GÖKTÜRK TUNÇTÜRK yazdı
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın vatandaşlardan Iban numarası vererek bağışlar yapması çağrısında bulunması mağdur olmuş ve devletinden destek beklentisi içine girmiş vatandaşlarda şok etkisi yaratırken, devletin vatandaştan para toplama işini, AKP’li kurmaylardan çok, birçok MHP’li milletvekillerinin canla-başla savunması ve ona buna da hakaretler savurmaları oldukça dikkat çekti..
Bu zatlara sorsan “Milliyetçi Türkiye” davalarının olduğunu söylüyorlar..
Amma bu dava kriterlerinden bahsetmeleri, savunmaları, kavgasını vermeleri imkansız hale gelmiş durumda..
Bu zatların hiçbirisi şuan devletin Televizyonu TRT’ye çıkıp, “Ne mutlu Türk’üm diyene” diyemezler, diyemiyorlar, dedirtmezler.. Sıkar..
Danıştay’ın kararı olmasına rağmen Milli Eğitim Bakanlığı okullarda andımızı okutmuyor..
Bu zatlar; MEB’den hesap sorabiliyorlar mı? soramıyorlar, soramazlar, sordurtmazlar..
“Savunuyoruz” dedikleri Türk milliyetçiliği fikir sistemi ayaklar altına alınmış mı? Alınmış.. Ret edilmiş mi? Edilmiş..
Türk Milliyetçiliğini ayakları altına alanlara koşulsuz destek veriyorlar mı? Veriyorlar..
Bütün bunlara rağmen neredeyse hızlarını alamayıp; “Başbuğ Erdoğan” diyecekler..
Tek yaptıkları şey, Meral Akşener’e ahlaksızca ifadeler sarf etmek, İYİ Parti’ye İP demek …
Hükmetti eleştirenlere saldırmak, ahkâmlar kesmek bunların görevi haline gelmiş…
Milliyetçi Türkiye; güçlü devletin var olması demektir..
Virüs salgını çıktı, işyerleri kapatıldı, milyonlarca fakir-fukara da parasız-pulsuz evlerine kapatıldı..
Arkasına bakıyor, devleti göremiyor..
Sabırla bekledi, devleti kendisine yardım elini uzatır diye ama o da ne, yardım beklediği devleti; yardıma muhtaç olmuş kendilerinden yardımlar, bağışlar, sabırlar istedi..
Peki, devlet para toplar mı? Toplarsa bu ne anlama gelir?
İYİ Parti sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu’na sorduk..
Bu arada bir ekleme yapayım… Yavuz Ağıralioğlu; konuşmaları ve çıkışları ile bana rahmetli Muhsin başkanı hatırlatıyor, anımsatıyor..
Yavuz bey, devletin para toplamasının güçlü sosyal devlet tanımına tamamen ters olduğuna işaret ederek;
“Büyükşehir Belediyelerin bu salgın afeti döneminde vatandaşa daha çabuk şekilde yardım elini uzatması için bağış kampanyaları başlatmıştı.. Hükumet kanadı bundan çok tedirgin oldu ve hukuku kendilerine alet ederek, mağdur vatandaşa gidecek yardımları resmen engelledi..
Bu tutamlarını eleştirenlere de ‘nifak noktaları” diye ithamlarda bulundular..
Burada dikkate alınması gereken şey; yardımların insanlarımıza doğru zamanda, doğru kitlelere ulaştırılmasıdır..
Sosyal devlet; yardım eder, yardım toplamaz..
Eğer devlet para topluyor ise demek ki kasası boş, tam-takır durumda..
Bu tutamlarını eleştirenlere karşı da Aktürk’ün Tekâlif-i milliye seferberliğini örnek göstererek, yanlış politikalarını savunmaya çalışıyorlar..
18 yıllık iktidardan sonra, bu ani bir zamanda Tekalif-i milliye ortamından bahsetmeleri; tutunacak dallarının ve hazinede de bir şey kalmadığının bilinçaltı itirafıdır..
Yüce devletimizi para toplarken görmek bizleri üzüyor..
Bakın Diyanet İşleri başkanı bile çıkıp, zekatların, Cumhurbaşkanının başlattığı bağış kampanyasına verilmesi çağrısında bulunuyor..
Bunun tanımı nedir?
Hazinesi boşaltılan devleti, zekata muhtaç hale getirmektir..
Bu yüzden hükümet kanadı yanlışlarından biran önce vaz geçmeli ve Belediyeler üzerinde ki baskıları kaldırmalıdır..
Bu inattan direk zarar görenler ise mağdur olmuş, devletinden yardım bekleyen vatandaşlarımızdır”..
DİYANET BAŞKANINA ÇOK ZOR BİR SORU.. HEM DE CEVAPLAMASI İMKANSIZ BİR SORU..
Siyasallaşmış Diyanet İşleri Başkanından bahsetmişken, Yavuz Ağıroğlu’na, Ali Erbaş’ın tavırlarını nasıl değerlendirdiğini sordum..
Bakın neler dedi ve siyasallaşmış Diyanet’in başkanı Erbaş’a, hangi soruyu iletti..
“Diyanetin başkanı talimatla fetvalar veren bir Diyanet Başkanı haline gelmiştir.. Sık, sık ta çıkıp bilim kurulunun, Sağlık Bakanının iş sahasına girip, ahkamlar kesiyor..
Örneğin çıkıp diyor ki; ‘Sigara Kuran’da haramdır.. Sigarayı bırakın”..
Biliyorsunuz eski liderlerden Mesut Yılmaz çok sigara içiyordu..
Peki Cumhurbaşkanı Erdoğan’da diyelim ki sigara içiyor olsa idi; Diyanetin başkanı çıkıp yine diyebilecek miydi; ‘Sigara haramdır, bırakın’..
Mümkün değil.. Diyemezdi..
Yani ülkeyi öyle bir hale getirdiler ki; diyaneti de Adaleti de, kurumları da siyasallaştırdılar.”..
Vallahi ben de merak içinde kaldım.. Diyanetin Başkanı Ali Erbaş, İYİ Parti sözcüsü Ağıralioğlu’nun bu ‘sigara’ sorusunu cevaplayabilecek mi?
Bu da çok zor soru kardeşim, adam nasıl cevaplasın..
Cevaplarken ya başına iş alırsa ne olacak?
Bu Haber 3063367 Defa Okunmuştur