YSK’nın çok tartışılan “mühürsüz oy ve pusula” kararını yorumlayan Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, YSK’nın referandumun gayri meşruluğunu ilan ettiğini söyledi.
YSK’nın kanuna aykırı uygulamada bulunduğunu ve bunu da savunamadığını ifade eden Kanadoğlu, “Öyle anlaşılıyor ki gerekçe için 2 gün düşünmüşlersonra bir kılıf olarak bunu bulmuşlar. Ama kanunsuzluk olduğu için kılıfına da uyduramamışlar” şeklinde konuştu.
Kanadoğlu, şöyle devam etti: “YSK gerekçesini Anayasa’nın 67’inci ve 90’ıncı maddesine, AİHM sözleşmesinin ek birinci protokolünün 3’üncü maddesine dayandırıyor. ‘Vatandaşın seçme hakkı ne olursa olsun önlenmemeli’ görüşü ile hareket ediyor. Yalnız o 67’inci maddedeki, ‘Bu katılım hakkı kanunla düzenlenir’ fıkrasını hiç dikkate almıyor. Anayasa’da hem katılma hakkı düzenlenmiş hem de düzenlemenin kanunla yapılacağı ifade edilmiştir.”
YSK’nın kanunları bir kenara bırakarak sözleşmeleri uygulamasının, hukuki olmadığına dikkat çeken Kanadoğlu,şunları kaydetti:
“YSK bu kararı seçim saatinde siyasi iktidarın başvurusu üzerine alıyor. Hâlbuki 1950’den bugüne bir seçim hukuku düzenlemesi var. YSK bu şekilde soyut ifadelerle yapılan başvurularıseçim sırasında ele alamaz. Olmaz böyle bir şey. Çünkü başvurular delillerle birlikte ilgili İlçe Seçim Kurulu’na yapılması lazım. YSK’ya bu şekilde soyut ifadelerle herhangi birtalepte bulunulamaz. YSK’nın da bu tür başvurular üzerine ola- ğanüstü toplanması ve kanuna aykırı karar alması, bunu da mesajla ulaştırmasının anlaşılır hiçbir yanı yok.”
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın, “AYM ve AİHM’nin referandumu inceleme yetkisi yok” açıklamasını da eleştiren Kanadoğlu, “Adalet Bakanlığı böyle bir savunma yaptıracaksa bir nevi ikrarda bulunmuş olur” dedi. “AİHM’nin ne zaman ne şekilde karar vereceği bilinmez. Ancak bu halk oylamasının şaibeli olduğu Avrupa’nın en yüksek mahkemesi tarafından tespit edilmiş olur” diyen Kanadoğlu, bunun da Avrupa Konseyi’ne yansıyacağına işaret etti.
Kanadoğlu, “Bu durumda Avrupa ülkelerine karşı ne itibar bırakır, ne onur. Türkiye’nin demokratik düzeyde nerede olduğunun da bir göstergesi olur. Demokratik bir ülke olmaktan çıkar, hibrit bir demokratik ülke olduğunu kanıtlar” diye konuştu.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin, Avrupa Konseyi’ne dâhil olan ülkelerin nasıl davranacağı konusunda bir taahhüt olduğunu vurgulayan Kanadoğlu sözlerinişöyle tamamladı: “Yani Türkiye farklı düşüncelerin eşit bir şekilde ifade edilmesini taahhüt etmiştir. Referandum sürecinden bu yana yaşananlar Türkiye’nin taahhüt ettiği hükme aykırıdır. Çünkü Türkiye’de referandum sırasında devletin bütün gücüyle propaganda yürütülmüş ve karşı fikri savunanlara baskı uygulanmıştır. Türkiye taahhütlerine uymayıp eşit, adil, dürüst birreferandumu yerine getirememiştir.”
Bu Haber 1080420 Defa Okunmuştur