GÖKTÜRK TUNÇTÜRK yazdı
Adalet Bakanlığı ve ilgili kurumlarında yıllardır bir Alaattin Çakıcı takıntısı var.
Adam sessiz-sedasız cezasını çekti, Denetim yasasında yapılan son değişikliğe göre şuanda dışarıda olması lazımken çıkamadı..
Nakil edildiği her Cezaevi’nde, Çakıcı’ya çeşitli kumpaslar kurdular..
Adamın üzerine DHKP-C’lisini, PKK’lısını, çeşitli çakalları saldırtıp öldürtmek istediler.
Çakıcı, Türkoğlu Türk’tür, Vatanına ve milletine bağlı olan, ülke düşmanlarına gerektiğinde gerekli cevabı veren Trabzonlu bir insan evladıdır.
Asla bölücü değildir..
Ama gelin görün ki; Alaattin Çakıcı; Edirne’de ki Savcı kılıklı FETÖ’cü karı-kocanın kumpasları ile nem oranı çok yüksek olan Bolu F Tipi Cezaevi’ne gönderildi..
Çakıcı, uzun yıllar öncesinden FETOŞ denen kahpeye karşı duruşunu sergileyip, onların kahpeliklerine karşı ağır cevaplar verdiği için, FETÖ’cü savcı ve hakimler haliyle ellerinde ki yetkileri kullanarak intikam adına çeşitli oyunlar sergilediler.
Hukuk Devletiyiz…
Sahiden öyle mi Sayın Adalet bakanımız.
Çakıcı’nın; Sağlığı ile ilgili 12 Devlet Hastanesinden verilmiş raporları var.. En önemlisi KOAH hastalığı var… Nem oranı yüksek olan mekanda, alanda bulunması, yaşaması sakıncalıdır.. Hastalığını Olumsuzsuz yönde tetikler..
Peki, Çakıcı’nın bu raporlarını neden birileri görüp, insan hakları gereği olarak Hukuken gerekeni yapmıyor?
Örneğin; Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü..
Çakıcı’ya kumpas kurup, Bolu Cezaevi’ne istemi dışı nakil çıkaran Savcı karı-koca tutuklandı, meslekten atıldı..
Şimdi; Çakıcı Adalet Bakanına UYAP üzerinden gönderdiği şikayet dilekçesinde, bir Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdür Yardımcısının ismini zikrederek hukuki haklarını hiçe sayıp, korumadığı için Bakana açıkça şikayet ediyor.
Bu zatın adı; M.F.B….
Çakıcı, bu zatı Bakana şikayet ederken de; “Soncunda ölümde olsa, ben dik duran bir adamım, Haksızlıklara karşı dik duran adamım, makamlara saygılıyım ama sivil kimliğine saygı duymam” vurgusunu yapıyor..
Gelelim gülünç bir yeni karar ve gerekçesine..
Karar ve gerekçeleri yine aynı nokta isimlerden..
Bolu F tipi Cezaevi Savcısı; Çakıcı’nın Avukatı ile görüşmeleri sırasında duyacak şekilde görevli bulunması ve görüşmelerin kayıt altına alınması talebinde bulunmuştu..
Tabi Evrensel Hukuk ilkeleri gereği Çakıcı’da buna itiraz etti..
Bolu Ağır Ceza Mahkemesi de 2016/ 916 Değişik iş Esas kararı ile bu talebi yerinde görerek, Çakıcı’nın itirazını ret edip, İnfaz Hakimliğinin ‘görüşmelerin kayıt altına alınması’ talebini yerinde buldu..
Bakın; Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında ki Kanunun 59. Maddesinin 2 ve değişik 4. Fıkrasında şöyle denilmekte;
“(2) Avukat ve noter ile görüşme, meslek kimliklerinin ibrazı üzerine, tatil günleri dışında ve çalışma saatleri içinde, bu iş için ayrılan görüşme yerlerinde, konuşulanların duyulamayacağı, ancak güvenlik nedeniyle görülebileceği bir biçimde yapılır.”
“(4) (Değişik fıkra: 25/05/2005-5351 S.K./5.mad) Avukatların savunmaya ilişkin belgeleri, dosyaları ve müvekkilleri ile yaptıkları konuşmaların kayıtları incelemeye tâbi tutulamaz. Ancak, 5237 sayılı Kanunun 220 nci, İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü ve Beşinci Bölümlerinde yer alan suçlardan mahkûm olan hükümlülerin avukatları ile ilişkisi; konusu suç teşkil eden fiilleri işlediğine, infaz kurumunun güvenliğini tehlikeye düşürdüğüne, terör örgütü veya diğer suç örgütleri mensuplarının örgütsel amaçlı haberleşmelerine aracılık ettiğine ilişkin bulgu veya belge elde edilmesi halinde, Cumhuriyet Başsavcılığının istemi ve infaz hâkiminin kararıyla, bir görevli görüşmede hazır bulundurulabileceği gibi bu kişilerin avukatlarına verdiği veya avukatlarınca bu kişilere verilen belgeler infaz hâkimince incelenebilir. İnfaz hâkimi belgenin kısmen veya tamamen verilmesine veya verilmemesine karar verir. Bu karara karşı ilgililer, 4675 sayılı Kanuna göre itiraz edebilirler”
Yani Yasa diyor ki; hükümlü veya mahkum görüşmeleri sırasında; bir infaz görevlisi onları duyamayacağı bir şekilde izler, görüşmeler kayıt altına alınmaz, soruşturma evrakları incelenmez…
ANCAK …
İşte gelelim esas gülünç gerekçeye;
Yasa diyor ki; Mahkûm ve Hükümlü Avukatı ile görüşmesinin içeriği İnfaz Kurumunun güvenliğini tehlikeye düşürecek nitelikte olur ise; tedbir olarak görüşmeler kayıt altına alınır..
Yasanın; İnfaz Kurumu dediği Cezaevi ve yönetimi…
Yani sanki Alaattin Çakıcı, Savcı, Hakim ve Gardiyan avına çıkmış, Avukatına bu kişilerin dışarıda öldürülmesi konusunda talimatlar vermiş veya veriyor..
Veya dışarıda ki birisi için…
Peki; Çakıcı’nın bu güme kadar böyle bir talimatına idare tanık olmuş veya rapor etmiş mi? Yok..
Gerekçe dayanağı; ‘suç örgütü oluşturmaktan’ yatıyor olması imiş…
Açıkçası Çakıcı’ya bölücü muamelesi yapılıyor Sayın Adalet Bakanı…
Zaten Çakıcı’da size bu gün gönderdiği dilekçesinde; “Ben öldüreceğim adama kahpelik yapmam, bunu kendisine bildiririm”… diyor..
Peki; Sayın İnfaz Hakimi ve Ağır Ceza Mahkemesi Hakimi, bu yasayı, yani; görüşmelerin kayıt altına alınma hassasiyetinizi orada ki bölücü kahpeler PKK, IŞİD, KCK ve DHKP-C’lilere uyguluyor musunuz?
Anladığımız kadar hayır…
Peki; Devletine , milletine ve devletinin yöneticilerine saygı duyan Türkoğlu Türk Alaattin Çakıcı’ya bu uygulamayı reva görmeniz de ki amaç ne?
Hukuki mi yoksa gizli bir emel mi var?
İşte Sayın Bakan; maalesef Bolu Cezaevi yönetimi işi-gücü bırakmış, Alaattin Çakıcı ile uğraşıyor..
Bak, bak… Orada 290 PKK’lı, onlarca IŞİD’li, DHKP-C’liler yatıyor, İnfaz Kurumunun güvenliği tehlikeye düşmüyor, yine onların hesaplamasına göre çok yakında özgürlüğüne kavuşacak Alaattin Çakıcı’nın varlığı kurumu tehlikeye itiyormuş..
Pes doğrusu…
Bu Haber 6041422 Defa Okunmuştur