GÖKTÜRK TUNÇTÜRK yazdı
Değerli okuyucular.. Hepiniz biliyorsunuz, ben yıllardan beri millet İttifakının güçlenmesi için elimden, 1 gramlık yararda olsa dahi çaba sarf ediyor, hatta bu yolda destek verdiğim liderleri ve kurmaylarını da sert şekillerde olsada uyarıyorum..
Zaman, zaman bu sert eleştrilerimiz “haklısın” deniliyor ama “sabır” diye öneri yapılıyor.. Zaten sabır küpü olduk..
Aama bugün Millet İttifakının en büyük kanadı olan CHP’nin liderini yine sert şekilde eleştirip, uyaracağım…
İster dikkate alsınlar, ister almasınlar.. Ben görevimi yapacağım, onlara da yapacakları görevleri hatırlatacağım.. Keyif onların
Kaç gündür bu yazıyıyı yazmayı planlıyordum ve bazı bilgiler bekliyordum, fakat bugün Kılıçdaroğlu’nun, SÖZCÜ Gazetesi Yazarı Çiğdem Toker’e yaptığı açıklamaları ve yapacakları bazı icraatları okuyunca, sinirlendim ve bu sinir hızı ile yazmaya başladım
Biliyorsunuz; yılda belirli hasta sayısı olacağı, olmazsa devletin yapımcı firmaya belirli miktarlarda hazineden parlar ödeyeceği şartıyle sözleşme yaptığı Şehir Hastaneleri var.. Tıpkı geçmediğimiz köprülere verdiğimiz haraçlar gibi..
Sayın Kılıçdaroğlu bu konuda diyor ki; “İktidara geldiğimizde, bu şehir hastanelerini kamulaştıracağız ve yapan firmalarada bedelini ödeyeceğiz.. Ve kaç liraya mal ettiği şekilde değilde bizim tespit ettiğimiz miktar üzerinden parasını ödeyeceğiz.. Hastane sahibi şişirdiği fiyatlar için kime rüşvet vermiş ise gitsin onunla hesaplaşsın”..
Bakın hesap sorma vaadi yok, vurgunculara para ödeme vaadi var ve esas skandal rüşvet verilme iddiasını ortaya atıyor ve karışmayacağını söylüyor..
Zaten farkında iseniz hükumeti ve ortağını eleştririken hiçbir konuşmasında iktidara geldiklerinde yapılan usulsüzlüklerin, vurgunların, adaletsizliklerin, insan hakları ihlallerinin hesabını Adalet önünde hesabını soracaklarını net bir şekilde ifade edemiyor, söyleyemiyor..
“Vuran, vurdu, gitti.. Kalan şeyler bizimdir” kafası..
Kardeşim niye Adalet yürüyüşü yaptın ozaman?
Yoksa o zaman için sadece bir propaganda şovu mu idi?
İktidara gelir ise, o saate kadar hazineden vurgunlar vuran Hastane sahibinden bir de hastanesini devlet adına satın alıp, para verecek miş..
Adamlar göbek atar…
Niye kamulaştırıyorsun kardeşim? Bırak adamlar, göstereceğin normal şartlar ve kurallarla devam etsinler..
Anlaşılıyor ki, Sayın Kılıçdaroğlu, CHP iktidara geldiğinde, geçmeden ücretler ödediğimiz köprüleri de devlet adına satın alıp, adamlara paralar verecek…
Maşallah …..
Ayrıca hergün baskın erken seçim iddiaları, yorumları her yerde uçuşuyor..
Meral Akşener, Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu, salgın ortamı olsada şehir, şehir gezip halkı, esnafları, STK’ları ziyaret edip, dertlerini dinliyor ve işbaşına geldiklerinde neler yapacaklarını vatandaşa yüzyüze anlatıyorlar..
Peki; en büyük muhalefet partisi olan ve içinde Halk ifadesi bulunan CHP lideri Kılıçdaroğlu ve kurmayları neredeler?
Evlerindeler …
Ne yapıyorlar? Salgına karşı kendilerini koruyorlar, telefonla, video görüntüleriyle orayı-burayı arıyorlar, Belediyelere talimat veriyorlar..
Gel keyfim gel … Ondan sonra iktidara gelmekten bahsedin..
Yok öyle üç kuruşa, beş köfte…
Evde kalın, çay içip, çörekler yiyip, telefonlarla sohbetler edip, partiye bile gitmiyorsunuz..
Sayın Kılıçdaroğlu; sizin ki can da; Meral Akşener’in, Ali Babacan’ın, Davutoğlu’nun ki patlıcan mı?
Parti Genel Merkezindeymiş gibi evde çalışıyormuş..
Ezilen ve artık çıldırma noktasına gelen vatandaşın yüreğine su serpecek net vaatler zaten yok…
Hesaplar sorma vaatleri hiç yok… Resmen korkuyorlar… bir-iki laf söylüyorlar sonra tazminatı ödüyorlar, iş tamam zannediyorlar..
Halkı uyuttuk, kandırıyoruz zannediyorlar..
Yanlışlar üzerinde zaten iktidar ve medyası toplumda algı oluştururlar diye korkup, konuşmuyorlar..
Sonra da Sayın Kılıçdaroğlu, demokrat lider görüntüsü vererek, “Beni eleştiren, benim için kıymetlidir” diyor
Aha sizi eleştirdim ve eleştirmeyi sürdürüyorum..
Hükumeti çifte maaş alan elemanları ile sert şekilde eleştiriyorsunuz… Peki; CHP Merkezinde ve belediyelerde çifte maaş alan elemanlarınıza niye hesap sormuyor ve gerekeni yapmıyorsunuz?
FETÖ ile irtibatlı olduğu kamuouyunda bangır, bangır bağırılarak ve mahkemede önemli deliller sunularak irtibatı gösterilen, FETÖ’nün MİT’çisi ile binlerce kez telefon görüşmeleri yapan, halen ikametgahı ABD’de gözüken, belediyeden de genel müdürünüzle birlikte çifte maaş alan iletişim danışmanınızı ve size dayattığı özel kalem müdüresini tüm söylemlere rağmen niye hala tutuyor sunuz?
Delegelerin üzerini sert birşekilde çizdiği “Hadi git” dediği Tuncay Özkan’ı neden hala danışman olarak tutyorsunuz? Delegelerin iradesine karşı bir inat olarak mı?
İktidarı hedefleyen bir Parti genel Merkezinde Basından sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı olmaz mı?
İşte siz CHP’de bu kurulu yok ettiiniz.. Gizlice Tuncay yönetiyor… Korktuğunuz bir şey mi var?
Muharrem İnce, “Atatürk’ün partisinde Atatürk düşmanları dolu” diye kamuoyuna açıklama yapıp, CHP hakkında olumsuz algılar oluşturuyor..
Niye bu adama hak ettiği cevapları vermiyorsunuz ve haddini bildirmiyor sunuz? Hatta derhal ihraç etmiyor sunuz?
Evet, İnce Muharrem, CHP’ye çok büyük iftira atıyor.. Sustuğunuz sürece bu iftira da doğruluğunu koruyor..
Neden korkup, hemen ihraç etmiyorsunuz?
Aylin Nazlıaka’yı ise Atatürk’ü savunduğu için “iftira attın” diye ihraç ettiniz, şimdi Kadınlara Genel Başkan yaptınız..
Muarrem’den niye korkup, çekiniyorsunuz.. Sizler, yiğitçe tavırlar sergilerseniz, tabanda, millette yiğitçe sizlerin arkasında olur…
Evet.. Sayın Kılıçdaroğlu, sizde ve kurmaylarınızda yıllardır bir kene var, yapışmış, çekip atmamıyor sunuz..
“Aman şu konuda konuşmayın, eleştiri yapmayın, şunu yapmayalım iktidar ve medyası kamuoyunda algı oluştururlar”…
Sizlerden her konuda, her yanlışta anında eleştriler bekleyen milleti, parti tabanını hiçe sayıyorsunuz
Evet… Sayın Kılıçdaroğlu, bıçağın kemiğe dayandığı hatta kesmeye başladığı bir ortamda sizlerin, “ne şiş yansın, ne kebap” taktikli propaganda taktiklerinizle iktidar kapısı aralanmaz..
Ve halkta elektrik oluşturan hiçbir vaadiniz yok maalesef
Szileri titreyip, kendinize dönmeye davet ediyorum
Bu Haber 349040 Defa Okunmuştur