GÖKTÜRK TUNÇTÜRK yazdı
Değerli okuyucular..
Meral Akşener; “Ülkücüyüm” diyor.. Kendisine “Asena” benzetmelerinden de havalara giriyor..
Ben, organik bir Kafkas Bozkurt’u olarak, Meral hanımın bu özellikleri taşıdığını hiç sanmıyorum..
Sayın Kılıçdaroğlu ve CHP’nin dünya siyasetinde görülmemiş “kıyağı” ile siyasette İYİ Parti Genel Başkanı olarak yerini alan Meral Akşener hanım, geçen gün partisinin 3. Büyük Kurultayını yaptı..
İnanın; Türkiye siyasi tarihinde böyle bir çirkin içerikli kurultay görmedi..
Partilerine adeta maraba muamelesi yaptı, hakaretler, beddualar ve tehditler yağdırdı..
Tabi, her hakaret ve beddualara salondaki partililer acayip alkışlar yağdırdı..
Ve partilileri, milletvekillerini çocuklar gibi azarlayıp, “Bundan sonra asla şımarıklarınıza müsaade etmeyeceğim”..
Alkışlar… Bu nasıl bir siyaset? Bu nasıl bir onur? Anlamış değilim..
Ve 9 ay önce “ölünceye kadar Sayın Kılıçdaroğlu’na ve CHP’ye vefa duyacağım” diyen bu “çakma Asena” Meral hanım, bu kez CHP’ye öyle bir posta koyup, rest çekti ki..
“Yeter ulan, bize 15 milletvekili verdiniz. Hayatım da en çok pişmanlık duyduğum şey oldu bu iyilik.. Bu iyilik karşısında sürekli bizden size hizmet etmemizi istediniz. Oysaki biz yerel seçimlerde size bu vefanın karşılığını ödedik. Daha ne istiyorsunuz? Vallahi, bu karşılık isteme Ömer Seyfettin’in diyetine döndü”…
Vay, vay…
Meral hanım, seçim meydanlarında; “Allah rızası için bana bir Başbakanlık” diye dilenmelerinizi unuttunuz..
Seçim kazanılmış olunsaydı ve parlamenter sistemden sonra sizde Başbakan olsaydınız, bunların hiç birini söylemeyecektiniz.. Yalan mı?
Ve CHP’ye son bombayı atıyor… “güya biz İstanbul seçiminde çalışmamışız, seçim HDP’nin oyları ile kazanılmış.. Öyle olsun. Biz de bundan sonra size HDP ile başarılar diliyoruz”..
İnsafın kurusun Meral Hanım..
Tutmuş kendini; kasap Hacı Mehmet’in iyiliğine karşın, diyet olarak kolunu satırla kesen kılıç ustası Koca Ali’ye, Kılıçdaroğlu’nu da; kol kestiren kasap Hacı Mehmet’e benzeterek; Ömer Seyfettin’in “Diyet”ini işaret ediyor..
Değerli okuyucular..
Peki, bu sert lider Meral hanımın, “Ömer Seyfettin’in diyetine dönüştü” dediği bu diyet olayı ne idi?
Kısa yazayım..
Ömer Seyfettin Edebiyatımızın üstatlarından.. “diyet” diye bir roman yazmıştı..
Bu roman da ki hikayenin kahramanı; herkesin sevdiği hatta yeniçerilerin bile O’na büyük sevgi ve saygı gösterdiği, kılıç ustası koca Ali..
Yalnız yaşıyor.. Mahallesinde bir hırsızlık olayı yaşanıyor.. Hırsızlığı yapan kişi, kaçarken bir ara koca Ali’nin evine girip, çıkıyor..
Evden çıkarken de farkında olmadan orada birkaç delil bırakıyor..
Bekçiler takip sonrası; diyorlar ki; “Evinde malzemeler ve işaretler bulduk.. Bu hırsızlığı koca Ali’nin yaptığı kanaatindeyiz”..
Ve koca Ali; kadı’nın karşısına çıkarılıyor.. Yani şeriat mahkemesinin hakiminin karşısına çıkarılıyor.. Kadı, kanaati sonucu hırsızlık yaptığını düşündüğü koca Ali’ye bir kolunun kesilmesi cezası veriyor..
Tabi … Bu hırsızlık malının karşılığını, yani diyetini para olarak ödersen, kolunun kesilmesinden kurtuluyorsun…
Ama bizim talihsiz koca Ali’de para yok.. Nasıl ödesin?
Yeniçeriler sevdikleri koca Ali’yi bu dertten kurtarmak istedikleri için, mahallede maddi durumu iyi olan ama çok insafsız olan kasap Hacı Mehmet’e gidiyorlar ve ısrarla yalvarıp, koca Ali’nin diyetini ödemesini ve kolunun kesilmekten kurtulmasını istiyorlar..
Neyse… Uzun ısrarlar sonucu vicdansız kasap Hacı Mehmet diyor ki; “bir şartla koca Ali’nin diyetini öder, kurtarırım.. Gelip, ömür boyu benim işlerime bakacak, kasabımda çalışacak”..
“Tamam” diyorlar ve koca Ali’nin diyetini kasap Mehmet’e ödettirip, kurtarıyorlar..
Vicdansız kasap Hacı Mehmet, başlıyor koca Ali’ye her dakika kölelikten öte davranışlar sergiliyor, her gün hakaretler ediyor, aşağılıyor ve “bak kolunun kesilmemesini bana borçlusun, unutma.. Ben olmasaydım, şimdi kolun kesilmişti” falan, filan..
Bizim garip koca Ali her gün onlarca kez sinesine taş basıp, kan yutuyor, zalim kasaba cevap vermiyor..
Ve yine bir gün; zalim kasap Hacı Mehmet dükkana giriyor.. Koca Ali’de o sırada et kestiği satırları taşla bilevliyor..
Zalim kasap Mehmet yine başlıyor, “Buralar ne, pislikten geçilmiyor, sen ne nankör adamsın, bak ben olmasaydım, kolun kesilmişti” diye başa kakışlar yapıyor..
Zaten bunalıma giren koca Ali, dayanamıyor ve birden bire keskinleştirdiği satırın birisini kapıp, kolunu kesip, kasap Hacı Mehmet’in önüne atıyor..
Ve her dakika başına kalkışılan bu diyet borcundan kurtuluyor..
Ömer Seyfettin’in roman hikayesi bu..
Eee şimdi; insafın kursun Meral hanım.
Sayın Kılıçdaroğlu veya CHP’den herhangi bir yönetici sana ne zaman;
“Bak, biz olmasaydık, sen şimdi sokaklarda eylemlerdeydin, biz kurtardık sizi.. Biz olmasaydık, partini kuramazdın.. Biz ömür boyu hizmet edeceksin” gibilerden başa kakışmalar yaptı?
Ve senin bütün vefasızlıklarına karşın yine kimseler bunu sana söylemedi..
Haa sana gazeteciler, yazarlar bu vefasızlığını hatırlattı.. Ben de dahil olmak üzere..
Zaten bu 15 milletvekili sana “karşılığında bedel ödemen için” verilmedi ki..
Bu 15 milletvekili demokrasi çarkı dönsün diye verildi..
Hatta Ümit Özdağ ve Çıray’ın söylediklerine göre sen; Sayın Kılıçdaroğlu’nu, “Bu milletvekillerini vermezsen, seni basına söylerim haa” diye tehdit etmişsin..
Şimdi kalkmış, sıkılmadan ahkamlar kesip, diyetlerden bahsediyorsun..
Ayrıca; evet İstanbul seçimi HDP’nin oyları ile 800 bin oy farkı ile kazanıldı..
Sizin verdiğinin birinci seçimde sadece 13 bin oy farkı vardı…
Peki, nereden geldi bu 800 bin oy farkı? Yoksa siz ilk seçimde sandıklara gidip, CHP adayına oy vermemiş miydiniz Meral hanım…
Bu oy farkının yüzde 98’i HDP’ye aittir.. Haa kıskanıyorsun o ayrı..
Ve kopmak için bahane arıyorsun… Bahane arama, zaten CHP senden çoktan koptu..
CHP’de, ben de bundan sonra sana; Mansur ve Tanju ile başarılar diliyoruz…
Ve şunu da vurgulayayım Meral hanım..
Kürsüye zil-zurna sarhoş çıkan bir lider bile partililerine, kendisine iyilik yapanlara karşı bu kadar hakaret edip, aşağılamazdı..
Ama siz bu nahoş olayları gerçekleştirildiniz..
Ya Meral Hanım, sahi siz ne içiyorsunuz?
Bilin ki; siyasette artık güveninizi ve itibarınızı tamamen kaybettiniz Meral Hanım..
Bu gerçeği görmeden, şimdi alttan, alttan; yeniden CHP ile yerel seçim ittifakı sinyalleri verip, masaya yumruğunuzu vuracağınızı ve Adana, Mersin, Antalya ve Manisa Büyükşehir Belediyelerine kendi başkan adaylarınızı gösterip, CHP’nin desteklemesini istemeyi planlıyorsunuz..
Hangi yüzle Meral hanım?
Bu Haber 77732 Defa Okunmuştur