“ Emeksiz zengin olanın,
Kitapsız bilgin olanın,
Sermayesi din olanın
Rehberi şeytan olmuştur..”
Bugün sizlere Ulu önderimiz Atatürk ile Amasya Şeyh’i arasında geçen bir hikâyeyi yazacağım.
Bilmeyeniniz var ise, çok sevdiğim bu yazıyı öğrenmeleri için paylaşmak istedim.
Çünkü günümüzde yaşadığımız olumsuz durumlara gelmemizi ve insan zaaflarının nelere sebep olabileceği somut şekilde anlatmaktadır.
İnsanların menfaatleri uğruna farklı profillere girdiği, kimi iş için kimi eş için, kimi makam mevkii uğruna Ulu önderimiz Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti ve onun ilke değerlerine sahip çıkmamış, hatta olumsuz söylemleriyle kötülemeye çalışmışlardır.
“Gazi Mustafa Kemal Atatürk Amasya ziyareti sırasında, yörenin ileri gelenleri ile Vali Konağı'nda sohbet ederken bir anlığına tam karşısında oturan 50-55 yaşlarında sakalı göğüslerine kadar inen bir kişiye gözleri takılır.
Yanında oturan valinin kulağına eğilip sorar;
-''Kimdir bu?''
-''Efendim kendisi şeyhtir. Yörede çok hatırası vardır.''
Bunun üzerine Atatürk şeyhi yanına çağırttırır.
-''Bak baba, imanın ölçüsü sakalın boyunda değildir. Şunu rica etsem de en azından Peygamber efendimizin ki gibi kısaltsan'' der ve eliyle de boyun altı hizasını gösterir.
Şeyh ''Emrin olur Paşam'' diyerek yerine çekilir.
Toplantı bittikten sonra Atatürk Amasya'dan ayrılır ve aradan birkaç ay geçer...
Bir akşam Atatürk'ün aklına Amasya'daki şeyh gelir. Vali'yi telefonla arayıp sakalını kesip kesmediğini sorar.
Vali şeyhin sakal boyunda en küçük bir kısalma bile olmadığını söyler.
Atatürk telefonu kapatır, kâğıdı kalemi eline alır ve az sonra nazırını çağırıp, yazdığı yazıyı Amasya valiliği'ne tebliğ edilmesini ister.
Ertesi gün Amasya'dan şeyh efendinin Atatürk'ü görmek üzere Ankara'ya doğru yola çıktığı haberi gelir.
Şeyh Ankara'ya ulaştığında, Atatürk'ün karşısına çıkar. Sakal tamamen kesilmiş, sinekkaydı bir tıraş olunmuş, saçlar kısaltılmış, kılık-kıyafet baştan sona değiştirilmiş, bambaşka bir görünüme bürünmüştür.
Orada bulunanlar bu değişime çok şaşırırlar ve Atatürk'e bunun nedenini sorarlar,
-''Aman Paşam, o şeyh ki sakalına el dahi sürmezdi... Siz ne ettiniz de kökünden kesilmesini sağladınız?''
Atatürk gülümser, sonra da yanındakilere dönüp şöyle der ki;
-''Dün akşam Amasya Valiliği'ne bir yazı gönderdim ve şeyhi Afyon'a vali atadığımı bildirdim''
Ardından da yeni bir yazı hazırlayıp nazırına bunu şeyhe vermesini söyler.
Yazıda şöyle yazmaktadır;
-''İnancın ölçüsünün sakalda olmadığını anladığına sevindim. Valilik meselesine gelince... Bugün koltuk uğruna 40 yıllık sakalından vazgeçebilen, yarın başka şeyler için milletinden bile vazgeçebilir.
Seni böyle bir ikileme mahkûm bırakmayalım. Kal Sağlıcakla…”
Kıssadan hisse misali, kimse bizim inançlarımız ile uğraşmasın artık. Dini kullanarak, siyaset ve korku yaratmasın, bunaldık..
Yazımı, Yunus Emre’nin güzel bir sözü ile bitirmek istiyorum;
“Emeksiz zengin olanın,
Kitapsız bilgin olanın,
Sermayesi din olanın
Rehberi şeytan olmuştur..”
Sağlıklı günler dilerim
Bu Makale 112161 Defa Okunmuştur