GÖKTÜRK TUNÇTÜRK yazdı
Biliyorsunuz, birkaç gündür Türkiye gündemini kaplayan, sözde duayen gazeteci bir zat’ın kurgu senaryosu ile yazdığı bir yazı var..
Şimdi, CHP’yi veya Millet İttifakını savunuyor görünen Sözcü Gazetesinin CHP’ye nasıl kumpas kurduğunu ve sırtından nasıl hançerlediğini tane, tane, zincirlemesi ile aktaracağım…
Okuyun ve zincir halkalarını birleştirin, kalleşliği, kumpası göreceksiniz..
Sözcü Gazetesinin yazarı Rahmi Turan ilk yazısında ne diyordu; “güvendiğim bir Saray çalışanı, bana dedi ki; bir CHP’li Saraya yabancı bir oto ile geldi, Cumhurbaşkanı ile konuştuktan sonra yine başka bir yabancı oto ile çıkıp gitti”..
Eee peki, ne için Saraya gelmiş?
İşte burada kumpasta açıklarını veriyor ..
“Duayen” in Saray istihbaratçısı demiş ki; “Sayın cumhurbaşkanı ile oturup konuştular… Cumhurbaşkanı CHP’li ye dedi ki; ‘Senin gibi temiz siyasetçilerin CHP’ye Genel Başkan olması lazım.. Aday ol, destek verelim”…
O, CHP’li de demiş ki; “Engelim var” ….
Şimdi kumpas kurgusunu tane, tane sizlere aktaracağım..
Dedim ya duayen gazeteci bey, kumpas adına hazırladığı kurgu senaryoyu çok acemice ortaya attı..
Tabi ben de dahil olmak üzere herkes espri anlamında da olsa bazı isimleri zikretti ama Muharrem İnce adını kimse zikretmedi..
İŞTE SÖZCÜ GAZETESİNİN CHP’Yİ SATIP, SIRTINDAN HANÇERLEDİĞİ KUMPAS KURGUSU VE SÜRDÜRDÜĞÜ PUŞTLUĞU
Dedik ya.. Bu duayen zat ilk yazsında çok açık verdi..
Yahu, Sayın cumhurbaşkanının makamı yolgeçen hanımı yoksa çay ocağı gibimi ki; birilerinin yanında misafirleri ile konuşsun ve ne konuştuklarını herkes duysun?
Yoksa makamın kapısı falan yok mu?
Bir saray çalışanı Cumhurbaşkanı ile misafirinin ne konuştuğunu nasıl duyar?
Ayrıca Muharrem İnce olsa, İnce’nin Genel Başkan adayı olmasında ne engeli var? Hiçbir engeli yok …
Bu sözde duayen zat, iğneyi CHP’ye vurdu ve ortadan kayboldu..
Kayboldu derken, bu konuda konuşmak isteyenlerin telefonuna çıkmadı.. Ve aramadı da..
Ve ikinci kurgu yazsına bakın..
Diyor ki; “Yahu bu müthiş haberin bu kadar yankı yaratacağını tahmin etmiyordum.. Bana bilgiyi veren Saray çalışanı da işinden olacak diye çok tedirgin olmuş.. Bana rica etti.. Aman abi isim yazma.. Ben de merak etme o isim bende ve unuttum..
Puştluğa bakın.. Ve yazı aralığında Muharrem İnce iması ile iğne vurarak, “Muharrem İnce’yi de aradım ulaşamadım”..
Muharrem İnce’ye neden ulaşamamış?
İnce’nin telefonu kendinde yokmuş…
Hassssttttiiirrrr
Ulan hem kendinizi büyük Gazete, hem de duayen ilan Gazeteci ilan edeceksiniz, hem de salağa yatacaksınız..
Sizin Gazetede Muharrem İnce’nin telefonu yok mu?
Yoksa, açarsınız CHP Genel Başkanının özel kalemine kendinizi takdim edersiniz, o sekreter size Muharrem İnce’nin telefonunu verir..
Tabi burada ki kurgu haberi yazmada ki asıl gaye; CHP içinde büyük kavga yaratmak ve parçalamak, kurultayda belki Kılıçdaroğlu’nun başkanlığına son vermek..
Maalesef Kılıçdaroğlu’da bunu anlamış olması gerekirken, pat diye bunların tuzağına düşüp, kurgu haberini doğrulamış oldu..
Ne dedi?
“Biliyorum saraya gidenleri.. Doğrudur ama isim vermek istemiyorum”…
İşte CHP’ye operasyon kumpası kuranlar ilk hedeflerine kusursuzca varmışlardı.. Sazan oltaya takılmıştı …
Hemen Muharrem İnce, Gürsel Tekin ve birçok CHP’li Kılçdaroğlu’na sitemli çağrı yaparak, “Madem ki biliyorsun, lütfen isimleri açıkla”..
Eğer Kılıçdaroğlu dese idi ki; “Benim hiçbir CHP’li arkadaşım gidip Sarayda Genel Başkanlık umudu aramaz.. Bu kasıtlı yazıdır”..
İşte böyle bir ifade ile kumpasın bir- iki çatısı çökecekti..
Ve Kılıçdaroğlu’nun bu açıklamasının ertesi günü operasyon kurgucuları asıl füzeyi CHP’nin ortasına fırlattılar..
Şimdi dikkatlice okuyun…
CHP’ye bu füze nereden fırlatıldı?
Londra’dan …
Ne dedi; “Saraya giden CHP’li Muharrem İnce”
Niye Muharrem İnce adını verdi?
Çünkü; CHP’de şuan çarpışacak iki aday görünümü var.. Birisi İnce, diğeri Kılıçdaroğlu
İşte bu sözde duayen zat, kurguladıkları kumpasta bir açık daha verdi..
Londra açığı..
Güya; Londra’da tedavi görüyormuş… Yoğunmuş, bu yüzden kimselerle görüşememiş… Muharrem İnce’nin telefonunu bulamamış… Falan, filan…
Niye Londra’ya işaret ettim?
Çünkü, FETÖ’den aranan ve geçen mahkemede hakkında Kırmızı bülten çıkarılma kararı verilen, Sözcü Gazetesinin sahibi Burak Akbay’da Londra’da kaçak yaşıyor..
Dikkat edin… Muharrem İnce adı açıklanmadan, 2 gün susan Saray, Cumhurbaşkanlığı makamını ortaya koyup, Kılıçdaroğlu’na, Genel Başkanlığı bırakma resti çekti..
“Yalan… İspat et” dedi..
Nasıl ispat edecek? Böyle bir görüşme yok ki ..
Eğer Kılçdaroğlu, “Saraya gidenleri biliyorum” demese idi, bu rest çağrısı da kendisine yapılamayacaktı..
Farkında mısınız, iddiayı ortaya atan zat, hedeften çıktı, hedef Kılıçdaroğlu oldu…
Sanki bu iddiayı direk Kılıçdaroğlu ortaya atmış durumuna düşmüş oldu..
Neden hedef oldu? Kendi hatasından dolayı, sarf ettiği sözlerden dolayı..
Ve aynı akşam bu sözde duayen zat; bir iki tv’ye telefonla katılarak, çok çelişkili ifadeler sarf etti..
Ve konuşurken en büyük açığını ortaya koydu..
Haber kaynağı soruldu… Ne dedi?
“Ya benim 20-30 yıllık gazeteci arkadaşım.. Galiba ona inanmakla hata yaptım” falan, filan..
Hani sana bilgi veren Saray çalışanı idi, işinden olacak diye çok tedirgin olmuştu?
Gazetesinde ise bunları yazmıyorlar, sadece bu kişinin Muharrem İnce olduğu haberi yazılıyor..
İşte CHP’ye kargaşa operasyonun ve kurgu haberin mimarı, bütün CHP’lierin yıllardan beri güvendiği Sözcü gazetesi..
Evet.. Sözcü Gazetesi, Londra’dan attığı hançer ile CHP’yi sırtından bıçaklamış ve CHP içinde kasten, hayali kurgularla kavga çıkartmıştır..
PEKİ, SÖZCÜ BU KALLEŞLİĞİ CHP’YE NİYE YAPTI?
Bakın, isimin ve restin ortaya atıldığı günün akşamı Uğur Dündar’da diyor ki, “Bana da bu haberi getirdiler ve Muharrem İnce adını söylediler ama belge olmadığı için yazmadım”…
O’da temiz gazeteci görüntüsü vererek Muharrem İnce adı ile ayrı bir iğneyi CHP’ye vuruyor..
Yani hedef bombalandı, bu sözde duayen çıkmış “Gazeteci arkadaşa inanmakla galiba hata yaptım” gibilerden günah çıkartıyor ama O gazetecinin de adını “Haber kaynağı” hesabı ile açıklamıyor..
Hay senin yazdığın yazıyı da, haber kaynağını da …..
Konu nerede ise toplumda güvenlik sorunu haline geldi sen hala “haber kaynağımı açıklamam, ayıp olur” diyorsun
Peki, Sözcü Gazeteci CHP’ye karşı bu kumpasa neden baş aktör oldu?
Şimdi ülkemizde moda oldu ..
Yargıda dötü sıkışan; hemen iktidar bahçesine, kapısına yatıyor, aman diliyor, destekler istiyor..
FETÖ’den aranan ve İstanbul 37. Ağır ceza mahkemesi savcısının mütalaası ile yakalanmayan, Sözcü Gazetesi sahibi Burak Akbay hakkında Kırmızı bülten aranması çıkartılması talep edildi.
Ee Kırmızı bülten çıkarılınca Burak Akbay, Londra’da veya başka bir ülkede kısa zamanda enselenecek ..
Avukatları, Savcının bu Kırmızı bülten talebinin ret edilmesini istediler ama Mahkeme heyeti Kırmızı bülten çıkarılmada ısrar edip, Avukatların talebini ret etmişti..
Davanın son duruşması, yani karar duruşması önümüzde ki ay..
15 yıl hapis cezaları isteniliyor..
Ne olacak? Burak Akbay’ın ve Sözcü’nün sonu gelecek..
Eee.. Özgürlüğü ve dötü kurtarmak için iktidara yalakalık ve CHP’yi karıştırma senaryosu gerek..
Kumpas senaryosunu acemice yazıp, ortaya attılar.. Bir nokta da başarılı oldular..
Bakın, şimdi bütün yandaş medya ve yazarlar Kılıçdaroğlu’na çağrı yapıp diyorlar ki; “Erdoğan'ın restini cevapla, ispat et.. İspat edemiyorsan çek git”…
Yani bu zatlarda hayali yazıyı yazan zat’a bir şey demiyorlar..
Ve bu anları unutmayın… Gelecek duruşmada büyük ihtimalle Burak Akbay için Kırmızı bülten çıkarılmasından vaz geçilecek ve gerekçede çıkacak olan yargı paketinde ki ince maddeler gösterilecek..
Burak Akbay ve Sözcü’nün bazı yazarları Habercilik yapmış olacaklar, eleştiri sınırları kapsamına takılıp beraat edecekler..
Bekleyin, göreceğiz..
Peki, CHP ve özellikle Kılıçdaroğlu şimdi ne yapmalı?
Kılıçdaroğlu; Muharrem İnce’yi, Gürsel Tekin’i ve başkanlık divanında ki diğer isimleri yanına alarak birlik fotoğrafı vermeli ve bu operasyon kumpası yapan sözde duayenleri deşifre etmelidir..
Bu arada Rahmi beye ayrıca benim de bir ince mesajım olacak..
Rahmi bey .. Biliyorsun oruspuların da duayeni var.
Bu Haber 1289880 Defa Okunmuştur