GÖKTÜRK TUNÇTÜRK yazdı
Corona virüs denilen görünmeyen mikrop, dünyada füzeleri, jetleri, kimyasal silahları, dolarları ve avroları ile ülkelere meydan okuyanları, zulüm yapan diktatörleri tek kelime ile dize getirdi..
Ulan bu puşt Corona bulaşıcı olmazsa, inanın bulup; sarılıp, anlından öpeceğim..
Türkiye’de tabi ki etkilendi.. Ama Allah razı olsun Sayın AKP’li cumhurbaşkanımız “Bağış kampanyası” başlattı..
Vallahi bende dibe vurmuş bir ortadirek vatandaş olarak bu bağış kampanyasına katılacağım..
Haa birde “kaçak Cuma namazı” kıldıran beyin Cerrahi Prof. Dr. Olan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş beye de birkaç vuracağım iğneler var.. Ve “yettin artık, in oradan aşağı” diyeceğim..
EVET … CEBİMDE Kİ NAKİT 5 LİRA VE 3 LİRA 60 KURŞ VURAN ON NUMARA KUPONUMLA, BENDE; “BİZ, BİZE YETERİZ” BAĞIŞ KAMPANYASINA KATILIYORUM
Bakın baştan da belirteyim .. Ben ne vatan hainiyim, ne din düşmanıyım, ne de siyasi olarak birilerine kin beslemiyorum ve virüs ile mücadele için ortaya konulan paketleri ve kampanyayı da provoke etmiyorum, asla öyle bir niyetim yok..
Bırakın gazeteciliği, yazarlığı, sadece bir Türk vatandaşı, kendi kendine yeten bir Müslüman evladı olarak yazıyorum..
O yüzden birileri yine çıkıp, şerefsizce çamurlar atmasın..
Allah’a şükür bu saate kadar da hiçbir Siyasi partinin yayın organı, muhabiri, yazarı ve yalakası olmadık..
Allah için, millet için düşündüğümüzü anında kıvırmadan yazdık ve bu yüzden de başımıza çok belalar aldık..
Şimdi yazacaklarım yüzünden belki yine mahkemeye gideceğiz ama varsın bir ifade daha fazla olsun.. Nasıl olsa sürekli ifadeler için çağırıyorlar..
Ama dedik ya … Allah var, Allah .. Bu dünyanın yaratıcısı, tek sahibi Allah var..
Ve hiç çekinmeden Allah adına yazıyorum..
Evet… Corona virüs belasına karşı alınan tedbirler nedeniyle yüz binlerce işyerleri kapatıldı, parklar, bahçeler de dolaşmak bile kısıtlandı..
Ve en azından 50 milyon insanımızın da ekonomik olarak yaşam alanı daraldı, daraltıldı..
Diğer ülkelere bakıyoruz; bu virüs belası ile vatandaşı ile nasıl el-ele mücadele ettiğini görüyoruz..
Ne yaptılar.. Vatandaşlarını tedbir için evde tutular ama onların evde ki yaşam şartlarını da anında karşıladılar.. Hem de hiçbir ayrım yapmadan..
Bizim Türkiye’miz de ne oldu?
Evet; yoksul, gariban ama devletinin çağrısına uyan milletimiz eve kapandı ve bekledi ki diğer ülkeler gibi devleti gelip kapısını çalıp, ona yaşam gerekçelerini sağlasın..
10-15 gün sabırla bekledi.. İnsanların işyerleri kapatılmıştı, çalışanların ekmeği, aşı ellerinden alınmıştı..
Yaşamın gerçekçi şartları var.. Affetmiyor.. Ekmek bekleyen ailesi, çocuğu var.. Şaşkın vaziyette beklemeye başladı..
Ve devlet evde mağdur olan vatandaşa destek yardım paketini açıkladı..
Kredi, kart borçları ertelendi, Ev alacaklara ÖTV kıyağı yapıldı, uçuşlar, konaklamalar yasaklandı ama bilet ve konaklama vergileri indirildi.. Mağdur olan esnafa krediler vereceğiz denildi..
Garibana, yoksula bir şey yok.. “Sabredin, dua edin” denildi ve kahramanlık şiirleri okundu..
Yaşlılara da kolunda yardımı yapılacağını bak unuttum..
Tabi kolonyayı piyasada bulursanız ..
İnanın bu bir “olağanüstü doğal afet” sonucu açılan yardım ve destek paketi değil, adeta seçim vaadi paketi idi..
Kimse düşünmedi,,, İşini, ekmeğini elinden aldığımız, eve tıkadığımız gariban ve ailesi ne yiyecek?
Ondan sonra da sık, sık; “İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın” diye propaganda yapacaksınız..
Yok öyle kandırmaca.. Devlet tok yatıyor, vatandaşı aç yatıyor, aç ..
İşyerleri kapatılan 2 milyon küçük esnaf var.. Halk Bankasına paket vaadiyle kredi almak için gidiyor.. Banka, “kasten” diyeceğim; küçük esnaftan Bin 300 puan, yani rekor sicil istiyor.. Yani Bakanlarda, devlet kurumlarında hesap hareketleri düzgün olacak, her hangi bir ödeme gecikmesi, icrası falan olmayacak..
Yahu adı üstünde .. “Küçük esnaf” .. Var mı sizin istediğiniz skorda küçük esnaf.. Olsa da çok, çok az..
Zaten şuan 2 milyon küçük esnaftan, 50 bin esnaf ancak şartı karşılamış durumda..
Aile ve Sosyal Hizmetleri Bakanı eline bir liste almış, “2 Milyon aileye Bin lira yardım yapacağız ama kimsenin yardımdan yararlanmak için bir yere müracaat gerek yok.. Bizde daha önce fondan düzenli yardım alanların listesi var”..
Bu olağanüstü afet ortamında bu nasıl bir mantık, nasıl bir yardım anlayışı?
Siz nasıl aile bakanısınız? İşyerleri kapanmış, ekmeği, işi elinden alınmış insanlarımız ailesine ne ile ekmek, çay, şeker alacak? Aileleri düşüneceksin, aileleri..
O elinizde ki daha önce ki listeyi de bir kenara koyacaksınız, müracaat eden her vatandaşın imdadına devlet adına yetişeceksiniz..
Paketlerde kendisine bir destek bulamayan gariban, yoksul vatandaş sitemler ederek, yüce devletinin kendilerini de kapsayacak yen bir yardım paketinin açılmasını beklemeye başladı..
Eee tabi ki hakkı… Hz. Ömer adaleti istiyor sizlerden eyy Ömerleri arayan Müslüman yöneticilerimiz..
Ve evine hapsedilen vatandaş bu beklenti içinde iken dün akşam ülkenin Cumhurbaşkanı çıkıp, daha önceki açtıkları paketi yeniden anlattı ve zor günlerden geçildiğini vurgulayarak, “Biz, bize yeteriz Türkiye’m” bağışlı yardım kampanyasını başlattı..
Bu kampanya için hem zenginlere çağrı yapıldığı gibi ve aynı zamanda evde ki dar gelirli vatandaşlara çağrı yapılarak, denildi ki;
“Korona yaz, 8119’a gönder.. 10 Tl. bağışta bulun”..
Yüce devletinden yeni bir yardım paketi bekleyen dar gelirli vatandaşlar şokta..
“Ulan biz devletten destek yardım paketi beklerken, devlet bizden bağış isteme yardım paketi açtı”
Dedik ya .. Ne olursa olsun .. Kıvırmadan yazacağız ..
İşte böyle bir ortamda başlatılan bu bağış kampanyası, Türkiye Cumhuriyeti Devleti Hazinesi kasasının iflas ettiğinin belgesidir, delilidir..
Kimseler vatan, millet, Müslümanlık edebiyatı yapmasın..
Bağış kampanyası başlattılar ama işi, ekmeği elinden alınan vatandaşımız yine evinde aç ve çaresiz şekilde bekliyor..
Ve bakın … Ülkenin ne hale geldiğine bakın..
Cumhurbaşkanı bu bağış kampanyasını başlattıktan sonra destek açıklamalarında bulunanlara bir baktım… Ne kadar yalakalık yapan STK, kurum, devlet memuru, belediye, milletvekili, işadamları var ise hepsi sıralanmış vaziyette..
Hele, hele devlet memurları ..
Ve Corona çıktıktan sonra çıkıp, “Kuran’da haram olan sigarayı bırakın, bağışıklık sisteminizi güçlendirin” çağrıları yaparak, Pro. Dr. sağlıkçı rolüne giren ve Camilerde namaz kılmayı, Cuma namazını da topluca kılmayı yasaklayan ama daha sonra bir tarikatın çağrısı üzerine; yalakalık adına gidip Sarayın camisinde, yasak olmasına rağmen “kaçak Cuma namazı kıldıran” diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş bey de bağış kampanyasına katılarak;
“Maaşını, kardeşinle bölüş” çağrısı yapmaz mı?
Yahu Erbaş efendi.. İn o makamdan artık, yaptıklarına beynimizi yaktın, bu sinirli ortamlarda.. Yeter artık ..
Buyur, emrinde 95 bin din görevlisi var.. Hadi onların maaşlarının yarısını kes bakalım..
Haa bu kampanya yalakalık adına katılmak isteyenlerden birisi de heyecanla koşarken çok kötü bir kaza geçirdi.. Adam şov yapayım derken, kafasını, gözünü kırdı, tüm nefretleri üzerine topladı..
Kim mi bu zat?
Hani gidip Tanrı dağının dibinde Kurt gibi uluyan, bizim MHP milletvekili Ordulu Cemal var ya.. Cemal Enginyurt..
Hani; ‘Brunson krizi’ sırasında; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD’nin elektronik ürünlerine boykot çağrısı üzerine iPhone telefonunu kırma şovu sergileyen ama daha sonra Brunson’un Erdoğan’ın talimatı ile ABD’ye gönderilmesine kızarak;
“Yahu mademki bu adamı gönderecektiniz de bize niye telefon kırdırdınız, telefonumu geri isterim” diye sitem etmesinden bir süre sonra “yok yahu kırdığım telefon iPhone değildi, demo bir telefondu” diyerek kıvıran MHP Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt.. İŞTE O Cemal ..
Bağış kampanyasına 20 bin lira ile katılacağını twitter’dan duyururken adam o heyecanla;
"Sayın Genel Başkanımız @RTErdogan beyefendinin başlattığı kampanya, memleketimize ve milletimize hayırlı olsun.” Diye yazmaz mı? …
Adam Bahçeli’nin Genel Başkanı olduğunu bir anda unutup, "Sayın Genel Başkanımız @RTErdogan beyefendi” diye yazdı..
Tabi tepkiler, isyanlar yağmur gibi olunca Cemal’de farkına varıp hemen yazsını düzeltti..
Şimdi bu bağış kampanyasına katılanların alayının yalaklık adına kampanyaya katıldıklarını çok kısa şekilde ispat edeceğim..
Evet.. Mademki sizler virüs belası mücadelesinde devlete, vatandaşa maaşlarınızla, paralarınızla destek olmak istiyorsunuz da, niye Cumhurbaşkanının çağrısı öncesi götürüp Belediyelere, devlet fonlarına verip, bağış yapmadınız?
Emirle Müslüman, Türk ‘mü ve vicdan sahibi mi oluyorsunuz?
Ve maalesef bu bağış kampanyasına bölgesinde ki dar gelirli vatandaşlara düzgün yardımlarda bulunmayan birçok Belediye ve başkanı da katıldı.. Bu nasıl iş arkadaş?
ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI MANSUR YAVAŞ’A ÖNEMLİ ÖNERİLERİMİZ VAR…
Tabi bazı Belediyelerde işi, ekmeği elinden alınan vatandaşlara da yardım etmek için seferberlikler başlattı ama bazı yöntemleri yanlış..
Örneğin, dün bizde Haber desteği verelim diye Ankara Büyükşehir Belediyesinin destek kampanya haberini yaptık..
500 bin aileye gıda ve temizlik ürünleri, ekmek, yemek dağıtılacağı belirtiliyor.. Süper..
Ve yine dar gelirli ailelere Bin lira nakit para kartlı destek verecekleri bildiriliyordu.. O da süper ama değiştirdiği şartı yanlış..
Sayın Mansur Yavaş, sizin nakit destek şartınız da aynı Halk Bankasının kredi vermede ki zor şarta benzedi..
Yardım seferberliği öncesi Belediyenin internet sitesinden vatandaş müracaat ederken, ihtiyaç isteklerini aldınız ama sonradan bu müracaat şeklini ve şartını değiştirdiniz..
Diyorsunuz ki; “Nakit destek verdiğimiz adreste ikinci bir SGK’lı veya geliri olan kişi yaşıyor ise bu nakit hakkından yararlanamaz”..
Diyelim ki aynı bir adreste yaşayan ikinci maaşlı var veya emekli var, veya başka geliri gözüken bir kişi var..
Senin Genel Başkanın “Bu süreçte her aileye koşulsuz, şartsız 2 bin lira nakit yardım yapılması gerekir…” diyor siz sanki dağları bağışlıyorsunuz da şartlar koşuyorsunuz..
Ayrıca; diyelim ki nakit istenen adreste geliri gözüken kişinin kaydı var ama kayıtlı gözüken kişi o adreste yok veya ikameti hala eski adresinde kalmış.. Ne olacak?
Şimdi o adreste oturan ve yardım talebinde bulunan kişi nasıl alamaz? Adrese dayalı sistemden yardım olağan şartlarda olur.. Siz olağanüstü afet sayılan süreçte yardım seferberliği yapıyorsunuz, müracaat eden vatandaşın T.C numarası var, geliri- olup olmadığı zaten görülür ve belirtilen adrese de gidildiğinde zaten görülecek.. Sanki ikinci bir kez yardım desteği mi alabilecek?
Ayrıca 153 hattı müracaatı çökmüş durumda.. Belediyenin İnternet sitesi yoğunluktan ağırlaşmış, işlem yapılamaz durumda..
Bunların dışında ne yapacaksınız …? İşin hızlılığı için en az 30 telefonlu kayıt masası kuracaksınız, vatandaş arayıp kaydını telefonla yaptıracak.. bir taraftan da talepler karşılanacak
Zaten ekranda yardım yapılan T.C numaraları da, adreslerde belli, sanki ikinci kez yardı mı kapacak vatandaş…
Corona biter ama hala kaydını yaptıramayan binlerce vatandaş olur..
Bu “biz, bize yeteriz” bağış kampanyasına baktım.. Tabi bizde yüce devletimizden yardımlar bekliyorduk..
Bir baktım, yüce devletimiz bizden yardım desteği istiyor..
Bir anda duygulandım ve kendi kendime dedim ki;
“Yahu sen nasıl Ülkücü yapıya sahip Türk milliyetçisisin? Sende bir şeyler yap”..
Hemen ceplerimi yokladım .. Baktım 5 lira nakit param var..
Ayrıca birde dün çekişi yapılan On numara şans oyununda hiç rakam tutmayan ama 3 lira 60 kuruş isabet eden kuponum var..
Evet… Diyanet İşleri Başkanına göre haram da olsa On numara şans oyunundan kazandığım 3 lira 60 Kuruş ile 5 lira nakit paramla bende “Biz, bize yeteriz” kampanyasına katılmaya karar verdim..
Telefonla katılamazdık, çünkü telefonumuzda kontur paketli olduğu için istenilen numaraya SMS atamıyoruz, atsak ta 10 lira kesemiyorlar..
Allah garibanların yar ve yardımcısı olsun.. Anlaşılıyor ki başka destek umudumuz kalmadı..
Bu Haber 1667765 Defa Okunmuştur