Av. ERDOĞAN KILIÇ yazdı
SAP -SAMAN VE VEKİLLERİN EMEKLİ MAAŞLARI!
...
Ülkemizin dört bir tarafından kuraklık ve ürünlerin tarlalarda boy atmayarak yandığı haberlerini duyuyoruz.
Devletin şimdiden çiftçinin harmana ödenecek borçlarının listesini oluşturması ve bunları faizsiz olarak yapılandırması gerekmektedir.
Ülkemizin köyde yaşayan nüfusu %7’lere gerilemişken, üstelik de yaşayanların % 65’i elli yaş üzeri iken, bir çiftçi ailesinin daha şehirlere göç etmesine engel olunmalıdır.
İnsanların tarım ve orman arazilerini talan ettiği ve devletin de bunu adeta teşvik edercesine "imar affı" çıkardığı günümüzde, doğal besinlerin, ürünlerin üretiminin nereden ve nasıl temin edileceğine de kafa yormamız gerekiyor.
Devlet 12 Eylül sonrası Sosyal Devlet ilkesini terk ederek Jandarma Devlet haline dönüştü. Halkın haklı taleplerini dile getirmesine bile tahammül edilemez hale gelindi.
Dinlemek, diyalog kurmak, hak vermek ve de çözüm aramak yerine; gaz, jop ve baskı kendisini göstermektedir.
Artık kendimize gelelim, insanlar ve tüm canlılar doğru ve yeterli beslenmek için laboratuvar ürünlerine değil, topraktan yetişen doğal ürünlere muhtaçtır.
Bu ihtiyacın da üreticiler eliyle giderilmesi teşvik edileceğine, konut, yol, köprü, HES yapımının dengesiz bir şekilde teşvik edilmesi halkımızı yaralamaktadır.
%93 lük nüfusu %7 lik bir nüfus beslemeye çalışmaktadır.
Bu oranı arttırıcı çalışmalar yapılacağına, Büyükşehir oluşturularak köyler de mahalle yapılmakta ve köylünün orijinal yaşam tarzı yok edilmektedir.
Köylünün arazisini geçmişte satılmazdı. Köylü satmaya utandığı gibi, alıcı da çıkmazdı.
Ama köylerin mahalle olmasıyla birlikte köylülerin bir kısmı da girdi maliyetlerinin artmasını da gözeterek araziyi elden çıkartma yoluna gitmektedirler.
Devletin mahalle haline getirdiği köylerin statüsünü yeniden köy olarak iade etmesi, köylünün sorunlarını yerinde çözmesi ve kente göçün önünü almasının zamanı geçmektedir.
Bu arada orman köylüleri de göz ardı edilmemeli, onlara da sahip çıkılmalıdır.
Ormanlık alanlar bu köylülere zimmetlenerek kaçak kesimlerin önü alınmalı, oraların yerleşime açılmasını önlemeli, ağaçlandırma işi de yine orman köylülerine ücret karşılığı görev olarak verilmelidir.
Devlet bu yıl hasat sezonu bitip de köylüyü kaderiyle baş başa bırakmadan çiftçi lehine aldığı önlemleri açıklamalıdır.
Şimdiden saman, arpa, yulaf kıtlığının giderilmesi için gerekirse ithalat yoluna gitmeli ve köylünün umutsuzluğunu bitirmelidir.
Unutmayınız ki; köylü hasat yapamazsa, besici de şehirde yaşayan halk da aynı kaderi paylaşacaktır.
Tabi yönetenlerin maalesef tuzu kuru "itibardan tasarruf olmaz " diyerek, belki de yılda bir gün bile gitmeyecekleri saraylar yaptırarak, yoksulluğumuza; yoksulluk katmaktan da zerre üzüntü duymamaktadırlar.
Bunları yazarken bir milletvekilinin iki yılda emekliliği hak kazanmasına da kızgınlığımı ifade etmekten kendimi alıkoyamıyorum.
Diyeceksiniz ki ne alaka?
Şöyle izah edeyim.. Sağlıkla ilgili bir yasa çıkartılırken bile milletvekilleri ile ilgili bir yasayı oraya sokuşturma becerisini gösterenlere karşı ben de köylünün dertleri arasına bunu sıkıştırma becerisini denedim.
Neden sadece vekilleri diyorum?
Çünkü halkın sorunlarını çözmek adına oraya gidip de kendilerini sağlama alma hakları olmayanların başında geldikleri içindir.
Emekli milletvekili olur mu? Yüksek maaş almaları izah edilebilir mi?
Oluyor ama izah edilemiyor.
Vicdansız vekillerimizin birisi de çıkıp da, “vekillik bir meslek değil ki ayrı emeklilik statüsü tanınsın” demiyorlar.
İş kendileri ile ilgili bir düzenleme olunca bir anda ne parti ayrımı, ne de ideolojik bir farklılık kalmıyor ( vicdanlı vekillerimizi ayrık tutuyorum ) .
Bir de vekil eskisi denilmesin diye falan dönem milletvekili denilerek kart bastırmıyorlar mı, çatlayıp ölesim geliyor.
Devlet ve vekiller görevini tam yapsalar, hepimiz huzurlu, sağlıklı ve mutlu oluruz da....
Bu Haber 109265 Defa Okunmuştur