Av. ERDOĞAN KILIÇ yazdı
Partimiz CHP’ye; sağdan ama tepeden bireysel katılımlar zenginlik gibi yansıtılmakta ama tabanda katılım için çabalar zayıf kalmaktadır (son zamanlarda Sincan ve Keçiören ilçelerimizdeki toplu katılımlar bu değerlendirmenin dışında umut veren katılımlardır).
CUMHURİYET HALK PARTİSİ'NE KATILIMLAR VE GİDENLER
..
CHP; kuruluş ve kurtuluşun partisidir.
CHP; Ülkemizi işgalden kurtaran ve hasta adamın yerine yeni bir devletin kuruluşunu sağlayan kadroların kurduğu, ülkenin yasalarının, imarının, yatırımlarının, eğitiminin de mimarı olan bir partidir..
CHP; demokratik, laik, sosyal hukuk devletini savuna gelmiş, ancak bu ilkelerin halka tam olarak benimsetilememesi sonucu iktidar coşkusunu bir türlü yaşayamamıştır.
Bilinmelidir ki; Avrupa yüz yıl süren din savaşlarından sonra, dinin devlet işlerine karışmaması adına laiklik ilkesini benimsemiş ve yükseliş dönemindeki Osmanlı'yı duraklatmış, kilisenin özgür düşüncenin önündeki engelinin kalkmasından sonra da devlet teşkilatının oluşması, bilim ve teknolojideki buluşların çoğalması ile de üstünlüğü ele geçirmiştir.
Osmanlı duraklama ve gerilemeye başlayınca da bilim ve teknolojiye sarılmak yerine dini değerleri öne çıkartmaya başlamış ve Halifelik kurumunu kurtuluş olarak görmüştür.
Halifelik kurumu da İslam coğrafyasındaki mezhepsel ayrılıklardan dolayı kabul görmemiş ve bilim maddi dünyadaki egemenliğini perçinleyerek, Osmanlı'yı da yenilikler yapmaya zorunlu kılmıştır.
Ancak Osmanlı Tanzimat ve Islahat Fermanlarını içten sahiplenmemiş ve akabinde de "hasta adam " nitelendirmesi ile esir bir padişah, kaybedilmiş topraklar, kurak bir alana sıkıştırılmış bir coğrafya ile baş başa bırakılmıştır.
Mustafa Kemal ATATÜRK ve arkadaşları batının bilimdeki üstünlüğünün dengelenmesi için eğitim, tarım, hayvancılık, sanayi, ulaşım, hukuk alanlarında süratle düzenleme yapmak için Cumhuriyeti ilan etmişler ve İslam coğrafyasındaki bölünmeden dolayı hiçbir anlam ifade etmeyen Halifeliği de kaldırmışlardır.
Gelişmişliğin anahtarının bilim olduğunu gören Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının, bu anlayışı parti tüzüğüne de dercetmeleri elbette ki tesadüf değildir.
CHP; işte böyle bir anlayış ve zenginlikle yaklaşık yüz yıldır ayakta durmaktadır
CHP yöneticilerinin Atatürk İlkelerinde başlıkları konulmuş değerleri; çağdaş dünyaya uyarlamalarının önünde hiçbir engel yoktur.
Çünkü Atatürk "Hayatta en hakiki mürşit ilimdir " diyerek, sürekli yenilenmeyi hedef olarak koymuştur.
Bugünkü sıkıntımız halkın gerisine düşen bir ürkekliğin partimizde yol açtığı durağanlıktır.
Halkımız demokrasiden, sosyal hukuk devletinden, laiklikten rahatsız değildir.
Halkımız Halifeliğin geri getirilmesinden yana değildir, halkımız padişahlığın geri getirilmesinden yana değildir.
Halkımız sığ sağ siyasetçilerin bir açmaza sürüklediği ülkemizde bir çıkış gösterilmesini istemektedir.
CHP yöneticilerinin halkın; İslami sağdan bıkkınlığını iyi tahlil edememesi sonucu bıkan kitle yönelecek bir parti olmadığı zannı ile kerhen de olsa aynı yerde durmaya devam etmektedir.
Uzun yıllar CHP’den umut bekleyen kitleler bu umudu göremedikleri için şimdi başka sağ alternatiflere yönelmekte ve bu da bizim iktidar umudumuzu zayıflatmaktadır.
Bunlar bir yana partimize sağdan ama tepeden bireysel katılımlar zenginlik gibi yansıtılmakta ama tabanda katılım için çabalar zayıf kalmaktadır (son zamanlarda Sincan ve Keçiören ilçelerimizdeki toplu katılımlar bu değerlendirmenin dışında umut veren katılımlardır).
Partimizin biran önce parti içi demokrasiyi tam olarak uygulaması, tüzük değişikliğine gidilerek %15 genel merkez kotasının kaldırılması, parti içi seçimlerde adayların temsilcilerinin de sandık kurullarında görev üstlenmesinin sağlanması, hazurun listelerinin bir örneğinin de adaylara verilmesinin sağlanması, çarşaf listelerin oyların sayımında müşahitlerce sağlıklı olarak incelenmesi sonucu oyların çizelgelere işlenmesi,
Genel Merkez; Belediye Başkanı, İl Başkanı listesi gibi anahtar listelerin yapılmaması, yani tam demokratik uygulamaları hayata geçirmesi gerekmektedir.
Partimize katılan tüzükteki ilkelerimizi benimsediği için bize katılmalı, bizi kendilerine benzetecek esneklikler olmamalıdır.
Partiye katılanların hemen tepede görevlendirilmesinin de önü alınmalı ve partinin mutfağında yıllarını vererek olgunlaşan ve bilgi birikimini halka sunacak düzeye gelenlerin önüne engel çıkartılmamalıdır.
Partiye gelenleri kucakladığımız gibi, kimseleri de gitme noktalarına itecek engellemeler yapılmamalıdır.
Sağdan gelenleri kahramanlaştırdığımız hallerde, ilkelerimizin kararlı savunucuları olan asıl kahramanlarımız olan parti emekçilerimizin de göz ardı edilmemesine dikkat edilmelidir.
CHP; her yerde olmadıkça, merkezdeki kişiler her şeyin umudu asla olamayacaklardır.
Umut halka sıcaklığını hissettirmek, onlardan birisi olarak onları tanıdıklarını ve sorunları da bildiklerini gösterebilmektir.
Artık zamanını bekleyip seçim zamanları Genel Merkeze şirin gözükerek tepelerde gezenler yerine, halkın içerisinde gezerek genel merkeze yürüyenlere yol vermenin zamanı geldiğini düşünüyorum.
CHP’nin iktidarı Atatürk İlke ve Devrimlerine sahip çıkmakla ve çok çalışmakla gelecektir.
İslami Sağ parti bile bilime güvenerek; "Aya yolculuk " müjdesi verirken, CHP’nin "Demokratik, Laik, sosyal hukuk devleti " ilkesini cesaretle dile getirmesi, "Toprak işleyenin, su kullananın " özdeyişini yüksek sesle dillendirmesi doğru olacaktır.
Devletçilik ilkesinin yeniden uygulamaya sokulacağının ve kamu kaynaklarının çarçur edilmesinin önünün alınarak, halkın gelir adaletsizliğine kayıtsız kalan Jandarma Devlet anlayışının terk edileceği de yüksek sesle dile getirilmelidir.
Dürüst işadamlarımız Devletçilik ilkemiz olan karma ekonomi modelinin uygulanmasından asla rahatsızlık duymayacaktır.
Çünkü devlet onlara rakip değil, onların olmadığı alanlarda istihdam ve üretimi üstlenerek, gelir adaletsizliğini önleyecektir.
Bu Haber 150799 Defa Okunmuştur