Saadet Partisi Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Temel Karamollaoğlu, Sözcü'den Özlem Gürses'e konuştu. Karamollaoğlu, 24 Haziran'da gerçekleşecek olan Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlere değindi.
‘DERİN ENDİŞE İÇİNDEYİM'
– “Cumhur İttifakı” için de davet aldığınız halde “Millet İttifakı”na girdiniz. Neden?
Türkiye öyle bir dönemece geldi ki, eğer doğru bir adımı atamazsak geleceğimiz karanlık. Öyle ki Türkiye'nin birliğini değil, mevcudiyetini bile korumakta zorlanırız o zaman. Çok samimiyetle, çok derin olarak bu endişeyi yaşıyorum.
– Endişenizin kaynağı nedir?
Dünyada belki de en stratejik konumdaki ülkeyiz. Başka bir yere benzemeyiz. ABD, Büyük Ortadoğu Projesi'ni gündeme getirdi. Haritalar çizildi, beyefendinin de beyanatı var “eş başkanıyım” diye. Bu haritaya göre Türkiye bölünüyor ve ben bu iktidarın bilerek veya bilmeyerek bu amaca hizmet ettiği kanaatindeyim.
‘ÜLKE ZAAFA UĞRATILDI'
– İktidar kendinden başka herkese vatan haini diyor…
Bu şartlar altında kendilerini iktidarda tutabilmek için başkalarını suçlamak mecburiyetindeler. Şüpheniz olmasın, başımıza gelmekte olan felaket gerçekleştiğinde de “Bizi yalnız bıraktınız” diyeceklerdir! Türkiye'yi bunlar kadar zaafa uğratan iktidar hiç gelmedi.
– Ne gibi zaaflar?
Ekonomiyle başlayalım; ne kadar birikmiş değerimiz, sınai tesislerimiz varsa hepsi satıldı. Türkiye, son 16 yıl içinde 1 trilyon 650 milyon TL borç çevirmiş, kısa ve orta vadeli. Bunun karşılığında 708 milyar TL faiz ödemiş. Önümüzdeki sene bunun üzerine bütçeye koydukları rakam 71.7 milyar ki; onun 80'i bile geçeceği söyleniyor. Bunlar benim değil, bütçede bu hükümetin koyduğu rakamlar. Hem borç artıyor hem faiz yükü artıyor. İşsizlik rakamları ise almış başını gidiyor.
‘SEÇMEN KORKUYOR'
– Ülkede giderek zenginleşen bir kesim de var.
Zaten en büyük sorunlarımızdan biri de bu. Türkiye'de gelir dağılımında büyük adaletsizlik var. Yaklaşık 1.5 milyon insan sosyal yardımla yaşıyor. “Ya bu yardım kesilirse” diyor vatandaş, bununla korkutuyorlar. Senin hakkın 300-500 lira değil, senin hakkın doğru dürüst bir iş, maaş. Ama korkuyor, korku pahasına oy veriyor. Öbür rantçılar da kendi menfaatleri ortadan kalkmasın istiyor.
‘ÖNCELİĞİMİZ ADALET'
– Sandıktan size bir görev çıkarsa, nasıl bir Türkiye için çalışacaksınız?
Önce adalet ve adalet için OHAL'in bitmesi gerekir. Kuvvetler ayrılığı güçlü şekilde hayata geçirilmeli. Sonra herkesi kucaklayan bir yaklaşımla çalışacağız. Kutuplaşmayı, kamplaşmayı ortadan kaldıracak adımları atacağız. Bu da hukuku üstün tutacak bir anlayışı hakim kılmakla mümkün. Biz ayrıca Meclis'te grubu bulunan tüm partilerle bir arada çalışacağız ve mutlaka hesap veren bir anlayışla hareket edeceğiz.
‘ÜRETİM İÇİN ÇALIŞACAĞIZ'
– Ekonomi alanında neler yapacaksınız?
İnsanların ve kurumların borç yükünü bir süreliğine de olsa rahatlatan proje üzerinde çalışıyoruz. Bu yapıldığında Türkiye'de tahminlerimizin ötesinde bir dinamizm başlayacak. Üretimin getirdiği katkılarla sanayide müthiş bir ivme doğacak. Bütün adımlarımızı üretime dönük oluşturacağız. Tarım ve hayvancılık, sonra da sanayi… Biz bunları kalkınma hamlesine sokalım, 2-3 senede şekli değişir Türkiye'nin…
ANKETLERDEKİ FARKI HİLE İLE BİLE KAPATAMAZLAR
– Ekonomide zaaf var dediniz, başka?
En önemli sorunumuz adalet. Adalet olsa, OHAL olmaz. Seçime OHAL ile gidiyoruz, düşünün! Bu, iktidarın baskısı altında bir seçim demektir.
– Seçim anketleri ne diyor?
Vatandaş sandıkta hileden korkuyor. YSK Başkanı'nın ifadesi “Biz her türlü gayreti gösteriyoruz, tedbir alıyoruz” oluyor. Devlete güvenmezsek kime güveneceğiz? Zaten bu fark bizim tahmin ettiğimiz, anketlerden gördüğümüz gibiyse, hileyle de bu açığı kapatamazlar.
‘BASIN ÖZGÜR DEĞİL'
– Özgürlükler için ne diyeceksiniz?
En önemlisi basın özgürlüğü, basının yüzde 90'ını kontrol altına alırsanız, basın özgürlüğü demenin manası var mı?
– Siz konuşacak TV-gazete bulabiliyor musunuz?
İki kere Habertürk'e çıktık, iki kere de CNN'e çıkardılar, şimdi onlar da bitti.
– Hem sizin hem İYİ Parti'nin stantlarına saldırılar oldu…
İnsanları tahrik etmek, kavga çıkarmak, gözdağı vermek… İktidarda ve ona ortak olan bir partinin buna tenezzül etmesi kabul edilemez.
BUNLARDA YOLSUZLUK VE İSRAF KİMLİK HALİNE GELDİ
– Son dönemde yapılan neredeyse her uygulama FETÖ ile mücadeleye dayandırılıyor.
Bu örgüt bu noktalara kadar nasıl geldi, kim getirdi? Bu kadar kadroyu kim tahsis etti? Yapılan ikazları neden reddettiler? Siz nasıl oldu da bunlarla, bu kadar yakın bir ilişkinin içine girdiniz? Sonra ne dediler, kandırılmışlar… Kendileri kandırılıyor da, kendileri sebebiyle başkaları kandırıldıysa onları itham etmek hakka sığar mı? Asıl sorgulanması gereken siyasi ayaktır.
– Size göre Milli Görüş ile siyasal İslam bu noktada mı ayrılır?
Özlem Hanım, AKP 28 Şubat'ın meyvesidir. İslamcılık, siyasal İslam, son 30-40 sene içinde dilimize girdi ve bu Batı'dan geldi.
– Nedir yani İslamcılık?
İslam ne değildir, onu anlatayım. İslam, kimseye bir inancı dayatmaz. Kimsenin kendi bildiği şekilde yaşamasına engel olmaz. Hatta onun teminatıdır. İslamcılık, menfaatini kollamak için İslam'ı kullanmaktır. İslam'ın temel değerlerinin başında hak ve adalet, insanlara insanca muamele etmek, yolsuzluk yapmamak gelir. Biz bugün bu değerlerin neredeyse tamamını yitirdik! İsraf ve yolsuzluk kimlik haline geldi bu arkadaşlarda.
İKTİDAR ÜMİDİNİ YİTİRDİ O YÜZDEN TEHDİT EDİYOR
– Siz de halkın imzasıyla cumhurbaşkanı adayı oldunuz. Bahçeli dedi ki, “Bu imzaları atanlar FETÖ'cü olabilir…”
Bu sözler, iktidarın ümitlerini yitirdiğinin göstergesidir, bunun için tehdit ediyorlar. Siyasette bu en büyük ayıptır! Bir siyasetçi, kendilerinin büyütüp beslediği bir organizasyondan dolayı başkalarını itham etmeye kalkıyor! Hele de bizi! Herkes biliyor ki; FETÖ ekibi herkese bulaştı sadece Saadet Partisi'ne ve Milli Görüş'e bulaşamadı. Erbakan hocamız hayattayken, bizimle hiçbir bağ kurmadılar, tam tersine 28 Şubat'ta bile bizim aleyhimizde beyanatlar verdiler.
– 28 Şubat FETÖ'nün Necmettin Erbakan'ı iktidardan uzaklaştırma operasyonu muydu?
Kesinlikle etkisi vardır.
– Siz sağcı mısınız solcu musunuz?
Biz hem sosyal meselelerde hem de refahın dağıtılması konusunda adaleti önceliyoruz. Avrupa tüm yaşamı sosyal demokrasi üzerine inşa ediyor. En adili de bu. Biz zenginlerin ve zenginliğin karşısında değiliz. Ama zenginliğin helal yoldan kazanılmış olmasını tercih ediyoruz! Ben zengin değilim, bir evim bir arabam var o kadar.
– Diplomanız var mı?
Var, var, elhamdülillah! (Gülüyor)
Bu Haber 624501 Defa Okunmuştur