GÖKTÜRK TUNÇTÜRK yazdı
Herkese hayırlı ve huzurlu, sağlıklı, hürriyet oksijeninin bol olduğu, olacağı nice bayramlar..
Bayram öncesi ve Bayram sonrası iki konu bolca siyasi tartışma haline getirildi ve bu tartışmalar hala devam ediyor..
BİRİNCİSİ ; CHP’nin Şehitler diyarı Çanakkale’de ADALET vurgusunu yenilemek adına yaptığı Kurultay sırasında bazı CHP’lilerin içki içen görüntüleri..
İKİNCİSİ; Meral Akşener; oluşturduğu rüzgârının sadece MHP ve Ülkücülerden oluşan rüzgâr olmadığını ve herkesin katılım zeminini oluşturma düşüncesi ile ekipte bulunan bazı isimler; partide ve çalışmalarında “Bozkurt işareti” nin ve Türkeş resminin yasaklandığını açıklaması oldu.
Meral Akşener ise bu iddia üzerine henüz bir yorum getirmiş değil.
Ne diyecek, bizde merak ediyoruz..
Şimdi gelelim bu konuların gerçeklerine ve perde arkalarına..
Türkiye Demokrasi ve İnsan hakları alanında neden gelişmiyor biliyor musunuz?
Dünya literatüründe ki Siyaseti yapmıyoruz.. Yani; Siyasetin ilmini, kültürünü işlemiyoruz.. Sadece particilik, partizanlık yapıyoruz.. Bu uğurda ki kumpaslar, karalamalar, çamur atmalar en büyük başarımız..
Günlük siyasi konuşmalara bakın, içeriklerinin hepsi karşılıklı suçlama ve karalama..
Bayram öncesi CHP, Şehitler diyarımız Çanakkale’de bir Adalet Kurultayı yaptı..
Yine partililere dinlenecekleri alanlar tespit edildi.
Birkaç CHP’li bu alan dışında bir içki sofrası kurmuşlar..
Ve her ne hikmetse bu alem masası anında görüntülenmiş ve medyaya eş zamanlı şekilde servis edildi.
Zaman kaybetmeden; AKP Genel Başkanı Erdoğan ve kurmayları, ekranlardan naralar atarak; “Bakın biz, tek vatan, tek millet diyoruz, bunların şehitlere saygısı yok, gitmişler sözde Adalet kurultayı yapıyorlar ve rakı, bira alemi yapıyorlar”
Bu söylemler hala her gün ısıtılarak ekranlardan söyleniyor.
CHP ne yaptı?
Belirlediği alan dışında içki içilme görüntüleri olmasına rağmen, bu içki masasında görülen kişileri anında partiden ihraç etti ve Kurultaydan resmen kovdu..
Şimdi gelelim işin ilginç mesajlarına ..
Bu içki görüntülerine ilk kıyamet koparan da AKP Grup Başkan vekili ve Çanakkale Milletvekili Bülent Turan olmuştu..
Twitter’dan; “ayıp, rezalet, şehitlere saygınız yok” şeklinde tepki göstermişti.
CHP bu içkicileri partiden ihraç edip, Kurultaydan kovduktan sonra ise bu siyasetçimiz birden bire çok, çok demokrat ve içki içenlere hoşgörü ile bakan bir Siyasetçi kesilerek, aynen şöyle demez mi?
“Yahu arkadaş, biz kimsenin içki içmesine karışmıyoruz ama adamlar ufak bir hata yaptı diye hemen partiden ihraç edilip kapının önüne konulur mu? Kovulur mu? Demokrasi anlayışı ile bağdaşmıyor.. Ben Avukatım, ihraç edilen arkadaşlar bana gelsinler, onlara ücretsiz avukatlık yapıp, savunacağım” ..
“Buyurun buradan yakın” derler ya, işte bu..
Yahu arkadaş; CHP bu kiralık kişileri ihraç etmeseydi neler, neler diyeceğinizi; Allah’ta biliyor, tüm millette biliyor..
Şimdi sen; şehitler diyarında içki içtikleri için eleştirdiğin kişileri mi, CHPnin ihracına karşı savunacaksın?
Ayrıca bu telaş niye?
Yoksa bu “içki alemi” görüntülerini siz ayarladınız da, ihraçları beklemiyordunuz da, elinizden bu silah alınınca şimdi bu savunma atağını mı kullanıyorsunuz?
Bu şüphe yaratmıyor mu Bülent Bey?
Bu savunmadan açıkça bu anlam çıkıyor bence.
BOZKURT İŞARETİ GERÇEĞİ
Bakın, bugün Ülkücü kesimin çok büyük oranı da Bozkurt’un ne olduğunu, ne anlam taşıdığını bilmiyor.
Bozkurt konusunda uzun yıllar önce birçok hikâyeler uydurulup, gençliğe şırınga edildi..
Bozkurt bir semboldür..
Hayvanları yakalayın, iplerle, zincirlerle bağlayıp, yetiştirip, evcilleştirebilirsiniz ama sadece birisine bu işlemi yapamazsınız..
O’da Kurt..
Kurt baktı ki, bağlandığı iplerden, zincirden kurtulamıyor, hiçbir ümidi kalmadı, o bağlı olduğu iple veya zincirle kendi-kendini boğar..
Neden boğar?
Esareti, tutsaklığı kabul etmediği için..
Atatürk, Bozkurt’u Türklüğün sembolü olarak işaret etmiş ve hatta 5 liraların ve Posta pullarının üzerine Bozkurt resmini koydurmuştur..
Yine Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 1923 yılında kurduğu Türk Ocaklarının amblemini Bozkurt başı olarak çizdirmiştir.
Yani Bozkurt; “Esareti kabul etmeyen Türk milleti” olarak işareti ile sembol olarak gösterilmiştir..
Rahmetli Alparslan Türkeş ise daha sonra kurdurduğu, milliyetçi-ülkücü gençliği temsil eden Ülkücü Ocaklarına; Bozkurt’un meydan okuyan, dik duruşunu amblem olarak koydurmuştur..
Çünkü Bozkurt’un birçok duruşunda ki çeşitli anlamları var.
İşte o günden bu güne Bozkurt rozeti sadece MHP’lilerin ve ülkücülerin olarak algılanmış ve sadece MHP’lilerin Bozkurt işareti yapacağı algısı topluma yerleştirilmiştir.
Oysa ki yürekten; “Ben Türk’üm, Atatürkçüyüm” diyebilen herkes Bozkurt rozetini yakasına takıp, onurla taşıyabilir, Türklük mesajını vermek içinde Bozkurt işaretini vicdan rahatlığı ile yapabilir..
Ve taktığı Bozkurt rozeti ile “Ben esareti kabul etmeyen Türk milletinin evladıyım” mesajını verebilir.
Ama bu hareket, ancak yürekten inanma ile olur..
Bu yüzden; MHP dışında ki siyasi cenahların Bozkurt işaretinden çekinmelerini anlamsız buluyor, bu yönde yasaklama getirmeleri de; Türklüklerinin üzerine bir bant çekmeleri olarak görüyorum.
Başbuğ Alparslan Türkeş; evet MHP’nin kurucu Genel Başkanı ama unutulmamalarıdır ki Türk Dünyasının da Başbuğudur..
Bu yüzden Meral Akşener’in böyle anlamsız bir “yasak” anlayışını işleve koydurtacağına ihtimal vermiyorum.
Bozkurt işaretini yasaklayacağınıza, Bozkurt işaretinin anlamını anlatın artık vatandaşlara..
Şuan ki MHP Genel Merkez Yöneticilerin de Bozkurt’u ve işaretini ağızlarına dahi almaya artık hakları olmadığını herkes bilmelidir.
Öyle bayramlarda gidip, Türkeş’in mezarına birkaç çiçek koyup, sulamakla Türkeşçilik olmaz..
Siz; Türkeş’in emanet ettiği davasını ve Bozkurtlarını satacaksınız, sonra da Bozkurt işaretine sahip çıkacaksınız..
Sizin Ülkücülüğünüz erozyona uğradı.. Sadece kağıt üzerinde de MHP’li olarak görünüyorsunuz başka bir varlığınız yok..
Bu Haber 14203364 Defa Okunmuştur