GÖKTÜRK TUNÇTÜRK yazdı
Değerli okuyucular..
Türkiye Cumhuriyeti Devleti Anayasası ile ve Hukukun üstünlüğü ilkesiyle yönetilir ve yönetilmesi gerekir..
Dünya; hemen, hemen her gün medeniyet, insan hakları, teknoloji ve “Evrensel Hukuk sistemine” yönelik değişimler göstermekte..
Tabi bizim Türkiye’de; uçtan- kulaktan da olsa bu medeni gelişmelerin birkaçını Adalet sistemi mekanizmasında kullanmaya başladı..
Ama şu gerçek… Hiçbir zaman Evrensel Hukuk ilkelerine yanaşmadık..
Neden yanaşmadık? Eğer Evrensel Hukuk sistemini inanarak işleve koyarsak; kişilerin üstünlüğü, Hukukun üstünlüğü karşında tamamen yok olur..
Bizim Türkiye; bu medeni gelişmelerden sadece; SEGBİS sistemini yarım-yamalakta olsa uyguluyoruz..
SEGBİS (Ses ve görüntü kaydı ile ifade alınma) sistemini 2011 yılından beri bu yönetmenliği kullanmaktayız.
Peki, bu SEGBİS sistemi yöntemi ile Hukuken kimlerin İfadesi Alınır?
-Ceza İnfaz Kurumunda Bulunanlar
-“Yargı Çevresi Dışında Bulananlar”..
-Tedavi Altında Bulunan Hastalar
-Haklı Mazereti Bulunanlar
Yani; suç nevileri ne olursa olsun, bu haklara sahip herkes Hukuken yararlanır, yararlandırılır..
Yasalar bu.. Yaslara uymamakta görevi ihmaldir, suçtur..
Şimdi gelelim bu konuda verilen bir ilginç, hem de çok ilginç bir karara..
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın eski avukatı Mustafa Doğan İnal, CHP’nin eski lideri Kemal Kılıçaroğlu'na “Hakaret” davası açmıştı..
Dava.. İstanbul 48. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülmekte..
Davanın duruşması 2 gün önce, yani; 15 Ekim 2024 günü idi..
Duruşmaya; müşteki Mustafa Doğan İnal’ın Avukatı Ferhan Yıldız’ın görevlendirdiği avukat ile Sayın Kılıçdaroğlu’nun Avukatı Celal Çelik’in görevlendirdiği Av. Uğur Çelik katıldı..
Sayın Kılıçdaroğlu’nun Avukatları; müvekkillerinin tanınmış bir siyasi lider olduğunu ve Ankara’da yaşadığını hatırlatarak, Hukuken Ankara’da ki Asliye Ceza Mahkemesine talimat yazılmasını ve talimat üzerine yazılı veya görüntülü ifadesinin alınmasını talep etti..
Fakat… Müşteki Avukatı bu talebi kabul etmedi ve sadece “Şikayetimiz aynen devam etmektedir” dedi..
Ve Mahkeme heyeti bu talepler karşında ara kararını şöyle verdi;
“1-Sanığın duruşmaya zorla getirilmesine,
2-Katılma talebinin sanığın beyanı alındıktan sonra değerlendirilmesine,
Bu nedenle duruşmanın 18/02/2025 günü saat 09:30 bırakılmasına karar verildi.”..
Peki bu ara karar Hukuki mi? Asla..
Sayın Mahkemenin heyetinin vereceği Hukuki karar şu olmalı idi;
“Ankara Nöbetçi Asliye Ceza Mahkemesine talimat yazılmasına, şüpheli Kemal Kılıçdaroğlu’nun yazılı veya SEGBİS yolu ile ifadesinin alınmasına”..
Evet Değerli okuyucular..
Çünkü Sayın Kılıçdaroğlu -“Yargı Çevresi Dışında” ikamet etmekte.. Yani; Ankara’da..
O zaman keyfiyetten neler olur?.. Kars’ta ki şüpheli veya sanık, İzmir’de görülen mahkemeye gelmek zorunda bırakılacak..
Peki.. Sayın Kılıçdaroğlu; kalkıp Ankara’dan, İstanbul’da görülen mahkeme duruşmasına katılmak için gitmeye kalksa ve gidişi sırasında başına bir şeyler gelse sorumlusu kim olur?
Yasayı uygulamayan ve Ankara Asliye Ceza Mahkemesine ifade talimatı yazmayan mahkeme hayreti..
Maalesef mahkeme CHP’nin eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'zorla getirilmesine' karar verdi.
Peki, Mahkeme; Hukuken kimler hakkında polis zoru ile getirilme kararı verebilir?
“-Hakkında tutuklama kararı verilmesi için yeterli neden bulunan kişiler,
-Yakalama emri çıkarılabilmesi için yeterli neden bulunan kişiler,
-İfade alma ya da sorgu için çağrılan, davete icabet etmediği takdirde zorla getirileceği bildirilen kişiler”..
Evet.. Ceza Mahkemeleri Usulü kanunu 146. Maddesi ve fıkraları bu konuda çok açık..
Sayın Kılıçdaroğlu hakkında ne tutuklamasını gerektirecek yeterli deliller var, ne de delilleri karartma girişimi, imkanı olamaz..
Eğer Ankara Asliye Ceza Mahkemesine yazılan talimat gereği Sayın Kılıçdaroğlu ifadeye gitmemekte direnir ise işte yasa gereği o zaman, yerel mahkeme “polis zoru ile getirilme” kararı müzekkeresini Ankara’ya yazar..
İleri sürülen suç nevi zaten ortada.. Hakaret.. Tüm deliller aleyhte olsa da 2 yıl cezası var ve paraya çevrilecek Hukuki sonuçlar var..
Değerli okuyucular..
Tabi Mahkemelerin verdiği bu “Polis zoru ile duruşmaya getirilme kararı” genelde iki türlü uygulanıyor..
Bölge Polis Karakolunun evrak memuru ilgili kişinin evine gider, zilini çalar ve kararı tebliğ eder, o tarihte duruşmaya katılmasını imza karşılığı bildirir..
Uzun yıllardır genelde bu medeni işlem uygulanır..
Fakat… Bölge Karakolu şunu da yapar.. Zorla götürülmesi istenilen kişiyi duruşma günü veya bir gün öncesinden mevcutlu olarak yerel mahkemeye götürür..
Özellikle yerel mahkemenin bulunduğu il ve ilçe dışında bulunanlar için uygulanır..
Peki, Mahkemenin bu “zorla getirme” kararına itiraz hakkı var mı? Var..
Sayın Kılıçdaroğlu’nun Avukatları itiraz ederler ama mahkemenin bu tavrı karşısında lehte karar almakta çok zor görülmekte.. Alınabilir de..
Şimdi burada dikkat edilecek esas nokta şu..
Sayın Kılıçdaroğlu bir siyasi lider olduğu için bu kasti karara karşı direnmesi ve duruşmaya gitmemesi tahriki var..
Ve bir daha ki duruşmaya veya öncesinde Sayın Kılıçdaroğlu’nun gözaltına alıp, mevcutlu şekilde İstanbul’a götürülmesi..
Bakıyorum… Sayın Kılıçdaroğlu tabi bu sitem ve isyanla bu tuzağa düştü..
Ve Twitter hesabından meydan okuyarak; “İktidar Mahkemeye talimat verdi, bir adım dahi geri atarsam namerdim”..
Peki, bu nahoş işlemi kim önleyecek?
Aynı zamanda Hakim Savcılar Kurulu Başkanı olan Sayın Adalet Bakanı..
İstanbul 48. Asliye Ceza Mahkemesi’ne yasaları uygulatacak…
NOKTA…
Bu Haber 37950 Defa Okunmuştur