Partisinin grup toplantısında konuşan İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesi sonrası Cuma namazı çıkışı "O iş bitti" sözlerine tepki göstererek, "'O iş bitti' dediğinden beri 7 kadın öldürüldü" dedi.
Meral Akşener, görevinden istifa eden eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın yeni bir görevle geri döneceği yönünde siyaset kulislerinde konuşulan iddialara grup toplantısında yaptığı konuşmada sert tepki gösterdi.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuştu. Ramazan ayı tedbirlerine tepki gösteren Akşener, “Üç beş kişi bir araya gelince salgın yayılıyor da kongrelerinizde virüs tatile mi çıkıyor?” diye konuştu.
Meral Akşener'in konuşmasında şunları vurguladı;
* ‘Eyvah damat geri mi dönüyor’ sorusu her mecrada dillendirilmeye başladı. Başarısızlıklarla dolu 2.5 yılın sonunda nihayet bu hatadan dönüldü. Bugün biri damat bakan ile ekonomi kavramını aynı cümle içinde kullansa dolar fırlıyor.
* Bu işi beceremediğini defalarca kanıtlamış bir insanın tekrar bu konularla anılmasını bile sakıncalı buluyorum. Sayın Erdoğan saçmalama konusunda çıtayı uzaya çıkardığından maalesef kesin konuşamıyorum.
* Merkez Bankası Başkanı’nın bir gece kararnamesiyle görevden alındığı bir ülkede istikrardan bahsedilemez. Ağbal’ı faizleri artırdığı için görevden aldın değil mi? En azından kamuoyuna böyle yansımasına izin verdin. Madem yeni başkan faiz düşürmeyecekti, o zaman Sayın Ağbal’ı neden görevden aldın? Madem yeni başkan aynı politikaları sürdürecekti, o zaman neden bizi bir gecede yüzde 15 fakirleştirdin?
* Mesela, ‘Faiz sebep, enflasyon sonuç' cümlesi hâlâ dillendiriliyor. Gelin birlikte hatırlayalım; Sayın Erdoğan bu müthiş doktrinini, ilk kez ortaya attığında, dolar 2 liraydı. Enflasyon, tek haneliydi.
* Faizler de yüzde 6'ydı. Şimdi geldiğimiz durumda ise, faiz yüzde 19. Dolar, neredeyse 8 buçuk lira. Enflasyonu tutabilene aşk olsun.
* Sayın Erdoğan; kurumlar ve kurumsal değerlerle oynayarak, devlet yönetilmez. 6 ayda bir Merkez Bankası Başkanı değiştirerek, ekonomi yönetilmez. Merkez Bankası Başkanı'nın bir gece kararnamesiyle görevden alındığı bir ülkede, istikrardan bahsedemezsin.
* Eski başkan Sayın Ağbal'ı, faizleri artırdığı için görevden aldın değil mi? En azından, kamuoyuna böyle yansımasına izin verdin. Ama nedense, yeni gelen başkanın ilk beyanatı, yüksek faiz politikasını, sürdürmekten yana oldu.
RAMAZAN AYI TEDBİRLERİ
* Ramazan ayında toplu iftar yasakmış. Bu şartlarda doğru bir karar. Bu fevkalade duyarlı arkadaşlara sormak istiyorum, sizin lebaleb kongrelerindeki keyfiniz Allah’ın sofrasından daha mı önemliydi? Kongrelerinize yasak getirecek durum yoktu da, mübarek sofralarda mı aklınız başınıza geldi.
* On binlerce işletme yeniden kapatılacakmış. Bir işletmeci diyor ki, her açma ve kapama bize 35 bin liraya mal oluyor. Yiyecek, et, sebze vs. ya dağıtmak ya da çürürse atmak zorunda kalıyoruz dediler. Siz ne vicdansızsınız. Üç beş kişi bir araya gelince salgın yayılıyor da kongrelerinizde virüs tatile mi çıkıyor?
“KANUN TEKLİFİ VERDİK”
Akşener, Meclis’e Merkez Bankası Başkanı’nın görevlendirilmesiyle ilgili verildikleri kanun teklifini işaret ederek şunları söyledi,
* Bu maliyeti, saray zenginleri ödemeyecek. Bu maliyeti, üç beş yerden maaş alan kardeşler, yeğenler, kayınçolar ödemeyecek. Bu maliyeti, o 5 müteahhit ve havuz medyası da ödemeyecek. Bu maliyeti, çiftçilerimiz ödeyecek, esnaflarımız ödeyecek, sanayicilerimiz ödeyecek.
*Bu maliyeti, emeklilerimiz ödeyecek, memurlarımız ödeyecek, çalışanlarımız ödeyecek. Bu maliyeti, gençlerimiz ödeyecek, kadınlarımız ödeyecek. Bu maliyeti, hepimiz ödeyeceğiz, bir tek onlar ödemeyecek…
*Çünkü bu maliyet, bu ucube sistemin ve onun arkasındaki bu çarpık zihniyetin sonucudur. Biz, İYİ Parti olarak, Merkez Bankası'nın bağımsızlığını önemsiyoruz ve bunu her fırsatta vurguluyoruz. Merkez Bankası yönetiminin bağımsızlığı ve güvencesiyle ilgili olarak, yüce Meclis’e bir de kanun teklifi verdik.
*Teklifimize göre, Merkez Bankası başkanları, beş yıl süreyle atanabilecek ve görev süresi dolmadan görevden alınamayacak. Çünkü, Cumhurbaşkanı'nın bir gece, rüyasında görüp, görevden alabildiği bir Merkez Bankası Başkanı'nın, görevini hakkıyla yapabilmesinden söz edemeyiz.
*O yüzden, süresinden önce görevden alınamamasını, hüküm altına alıp, görev güvencesi sağlıyoruz. Ayrıca, Para Politikası Kurulu'nun üyelerinden birinin de reel sektör temsilcisi olmasını sağlıyoruz.
* TOBB'un önereceği üç adaydan birinin, Cumhurbaşkanı tarafından, para politikası kuruluna atanması hükmünü getiriyoruz.
*Bu vesileyle, kanun teklifimize, başta, sözde reformsever Ak Parti ve küçük ortağı olmak üzere, Meclis'teki tüm partilerin desteğini bekliyoruz.
KÜRŞAT AYVATOĞLU TEPKİSİ…
* Son üç ayda; arabasında, 100 kilo eroin ile yakalanan, eski büyükelçilik basın müşaviri, Samsun Büyükşehir Belediyesi'nde yolsuzluktan tutuklanıp, evinde, on milyon bulunan daire başkanı derken, her geçen gün, ‘Asım'ın neslini yaratacağız' diyerek iktidara gelenlerin, düştükleri hazin durumun, yeni örneklerine şahit oluyoruz.
* Hayatı, ahlakla arasına epey bir mesafe koymuş, büyüklerinden öğrenmiş bir genci, elbette linç edecek değilim. Benim meselem, kendini, bu çarpık zihniyete teslim etmiş bu gencimiz değil. Gençler yanlış yapabilir. Gençler nefislerine yenik düşebilir. Benim meselem, o gencimiz de dahil, tüm gençlerimizi, bu zihniyetin yarattığı ahlak erozyonundan, koruyup kollamaktır.
* Benim meselem, hata yapan gençlerle değil, onları hak yolundan ayıran bu karanlık zihniyetledir. O gencimiz ne diyor; ‘AK Parti'de görev alırsam, daha çok kazanmamın önü açılır diye düşündüm.' Ne kadar acı değil mi? ‘Çok çalışırsam, çabalarsam, emek verirsem, sonunda başarırım, helaliyle kazanırım' değil, ‘AK Parti'de görev alırsam, daha çok kazanırım.' Gençlerimizi böyle düşünmek zorunda bırakanlara, yazıklar olsun.
* Gençlerimizi dolambaçlı yollara sokan bu karanlığı, sorgulamak zorundayız. O gençlerin, hayat zannettikleri, hak zannettikleri, bu maskeli baloyu, sorgulamak zorundayız.
* Bunların gençlerimize, doğru diye işaret ettikleri o yanlış düşünceler, kim bilir daha kaç gencimizi, büyük yanlışlara sürükledi? Bunları sorgulamak zorundayız.
“EMRİN OLUR AĞAM”
* Salgınla mücadelede durum aynı. Ekonomide durum aynı. Hukukta, insan haklarında, demokraside durum aynı. Kendileri çalıp, kendileri oynuyorlar.
* Öyle olmasa, kendi kendilerine verdikleri yetkiyle, İstanbul Sözleşmesi'nden çekilebilirler miydi? Milletin Meclisi onaylamış, Sayın Erdoğan'ın aklına esmiş, kendi kendine verdiği yetkiyle, sözleşmeyi iptal ediyor.
* Buradan çok net olarak vurgulamak istiyorum: Kim ne derse desin, şunu herkes bilsin ki, o sözleşme hâlâ geçerlidir. Yöntem de açıklanan karar da hem hukuken hem de siyaseten geçersizdir.
* Sayın Erdoğan; burası muz cumhuriyeti değil, burası memleketi benzetmeye çalıştığın bir üçüncü dünya ülkesi de değil. Burası binlerce yıllık devlet geleneğinin sonucu olan, büyük Türkiye Cumhuriyeti. Aklını başına devşir. Böyle şımarıklık olmaz. Böyle devlet yönetilmez.
* Kendisi bir de çıkmış, Cuma Namazı sonrasında, kadınlarımızı tehdit eder gibi diyor ki; ‘O iş bitti. Önünü ardını kurcalamayın.' Aynen böyle diyor. Bak sen… Şu tarza, şu tavra bakar mısınız? Emrin olur ağam!
* Bu tehditler, kadınlara sökmez Sayın Erdoğan. Elinden geleni ardına koyma. Tacize, tecavüze, hakarete, dayağa boyun eğmemiş o kadınlar, senin tehditlerine hiç boyun eğmez.
“AKLINIZDAN BİLE GEÇİRMEYİN”
* Kurutuluş savaşını yapmış gazi meclisin başkanı değil sanki sarayın meclisteki irtibat bürosu şefi konuşuyor. Yazıklar olsun sana da! Şimdiden uyarıyorum aklınızdan bile geçirmeyin.
* Ege’deki adalarımıza çöken Yunanistan karşısındaki ezikliğinizi izlemek için Lozan’a Kanal İstanbul saçmalığınıza kılıç uydurmak için de Montrö’ye göz dikmeyin.
KANAL İSTANBUL TEPKİSİ
* Sayın Erdoğan, bilim insanlarının tüm uyarılarına rağmen, Kanal İstanbul'dan vazgeçmemekte ısrarlı görünüyor. Deniz bilimciler uyarıyor. Jeoloji uzmanları uyarıyor.
* “Ekolojik açıdan felaket olur” deniyor. “Milyonlarca vatandaşımızı küçücük bir adacığa sıkıştırmak, felakete davetiyedir” deniyor. Ama kendisi oralı bile değil. “İlle de kanal, inadına kanal.” diye tutturdu, gidiyor. Daha önce de söyledim, tekrar edeyim;
* İlla bir kanal açacaksan, Urfalıların feryadını duy, git GAP'ta sulama kanalları aç, yağmurlama sistemleri kur, toprak ana bire beş versin, çiftçimiz de ülkemiz de zenginleşsin. Kırk yılda bir, memlekete bir hayrın dokunsun. Ama nafile.
* Tabiata zarar vereceği kesin, Marmara Denizi'ni mahvedeceği kesin, Ama inadından vazgeçmiyor. Çünkü, doğa umurunda değil. Çünkü, deniz umurunda değil. Çünkü, yeşil umurunda değil. Çünkü, milletimiz umurunda değil. Çünkü, kendinden başka hiçbir şey umurunda değil.
* Onların umurunda olmayabilir, ama bizim umurumuzda. Sayın Erdoğan ve arkadaşları, kanal diye, beton diye tutturmuşken, dünya, önemli bir değişime sahne oluyor. Artık bütün dünya, denetimsiz, kontrolsüz büyümenin getirdiği, İklim Krizi'yle mücadele etmek için, kolları sıvadı.
* En az gelişmiş ülkesinden, en gelişmiş ülkesine, çöl ülkesinden, orman ülkelerine kadar herkes, doğaya nasıl daha az zarar veririz diye düşünüyor, hesap yapıyor. Çünkü herkes biliyor ki, doğa katliamı ve kirlenme bu hızla giderse, yaşayacak bir dünyamız kalmayacak.
* İşte o nedenle biz diyoruz ki; “Türkiye bu mücadelenin dışında kalamaz.” Hele de çılgın proje denilen saçmalıklarla, bu tükenişin değirmenine su taşıyamaz.
*Bu kadar basit. Bu kadar net. Rakamlar alarm veriyor. Yalnızca 2021 yılında, yani bu üç aylık süreçte, atmosfere 9,9 milyar ton karbondioksit salındı.
* 173 milyar ton buzul eridi. 222 milyon ton gıda israf oldu. Denizlere 2 milyon ton plastik atık bırakıldı. Bu hızlı yok oluşa rağmen, maalesef önlem almakta geç kalıyoruz.
* Eğer, gerekli önlemleri almazsak; Yalnızca 28 yıl içinde, denizlerde balıktan çok plastik atık olacak. 18 yıl içinde, dünyada temiz su bulmak mümkün olmayacak. Ve 48 yıl içinde de, ozon tabakası geri döndürülemez biçimde tahrip olacak.
* Rakamlara lütfen dikkat edin. Uzak bir gelecekten değil, çocuklarımızın ve torunlarımızın bizzat yaşayacağı bir felaketten söz ediyorum.
* Türkiye için de alarm zili artık çalıyor. İktidar, bu süreci hızlandırmak yerine, bir an önce, çözüm için somut adımlar atmak zorunda.
Bu Haber 162976 Defa Okunmuştur