GÖKTÜRK TUNÇTÜRK yazdı
Yaşar Okuyan ..12 Eylül 1980 öncesi MHP Genel Sekreter Yardımcısı ve Ülkücü Gazeteciler Cemiyeti Genel Başkanı idi..
Ama, hiç “Ben Ülkücüyüm” dediğini duymadım.. Bence diyemezde ..
Çünkü; Ülkücü değil..
Yaşar Okuyan, rahmetli Başbuğ Türkeş’in zamanında da MHP’ye kapak atması da Ülkücü olduğu için değil, Türkeş’in ilk eşinin yakın akrabası olduğu için..
Bizim İstanbul Milletvekili Turan Koçal vardı.. O’nun da yeğeni olduğu için, daha doğrusu bir nevi “hanım köylü” torpili ile MHP’ye kapak attığını kimse bilmez ama biz biliriz..
Şimdi nasıl orada, burada işini yürütüyor ise o zamanda Türkeş’in eşinin yakın akrabası olması hasebiyle MHP’de işini yürüttü ve şimdi de o zaman ki günlerini siyasi malzeme yapıyor ama yüzüne, gözüne bulaştırıyor..
Ben Ankara Bahçelievler semtinde Ülkücü Gençlik Derneği bölge sorumlusuydum.. Ben de, diğer Ülkücülerinde hiçbir zaman Yaşar Okuyan’ı sevmezdik, halende kimse sevmez..
Takdir ilahi işte.. 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi sonrası Bahçelievler ekibi olrak bizi de Mamak Askeri Cezaevine götürdüler..
Bizim ekibi kafeslerde bir süre tuttuktan sonra D-1 Koğuşuna götürdüler..
Doğru söylemek gerekirse Koğuşa girer girmez çok sevindik.. Koğuşta; Namık Kemal Zeybek, Taha Akyol, Yaşar Okuyan, Mehmet Naci Bostancı (Şuan AKP Grup Başkan vekili), rahmetli Avni Çarsancaklı, Dr. Ahmet Teyfik Ozan, Berker İnanoğlu ve adını unuttuğum onlarca yakın tanıdığımız Ülkücü arkadaşlar var.. Yani, kendimizi güvende hissettik..
Tabi karşı taraftan, Doğu Perinçek, Oral Çalışlar, Gün Zileli, İlhami Soysal falanda vardı..
İşte iki sevmediğim insanla maalesef aynı koğuşa düşmüştüm.. Biri Yaşar Okuyan, diğeri Doğu Perinçek..
Ve en önemlisi benim tutuklanmamda en büyük sebeplerden birisi de Perinçek’in Aydınlık gazetesinin yazdıkları senaryolar, iftiralar… İtitrafçılarının attıkları çamurlar..
Yaşar Okuyan aynı zamanda bizim 205 kişilik koğuşun Başkanı idi..
Neyse… Aradan birkaç hafta geçti.. Bir baktım içinde kardeşlerimde olan bizim Bahçelievler ekibi ranzalarda toplanıp, el-kol harketler ile konuşuyorlar..
Merak ettim gittim… Daha ben sormadan onlar söylemeye başladılar…
“Yaşar Okuyan’ı biraz tartaklayacağız”…
Tabi şok oldum.. Sebebini sordum, dediler ki;
“Tuncay Mataracı ve Hilmi İşgüzar’ın suç ortakları ile konuşurken, Alparslan Türkeş aleyhinde konuşmuş ve hatta sert ifadeler kullanmış…
Zaten sevmiyorlar adamı… Buda bahane oldu..
“Olmaz” dedim…. Ve ranzada hasta yatan Namık Kemal Zeybek’e durumu ilettim..
Hepimiz daha çok genciz.. 21-22-23 yaşlarındayız…
Daha ilk kez bir darbe ve cezaevi ile, işkencelerle muhatap oluyoruz..
Zeybek, durumu dinledikten sonra “Haklı olabilirsiniz ama olmaz, ben Yaşar beyle konuşurum” dedi ve herkesi yatıştırdı.. Tabi saygı da var..
Ve orada Zeybek bize tarihi bir nasihatta bulunmuştu.. Dedi ki; “tamam Türkeş bey hepimizin lideri, başbuğu ama tabulaştırmayın.. Nihayetinde o’da bir fanidir.. Tabulaştırısak, rahmetli olduktan sonra lider bulmakta zorlanırız”…
İşte, Türkeş öldükten sonra MHP ve Ülkücülerin yaşadığı iç kargaşanın en önemli sebebi.. Zeybek’in dediği gibi hepimiz Türkeş’i tabulaştırmıştık, öldükten sonra lider seçmede bocalamıştık.. Halende öyle..
İş bu ya… Bakın Yaşar Okuyan’ı tartaklamaya karar veren bizim ekip ne yaptı..
Hafiten kar var.. Havalandırma alanında ikişer, ikişer çember halinde geziyoruz.. Hava biraz soğuk..
En önde Yaşar Okuyan ve Taha abi.. Arkalarında Avni abi ile Naci abi.. Onları takiben ben ve Nuri Gedik, sonra bizim Bahçelievler ekibi sıralanmışlar..
Havalandırmada sigara içmek serbes ama etrafta nöbet bekleyen askerlere, “Komutanım sigara yakabilirimiyim, komutanım sigrayı atabilirmiyim”gibi soruları sorup, onların “evetini” aldıktan sonra hareket ediliyor..
Yaşar Okuyan, Taha Akyol ile hararetli sohbetler yapıp, yürürken, gayri ihtiyari ellerini montun cebine soktu.. Tabi, gardiyan askerden izin almadan …..
Eyvah.. “Maraşal Tito” dediğimiz ve kardeşleri Apoculuktan yatan bir Diyarbakırlı nöbetçi asker vardı.. Ülkücüleride zaten hiç sevmez..
Aniden Yaşar Okuyan bağırdı..
“Sen, gel lan buraya.. Kimden izin aldında ellerini cebine soktun?”..
Aman.. Yaşar Okuyan başladı askere bağırmaya; “Sen kimsin, ben 5 milyon oy almış partinin yöneticisiyim” falan-filan derken, bizimkiler topluca ayaklandılar, askere doğru hepimiz yürümeye başladık..
Ve diğer askerler hep birlikte silahları üzerimize doğrulttular.. Aniden Cezaevi müdürü Yüzbaşı çıktı…
Yaşar Okuyan’ı ve Taha abiyi müdüriyete götürdüler..Tabi o askeride… 1 saat falan kaldılar…Hepimiz heyecanla bekliyoruz… Bizimkiler döndüler koğuşa…
Ama Maraşal Tito’yu buluşıkhaneye göndermişler..
İişte o anda Ülkücüler gerekirse Yaşar Okuyan’a hakaret eden askerin kurşunlarına doğru bile yürüyeceklerdi…
Ama ne o, 8.5 aylık Koğuş beraberliği sürecinde, ne de tahliye olduktan bu zamanlara kadar ben Yaşar Okuyan’ın ağzından “Ülkücüyüm” kelimesini hiç duymadım..
Her konuşmasında “milliyetçiyim”…..De, kimin milliyetçisi siniz?
“KAFAMA SIKMAZSAM ŞEREFSİZİM”..
Yaşar Okuyan 12 Eylül sonrası ANAP’a kapağı attı.. Vekil oldu, bakan oldu ama hiçbir Ülkücüye sahip çıkmadı..
Sonra ANAP bitince MHP’ye koştu, orada da dikiş tutturamadı.. Kim seviyorsa Parti kurdu.. O’da hayel oldu.. Sonra Deniz Baykal’a yanaşmaya başladı ama bir şey olamadı.. Eee Doğu Perinçek’in partisi var… Orada da dikiş tutturamadı..
Başladı Kılıçdaroğlu’na yanaşmaya… Birde her konuşmasında ona, buna bağırarak saldırıp, şovlar yapmaya başladı…
Bizim Mersin Milletvekili rahmetli Ali Güngör, Bahçeli’ye kızmış, parti kuruyor… Her gün Kızılay’da ki bürosundayız..
Ali abinin odasında yazı yazarken bir baktım kapı çaldı, Yaşar Okuyan geldi…
Ben şok oldum tabi…Gittikten sonra Ali abiye sordum, “Abi bu da mı yönetimde olacak?”..
Güldü, “belki” diyince… Yanımızda ki bazı kişiler inanın Ali abiye saygı çerçevesinde sitem ettiler.. Çünkü adamı kimse sevmiyor arkadaş..
Birkaç yıldır da sürekli Şerefini malzeme yaparak, ekranlarda yeminler ediyor, naralar atıyor
Dedi ki; “Erdoğan 50’den fazla oy alsın kafama sıkmazsam şerefsizim”… Erdoğan 50’den fazla oy aldı..
“Bahçeli, barajı aşssın Tandoğan’da anırmazsam şerefsizim” diye yemin etti..
Ve tabi bu süreçlerde sık,sık Türkeş ve MHP dönemini kendine siyasi malzeme olarak kullanıyor ama tabi hiçbir konuşmasında “Ülkücüyüm” demedi..
Ama Yaşar Okuyan; hala ortalıkta, ekranlarda şerefsiz, şerefsiz geziyor..
Başladı Melih Gökçek’e ve Halil Şıvgın’a laflar atmaya..
Yahu sen kim, Halil abi kim.. Sen kim; Melih Gökçek kim?
Orada duracaksın.. Bu iki isimde her zaman Ülkücülere sahip çıkmış insanlar…Sen hangi Ülkücüye sahip çıktın Yaşar Okuyan?
Eee laf atarsan Gökçek’te sana sorar.. “Neden hala şerefsiz, şerefsiz geziyorsun?” diye..
Sen Gökçek’in bu sorusu ile Halil abinin “Dil okulunda Türkeş’in yanında tutuklu iken neden oradan ayrıldın ve erkenden tahliye olup kurtuldun? Açıkla” sorusuna cevap ver…
Hadi bunları da geçtik, bir tarafa koyduk..
Yine ekranda Bahçeli’ye, “Kasetin var mı?” diye sorunca, MHP milletvekili de o çirkin cevabı verdi ama şerefi tersine Okuyan Yaşar, hala şerefsiz, şersiz dolaşmayı, konuşmayı sürdürüyor..
Buyur, hadi git anana ve eşine o çirkin lafları söyleyen adamdan hesap sor bakalım?
Şerefi tersinden Okuyan Yaşar ağa.. Tersine okuduğun için Şerefin de değerini bilmiyorsun.. Bak hastasın, bırak bu ekran derebeyliğini.. Konuştukça lağım çukuruna batıyorsun…
Ve düş artık, MHP'nin ve Ülkücülerin yakasından...
Bu Haber 361670 Defa Okunmuştur