GÖKTÜRK TUNÇTÜRK yazdı
Değerli okuyucular..
Bu güzelim ülkemizin ve milletimizin başına ne kadar üzücü olaylar geldi ise çok büyük çoğunluğu; hokkabaz din tacirleri softalar yüzünden geldi..
Bu çürümüş beyinler; kendilerini yeryüzünde Allah’ın vekilleri sanıyor ve Allah’ın yarattığı canlılara da ceza verme yetkilerini kendilerine hak görüyorlar..
Bu şarlatan sürüleri ülkede kaos yaratmak için sık, sık “dinimiz elden gidiyor” diye şarlatanlık yapıp, halkı sokaklara döküp, acı olaylara sebebiyet vermişlerdir..
Özellikle bu oyun, “Alevi- Sünni” çatışmasını görmek isteyen kara beyinlerce ortaya konuşmuştur..
Yani; mezhepçilik…
Sünni ne diyor? Allah, Muhammed, Allah’ın aslanı Hz. Ali diyor..
Alevi ne diyor? Ya Allah, ya Muhammed, ya Ali diyor
Lakin gelin görün ki bu gerçek ortada iken, haddini bilmez soysuzlar sürüleri, Alevileri; Müslüman olarak görmüyor, kabullenmiyorlar, toplumdan dışlamak için her türlü şeytanlığa başvuruyorlar..
Değerli okuyucular..
Ben; yapılan bu hesaplara göre Alevi değilmişim.. Sünni’ymişim..
Hayatımda inanın tek bir an olsun böyle bir ayrımcılık hesabına girmedim.. Çünkü ben; insanım ve en önemlisi Allah’a inanan kalbi temiz gerçek bir müminim..
Ve iddia ediyorum.. Bu ülkenin Diyanet İşleri Başkanından ve yöneticilerinden daha çok; gönülden, ikiyüzlülük sergilemeden ibadet ediyorum..
Çürümüş beyinler gibi; Hem Allah’ın, dünyada ki her şeyin yaratıcısı olduğuna inanıp, ondan sonra da Allah’ın yarattıklarını ayrıştırmıyor, dışlamıyor ve öldürmüyorum..
Bu çürümüş beyinler, maalesef Türkiye’de çeşitli fitne ateşleri ile birçok katliamlara, olaylara sebebiyet verdiler..
Bu ülkede aynı silah; hem Sünni’yi, hem de Alevi’yi vurdu.. Ondan sonra da dönüp; iki tarafın içine dalarak “intikam, intikam” naraları attılar, attırdılar
Kıymetli insanlar..
Maalesef bu çürümüş beyinler takımı, işte böyle bir kara günü, 2 temmuz 1993 tarihinde Ülkemize, insanlarımıza yaşattılar..
Pir Sultan Abdal şenlikleri için Sivas’ta buluşan birçok ozan, yazar, çizer, sanatçı ve aileleri vahşice yakılarak katledildiler..
Bu çürümüş, ortaçağ zihniyetli beyinlerin tek gerekçeleri ise şu idi;
“Bunlar gelmiş Müslüman Sivas’ta salyangoz satıyorlar.. Aziz Nesin din ve Müslümanlar aleyhine konuştu.. Dinimiz elden gidiyor”
Ve bu mantıksızlıkla binlerce insanı tahrik edip, sokağa döktüler, “Sivas, laiklere mezar olacak” sloganları ile bu insanların kaldığı Madımak oteline doğru yürüdüler..
Birçoğunun ellerinde benzin bidonlar vardı.. İşte o benzinleri dökerek oteli ateşe verdiler..
Bu ne kin? Bu ne insanlık dışı mantık? Bu ne gayri-Müslüm lik?
Ve yaktılar, yıktılar.. Vahşice haykırdılar.. “durmayın, hepsini yakın, yakın” diye bağırdılar..
Ve bu vahşet sonucu; şenliklere gelen misafiri, 2 otel çalışanını katlettiler.. Çok sevindiler, zafer narları attılar..
Tabi bu yangında; çürümüş beyinler sürüsünün koyunlarından 2’si de yanarak can verdi..
Ne oldu? “Din elden gidiyor” diye bu insanları katlettiniz de ne oldu?
Din yüceldi mi be hey beyinsiz softalar sürüsü?
Değerli okuyucular..
Bu kahpe katliamın acı sonuçlarından birisi de; o zaman ki bazı siyasiler bu katliamı savundular, haklı göstermeye çalıştılar..
Şuan din ve insanlık, adalet edebiyatı yapan lider pozisyonunda ki Temel Karamollaoğlu, o sırada Sivas’ın belediye başkanı idi..
Herkes kulakları ile O’nun; saldırganlara “Gazanız mübarek olsun” dediğini duymuştu ama sonra inkar etti..
Ya zamanın Başkanı olan Tansu Çiller? Bakın bu talihsiz değerlendirmeyi yaparak şöyle demişti;
“Çok şükür, otelde yananların dışında, halkımızda bir ölüm yok” ..
Yani; otelde yananlara şükrediyor..
Ve Cumhurbaşkanı çoban sülü.. Oda orasını, burasını kıvırarak;
“Bu olayların oluşmasında halkı çok ağır şekilde tahrik etmişlerdir.. Aziz Nesin halkı tahrik eden konuşmalar yapmıştır” falan- filan…
Eee böyle bir sistem ortamında katillere de tabi ki sahip çıktılar..
190 kişi yargılandı.. 19 kişi ceza aldı… Sonra Yargıtay bu cezaları bozdu.. Kimleri kaçtı.. Kitabına uydurdular ve dava zaman aşımı hikayesi le düşürüldü..
Ve ben Allah’a net bir şekilde inanan birisi olarak, Allah’ın yarattığı insanları vahşice kendi hesaplarına göre yakıp, öldürenler, inanıyorum ki; ahirette cayır, cayır yanacaklardır..
İnanıyorsanız… Kur-an’a bakın.. Allah’ın yarattığı canlıları öldürmenin ne denli cezası olduğunu okusunlar bu çürümüş beyinler..
TÜRKİYE’DE; KÜRT SORUNU DEĞİL, ALEVİ SORUNU VARDIR VE AĞRI DAĞI GİBİ BU SORUN BÜYÜMÜŞTÜR
Değerli insanlar..
Türkiye’de yıllardan beri birçok kesim, devletin ve yöneticilerinin Kürt kökenli vatandaşlarımıza karşı katı bir ayrımcılık ve baskı uyguladıklarını, böylece birçok haklardan yoksun bırakıldıklarını ileri sürüp, bu meseleyi Terörizme kadar götürmüşlerdir..
Halen de “Ülkede Kürt sorunu var, bu halledilmedikçe, ülke huzura kavuşmaz” gibilerinden ahkamlar kesmekteler ve tehditler savurmaktalar..
Elbette ki Kürt kökenli vatandaşlarımız hepimizin kardeşleridir.. Süphesiz ki; Türk ne kadar Kürt ise, Kürt’te o kadar Türk’tür..
Yani; birbirlerinden ne bir fazlası, ne de bir eksiği yoktur, olamazda..
Tabi ki ülkemizde her kesimin, her kökenin sorunları vardır..
Ben de Doğuluyum.. Doğunun ve Güney Doğunun sorunları çoktur..
Karadenizlilerin, Akdeniz bölgesinde yaşayanların sorunları yok mu? Tabi ki var..
Ama uzun yıllardır, yoksulluk içinde yaşayan ve nüfus patlamaları yaşayan Doğu ve Güneydoğu’da maddi ve sosyal sıkıntılar daha da artışlar göstermiştir..
İşte bu sıkıntıyı Türkiye düşmanları istismar edip, yarayı kaşımak ve yarayı daha da derinleştirmek için yerli işbirlikçi gruplar ve terör mihrakları oluşturmuş, bunları da Kürt halkının temsilcileri olarak lanse etmişlerdir.
Bu gün; Kürtleri ve Kürt evlatlarını da katleden, eli kanlı terör örgütü PKK’yı “Kürtlerin temsilcisi, Kürt haklarının savunucusu” olarak göstermek ve görmek, beyinsizliğin, zeka özürlülüğün ta kendisidir..
Bakın, Türkiye’de; “Kürt sorunu” ifadesini ilk olarak ortaya atan bu eli kanlı terör örgütü PKK olmuştur..
Devlet; Kürtleri hangi şehirlerine girmeyi yasaklamıştır? Hangi kurumunda çalışmasını engellemiştir? Bunlara ayrı bir kimlik mi vermiştir? Azınlık olarak mı görmüştür..
Hiçbirisi .. Hatta ve hatta büyükşehirlerimizin gelirlerinin kaymağını yiyen Kürt kökenli işadamları ve elemanlarıdır..
Bu vesile ile bu gün hala aptalca “Kürt sorunu var” demek, eli kanlı terör örgütü PKK’nın düşman propagandasını sürdürmekten başka bir şey değildir..
Ve bu güruhu yönetenler hem Türk düşmanı, hem de Türkiye cumhuriyetini kuran Atatürk’ün düşmanlarıdır..
Bu açık, açık ortada durmaktadır.. Kimse başını kuma sokmasın.. Üç maymunu oynamasın..
Maalesef bu safsataya zaman, zaman ülkeyi yönetenler ve birçok siyasiler de boyun eğerek, bazı sözde haklar verme gafletine düşmüşlerdir..
Değerli okuyucular..
Gelin madalyonun diğer yüzüne bakalım..
Aleviler .. Yani; birçok çürümüş beyinler tarafından gayri-Müslüm ilan edilen ve katledilmeleri hak görülen, evleri çarpı işaretleri ile hedef gösterilen Aleviler..
Bu ülkede Yahudilere ruhban okulu açanlar, Kiliseleri temiz tutan yöneticiler maalesef yıllardan beri Alevi kültürüne düşmanca bakıp, sırtlarını dönmüşlerdir..
Aleviler; kültürlerini yaşadıkları ve inançlarını kendilerine göre icra etikleri Cemevi dergahının, ibadethane olmasını, ısrarlı istemlere rağmen hak görülmemiştir.. Hakları halen verilmemektedir..
Değerli okuyucular..
“Ya Allah, ya Muhammed, ya Ali” diyen Alevilerin evlerine, işyerlerine gidenler mutlaka görmüşlerdir..
Hz. Ali’nin portresinin yanında mutlaka bir de Atatürk portresi bulunmaktadır..
Bu gün en ateşli Atatürkçülerin evlerinde Atatürk portresi olmazken, en gariban Alevi’nin evinde Atatürk resimleri bulunmaktadır..
Ve yıllardan beri Aleviler ağır baskı altında oldukları gibi resmen devlet eliyle dışlanmaktalar..
Aleviler aynı zaman da devletine sadakat gösteren kesimlerdir.. Baskılara rağmen sabırlar edip, devletine ve milletine başkaldırmamıştır..
Eee bu Aleviler; haklarını alması için ille de bir Apo’mu ortaya çıkarması lazım arkadaş?
Değerli okuyucular..
Hani diyorlar ya “Kürt sorunu var bu ülkede”..
Şimdi vicdanen benim bu sorularıma cevap versinler..
Bakın; devlet yönetimin başında birçok Kürt kökenli insanımız görevler almıştır…
Var mı bu güne kadar görev alan Alevi kökenli devletin başı, meclisin başkanı.. Hatta bakanlar..
Valilere, emniyet Müdürlerine, bölge müdürlerine bakın.. Kürt kökenli isimler çokça gözükmektedir..
Ama Alevi Kökenli isimler yok denecek kadar azdır..
Diyanet kurumuna bakın.. Diyanetin yönetimine bakın..
Kürt kökenli isimler oldukça görev almışlardır..
Ya Alevi kökenli isim.. Tek bir isim yoktur.. Çünkü; Aleviler Müslüman olarak görülmemektedir, İslam çatısı altına girmelerinin sakıncalı olacağını resmileştirmişlerdir..
Evleri hala çarpı işaretleri ile hedef gösterilen Aleviler; bu ülkenin insanı, vatandaşı değil mi?
Eeee şimdi söyleyin bakalım?
Türkiye’de sizce Kürt sorunu mu var, yoksa Alevi sorunu mu?
Sadece insanlık adına, Allah için cevap verin..
Alevilerin suskunluğu, sadakatini neden istismar ediyorsunuz?
Ne diyorlar?
“İNCİNSENDE; İNCİTME”…
Bu Haber 229689 Defa Okunmuştur