GÖKTÜRK TUNÇTÜRK yazdı
Değerli okuyucular..
Devletimizin adını andığımızda ne diyoruz?
“Yüce devletimiz”.. Devletin bu manevi yüceliğini, babalığını koruyacak olan kimler? Devletin kademelerini yönetenlerdir..
İşte bu yüce devletimizin; otoritesi, saygınlığı maalesef şimdi ayaklar altında.. Devletin manevi yapısı, hiç bu kadar zedelenmemişti..
Ve bu devleti yönetenler sürekli;, “Türkiye Hukuk Devletidir, muz cumhuriyeti değildir” diyorlar..
Hukuk devleti, eğer Hukuku, Adaleti uygulamazsa veya adamına göre Adalet dağıtır ise, suç işleyen ağaların değil de, kağıt toplayan 3 çocuklu, baraka evde yaşayan garibanın yakasına yapışıp, ceza keser ise; o devlet Hukuk devleti olmaktan çıkmış, kişilere hizmet eden bir devlet haline sokulmuştur..
Sayın Kılıçdaroğlu; sık, sık “Bu ülke yönetilmiyor, savruluyor” diyor..
Evet.. Gerçekten savruluyor, savurmaya da devam ediyorlar..
Değerli okuyucular..
Biliyorsunuz, şuan iktidar tarafından “Organize suç örgütü” olarak ilan edilen ve daha yeni hakkında kırmızı bültenle yakalama kararı çıkarılan Sedat Peker, 2 aya yakın zamandır, her hafta bir video yayınlayarak, eskiden açık, açık işbirliği yaptığı AKP iktidarının bir çok önemli isimleri hakkında acayip suçlamalar ortaya atıyor ve Savcılara da işaret vererek, “şunu, şunu yaparsanız, iş ortaya” çıkar şeklinde de mesajlar veriyor..
Ben Ülkücü yapıya sahip bir yazar olarak bu konuya hiç girmedim ve yorumlar yapmak ta istemedim..
Sadece; Sedat Peker ile Süleyman Soylu arasında mahalle oruspusu gibi tiyatrolar oynayıp, her ikisini de idare eden kvırıdak kardeşler ile geçen konuyu değerlendirdim..
Orada Sayın Soylu doğru söylemişti.. Bu kıvırdak bezirgan kardeşler, sanki Soylu ile Peker hakkında konuşup, “Yahu niye böyle yapıyorsun, niye bunları konuşuyorsun” şeklîlerinde sitem ediyormuş gibi, Sedat’ta satış yapıyor..
Kurnazlar, kendilerini hep akıllı zannederler.. Sedat bu mahalle kıvırdağından daha akıllı ve kurnaz olduğu için, telefon konuşmalarını kayda almış ve maskelerini düşürmüştü..
Ben organik bir Ülkücüyüm.. Kralı da benim Ülkücülüğü sorgulayamaz..
Sedat’ın da Ülkücülüğüne net şekilde inanmış birisiydim ama sonra Ülkücülükten geçinmeye başladı ve bir eli ile Bozkurt, bir eli ile Rabia işaretleri yapmayı sürdürdü..
Hata yapıyordu, hatalar yaptı.. Zannet ki devran hep kendisi için dönecek..
Sonra malum iç hesaplaşmalar başladı ve anladığım kadarı ile Sedat’ta bu hesaplaşmada saf tutmuş..
Şimdi iktidar kanadı tarafından; “Organize suç lideri” olmakla suçlanan ve daha 1 yıl öncesine kadar yurtdışına kaçmazdan önce devletin polislerini kendisine koruma olarak veren ve bu koruma polisleri ile de yurtdışında bile aylarca gezen Sedat Peker, evine yapılan baskın sonucu İçişleri bakanı Soylu’yu hedef aldı ve maalesef devletin güvenlikten sorumlu içişleri bakanına “Sana tasma takıp, gezdireceğim” diyebildi..
Sonra Bakan Soylu, bir tv’ye çıktı ve birçok isimi Sedat ile işbirlikçilikle suçladı..
Düşünün, devletin Emniyet genel müdür yardımcısı, kendisinin bir numaralı amiri olan İçişleri bakanına posta koyarak, “gücün yetiyor ise gel beni açığa al” dedi..
Bakan Soylu ne yaptı? Hiçbir şey..
Devletin ayaklar altına düşen otoritesine bakın..
DOLARLA MAAŞ ALAN SİYASETÇİ KİM? VE BU FOTOĞRAFTA Kİ KİŞİ; BİR CHP’Lİ VEYA İYİ PARTİLİ OLSA İDİ, ŞİMDİ NELER OLURDU?
Sayın İçişleri Bakanı, hükümetinin “mafya, organize suç örgütü lideri” diye suçlayıp, hakkında yakalama çıkartan ve en önemlisi kendisini tehdit eden Sedat Peker’den, bir önemli siyasetçinin 10 Dolar maaş aldığını tüm kamuoyuna ekranlardan ilan etti..
Sayın Bakan bu kişinin hali hazırda milletvekili olup, olmadığını ve hangi partiden olduğunu da kurnazlık yapıp söylemedi..
Bu atılan suç büyük suç.. Hele, hele bahsettiği kişi hala bir siyasi parti de yönetici sıfatında ise, hatta üye ise ahlak ve demokrasi adına rezalettir, kepazeliktir..
Sayın Bakan Soylu, Sedat Peker’den dolarla maaş alan siyasetçinin adını ve partisini neden ifşa etmedi?
Çünkü bu kişi AKP’li ve halen de Merkez Yürütme kurulu üyesi, eski milletvekili..
Evet.. AKP, MKYK üyesi olan Metin Külünk adı dillendirildi, işaret edildi..
Bakan Soylu bu adı hala vermiyor, adı geçen Metin Külünk ise çıkıp konuşmuyor, “Yahu bu ne kepazeliktir, benim adım işaret ediliyor, o isim ben değilim” gibilerinden demediği gibi, kendisine soran gazetecilere de pişkinlikle şu cevabı veriyor;
“hassasiyetinize teşekkür ederim, iyi çalışmalar dilerim”..
Bu aslında tam bir itiraftır.. Ama ortada Savcılardan hala ses yok..
Değerli okuyucular..
Yazımın altına bir fotoğraf ekliyorum.. Bu fotoğrafta Sedat Peker ve AKP eski milletvekili ve halen AKP MKYK üyesi olan Metin Külünk var..
Bir yemek masasındalar..
Şimdi gelin bu fotoğrafta olan AKP’li Metin Külünk’ü kaldırıp, yerine bir CHP’li veya İYİ Partili bir siyasetçiyi koyalım..
Ne olurdu?
Süleyman Soylu çıktığı o ekranda bu kişinin adını söylerdi ve aynı saatlerden de itibaren, savcılar göreve davet edilirdi, en önemlisi Sedat Peker’i; Millet İttifakının yönlendirdiği, konuşturduğu naraları atılırdı..
Ve o CHP’li veya İYİ Partili isim şimdi çoktan tutuklanıp, cezaevine gönderilmişti.
Bu mu Hukuk devleti? Bu mu adalet?
Resmen rezalet korunuyor..
Ve adı geçen zat Metin Külünk.. Öyle çıkıp ekranlarda, sayfalarda meydan okumalarla ahkam kesme..
Adamsan çık konuş, konuşmuyorsan mevcut partinden istifa et..
Yok eğer sana çamur atılıyor ise git, Süleyman Soylu’yu mahkemeye ver..
Bu Haber 180610 Defa Okunmuştur