AV. ŞEVKET CAN ÖZBAY yazdı
Diyarbakır’da 189 PKK yandaşı Avukata karşı tek başıma Mehmet’ çiği nasıl savunduğumu ve Diyarbakır da neler yaptığımı, bir Önceki yazımda özetlemiştim. Sonuçta Genel Kurmay ve TSK’ dan bir Allah’ın kulunun bile beni aramadığını, yarım ağızla dahi teşekkür etmediğini, buna karşılık her zaman ve her yerde olduğu gibi PKK müdahil vekillerinin hakkımda suç duyurusunda bulunduklarını özetlemeye çalışmıştım.
Gelelim İmralı’ da görülen Öcalan yargılamasında; başıma gelenlere…
Ankara’dan kendi paramla otobüs biletimi alarak, büyük bir hırs ve heyecanla Mudanya’ ya hareket ettim. Yine bir otelde kendi paramla bir oda tuttum. Eşyalarımı bırakıp, tanımak için Mudanya’da dolaşmaya çıktım.
Buranın Emniyet müdürünün çok aşırı solcu bir kadın olduğu söylenmişti.
İlk ziyaretimi buraya yaptım. Kendimi tanıtıp, şehit ailelerinin ve gazilerin vekili olarak geldiğimi söyledim. Kadın bana hoş geldiniz demek yerine suratını sallayıp ‘ne yapayım geldiysen, buraya ben mi çağırdım’ diye çemkirdi. Böylece Mudanya’da daha attığım ilk adımda ilk hayal kırıklığına uğradım. Emniyet müdürü kadın söylediklerinden de betermiş.
Mudanya’da denizin içine doğru giden iskele gibi bir çay bahçesinin sahibi ile görüştüm. Bu mekanı Türk Bayrakları ile donatmasını, buraya gelen şehit aileleri ve gazilere çay, kahve, tost vs. vermesini ve hiç birinden para almamasını, dava bittiğinde toptan hesap ne çıkarsa tarafımdan ödeneceğini söyledim.
Burası davanın başından sonuna kadar şehit ailelerinin ve gazilerin yeri oldu.
Bebek katili Apo’nun yargılanması bitti, fazlasıyla müstahak olduğu idam cezası verildi, o gün karardan sonra Türk Bayraklarını çektiğimiz deniz otobüsü ile sarmaş dolaş Mudanya iskelesine yanaştık. Sahilde’ de davul zurnalar çalıyor, şehit aileleri ve gaziler Bayram ediyor, tüm Mudanya balkonlarından Türk Bayrakları dalgalanıyordu. İskeleye yanaştığımızda deniz otobüsü bir taraftan sirenini çalıyor, bir yandan da üst üste sevinç turları atıyordu. Her yerde tam bir coşku yaşanıyordu.
Eğer ABD ve AB uşağı olan korkak, şuursuz ve şahsiyetsiz siyasiler TCK’ dan sırf katil Apo’ nun hatırına idam cezasını kaldırmasalardı, 2. Bayramı da bu bölücü vatan haininin asıldığı gün yaşayacaktık.
Bursa Emniyeti ve MİT İmralı’da ki her celseden sonra Mudanya iskelesinden şehit aileleri Avukatlarını alıp eskortlu otolarla Bursa Polis Evine götürüyorlardı. Böylece Mudanya sahili ve burada kurulan onlarca yabancı TV yayını Öcalan’ın avukatlarına bırakılıyordu.
Ben durumu ve tezgahlanan oyunu derhal kavrayıp
Bursa’ya gitmeyi şiddetle reddettim. Şehit aileleri ve gazilerle kendilerine tahsis ettiğim çay bahçesinde her gece ayrı bir tarih yaşadık. Ozanlarımız saz çaldı, milli türküler söylendi, şehit Mehmetçik’ lerin mektupları okundu ve tüm vatanseverler burada benimle kemik gibi kaynaştı.
Çocukları ülkücü olan şehit aileleri bu muhteşem havayı teneffüs etmeleri için MHP millet vekillerinin’ de aralarında olmasını istediler. Kendilerini telefonla davet ettim. Çok istedikleri halde hiç biri gelemedi.
MHP’ nin baş belası Devlet Bahçeli kendilerine İmralı ve Mudanya yasağı koymuş .Sebebini sorduğumda, bu korkak ve şahsiyetsiz genel başkan BAHÇELİ ‘eğer oraya giderseniz dava MHP’ ye maledilir’ demiş.
Bu haber üzerine tüm şehit aileleri ve gaziler Devlet Bahçeliden tiksindiler.
İlk celsenin İstiklal Marşı ile başlamasını organize ettim. PKK’ ya gündüzleri İmralı duruşmalarında, geceleri Mudanya sahilinde göz açtırmadım.
Burada yedi düvenle tek başıma mücadele ettim.
Sonuç ta, Apo’ nun Avukatları beni Baroya şikayet ettiler, Can Dündar olacak gazetesi bozuntusu gelip benim aleyhime tanıklık yaptı ve bana ceza verdiler.
Daha yüzlerce anımı ayrıca yazacağım.
Bu Haber 2141348 Defa Okunmuştur