mı, “Bu parkı kim bu hale getirdi?” diye Sayın İçişleri Bakanı, Sayın Ankara Valisi.. Bu parkı Melih Gökçek Belediyeye süper görüntülerle teslim etti mi? Etti? Park kimin denetimde idi? Ankara Büyükşehir Belediyesinin.. Başkanlar kimdi? Mustafa Tuna ve Mansur Yavaş.. Peki, 5 yılda bu büyük devasa parkı kim bu hale getirdi? Kim harabe olmasına göz yumdu? Mansur Yavaş.. Şimdi bu parkı tamamen kaldırıyor.. Bu park 14 milyara yapılmış ise, sen kimsin ki devletin bu parasını keyfine, kinine göre çöpe atıyorsun? Evet, Sayın İçişleri Bakanı ve Ankara Valisi. Lütfen, derhal parka görevlileri gönderip, zarar- ziyan tespitleri yapılmasını ve parkın şuan ki halinin tespitini ve gerekli soruşturma işlemlerinin yapılmasını Ankaralılar adına sizlerden rica ediyorum...
SAYIN, İÇİŞLERİ BAKANLIĞINA ve ANKARA VALİSİNE “MANSUR YAVAŞ” ÇAĞRIMDIR.. “KAMUYA AĞIR ZARAR VERDİ, YAPILAN MEGA HİZMETİ; SİYASİ KİN İLE HARBEYE ÇEVİRDİ, ŞİMDİ DE ORTADAN KALDIRIYOR”

SON EKLENENLER

FaceBook

Haber Ara

Copyright ©2010 - Tüm hakları saklıdır.
PHP Haber Sitesi Türkiye Tasarım
Haber 2000- Tüm Hakları Saklıdır. İzinsiz Ve kaynak gösterilmeden Alıntı Yapılamaz. Yayınlanan Tüm Haber Ve Açıklamalar İlk Kaynaktan Ulaştırılan Açıklamalardır. Sitemiz Bu Açıklamalara Ekleme Veya Müdahelede Bulunmadan Yayınlar. Yorum,Makale, Sizden Gelenler Bölümündeki Yazılardan Yazanlar Sorumludur. Harici Bilgiler Ayrı Bir Sayfada Açılır. Haber 2000 Bu Linkler Ve İçeriklerinden Sorumlu Değildir.Her Türlü Haber Ve İletişim İçin millitaraf@hotmail.com Adresini kullanabilirsiniz. Sitemizden Daha İyi Yararlanabilmek için Gizlilik İlekeleri Ve Yayın Prensiplerimzi Okuyunuz. Ekonomik Veriler Bilgilendirme Amaclidir.Kullanimindan Dogacak Sorunlardan Sitemiz Sorumlu Degildir. En İyi İnt Exp 8+ 1024x768 Görüntülenir