GÖKTÜRK TUNÇTÜRK yazdı
Belki de yüce Allah’ın kıyamet hazırlıkları başlamış, dünyanın alayının kapısına görünmeyecek kadar küçük bir virüs belasını dayattığı ve sonbaharda ki dökülen yapraklar gibi korkunç ölüm rakamların açıklandığı bu günlerde, sadece ve sadece bizim Türkiye’de ve bu güne kadar hiç görülmemiş bir partizanlık icraatı sergileniyor..
Ve bu partizanlığın adına da “coronavirüsle milli mücadele” deniliyor..
Cumhuriyetin kuruluşundan bu güne kadar adı, görevi, bölge sorumlulukları; yasalarda net şekilde belli olan Belediyelerin bir kısmı yok sayıldı, hatta paralel devlet kurma hevesinde olan hain çeteler ilan edildiler..
Bölücü ve ayrıştırıcı suçlamaların tek gerekçesi de şu; “Bazı Büyükşehir Belediyelerin Başkanının CHP’li olması”.. Yani Millet İttifakının seçimi kazanması..
Bu virüsle muhatap olalı tam 2 ay oldu.. Yüz Binlerce işyeri tedbir için kapatıldı, On milyonlarca insanımız ekmeğini, işini kaybetti, çaresiz de olsa evde kalmayı kabullendi..
Dünya devletlerinin mücadelesi ortada.. İşyerini kapattığı ve evine tedbir için gönderdiği vatandaşlarına maddi ve manevi olarak nasıl sahip çıktığı ortada..
Bizde ne yapıldı?
Daha ilk günlerden vatandaş çaresizce; gözünü, kulağını diktiği devletinden yardımlar beklerken, devletin kendisinden yardım istemesiyle muhatap olunca şok oldu..
2 aydır devlet yardımı olarak kimlere ne verildi, ne gönderildi?
2 aydır Aile Bakanlığı “Bin lira, bin lira” diye her gün bahsediyor.. Kaç kişi bu yardıma müracaat etmiş veya edebilmiş, kaç kişi alabilmiş?
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı sanki geri ödenecek kredi veriyor da müracaat şartları koşuyor..
Türkiye’de en az 500 bin ikametgah adresi güncellenmeyen insanlarımız var..
Vatandaş e-Devletten başvuruya giriyor, “Adres bilgilerinizi güncelleyin” diyor…
Nüfus müdürlüklerinde herhangi bir işlem yapmak zaten mucize..
AKP’li ve CHP’li Belediyelerin internetten yardım müracaatlarına bakıyorsun.. T.C. numarası, bulunduğu adres ve istemi yazılıyor… Ve vatandaşa en kısa zamanda ulaşılıyor..
Peki, Bin liralar yardımını yapacağını her gün duyuran Aile Bakanlığı niye bu kolay başvuru formunu işleme koymuyor?
Siz vatandaşa verdiğiniz Bin liralık yardımı geri mi isteyeceksiniz de ikametgâh güncellenmesini şart koşuyorsunuz? Adresinde bulamayız diye korkuyor musunuz?
Sen devletsin.. Vatandaşın T.C. numarası ile ne yaptığını, nerelerden ne yardımlar aldığını, geliri olup olmadığını zaten elektronik sistemde görüyorsun..
Peki, niye vatandaşı zora sokuyorsunuz?
Keza Kaymakamlıklarda aynı zorlukları sürüyor.. Örneğin Ankaları vatandaşın ikametgahı herhangi bir sebepten dolayı diyelim ki Altındağ’da gözüküyor ama kendisi Keçiören’de oturuyor.. Yardım için Keçiören Kaymakamlığının internet sitesine girip, T.C. numarasını, oturduğu adresi ve telefonunu verip, müracaat ediyor..
Formda şart olarak ne diyor? “Oturduğunuz mahallede ikametgah kaydınız yoksa, yardım verilmez”..
Eyy devletimin yetkilileri… Siz vatandaşınıza karşılıksız yardım yapıyorsunuz, T.C numarası zaten her şeyini gösteriyor, neden zora sokuyorsunuz? Vatandaşın devletten ikinci kez yardım alması zaten mümkün değil.. Sistem ortaya çıkarıyor..
Peki devletin kurumları böyle yaparken verdiği destek kredisini geri alacak olan bazı özel bankalar ne yapıyor?
“Ver kardeşim T.C numaranı, telefonunu, oturduğun adresi, ben senin kapına getiriyorum kartını veya yatırıyorum paranı istediğin şubeye git al”..
Neden bunu yapıyorlar? Olağanüstü bir ortamdayız, kaybedilecek 1 dakika zaman bile önemli..
Yandaş medyaya bakıyorsun her Allah’ın günü.. “Mağdur esnafa şu kadar milyarlık destek verildi” haberlerini ısıtıp, ısıtıp yazıyor..
Yahu kardeşim… Gazetecilikte ibadettir.. Allah rızası adına yazın.. Hadi Esnaf Odaları Başkanlarını bir arayın ve kaç küçük esnafın devlet Bankalarından kredi alabildiğini sorun..
Örneğin, arayın Ankara Kahveciler Esnaf Odası Başkanı İsa Güven’i sorun.. Adam her gün ülkeyi yönetenlere videolarla “imdat” çağrısı yapıyor.. Kredi alamadıklarını haykırıyor..
Evet.. Vatandaşlarımız bu halde iken devleti temsilen Sayın Cumhurbaşkanı “Biz, bize yeteriz” bağış kampanyası başlattı..
Ve 1 ayı geçti.. 2 milyarın üzerinde bağış toplanıldığı söyleniyor..
Diyanet İşleri Başkanlığı, Devleti; düşkün ve yoksul olarak gösterip fitre ve zekatların bu bağış kampanyasına verilmesini istiyor.. Vatandaşlara yardım kuruluşu olan Kızılay yine keza vatandaştan SMS’ler le yardım istiyor..
Ve yine Allah için konuşun ve yazın.. Bu bağış kampanyasına verilen paraların yarısı devletin kuruluşlarından ve çalışanlarından geldi ve halende bağışlar yapılıyor..
Tüm memurlardan, öğretmenlerden, polislerden, bekçilerden ve diğer kamu çalışanlarına yazılar yazılmadı mı?
Adına da; “Gönülden bağış” denilmedi mi?
Denildi…. Haa birileri inkar ediyor..
Hadi bir memur müdürüne, genel müdürüne karşı çıksın da “ben veremem arkadaş, benim 3 çocuğum var, evim kira, ben imzalamıyorum, benden kesilmesin” desin..
Yine de verenlerden ve toplayanlardan Allah razı olsun ama daha 1 kuruşu bile bir garibana gittiği yok..
Yalakalıkta sınır tanımayan yandaş medya bunlar karşısında 3 maymunu oynuyor..
Bu kadar net olan olayları görmüyor, Sabah Gazetesi dün yazıyor;
“Ankara Büyükşehir Belediyesi, garibanın maaşlarına göz dikti.. Büyükşehir’e bağlı ANFA’da 30 Bin Güvenlik elemanına mesaj atılarak, Belediyenin yardım seferberliğine gönülden bağışta bulunulması istenmiş ama zorla para toplanıyor, IBAN numarası verildi” falan- filan..
Yani gel de gülme arkadaş… Dinime küfreden bari Müslüman olsa..
Yahu biraz delikanlı olun, delikanlı … Adam olun, adam.. Ve dedik ya Allah’ın rızası adına haber yapın, hele- hele bu ortamda..
Yani devletin memurundan toplanan bağış, “gönülden” oluyor, CHP’li Belediye çalışanı bu hayır seferberliğine bağış yaparken “zorla, eşkıyaca” mı oluyor?
Yahu toplanacak bu bağış kime gidecek biliyor musunuz?
Sizin yalakalıkta sınır tanımadığınız iktidarın ulaşamadığı yoksul, gariban, geliri olmayan, çocukları perişan insanlarımıza gidecek..
Hem de Allah’ın rızası adına..
Yahu sizlerde hiç mi din, iman ve merhamet yok.. Nedir bu partizanlık kini?
Yapmayın, yapmayın… İçinizde zerre Allah korkusu var ise yapmayın bu kötülükleri..
Ve haberinize eklediğiniz, ANFA’nın elemanlarına çektiği SMS metninde ki bu ifadelerden de mi hiç utanmadınız?
Ne diyorlar; “Biz Ankaralılardan para kazanıyoruz, gönülden fedakarlık yapalım”..
İşte sizin ayıplayıp, bastığınız o muhteşem SMS metni;
"Saygıdeğer mesai arkadaşlarım, Bizler burada şirketlerimizle birlikte 30 bin kişilik bir ekibiz. Hepimiz çalışanız. Hepimizin işvereni Ankara'dır, Ankaralılardır. Onlar hem velinimetimizdir, hem de evlerimize götürdüğümüz ekmeğin sebebidir.
Koronavirüsünün yol açtığı küresel salgın yüzünden ekmeğinden olan, kepenk indiren, işsiz kalan, yardıma muhtaç hale gelen hemşerilerimiz oldu.
Onbinlerce Ankaralı kardeşimiz dara düştü. Çalışan olarak Ankara'ya ve Ankaralılara karşı sorumluluğumuz var. Onları bu zor günde yalnız bırakamayız. Onlara sahip çıkarak aslında işverenimize sahip çıkıyoruz.
Bu vesileyle, sizleri maaşlarınızın bir kısmından fedakarlık etmeye, bağışta bulunmaya ve muhtaç vatandaşlarımıza yetişmeye davet ediyoruz. Gün kardeşlik, dayanışma, gerçek işverenimize sahip çıkma günü. İyiliği bulaştırma adına Ankara'da ve Türkiye'de bir tarih yazılıyor. Gelin bu tarihe ortak olun."..
Takdir milletimizin …. Ne diyelim başka…
Bu Haber 1374566 Defa Okunmuştur