http://www.haber2000.com
» “BEN MERAL, GİDİYORUM”.. İNSAFIN KURUSUN MERAL HANIM. ŞİMDİ HANGİ YÜZLE CHP’den; ADANA, MERSİN, ANTALYA’YI İSTİYORSUN? SANA DA; MANSUR ve TANJU İLE BAŞARILAR. YA MERAL HANIM, SAHİ; SİZ NE İÇİYOR SUNUZ?

“BEN MERAL, GİDİYORUM”.. İNSAFIN KURUSUN MERAL HANIM. ŞİMDİ HANGİ YÜZLE CHP’den; ADANA, MERSİN, ANTALYA’YI İSTİYORSUN? SANA DA; MANSUR ve TANJU İLE BAŞARILAR. YA MERAL HANIM, SAHİ; SİZ NE İÇİYOR SUNUZ?

Türkiye; böyle bir çirkin kurultay görmedi. Hepimiz seviniyorduk ki, “Ülkemizde bir kadın lider var”.. Meral hanım sevincimizi hep kursağımızda bıraktı.. Kadın lider Meral Akşener, çete lideri mi diyeyim, köy ağası mı diyeyim.. Partililerine maraba muamelesi yapıp, hakaretler ve beddualar yağdırdı; “Bundan sonra şımarıklıklarınıza asla müsaade etmeyeceğim” diye tersledi .. Solunda ise; bu hakaretlere ve aşağılamalara alkışlar.. Bu nasıl iş, nasıl siyaset? Bir de kendisine çok büyük fedakarlıklarda bulunan CHP’ye de insafsızlık yapıp, “Ömer Seyfettin’in Diyet” kitabında ki kolunu diyet adına kesen Koca Ali’ye benzetti kendini.. Kılıçdaroğlu’nu da zalim kasap Hacı Mehmet’e benzetti. İnsafın kurusun.. Ya Meral Hanım, sahi siz ne içiyorsunuz?
Paylas
“BEN MERAL, GİDİYORUM”.. İNSAFIN KURUSUN MERAL HANIM. ŞİMDİ HANGİ YÜZLE CHP’den; ADANA, MERSİN, ANTALYA’YI İSTİYORSUN? SANA DA; MANSUR ve TANJU İLE BAŞARILAR. YA MERAL HANIM, SAHİ; SİZ NE İÇİYOR SUNUZ?
Siyaset - 26 Haziran 2023, Pazartesi 00:00:00
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

GÖKTÜRK TUNÇTÜRK yazdı

www.haber2000.com

 

Değerli okuyucular..

 

Meral Akşener; “Ülkücüyüm” diyor.. Kendisine “Asena” benzetmelerinden de havalara giriyor..

 

Ben, organik bir Kafkas Bozkurt’u olarak, Meral hanımın bu özellikleri taşıdığını hiç sanmıyorum..

 

Sayın Kılıçdaroğlu ve CHP’nin dünya siyasetinde görülmemiş “kıyağı” ile siyasette İYİ Parti Genel Başkanı olarak yerini alan Meral Akşener hanım, geçen gün partisinin 3. Büyük Kurultayını yaptı..

 

İnanın; Türkiye siyasi tarihinde böyle bir çirkin içerikli kurultay görmedi..

 

Partilerine adeta maraba muamelesi yaptı, hakaretler, beddualar ve tehditler yağdırdı..

 

Tabi, her hakaret ve beddualara salondaki partililer acayip alkışlar yağdırdı..

 

Ve partilileri, milletvekillerini çocuklar gibi azarlayıp, “Bundan sonra asla şımarıklarınıza müsaade etmeyeceğim”..

 

Alkışlar… Bu nasıl bir siyaset? Bu nasıl bir onur? Anlamış değilim..

 

Ve 9 ay önce “ölünceye kadar Sayın Kılıçdaroğlu’na ve CHP’ye vefa duyacağım” diyen bu “çakma Asena” Meral hanım, bu kez CHP’ye öyle bir posta koyup, rest çekti ki..

 

Yeter ulan, bize 15 milletvekili verdiniz. Hayatım da en çok pişmanlık duyduğum şey oldu bu iyilik.. Bu iyilik karşısında sürekli bizden size hizmet etmemizi istediniz. Oysaki biz yerel seçimlerde size bu vefanın karşılığını ödedik. Daha ne istiyorsunuz?  Vallahi, bu karşılık isteme Ömer Seyfettin’in diyetine döndü”…

 

Vay, vay…

 

Meral hanım, seçim meydanlarında; “Allah rızası için bana bir Başbakanlık” diye dilenmelerinizi unuttunuz..

 

Seçim kazanılmış olunsaydı ve parlamenter sistemden sonra sizde Başbakan olsaydınız, bunların hiç birini söylemeyecektiniz.. Yalan mı?

 

Ve CHP’ye son bombayı atıyor… “güya biz İstanbul seçiminde çalışmamışız, seçim HDP’nin oyları ile kazanılmış.. Öyle olsun. Biz de bundan sonra size HDP ile başarılar diliyoruz”..

 

İnsafın kurusun Meral Hanım..

 

Tutmuş kendini; kasap Hacı Mehmet’in iyiliğine karşın, diyet olarak kolunu satırla kesen kılıç ustası Koca Ali’ye, Kılıçdaroğlu’nu da; kol kestiren kasap Hacı Mehmet’e benzeterek; Ömer Seyfettin’in “Diyet”ini işaret ediyor..

 

Değerli okuyucular..

 

Peki, bu sert lider Meral hanımın, “Ömer Seyfettin’in diyetine dönüştü” dediği bu diyet olayı ne idi?

 

Kısa yazayım..

 

Ömer Seyfettin Edebiyatımızın üstatlarından.. “diyet” diye bir roman yazmıştı..

 

Bu roman da ki hikayenin kahramanı; herkesin sevdiği hatta yeniçerilerin bile O’na büyük sevgi ve saygı gösterdiği, kılıç ustası koca Ali..

 

Yalnız yaşıyor.. Mahallesinde bir hırsızlık olayı yaşanıyor.. Hırsızlığı yapan kişi, kaçarken bir ara koca Ali’nin evine girip, çıkıyor..

 

Evden çıkarken de farkında olmadan orada birkaç delil bırakıyor..

 

Bekçiler takip sonrası; diyorlar ki; “Evinde malzemeler ve işaretler bulduk.. Bu hırsızlığı koca Ali’nin yaptığı kanaatindeyiz”..

 

Ve koca Ali; kadı’nın karşısına çıkarılıyor.. Yani şeriat mahkemesinin hakiminin karşısına çıkarılıyor.. Kadı, kanaati sonucu hırsızlık yaptığını düşündüğü koca Ali’ye bir kolunun kesilmesi cezası veriyor..

 

Tabi … Bu hırsızlık malının karşılığını, yani diyetini para olarak ödersen, kolunun kesilmesinden kurtuluyorsun…

 

Ama bizim talihsiz koca Ali’de para yok.. Nasıl ödesin?

 

Yeniçeriler sevdikleri koca Ali’yi bu dertten kurtarmak istedikleri için, mahallede maddi durumu iyi olan ama çok insafsız olan kasap Hacı Mehmet’e gidiyorlar ve ısrarla yalvarıp, koca Ali’nin diyetini ödemesini ve kolunun kesilmekten kurtulmasını istiyorlar..

 

Neyse… Uzun ısrarlar sonucu vicdansız kasap Hacı Mehmet diyor ki; “bir şartla koca Ali’nin diyetini öder, kurtarırım.. Gelip, ömür boyu benim işlerime bakacak, kasabımda çalışacak”..

 

“Tamam” diyorlar ve koca Ali’nin diyetini kasap Mehmet’e ödettirip, kurtarıyorlar..

 

Vicdansız kasap Hacı Mehmet, başlıyor koca Ali’ye her dakika kölelikten öte davranışlar sergiliyor, her gün hakaretler ediyor, aşağılıyor ve “bak kolunun kesilmemesini bana borçlusun, unutma.. Ben olmasaydım, şimdi kolun kesilmişti” falan, filan..

 

Bizim garip koca Ali her gün onlarca kez   sinesine taş basıp, kan yutuyor, zalim kasaba cevap vermiyor..

 

Ve yine bir gün; zalim kasap Hacı Mehmet dükkana giriyor.. Koca Ali’de o sırada et kestiği satırları taşla bilevliyor..

 

Zalim kasap Mehmet yine başlıyor, “Buralar ne, pislikten geçilmiyor, sen ne nankör adamsın, bak ben olmasaydım, kolun kesilmişti” diye başa kakışlar yapıyor..

 

Zaten bunalıma giren koca Ali, dayanamıyor ve birden bire keskinleştirdiği satırın birisini kapıp, kolunu kesip, kasap Hacı Mehmet’in önüne atıyor.. 

 

Ve her dakika başına kalkışılan bu diyet borcundan kurtuluyor..

 

Ömer Seyfettin’in roman hikayesi bu..

 

Eee şimdi; insafın kursun Meral hanım. 

 

Sayın Kılıçdaroğlu veya CHP’den herhangi bir yönetici sana ne zaman;

 

“Bak, biz olmasaydık, sen şimdi sokaklarda eylemlerdeydin, biz kurtardık sizi.. Biz olmasaydık, partini kuramazdın.. Biz ömür boyu hizmet edeceksin” gibilerden başa kakışmalar yaptı?

 

Ve senin bütün vefasızlıklarına karşın yine kimseler bunu sana söylemedi..

 

Haa sana gazeteciler, yazarlar bu vefasızlığını hatırlattı.. Ben de dahil olmak üzere..

 

Zaten bu 15 milletvekili sana “karşılığında bedel ödemen için” verilmedi ki..

 

Bu 15 milletvekili demokrasi çarkı dönsün diye verildi..

 

Hatta Ümit Özdağ ve Çıray’ın söylediklerine göre sen; Sayın Kılıçdaroğlu’nu, “Bu milletvekillerini vermezsen, seni basına söylerim haa” diye tehdit etmişsin..

 

Şimdi kalkmış, sıkılmadan ahkamlar kesip, diyetlerden bahsediyorsun..

 

Ayrıca; evet İstanbul seçimi HDP’nin oyları ile 800 bin oy farkı ile kazanıldı..

 

Sizin verdiğinin birinci seçimde sadece 13 bin oy farkı vardı…

 

Peki, nereden geldi bu 800 bin oy farkı? Yoksa siz ilk seçimde sandıklara gidip, CHP adayına oy vermemiş miydiniz Meral hanım…

 

Bu oy farkının yüzde 98’i HDP’ye aittir.. Haa kıskanıyorsun o ayrı..

 

Ve kopmak için bahane arıyorsun… Bahane arama, zaten CHP senden çoktan koptu..

 

CHP’de, ben de bundan sonra sana; Mansur ve Tanju ile başarılar diliyoruz…

 

Ve şunu da vurgulayayım Meral hanım..

 

Kürsüye zil-zurna sarhoş çıkan bir lider bile partililerine, kendisine iyilik yapanlara karşı bu kadar hakaret edip, aşağılamazdı..

 

Ama siz bu nahoş olayları gerçekleştirildiniz..

 

Ya Meral Hanım, sahi siz ne içiyorsunuz?

 

Bilin ki; siyasette artık güveninizi ve itibarınızı tamamen kaybettiniz Meral Hanım..

 

Bu gerçeği görmeden, şimdi alttan, alttan; yeniden CHP ile yerel seçim ittifakı sinyalleri verip, masaya yumruğunuzu vuracağınızı ve Adana, Mersin, Antalya ve Manisa Büyükşehir Belediyelerine kendi başkan adaylarınızı gösterip, CHP’nin desteklemesini istemeyi planlıyorsunuz..

 

Hangi yüzle Meral hanım?

Bir 3 kişi ve şunu diyen bir yazı '"BEN MERAL... GİDİYORUM" "YA ABİ, BU 15 VEKİL VERME İYİLİĞİ, ÖMER SEYFETTİN'in DIYET' ine DÖNDÜ" ÇOK AYIP ETTİN.. BENİ; KOL KESTİREN,ZALİM KASAP HACI MEHMET'E BENZETTİN"' görseli olabilir


Bu Haber 77732 Defa Okunmuştur

OKUYUCU YORUMLARI

UYARI:Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.(Yorum Yapanın Taahütü)Yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
Ad Soyad
E-Posta
Yorum

Haber Arşivi

ÇOK OKUNANLAR

Hava Durumu



İçerik Yükleniyor...
Ankara’ya 5 yıldır tek bir kalıcı eser yapamayan, “Çapsız” Mansur Yavaş; dünyanın en büyük tema parkı olan ANKAPARK’ı, siyasi kin ve ağır kıskançlık psikolojisi ile açıkça harabeye çevirtti. Parkta yapılan 83 hırsızlıklara göz yumduğu gibi şimdi de yerel seçimler arifesinde; parkta ki dinozor ve diğer oyuncakları kaldırıp, atacağını ve bu alanı yeşil alan yapacağını duyuruyor, güya Ankaralıların da görüşlerini aldığı anketi aktarıyor.. İşine geldiği zaman da; yıllardan beri “bu park 14- 16 milyar liraya yapıldı, parayı oyuncaklara gömdüler” gibi ciyaklayıp, siyasi itibar suikastları yaptı, yaptırdı.. Parkı harabeye çevirmesinin tek gerekçesi ise; Ağır siyasi kin.. Melih Gökçek yaptırdı diye.. Şimdi, halkı ücretsiz, otobüslerle parka getiriyor. Niye; Parkın kırılan oyuncakları, harabe görüntüsünü görmeleri için.. Zeka özürlüler, Ankaralı sormayacak mı, “Bu parkı kim bu hale getirdi?” diye Sayın İçişleri Bakanı, Sayın Ankara Valisi.. Bu parkı Melih Gökçek Belediyeye süper görüntülerle teslim etti mi? Etti? Park kimin denetimde idi? Ankara Büyükşehir Belediyesinin.. Başkanlar kimdi? Mustafa Tuna ve Mansur Yavaş.. Peki, 5 yılda bu büyük devasa parkı kim bu hale getirdi? Kim harabe olmasına göz yumdu? Mansur Yavaş.. Şimdi bu parkı tamamen kaldırıyor.. Bu park 14 milyara yapılmış ise, sen kimsin ki devletin bu parasını keyfine, kinine göre çöpe atıyorsun? Evet, Sayın İçişleri Bakanı ve Ankara Valisi. Lütfen, derhal parka görevlileri gönderip, zarar- ziyan tespitleri yapılmasını ve parkın şuan ki halinin tespitini ve gerekli soruşturma işlemlerinin yapılmasını Ankaralılar adına sizlerden rica ediyorum...
SAYIN, İÇİŞLERİ BAKANLIĞINA ve ANKARA VALİSİNE “MANSUR YAVAŞ” ÇAĞRIMDIR.. “KAMUYA AĞIR ZARAR VERDİ, YAPILAN MEGA HİZMETİ; SİYASİ KİN İLE HARBEYE ÇEVİRDİ, ŞİMDİ DE ORTADAN KALDIRIYOR”

SON EKLENENLER

FaceBook

Haber Ara

Copyright ©2010 - Tüm hakları saklıdır.
PHP Haber Sitesi Türkiye Tasarım
Haber 2000- Tüm Hakları Saklıdır. İzinsiz Ve kaynak gösterilmeden Alıntı Yapılamaz. Yayınlanan Tüm Haber Ve Açıklamalar İlk Kaynaktan Ulaştırılan Açıklamalardır. Sitemiz Bu Açıklamalara Ekleme Veya Müdahelede Bulunmadan Yayınlar. Yorum,Makale, Sizden Gelenler Bölümündeki Yazılardan Yazanlar Sorumludur. Harici Bilgiler Ayrı Bir Sayfada Açılır. Haber 2000 Bu Linkler Ve İçeriklerinden Sorumlu Değildir.Her Türlü Haber Ve İletişim İçin millitaraf@hotmail.com Adresini kullanabilirsiniz. Sitemizden Daha İyi Yararlanabilmek için Gizlilik İlekeleri Ve Yayın Prensiplerimzi Okuyunuz. Ekonomik Veriler Bilgilendirme Amaclidir.Kullanimindan Dogacak Sorunlardan Sitemiz Sorumlu Degildir. En İyi İnt Exp 8+ 1024x768 Görüntülenir