NAMIK KEMAL ZEYBEK yazdı
AĞLADIM
Ankara'da oturduğum eve gidiyorum. Sitenin içinde davul zurna eşliğinde Türk halk oyunlarını coşkuyla oynayan gençler; onlara el çırparak eşlik eden büyükleri yolu kaplamışlar.
Arabamı yana çekip ben de onlara katıldım.
Alkışlayanlardan yanımdaki birine sordum,
-Ne bu ? Düğün mü var?
-“Asker var. Şu sırtına Türk bayrağı sarılı genç askere gidiyor. Bunlar da arkadaşlarıyla, yakınları”
Yutkunamaz oldum. Sonra gözyaşlarım sel oldu aktı.
Eve girdim, artık kendimi tutmadım; ağladım ağladım.
Yahya Kemal'in ORDU MILLET dediği bu muydu?
Bunlar nasıl kimselerdi?
Oğulları kardeşleri asker oluyor diye sevinç içindeydiler.
Asker adayı hepsinden daha sevinçliydi.
Halkımızın Orduya olan sevgi ile saygısını bilirim.
Kaymakamlık yıllarımda yaşadığım iki olayı çok anlatmışımdır.
Birisi Şiran'da olmuştu. Askerlik yaptığı sırada kırdığı bir tüfeğin bedelini uzun yıllar sonra ödemek için bize başvuran yurttaşımı nasıl unuturum.
İkincisi daha ilginçtir.
Kahta İlçesinde Kıbrıs'ın kurtarılmasından sonra yapılan KENDİ UÇAĞİNİ KENDİN YAP çalışmasına Kahtalı Hacı Kömür 75.000lira bağışladı.
-"Hacı sen hacısın bu parayla cami yapsaydın" diye takılana verdiği karşılık çok görkemli oldu.
-“Ben cami de yaptım. Ama ordumuz güçlü olmazsa elin oğlu gelir ne cami kalır ne de namus”
Ordumuza önce bugünlerde artık FETÖ oldukları apaçık ortaya çıkan cemaat virüsü bulaştırıldı.
Sonra FETÖ’cü düzmece savcılarla, düzmece yargıçlarla uydurma davalar açılıp ordumuzun seçkin subayları atıldı. Boşalan yerlere FETÖ’cüler atandı.
Sonra 15 Temmuz yaşandı.. Ordumuzun sağlıklı güçleri ile bela savuşturuldu.
Yurttaşlarımızın canlarını ortaya koyarak yaptıkları direniş de başka bir övünç kaynağımız oldu.
Bu yazıyı yazarken kardeşim Yasar Okuyan aradı.
Onunla da söyleştik. Karaciğerinin yarısını kendisine veren teğmeni andık. O olayı duyduğumda da ağlamıştım.
Çok sulu gözlü mü olduk ne?
Ağladım evet ağladım ama sevinçten.
Diyorum ki ne olursa olsun.
Yurttaşımız askere oğlunu düğünle gönderiyorsa, teğmenimiz saygı duyduğu büyüğüne ciğerinin yarısını veriyorsa bu Ülkeden umut kesilmez.
Ülkemizden umudu kesmeyeceğiz. "Denizler durulmaz dalgalanmadan" diyeceğiz.
Geçiciler geçip gidecek, kalıcılar kalacak.
Kalıcılığın özeti iki söylemdedir;
1.Ne Mutlu Türk'üm Diyene.
2.Hayatta En Gerçek Yol Gösterici Bilimdir.
Bu Haber 12728749 Defa Okunmuştur